İklimDeğişikliği

Bir şirketin karbon nötr olması durumunda ortaya çıkabilecek bazı sonuçlar şunlardır: Çevre dostu marka imajı: Karbon nötr sertifikası, çevre dostu bir marka imajı oluşturur ve şirketin toplumsal sorumluluklarını yerine getirdiğini gösterir. Yasal uyum: Birçok ülkede karbon azaltımı ve iklim politikalarıyla uyumlu hareket etmek yasal bir zorunluluk haline geldiği için karbon nötr sertifikası, şirketin mevcut ve gelecekteki yasal düzenlemelere uygunluğunu kanıtlar. Operasyonel maliyetlerin azalması: Enerji verimliliği ve sürdürülebilir uygulamalar, uzun vadede operasyonel maliyetleri azaltabilir. Sürdürülebilirlik: Karbon nötr hedefleri, şirketin uzun vadeli sürdürülebilirliğini sağlar. Yatırımcı ve müşteri güveni: Şeffaf ve tutarlı bir raporlama süreci, yatırımcılar ve müşterilerle güvenilir bir iletişim kurmayı sağlar. Karbon nötr olmak, karbon emisyonlarını dengelemek için karbon kredisi satın alma, yenilenebilir enerji projelerine yatırım yapma veya ağaçlandırma projelerini destekleme gibi yöntemleri içerir.

csb.gov.tr, Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın internet sitesidir. Bakanlığın bazı görevleri şunlardır: Yerleşmeye, çevreye ve yapılaşmaya dair imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak, uygulamaları izlemek ve denetlemek. Çevrenin korunması, iyileştirilmesi ile çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik çalışmalar yapmak. Faaliyetleri sonucu alıcı ortamlara atık bırakan tesis ve faaliyetlerin çevresel etkilerini değerlendirmek. Kamu mallarına ilişkin politikaları tespit etmek. Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi'nin kurulmasına, kullanılmasına ve geliştirilmesine dair iş ve işlemleri yapmak.

Arjantin'in su sıkıntısı çekmesinin bazı nedenleri: Gelir düzeyi için yüksek hizmet sunumu ile düşük kapsama. Düşük hizmet kalitesi. Su kaynaklarının kirlenmesi. Atık su toplama sistemlerinin yetersizliği. Nüfus artışı. Ayrıca, kuru iklime sahip iç şehirlerde yaz aylarında su tayınlaması yapılmaktadır.

2025 yılı Temmuz ayında Copernicus'ta ölçülen küresel ortalama yüzey ve deniz sıcaklığı 16,68 °C olarak kaydedilmiştir. Haziran 2025'te ise küresel ortalama hava sıcaklığı 16,46 °C olup, 1991-2020 Haziran ayı ortalamasının 0,47 °C üzerinde ve sanayi öncesi seviye ortalamasının 1,30 °C üzerindedir.

El Niño'nun ne zaman tehlikeli olacağına dair bilgi bulunamadı. Ancak, El Niño'nun genel olarak 9-12 ay devam ettiği, ancak bu sürenin değişebileceği bilinmektedir. El Niño'nun tehlikeli olabilecek bazı etkileri şunlardır: Ekosistem üzerinde etkiler. Aşırı hava olayları. Küresel iklim etkileri. El Niño'nun etkileri hakkında güncel bilgiler için ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) gibi kurumların raporlarını takip etmek faydalı olabilir.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın bazı planları şunlardır: Türkiye Mekânsal Strateji Planı: Afetlere dirençli, iklim dostu, çevre kalitesini artıran şehirler oluşturmayı hedefler. Çevre Düzeni Planları: 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planlarını yapmayı ve onaylamayı içerir. On İkinci Kalkınma Planı: Afetlere karşı şehirlerin direncini artırmayı, çevre kalitesini iyileştirmeyi ve doğal kaynakların korunmasını amaçlar. 2020-2023 Ulusal Akıllı Şehirler Strateji ve Eylem Planı: Akıllı şehir dönüşümünü destekleyerek sosyal, ekonomik ve çevresel gelişmeyi hedefler. Bakanlık, ayrıca sıfır atık uygulamalarının yaygınlaştırılması, iklim değişikliği ile mücadele, doğal değerlerin korunması gibi alanlarda da çalışmalar yürütmektedir.

Avrupa Birliği 8. Çevre Eylem Programı (ÇEP), 2021-2030 yılları arasında çevre politikalarına rehberlik etmek amacıyla Mayıs 2022'de yürürlüğe girmiştir. Programın temel hedefleri: 2030 sera gazı emisyon azaltma hedefine ulaşmak ve 2050'ye kadar iklim-nötr düzene geçiş yapmak. İklim değişikliğine karşı dayanıklılık ve uyum kapasitesini artırmak. Döngüsel ekonomiye geçişi hızlandırmak ve sıfır kirlilik hedefine ulaşmak. Biyolojik çeşitliliği korumak ve eski haline getirmek. Üretim ve tüketim faaliyetlerinin çevre ve iklim üzerindeki baskısını azaltmak. Program, Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın çevre ve iklim eylemi hedeflerini desteklemektedir.

Ağaçların büyük olması, çeşitli açılardan hem olumlu hem de olumsuz etkiler yaratabilir. Olumlu etkiler: Ekosistem için önemi: Büyük ağaçlar, karbon depolama, biyoçeşitlilik sağlama, su döngüsünü düzenleme ve ekonomik değer yaratma gibi ekosistem hizmetleri sunar. Gölge ve serinlik: Geniş yaprakları ve dallarıyla sıcak yaz günlerinde doğal serinlik sağlar. Olumsuz etkiler: Nakil zorluğu: Büyük ağaçların nakli, kök topunun büyüklüğü nedeniyle maliyetli ve zor olabilir. Hassasiyet: Büyük ağaçlar, kök kıllarının zarar görmesi durumunda daha hassas hale gelebilir ve kuruma riski taşıyabilir. Sonuç olarak, ağaçların büyük olup olmaması, belirli duruma ve kullanım amacına bağlı olarak değerlendirilmelidir.

Portekiz'de iklim değişikliğine uyum sağlamak için bazı girişimler: Sel ve kuraklık için erken uyarı sistemlerinin kurulması. Su depolama ve kullanımının iyileştirilmesi. Aşırı ve yavaş başlayan sıcaklık ve iklim olaylarından kaynaklanan sağlık risklerinin azaltılması ve yönetilmesi. Yeşil çatıların kullanılması, bu sayede şehir ısı adasının olumsuz etkilerinin azaltılması. Ayrıca, Portekizli altı genç, iklim değişikliğiyle mücadelede yetersiz kalan 32 ülkenin hükümetlerine karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açmıştır.

Son yıllarda türbülans vakalarının artmasının temel nedeni iklim değişikliğidir. İklim değişikliği nedeniyle ısınan hava, jet akımlarındaki rüzgar kesmesini artırmaktadır. Ayrıca, artan hava trafiği de türbülans riskini yükseltmektedir. Türbülansların arttığına işaret eden bazı veriler şunlardır: 2023 yılında yapılan bir araştırma, Kuzey Atlantik üzerindeki açık hava türbülanslarının 1979’a kıyasla %55 oranında arttığını ortaya koymuştur. ABD ana karasında da bu oran %41 olarak kaydedilmiştir. 2017 tarihli bir araştırma, bu tür sarsıntıların yüzyılın sonuna kadar dünya genelinde iki ila üç kat artacağını öngörmektedir.

Deniz iguanalarının neslinin tükenme nedenleri şunlardır: İklim değişikliği. Çevre kirliliği. Avcılık.

"Yok Oluş" (Annihilation) filmi, yabancı bir varlığın neden olduğu mutasyona uğramış bitki ve hayvanların bulunduğu gizemli bir bölgeye giren bir grup bilim insanını konu alır. Hikaye, biyolog Lena'nın, kayıp kocası Kane'in akıl sağlığı bozuk bir şekilde ortaya çıkmasının ardından, X Bölgesi olarak adlandırılan bu esrarengiz alana keşif ekibine katılmasını anlatır. Film, felsefi ve bilimsel yönlerin yanı sıra simgeler ve semboller de içerir. Filmin uyarlandığı roman, Jeff VanderMeer tarafından yazılmış olup, en iyi roman dalında Nebula ve Shirley Jackson ödüllerine sahiptir.

Fillerin doğal yaşam alanlarının yok olmasının başlıca nedenleri şunlardır: Habitat kaybı. Kaçak avcılık. İnsan-fil çatışması. İklim krizi.

Maldivler'in ömrü ile ilgili farklı görüşler bulunmaktadır. 25 yıl. Ortalama ömür. Bu bilgiler, Maldivler'in geleceği hakkında kesin bir yargıya varmanın zor olduğunu göstermektedir.

Yeşil Dönüşüm Destek Programı, Türkiye'de döngüsel ekonomi yaklaşımıyla uyumlu, doğal kaynakları koruyan, iklim ve sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlayan, kaynak verimli ve düşük karbonlu üretimi amaçlayan yatırımların desteklenmesine yönelik bir programdır. Programın bazı özellikleri: Amaç: KOBİ'lerin yeşil dönüşüm faaliyetlerine katkı sağlamak. Kapsam: Yenilenebilir enerji, kaynak verimliliği, atık yönetimi, döngüsel ekonomi gibi tematik alanları içerir. Destek Unsurları: Makine, teçhizat, yazılım, hizmet alımı, danışmanlık, ölçüm, doğrulama, belgelendirme giderlerini kapsar. Destek Limiti: Mikro ve küçük ölçekli firmalar için 9.500.000 TL, orta ölçekli firmalar için 15.000.000 TL, büyük ölçekli firmalar için 28.000.000 TL. Başvuru: İmalat sanayinde faaliyet gösteren Türkiye'de yerleşik sermaye şirketleri başvurabilir. Program, genellikle çağrı usulü ile destekleme yapmaktadır.

Almanya'nın yeşil enerji hedefleri şunlardır: 2030 yılına kadar elektrik üretiminin %80'ini yenilenebilir kaynaklardan sağlamak. 2045 yılına kadar karbon nötr olmak. 1990 seviyelerine göre sera gazı emisyonlarını 2030'a kadar %65, 2045'e kadar %100 azaltmak. Enerji verimliliğini artırmak. Enerji tedarikinde bağımsızlık sağlamak. Bu hedefler, 2010 yılında kabul edilen ve nükleer enerjiden aşamalı çıkışı, fosil yakıtların azaltılmasını ve yenilenebilir enerji kaynaklarının hızla artırılmasını hedefleyen Energiewende (enerji dönüşümü) stratejisi çerçevesinde belirlenmiştir.

Sulak alanların azalmasının bazı sonuçları: Ekolojik dengenin bozulması. Taşkınların artması. Toprak verimliliğinin azalması. Karbondioksit salınımının artması. Ekonomik kayıp. Dünya genelinde sulak alanların %35'i, 1970'ten bu yana kaybolmuştur.

Gönen'de hava sıcaklığının yüksek olmasının temel nedeni, bölgedeki yüksek basınç sistemidir. Ayrıca, iklim değişikliği nedeniyle küresel ısınma da hava sıcaklıklarını artırmaktadır. Hava sıcaklığının yüksek olduğu dönemlerde, özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik rahatsızlığı olanlar için sıcak havaya karşı tedbir alınması önerilir.

En tehlikeli aşırı hava olayı olarak kasırgalar ve tropikal fırtınalar gösterilebilir. Bu olaylar, şiddetli rüzgarlar, yoğun yağışlar ve büyük yıkımlara yol açabilen sellerle karakterizedir. Diğer tehlikeli aşırı hava olayları arasında sıcak hava dalgaları, sel ve su baskınları, kuraklık, soğuk hava dalgaları ve dolu fırtınaları da bulunmaktadır. İklim değişikliği, bu tür olayların şiddetini ve sıklığını artırmaktadır. Hangi olayın en tehlikeli olduğu, kişisel tercihler ve bölgesel koşullara göre değişebilir.

Artan nüfus ve gelişen teknoloji, doğal kaynaklar üzerinde çeşitli şekillerde baskı oluşturmaktadır: Doğal kaynak tüketimi: Artan nüfus, su, enerji, gıda ve diğer kaynaklara olan ihtiyacı artırarak doğal kaynakların daha hızlı tükenmesine neden olur. Çevre kirliliği: Nüfus artışı, atık üretimini artırır ve bu atıkların yeterli arıtılmadan doğaya bırakılması su ve hava kirliliğine yol açar. Ekosistem bozulması: Artan nüfus, tarım ve konut ihtiyaçları için ormanlık alanların yok edilmesine neden olur. Fosil yakıt tüketimi: Nüfus artışı, enerji talebini artırarak fosil yakıtların daha fazla kullanılmasına ve dolayısıyla karbon salınımının artmasına sebep olur. Biyoçeşitlilik kaybı: Sanayileşme, şehirleşme ve aşırı tüketim, birçok bitki ve hayvan türünün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına yol açar.