KlasikEser

Nikolay Gogol'un "Dikanka Yakınlarındaki Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları" adlı eseri, köylülerin işlerini bitirdikten sonra akşamları bir evde toplanarak şarkılar söyleyip dans ettikleri, daha sonra bilmeceler sorulup hikayelerin anlatıldığı toplantıları anlatır. Hikayelerin konuları genellikle korkunç, ürkütücü ve fantastik olup, içinde şeytan, cadı gibi karakterler bulunur. Gogol, eserde köy hayatı ve Kazak kültürünün etkilerini de yansıtır.

Kanlı Düğün ifadesi, iki farklı bağlamda önemli olabilir: 1. Federico Garcia Lorca'nın Oyunu: "Kanlı Düğün" (Bodas de Sangre), Federico Garcia Lorca'nın 1932'de yazdığı bir tragedya oyunudur. 2. Gerçek Olay: 2025 yılında bir düğün sırasında yaşanan silahlı saldırı, "Kanlı Düğün" olarak adlandırılmıştır. Her iki durum da, toplumsal ve duygusal etkileri nedeniyle önemlidir.

Layla ve Majnun hikayesinin farklı versiyonları bulunmaktadır. Nizami Ganjavi'nin versiyonunda: Majnun, Layla'yı kaybetmenin acısıyla deli olur ve çölde ölür. 2021 yapımı Netflix filmi Layla Majnun'da: Layla ve Samir, Ibnu ve çetesi tarafından suya atılır, ancak Layla'nın annesi onları kurtarır.

Binbir Gece Masalları'nın gerçek hikayesi, Pers İmparatoru Şehriyar ve anlatıcı Şehrazad etrafında şekillenir. Hikayeye göre, Şehriyar'ın karısı onu aldatır ve Şehriyar tüm kadınların sadakatsiz olduğuna inanır. Vezirin kızı Şehrazad, bu kötü gidişata son vermek için bir plan yapar ve Şehriyar'ın eşi olur. Sonunda, Şehrazad üç erkek çocuk doğurur ve Şehriyar kadınlara olan öfkesini ve kötü düşüncelerini unutur, Şehrazad'ın sadakatine inanır. Binbir Gece Masalları, anonim bir eser olup, farklı kültürlerden gelen hikayelerin yüzyıllar içinde bir araya gelmesiyle oluşmuştur.

Dublinliler kitabının önemli olmasının bazı nedenleri: Gerçekçilik ve Evrensellik: Kitap, Dublin'de yaşayan orta sınıf İrlandalıların hayatını gerçekçi bir şekilde anlatır. Tematik Bütünlük: Farklı yaş gruplarını ve sosyal kesimleri kapsayan 15 öykü, tematik bir zincirle birbirine bağlıdır. Epifani Fikri: Joyce'un epifani fikri üzerine yoğunlaşır; karakterler bir anda kendilerini anladıkları ya da aydınlandıkları bir olay yaşarlar. Joyce'un Kişisel Yaşamına Benzerlik: Karakterlerin yaşadığı zorluklar, yazarın kişisel yaşam öyküsüne benzer özellikler taşır. İrlanda'nın Durumu: İrlanda'nın ulusal kimlik arayışı ve manevi felç gibi dönemin toplumsal sorunlarını yansıtır.

"Das Alte Haus - Eski Ev", Hans Christian Andersen'in Almanca ve Türkçe bakışımlı hikayelerinden oluşan bir kitaptır. Hikayenin konusu: Sokağın karşısında, neredeyse üç yüz yaşında olan eski bir ev vardır.

Halid Ziya Uşaklıgil'in "Solgun Demet" adlı kitabı, on yedi farklı öyküden oluşur. Kitapta yer alan bazı öykülerin konuları şu şekildedir: "Solgun Demet". "Mösyö Kanguru". "Bir Demet Çiçek". "Mektup Parçası". Ayrıca, "Mahalleye Mevkuf", "Çöl Kızı", "Rakstan Avdet" ve "Birinci Perde" gibi öyküler de kitapta yer alır. Genel olarak, "Solgun Demet"te bastırılmış duygular, görünmeyen acılar ve sessiz çığlıkların içten bir anlatımı vardır.

Mem û Zîn, birbirine âşık olan ancak kavuşamayan iki gencin trajik aşk hikâyesini konu alır. Hikâyenin konusu: Cizre Beyi Mir Zeynuddin'in kız kardeşi Zîn ile Divan kâtibinin oğlu Memo arasında gerçek bir aşk yaşanır. Bir Mart ayında, yöredeki köse geleneğinin etkisiyle kız kılığına girip kırlara çıktıklarında, Zîn ve Sitî adlı iki genç kızla karşılaşırlar ve bu karşılaşma aşka dönüşür. Parmaklarındaki yüzükleri değişirler, ancak heyecandan bayılan Tacdin ve Mem ayıldıklarında, birbirlerinin parmaklarında karşı tarafın yüzüğünü bulurlar. Cizre'nin önde gelenlerinin aracılığı ile Tacdin ve Mem, Cizre Bey'inden kız kardeşlerini ister. Bey'in kapıcısı Beko, Zîn'in aşkına engel olmaya çalışır ve bu durum trajik bir sona yol açar. Mem, zindanda Zîn'in hasretine dayanamayıp ölür.

Henri Rousseau'nun en ünlü eseri, 1897 tarihli "Uyuyan Çingene" (The Sleeping Gypsy) tablosudur. Bu tabloda, deniz kıyısında uyuyan bir çingene kadını ve yanında ona saldırmadan merakla yaklaşan bir aslan tasvir edilmiştir.

Mem û Zîn'in sonu trajik bir şekilde biter: Mem, zindanda Zîn'in hasretine dayanamayıp ölür. Zîn, Mem'in mezarının başında günlerce ağıtlar yakarak bekler ve sonunda can verir. Tacdin, Beko'yu öldürür. Bey, pişmanlık duyar ancak iş işten geçmiştir. Ahmed-i Hani'nin eserindeki bu son, felsefi açıdan iki farklı şekilde yorumlanabilir: 1. Albert Camus'nün "absürt" kavramı bağlamında, aşkın imkansızlığı ve anlamsızlık çıkmazı olarak görülebilir. 2. Hegelci diyalektik çerçevesinde ise aşkın ölümle yüceltilmesi ve toplumsal çelişkinin aşılması olarak değerlendirilebilir.

Kerem ile Aslı halk hikayesinin konusu, ayrı dinden olan iki sevgilinin kavuşamayışı üzerine kuruludur. Hikayeye göre, İsfahan şahının oğlu Kerem, şahın hazinedarı Ermeni keşişin kızı Aslı’ya aşık olur. Yıllar süren yolculuklar sırasında birçok zorluk atlatan Kerem ve Aslı, sonunda evlenirler. Bir "ah" çeken Kerem, ağzından çıkan ateşle yanmaya başlar.

Dona Flor ve İki Kocası (2017), Latin Amerika edebiyatının usta ismi Jorge Amado'nun aynı adlı romanının bir uyarlamasıdır. Film, Dona Flor'un hikayesini anlatır: Dona Flor, çapkın, kumarbaz ve sorumsuz kocası Vadinho'nun ani ölümüyle dul kalır. Yas sürecini aştıktan sonra, çevresindekilerin ısrarlarıyla eczacı Teodoro ile evlenir. İkinci evliliği, Vadinho'nun hayaletinin ortaya çıkmasıyla doğaüstü olaylarla sarsılır ve Dona Flor, iki kocası arasında kalır. Film, Latin Amerika'nın büyülü gerçekçilik geleneğini, aşk ve ihanet unsurlarıyla harmanlar.

Romeo ve Juliet'in sonunda, her iki genç âşık da birbirlerini ölü sandıkları için intihar ederler. Olayların gelişimi şu şekilde özetlenebilir: Romeo, Juliet'in öldüğüne dair yanlış bir haber alır. Juliet'in mezarına gittiğinde onun öldüğünü zanneder ve zehir içerek intihar eder. Juliet, uyandığında Romeo'nun cansız bedenini görür ve çaresizlikten kendi hayatına son verir. Bu trajik olayın ardından, iki aile arasındaki düşmanlık sona erer.

Romeo ve Juliet, William Shakespeare tarafından yazılmış, genç aşkı, aileyi, kuşaklar arası çatışmayı ve kaderi konu alan bir romantik trajedidir. Oyunun özeti: İtalya'nın Verona şehrinde, iki rakip soylu aile olan Montague'lar ve Capulet'ler arasında geçmişe dayanan bir husumet vardır. Oyun, bu ailelere mensup iki grup genç arasında bir sokak kavgası ile başlar. Romeo, bir maskeli baloda Capulet'in 13 yaşındaki kızı Juliet'e aşık olur ve Juliet de bu aşka karşılık verir. Çift, gizlice evlenir ancak Romeo'nun arkadaşı Mercutio'yu öldürdükten sonra Prens tarafından sürgüne gönderilir. Juliet, istemediği evlilikten kurtulmak için bir plan yapar ve ölüm taklidi yapar. Romeo, Juliet'in öldüğünü duyunca kendini öldürür ve Juliet de Romeo'yu görünce aynı şeyi yapar. Sonunda, iki aile arasındaki husumet sona erer.

Romeo ve Juliet'in sonunda her iki genç âşık da ölür. Romeo, Juliet'in öldüğünü düşünerek bir zehir içer ve Capulet ailesinin mezarının içinde hayatını kaybeder. Ayrıca, Romeo ile kavgaya tutuşan Kont Paris de ölür. İki aile arasındaki düşmanlık, çocuklarının ölümüyle birlikte son bulur.

Robinson Crusoe'nun çok sevilmesinin birkaç nedeni vardır: Samimiyet: Okuyucular, Crusoe'nun maceralarında samimiyet bulur ve bu duygu onlara geçer. Evrensellik: Başlangıçta bir çocuk kitabı olarak düşünülse de, Robinson Crusoe'nun hikayesi, bireysel çıkarları savunan ve burjuva bireyin ilk destanı olarak kabul edilir. Gerçeklik: Daniel Defoe, romanı gerçek bir anı kitabı gibi aktarmış ve gündelik yaşama dair detaylara yer vermiştir. İlgi Çekici Karakterler: Crusoe'nun sadık kölesi Cuma ile olan ilişkisi, Batı oryantalizminin unsurlarını taşır ve bu da hikayeyi daha ilgi çekici kılar.

Binbir Gece Masalları'nın özeti şu şekilde olabilir: Masalların başkahramanı Fas kralı Şah Şehriyar, Hindistan ile Çin arasında hüküm sürer. Vezirin akıllı kızı Şehrazad, bu kötü gidişata son vermek için bir plan kurar ve Şehriyar'ın bir sonraki eşi olmaya aday olur. Hikâyenin sonunu merak eden Şehriyar, Şehrazad'ın hikâyeye ertesi gece devam edebilmesi için, o gecelik Şehrazad'ın idamını erteler. Kitabın sonuna kadar yer alan hikâyeler, Şehrazad'ın Şehriyar'a anlattığı hikâyelerdir. Farklı basımları yapılan Binbir Gece Masalları'nın en bilinen örnekleri arasında "Ali Baba ve Kırk Haramiler" ile "Alaaddin'in Sihirli Lambası" yer almaktadır.

Morgue Sokağı Cinayeti, Paris'te yaşayan Madame L’Espanaye ve kızının kafa karıştırıcı bir şekilde öldürülmelerini anlatır. Olay örgüsü: Gazete haberlerine göre annenin boynu neredeyse tamamen kesilmiş ve başı gövdesine ufak bir deri parçasıyla bağlı kalmıştır. Cinayet, dışarıdan girişin mümkün olmadığı ve içeriden kilitlenmiş bir odada gerçekleşmiştir. Cinayeti duyan komşular, katilin farklı bir dil konuştuğunu söylediği için birbiriyle çelişirler. Paris doğumlu C. Auguste Dupin, polise yardım etmeyi teklif eder. Dupin, cinayet mahallinde insan olmayan kıllar bulur ve tanıklar hangi dili net olarak anlamadıklarını itiraf ettikleri için, duyulanın insan sesi olmadığına karar verir. Gazeteye ilan vererek bir "Ourang-Outang" kaybeden olup olmadığını sorar. İlan üzerine Dupin'in evine gelen bir denizci, kayıp orangutanının bulunması için ödül teklif eder. Denizci, Borneo'da bir orangutan edindiğini, ancak hayvanın denizcinin usturasını çalarak kaçtığını ve takip ettiği hayvanın bir yıldırımsavar direğine tırmanarak Rue Morgue'daki dairenin penceresinden içeri girdiğini itiraf eder. Dupin'in açıklamaları üzerine bölge komiserinin tepkisi, herkesin kendi işine bakması gerektiğini söylemek olur.

Jean Racine'in "Bayazıt" (Bajazet) adlı eserinin konusu, Osmanlı sarayında geçen ve yıkımla sonuçlanan tutkulu ve kıskanç bir aşk ilişkisidir. Eserde yer alan bazı karakterler ve olaylar: Bayazıt: Sultan Murat'ın kardeşi olup, tahta çıkmak ister. Roksan: Sultan Murat'ın gözdesi, aşkı için padişaha ihanet eder. Atalide: Osmanoğulları soyundan gelen Atalide, Bayazıt'a aşıktır ve Roksan ile arasında aracılık yapar. Acomat (Ahmet): Sadrazam, mevki hırsıyla Bayazıt'ı tahta çıkarmak ister. Eser, 1672 yılında Paris'te sahnelenmiştir.

Klasik bir eseri çevirirken adapte olmak, o eseri çevrildiği dilin, toplumun yaşayışına, inançlarına ve kültürel unsurlarına uygun hale getirmek anlamına gelir. Bu süreçte: Kişi ve yer isimleri değiştirilebilir. Yerli kültür unsurları, halk deyimleri ve terimlerinden yararlanılır. Eklemeler ve çıkarmalar yapılabilir. Ancak, eserin konusu ve ana düşüncesi değişmez.