SaitFaikAbasıyanık

Sait Faik Abasıyanık'ın Alemdağ'da Var Bir Yılan adlı eseri, yazarın kendi yalnızlığını anlatmaktadır. Eserde ayrıca şu konular da işlenmiştir: Toplum eleştirisi. Erkek arası homoseksüel ilişkilenme. Alemdağ'da Var Bir Yılan, aynı zamanda modern bireyin hikâyesini de anlatır.

Sait Faik Abasıyanık'ın 14 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları: Hikaye: Semaver (1936), Sarnıç (1939), Şahmerdan (1940), Lüzumsuz Adam (1948), Mahalle Kahvesi (1950), Havada Bulut (1951), Kumpanya (1951), Havuz Başı (1952), Son Kuşlar (1952), Alemdağ'da Var Bir Yılan (1954), Az Şekerli (1954), Tüneldeki Çocuk (1955). Roman: Medarı Maişet Motoru (1944), Kayıp Aranıyor (1953). Şiir: Şimdi Sevişme Vakti (1953). Röportaj: Mahkeme Kapısı (1956).

"İpekli Mendil", modern Türk öykücüsü Sait Faik Abasıyanık tarafından kaleme alınmış bir hikâyedir. Hikâyenin konusu: Bursa'da bir ipek fabrikasında fabrika kapıcısının yerine göz kulak olan anlatıcı, bir hırsızla karşılaşır. Hırsız, sevgilisinin ondan ipekli mendil istediğini, parası olmadığı için de bunu yapmak zorunda olduğunu anlatır. Anlatıcı çocuğu serbest bırakır, ancak çocuk mendili alamadan kaçar. Gece yarısı, anlatıcı uyurken hırsız geri gelir ve söğüt ağacından düşerek ölür. Özellikler: Sait Faik'in lise yıllarında yazdığı ilk hikâyesidir. Çehov tarzı denilen hikâye tarzı ile yazılmıştır. İlk kez 15 Nisan 1934 tarihli Varlık Dergisi'nin 19. sayısında yayımlanmıştır.

"Şörmo" kelimesi, iki farklı bağlamda değerlendirilebilir: 1. "Semaver Hikayesi": Bu hikaye, Sait Faik Abasıyanık tarafından yazılmış ve ilk kez 1935 yılında Varlık Dergisi'nde yayımlanmıştır. 2. "Bent Sormo": Bu isim, Norveçli futbolcu Bent Langåssve Sørmo'yu ifade edebilir.

Semaver ve Kumpanya, "her şeye rağmen tiyatro" diyen gezici bir kumpanyanın hayat dolu öyküsünü anlatır. Oyun boyunca Moliere, Shakespeare, Ferhan Şensoy gibi yazarların oyunlarından kısa bölümler izlenir. Ayrıca, Semaver Kumpanya adı, Sait Faik Abasıyanık'ın "Semaver" ve "Kumpanya" adlı öykülerinden hareketle oluşturulmuştur.

Duman grubunun "Kolay Değildir" şarkısı, şehit olan askerler için yazılmıştır. Şarkının sözlerinde geçen "Gelir anam, gelir desem, desem yalandır" dizesi, umudun tükenişini ve gerçekle yüzleşmenin zorluğunu anlatır. Şarkı, acı, özlem ve annelik temalarını işler.

Hayır, "Kayıp Aranıyor" konusu gerçek değildir. Sait Faik Abasıyanık'ın romanı: "Kayıp Aranıyor", yazarın 1953 yılında yayımlanan bir romanıdır ve kurgusal bir hikaye anlatır. Film: 2018 yapımı "Kayıp Aranıyor" filmi de kurgusal bir hikayeye dayanmaktadır.

Sait Faik Abasıyanık'ın en iyi hikayesinin hangisi olduğuna dair kesin bir yanıt vermek mümkün değildir, çünkü bu, kişisel zevklere göre değişebilir. Ancak, yazarın bazı ünlü hikayeleri şunlardır: "Stelyanos Hrisopulos Gemisi"; "Zemberek"; "Çamaşır İpleri ve Don Gömlek Hayaletleri"; "Ben Ne Yapayım?"; "Havuz Başı"; "Son Kuşlar"; "Dülger Balığının Ölümü". Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı'nın ilköğretim öğrencileri için belirlediği "100 Temel Eser" arasında yer alan "Seçme Hikayeler" kitabı, yazarın çeşitli hikayelerini bir araya getirmektedir.

İstanbul'un en iyi öykücüsü olarak Sait Faik Abasıyanık gösterilmektedir. Sait Faik, kendine has üslubu ve İstanbul'u çok sayıda eserinde işlemesiyle "İstanbul Öykücüsü" olarak anılmaktadır.

Seçme Hikayeler: Açık Hava Oteli, Sait Faik Abasıyanık tarafından yazılmıştır.

Havuz Başı, Türk yazar Sait Faik Abasıyanık'ın 1952 yılında yayımlanan hikâye kitabıdır.

Sait Faik Abasıyanık'ın "Ben Ne Yapayım?" adlı hikayesinde anlatıcı, hikayenin ana karakteridir.

Sinağrit Baba, Sait Faik Abasıyanık'ın bir öyküsüdür ve insanlığın ahlaki çöküntüsünü, görünüşün aldatıcılığını ve tek başına bir kişinin çabasıyla toplumun düzelemeyeceği gibi temaları işler. Öykünün ana fikri: Bir insanın gerçek kişiliği, ancak birtakım zorluklar yaşamadan ortaya çıkmaz. Olay örgüsü: Sinağrit Baba, ömrünün sonuna gelmiş, konuşmamış, evlenmemiş ve yalnız yaşamış bir balıktır. Tür: Öykü, önemli bir olay veya merak unsuru içermeyen, günlük yaşamdan bir kesiti anlatan bir durum öyküsüdür.

Sait Faik Abasıyanık'ın bütün öyküleri, tek ciltte toplanmıştır. Everest Yayınları'nın "Bütün Öyküleri" başlıklı derlemesi, yazarın 1929 yılında Milliyet Gazetesi’nde yayımlanan ilk hikâyesinden başlayarak dergi ve gazetelerdeki öykülerini kronolojik yayın sırasına göre sıralamaktadır. Toplamda 1088 sayfadan oluşan bu eser, ciltli ve karton kapaklı edisyonlarıyla Ocak 2025 itibarıyla okurların beğenisine sunulmuştur.

Havuzun başında geçen sahnelerin olduğu bazı filmler: Aşk ve Havuz (2012). Mavi Derinlik (1999). Havuz Partisi (2015). Havuzun Gölgesi (2018). Ayrıca, "The Pool" (2018) adlı bir film de bulunmaktadır.

Evet, Sait Faik Abasıyanık'ın "değerleri duyan bir varlık olarak insan" kavramı, "Sait Faik ve Değerleri Duyan Bir Varlık Olarak İnsan" adlı çalışmada ele alınmıştır. Bu çalışmada, Sait Faik'in hikaye ve romanlarında "ben"in, sevgi, acıma, hak, emek gibi yüksek değer normlarından yana tavır aldığı ve bu değerler doğrultusunda yapıp etmelerini yönlendirdiği belirtilmiştir.

Sait Faik Abasıyanık'ın ilk kitabı, 1936 yılında yayımlanan "Semaver"dir. Yazarın babasının maddi desteğiyle basılan kitapta, ilk yazdığı "İpekli Mendil" öyküsü de yer almaktadır.

Sait Faik Abasıyanık'ın "Semaver" kitabı farklı yayınevlerine göre farklı sayfa sayılarına sahiptir: Doğan Kitap: 120 sayfa. İthaki Yayınları: 136 sayfa. Can Yayınları: 138 sayfa.

Sait Faik Abasıyanık'ın "Son Kuşlar" adlı kitabı, tabiatın yok edilmesine karşı çıkan çevreci bir dille yazılmıştır. Kitapta anlatılanlardan bazıları şunlardır: Adada yaşayan insanların kurduğu tuzaklar ve kuş avcıları yüzünden adaya artık kuşların gelmemeye başlaması; Yazarın, son bahar aylarında adaya gelen kuşların neden iki yıldır uğramadığını öğrenmesi; İnsanların, kimseye zararı olmayan küçük kuşları avlayarak öldürmesi; Yazarın, devletin ve belediyelerin bu gibi işlerle ilgilenmemesinden şikayet etmesi. Ayrıca, "Son Kuşlar" kitabı, yazarın korkularını, sevgilerini ve kinlerini de ortaya dökmektedir.

Sait Faik Abasıyanık'ın "İstanbul öykücüsü" olarak anılmasının birkaç nedeni vardır: İstanbul'daki yaşamı ele alması. Kendi yaşamından izler taşıması. Mekan olarak İstanbul'u ve çevresini seçmesi. "Küçük insanlar"ı anlatması.