Karınca ve Nemrut hikayesi, hükümdar Nemrut döneminde geçen ve “taraf olmak” üzerine anlatılabilecek en güzel hikayelerden biridir. Hikayenin özeti şu şekildedir: Nemrut, ona karşı gelen Hz. İbrahim'in ateşte yakılması emrini verir. Meydanda odunlardan büyük bir yığın yapılır ve odunlar tutuşur. O kadar büyük bir alev yükselir ki göğe kadar ulaşır. Bütün hayvanlar ateşten korkup kaçar. Nemrut, ne güçlü bir kral olduğunu herkesin anlasın ve görsün ister. Nemrut’un askerleri, Hz. İbrahim’i mancınıkla ateşin tam orta yerine atacaktır. Bu sırada, göklere kadar varan ateşe doğru bir karınca ağzında küçücük bir damla su ile telaşla gidiyordur. Başka bir karınca, onun bu telaşını görüp “Acele ile nereye gidiyorsun?” diye sorar. Telaşla yetişmeye çalışan karınca, ağzındaki bir damla suyu ellerinin arasına alıp “Nemrud, Hz. İbrahim’i ateşte yakacakmış. Ateşin olduğu yere su götürüyorum. Diğer karınca, “Senin yanan büyük ateşten haberin yok mu. Su taşıyan karınca ise “Olsun, hiç olmazsa safımız belli olur. Hikayenin farklı versiyonlarında, kartalın da bu konuşmaya dahil olduğu ve karıncaya aynı soruyu sorduğu, karıncaya ise aynı cevabı verdiği anlatılır. Hikayenin özü, herkes kendi ölçüsünde yapabilecekleri üzerine bir aksiyon aldığında, sorumluluk bilincinin ortaya çıkması ve değişmesi imkansız gibi görünen durumların da değişebilmesidir.