KullanımÖrnekleri

Ağız ile ilgili cümlelerden bazıları şunlardır: "Yemek yerken ağzını kapat lütfen!". "Bisikletten düşünce ağzı burnu kan içinde kalmış". "Kocaman bir ağzı var adamın". "Çocuk ağzındaki şekerle konuşmaya çalışıyordu". "Diş doktoru, ağzını büyük açmasını söyledi". "Acı biber yiyince ağzı yandı". "Şarkı söylemek için ağzını açtı". "Küçük çocuk, ağzını çikolatayla bulamıştı". "Karadeniz ağzı ile konuştuğu için pek bir şey anlamadım". "Bu dil birçok ağza ayrılıyor". Ayrıca, "ağız" kelimesi ile kurulan ve deyim içeren cümlelerden bazıları şu şekildedir: "İyi oldu ağzının payını verdiğim, artık bana karşı daha dikkatli olur". "O şıllık basmış büyüyü, adamcağızın ağzını dilini bağlamıştı". "O gittiği günden beri Zeynep kadının ağzını bıçak açmıyor". "Hürriyet, müsavat diye herkesin ağzına bir parmak bal çaldılar". "Nehrin ağzında kamp yaptık". "Akarsu ağzında balıklar bolca bulunur". "Nehrin ağzı, denize döküldüğü yerdir". "Derenin ağzına kadar yürüdük". "Su kaynağının ağzı temiz tutulmalıdır". "Derenin ağzına kadar gittik".

Available kelimesi, genellikle bir nesnenin, hizmetin ya da kişinin erişilebilir olduğunu belirtmek için kullanılır. Otel odası için "available" olması, odanın boş olduğunu ve hemen kullanılabileceğini ifade eder. Kişi için "available" olması, o kişinin zamanının uygun olduğu, görüşme yapmaya müsait olduğu anlamına gelir. Ürünler için "available" olması, bu ürünlerin stokta olduğunu ve alıcıların satın alabileceğini gösterir. Ayrıca, internet üzerinden yapılan hizmetlerde bir şeyin "available" olması, o hizmetin aktif ve kullanılabilir durumda olduğu anlamına gelir.

Tespit etmek kelimesi, belirlemek, sabitlemek ve kuşkuya düşürmeyecek şekilde göstermek anlamlarında kullanılır. Örnek cümleler: Evin yerini tespit ettikten sonra bilgi almak için oraya gittik. Kazanın nedenlerini tespit etmek amacıyla deneyimli bir ekip oluşturuldu. Hastalığını tespit eden doktorun sayesinde tedavisine kısa sürede başlanıldı. Kelimenin doğru yazımı, TDK'ya göre "tespit etmek" şeklindedir ve bitişik değil, ayrı yazılmalıdır.

Bana göre deyimi, bir şeyin kişinin görüş veya düşüncesine göre olduğunu ifade etmek için kullanılır. Örnek cümleler: "Bana göre, bu film çok iyi bir film." "Bana göre, bu kararın doğru olmadığını düşünüyorum." Ayrıca, "bana göre hava hoş" deyimi de "öyle ya da böyle olması benim için fark etmez" anlamında kullanılır. Örnek cümle: "Kararı sen ver, bana göre hava hoş."

Walk fiili, İngilizce'de "yürümek" anlamına gelir ve farklı zaman yapılarında şu şekillerde kullanılır: Present Simple (Geniş Zaman): "I walk to school every day" (Her gün okula yürürüm). Past Simple (Geçmiş Zaman): "She walked to the store yesterday" (O, dün dükkana yürüdü). Future Simple (Gelecek Zaman): "We will walk in the park tomorrow" (Yarın parkta yürüyeceğiz). Düzenli bir fiil olan "walk" fiilinin ikinci hali "walked", üçüncü hali de ikinci haliyle aynı şekilde "walked" olarak kullanılır. Ayrıca, "walk" fiili; dolaşmak, belli bir yolu izlemek, yavaş hareket etmek gibi farklı anlamlarda da kullanılabilir.

Annoying kelimesi, herhangi bir durumun kişi açısından zor ve üzücü olduğu durumlarda kullanılır. Örneğin, cüzdanı kaybetmek veya birinin hoş olmayan sözlerini duymak, kişi için can sıkıcı olabilir ve bu durumu tarif etmek için "annoying" kelimesi kullanılabilir. Ayrıca, doğrudan bir kişiye de can sıkıcı olduğu söylenebilir. Bazı kullanım örnekleri: "This is annoying" (Bu can sıkıcı). "It's really annoying when a train is late and there's no explanation" (Bir tren geç kaldığında ve açıklama yapılmadığında bu gerçekten can sıkıcı). "The movie was wonderful, but the main character was extremely annoying!" (Film harikaydı, ama ana karakter son derece sinir bozucuydu!).

Fall fiili, İngilizce'de çeşitli durumlarda kullanılır: Düşmek anlamında: "The child fell into the hole in the street while he was playing with his ball" (Çocuk topuyla oynarken caddedeki çukura düştü). Azalmak anlamında: "The company's incomes fell by 22% last year" (Şirketin gelirleri geçen yıl %22 düştü). Uykuya dalmak anlamında: "I usually fall asleep around midnight" (Genellikle gece yarısı civarında uyurum). Aşık olmak anlamında: "They fall in love so easily" (Çok kolay aşık olurlar). Geride kalmak anlamında: "I fall behind if I skip my homework" (Ödevlerimi yapmazsam geride kalırım). Fall fiilinin ikinci hali "fell", üçüncü hali ise "fallen" olarak kullanılır.

Give fiili, İngilizcede "vermek" anlamına gelir ve farklı zaman ve kullanım şekillerinde şu şekilde kullanılır: İkinci hali (V2) "gave" olarak kullanılır. Üçüncü hali (V3) "given" olarak kullanılır. Kullanım örnekleri: "Give a speech" (Konuşma yapmak). "Give up" (Pes etmek, vazgeçmek). "Give birth" (Doğurmak). "Give a hand" (Yardım etmek). "Give way" (Yol vermek).

"Check etmek" ifadesi, genel anlamıyla "kontrol etmek" veya "denetlemek" demektir. Kullanım örnekleri: "Bu raporu bir daha check et lütfen, bazı rakamlar tutmuyor". "Toplantı öncesi sunumu tekrar check edelim". "Siparişi vermeden önce bir kez daha check et". Bu ifade, iş hayatında sıklıkla kullanılır ve işlemlerin doğruluğunu, tamamlanıp tamamlanmadığını veya eksiklik olup olmadığını anlamak için kullanılır.

Less kelimesi ve Less ön işlemcisi farklı bağlamlarda kullanılabilir: Less (daha az) kelimesi: İngilizce'de sayılamayan isimler için "less", sayılabilen isimler için ise "fewer" kullanılır. Örnekler: Less: "less information" (daha az bilgi), "less water" (daha az su). Fewer: "fewer candles" (daha az mum), "fewer paperbacks" (daha az basılı kitap). Less ön işlemcisi: CSS kodlarını daha kolay ve hızlı yazmayı sağlar. Kullanımı için: 1. Less.js dosyasını indirme: Lesscss.org sitesinden Less.js dosyasını indirip web sitesine ekleyin. 2. CSS dosyası oluşturma: LESS kodlarının uzantısının ".less" olduğundan emin olun. 3. Kod yazma: LESS kodlarını yazmaya başlayın. 4. Derleme: LESS kodlarını CSS'ye dönüştürmek için LESS2CSS gibi bir derleyici kullanın.

Propan kelimesi cümle içinde şu şekilde kullanılabilir: "Tüm firmalar devrilen tankerin propan ile dolu olduğunun bilincindedir". "Yerden yükselmesine, aşağı çöken propan neden olmuş". "Propan gazlı meşaleler taşıyan ve sokağa atılan bozuk paralar için itişen zenciler". "Propan tankının yarısı hâlâ doluydu". "Propan, tel, kaya tuzu, çivi... ihtiyacımız olan her şey var". Propan, genellikle ısıtma, pişirme ve ulaşımda yakıt olarak kullanılan renksiz, kokusuz ve yanıcı bir gazdır.

Birini gözden çıkarmak deyimi, o kişiyle geçinmeye gönlü olmamak ve gönül bağını kesmek anlamına gelir. Örnek cümleler: "Sen beni iyice gözden çıkarmışsın yoksa böyle davranmazdın". "Artık o birey, bana o noktada olduğunu göstermişse, benim açımdan gözden çıkarılmıştır". Ayrıca, "gözden çıkarmak" deyimi, bir şeyi veya birini kaybetmeyi, ona sahip olmayı istememeyi, o şeyden veya kişiden vazgeçmeyi ifade eder. Örnek cümleler: "Bu eski sandalyeyi artık gözden çıkardım, yenisini almayı düşünüyorum". "Babam zorda kaldığımız için köydeki arsaların birkaç tanesini gözden çıkardı".

Yan çizgi, genellikle bir cümlenin içinde ek bilgileri veya başka bir cümleye ait bilgileri belirtmek için kullanılır. Yan çizgi kullanımıyla ilgili bazı temel kurallar: Ek bilgi belirtmek için: "Benim en sevdiğim renk mavi (her zaman siyahın yerini alır), ama bazen yeşili de tercih ederim". Cümlenin akışını bozmadan ek bilgi vermek için: "Kütüphanede birçok farklı kitap türü bulunmaktadır (romanlar, dergiler, ansiklopediler vs.) ve herkesin ilgisini çekecek bir kitap mutlaka vardır". Parantez yerine kullanmak için: "Hava çok sıcak (dışarıda 35°C) olduğu için bugün dışarı çıkmak istemiyorum". Yan çizgi kullanırken, ek bilginin ana cümleden ayrı olarak verilmesi ve okuyucunun ana cümleyi anlamasını engellemeyecek şekilde kullanılması önemlidir.

Seek kelimesi, İngilizce'de "aramak", "bulmaya/almaya çalışmak" anlamlarına gelir. Kullanım alanlarından bazıları: Bilgi aramak: "seek information" (bilgi aramak). Yardım istemek: "seek help" (yardım aramak). Çözüm yolu aramak: "seek a solution" (çözüm yolu aramak). Servet aramak: "seek fortune" (servet aramak). Barış aramak: "seek peace" (barışı aramak). Ayrıca, "yapmaya çalışmak" anlamında da kullanılabilir: "They are seeking to change the rules" (Kuralları değiştirmeye çalışıyorlar).

Aklına geleni söylemek deyimi, rastgele veya yerli yersiz konuşmak anlamında kullanılır. Örnek cümleler: "Beni sinirlendirince aklıma geleni söyledim". "Avrupalılar ordumuz aleyhine ne akıllarına gelirse söylerler" (Haldun Taner).

"In mid-air" ifadesi Türkçede "havada" anlamına gelir. Kullanım örnekleri: "I bet it was set to explode the plane in mid-air" (Uçak havadayken patlamaya ayarlı olduğuna eminim). "A girl who can spin a man around in mid-air isn't weak" (Bir adama havada ters takla attırabilen biri zayıf olamaz). "We disappeared off a plane in mid-air and ended up in Antarctica" (Havadaki bir uçaktan kaybolduk ve kendimizi Antarktika'da bulduk).

Almanca'da "gegen" edatı şu şekillerde kullanılabilir: Yer bildirme: Bir hareketin veya eylemin yöneldiği hedefi belirtmek için kullanılır. Zaman bildirme: Bir olayın yaklaşık olarak ne zaman gerçekleşeceğini belirtir, "civarında, yaklaşık olarak, gibi" anlamlarına gelir. Karşılaştırma: İki şey arasında kıyaslama yaparken kullanılır. Spor müsabakaları: Yaygın olarak kullanılır. Savunma: Bir durum, kişi veya düşünceye karşı savunma yaparken tercih edilir. Örnek cümleler: Yer bildirme: "Das Auto ist gegen den Baum gefahren" (Araba ağaca çarptı). Zaman bildirme: "Ich komme gegen 18 Uhr nach Hause" (Akşam 6 gibi eve geliyorum). Karşılaştırma: "Gegen gestern ist das Wetter heute schön" (Dünle kıyaslandığında bugün hava güzel). Savunma: "Wir müssen uns gegen falsche Anschuldigungen verteidigen" (Yanlış suçlamalara karşı kendimizi savunmalıyız).

"En önemlisi" ve "ilk olarak" ifadeleri farklı bağlamlarda kullanılabilir: "En önemlisi" ifadesi, bir konunun veya durumun en önemli kısmını vurgulamak için kullanılır. Örneğin, "İlk ve en önemlisi, güvenlik önlemlerini almak gereklidir". "İlk olarak" ifadesi, bir sürecin veya dizinin ilk adımını belirtmek için kullanılır. Örneğin, "İlk olarak, arama motorunun adres çubuğuna aramak istediğiniz kelime veya kelime öbeğini yazın". Örnek cümleler: "En önemlisi, doğru bilgiye hızlı bir şekilde ulaşmaktır". "İlk olarak, klavye ve fare kullanımını geliştirmek gerekir".

Visit fiili, İngilizce'de çeşitli zaman ve durumlarda kullanılır: Geçmiş zaman (past simple tense): Geçmişte yaşanan bir olaydan bahsedilirken kullanılır ve ikinci hali "visited" şeklindedir. Present perfect tense: "Have/has visited" yapısıyla, eylemin şu ana kadar olan sonucunu veya tekrarını ifade eder. Past perfect tense: "Had visited" yapısıyla, bir eylemin diğer bir geçmiş eylemden önce gerçekleştiğini belirtir. Örnek cümleler: "She visited various student groups around the campus to finish her report on Erasmus students" (Erasmus öğrencileri ile ilgili raporunu bitirebilmek için kampüs çevresinde bir sürü öğrenciyi ziyaret etti). "Have you ever visited Louvre Museum?" (Hiç Louvre Müzesi’ni ziyaret ettin mi?). "It turned out he had visited the U.S. consulate" (ABD konsolosluğunu ziyaret ettiği ortaya çıktı).

Gözlerine inanmamak deyimi, hiç beklenmeyen bir şeyin görülmesi karşısında şaşırmak ve bu sebeple gördüğünün gerçek olduğuna inanmamak anlamında kullanılır. Örnek cümleler: "Ay, gözlerime inanmıyorum! Bu güzel kız bizim Elif mi?". "Gözlerine inanmalısın, şu gördüğün araba artık bizim". "Gözlerime inanamıyorum, sen misin Ahmet?".