GeçmişZaman

Simple past tense (geçmiş zaman) okumak için kullanılan fiiller, düzenli ve düzensiz olarak ikiye ayrılır. Düzenli fiiller, genellikle fiilin sonuna "-ed" takısı eklenerek ikinci hallerine dönüştürülür. Örneğin: place - placed; dance - danced; plan - planned; stop - stopped; fix - fixed. Düzensiz fiiller ise genellikle ezberlenmesi gereken farklı formlar alır. Bazı örnekler: go - went; give - gave; come - came.

Fell, İngilizce'de "fall" fiilinin ikinci (past simple) halidir. Üçüncü hali ise "fallen" olarak kullanılır ve genellikle present perfect tense veya past perfect tense ile birlikte kullanılır. Örnek cümleler: - Past simple: The child fell into the hole in the street while he was playing with his ball. - Present perfect tense: I've fallen in love with the man I just met.

"May have" ve "might have" yapıları, geçmişe yönelik olasılık ve spekülasyon ifade etmek için kullanılır. May have: Genellikle daha yüksek bir olasılığı belirtir ve "olabilir" anlamında kullanılır. Might have: Daha düşük bir olasılığı ifade eder ve "belki, bir ihtimal" anlamında kullanılır. Bu yapılar, aynı zamanda geçmişteki bir durumun imkansızlığını belirtmek için de kullanılabilir; "can’t have" veya "couldn’t have" ile ifade edilir.

Work fiilinin geçmiş zaman hali worked olarak kullanılır ve her özne ile aynı şekilde çekimlenir. Örnek cümleler: I worked alone last year. He didn't work hard. Did they work long hours? (Onlar uzun süre mi çalışırlardı?). Olumsuz kullanım: He, She, It ile "doesn't work" olarak; diğer öznelerle "don't work" olarak kullanılır. Örnek: She doesn't work in Boston. Soru kullanımı: "Do" yardımcı fiili ile kullanılır. Örnek: Do you work here? (Burada mı çalışıyorsun?).

İngilizce'de geçmiş alışkanlıklardan bahsetmek için "used to" ve "would" yapıları kullanılır. Used to: Geçmişte düzenli olarak yapılan veya tekrarlanan eylemleri ifade eder. Would: Geçmişteki alışılmış eylemleri veya durumları tanımlamak için kullanılır. Örnek cümleler: Used to: "I used to play tennis every weekend when I was younger" (Küçükken her hafta sonu tenis oynardım). Would: "Every weekend, I would play tennis with my friends when I was younger" (Çocukken her hafta sonu arkadaşlarımla tenis oynardım). Ayrıca, geçmiş alışkanlıklar bahsedilirken Simple Past Tense de kullanılabilir.

Used to ve Past Simple (geçmiş zaman) arasındaki fark, kullanım amaçları ve cümle yapılarıyla belirlenir. Used to: - Geçmişte tekrarlanan alışkanlıkları veya durumları ifade eder. - Olumsuz cümlelerde "didn't use to" yapısı kullanılır. - Soru cümlelerinde "did" yardımcı fiili ile "use to" kullanılır. Örnek Cümleler: - Used to: "I used to play basketball when I was young" (Gençken basketbol oynardım). - Past Simple: "I went to London last year" (Geçen yıl Londra'ya gittim). Özetle, "used to" daha çok geçmişteki alışkanlıklar için kullanılırken, "Past Simple" geçmişte olmuş bitmiş olayları ifade eder.

"Painted" kelimesi, İngilizce'de "paint" fiilinin ikinci hali (past tense) olarak kullanılır. Örnek cümleler: I painted a beautiful portrait of her. They painted their house blue. "Painted" kelimesi aynı zamanda fiilin üçüncü hali (past participle) olarak da kullanılır ve genellikle perfect tenseler ile passive voice yapılarında yer alır.

Eskiden kızaklar, çeşitli şekillerde çekilerek veya itilerek hareket ettirilirdi: İnsanlar tarafından çekme: İlk kızaklar, insanlar tarafından çekilerek kullanılırdı. Köpekler ve öküzler: Daha sonra köpeklerin ve öküzlerin çekmesiyle kızaklar kullanılmaya başlandı. Uçurtmalar: 20. yüzyılda, kutup bölgelerinde yapılan keşif gezilerinde kızaklar, uçurtmalar kullanılarak çekilmiştir. İtme: Bazı kızaklar, arkasında bulunan bir çubuk sayesinde bir kişi tarafından itilerek de kullanılabilirdi.

"Have" fiili, geçmiş zaman (past simple) olarak "had" şeklinde kullanılır: Simple past (geçmiş zaman). Perfect tense (mükemmel zaman). "Have" fiilinin geniş zaman (present tense) hali "have" veya "has" olarak kullanılır.

Almanca'da Perfekt ve Präteritum arasındaki temel farklar şunlardır: Kullanım Alanı: Perfekt: Günlük konuşma dilinde, sohbetlerde ve gayriresmi durumlarda tercih edilir. Präteritum: Yazılı dilde, resmi metinlerde, edebi eserlerde ve hikaye anlatımında kullanılır. Örnekler: Perfekt: "Ich habe etwas Neues gelernt" (Ben yeni bir şey öğrendim). Präteritum: "Ich lernte etwas Neues" (Ben yeni bir şey öğrendim). Türkçe Karşılıkları: Perfekt: "-miş" geçmiş zamanı. Präteritum: "-di" geçmiş zamanı.

"Talked" kelimesi, geçmiş zaman (simple past) için kullanılır. Kullanım örnekleri: I talked to my manager and asked her if I could use my annual leave. Did Sophia talk to the doctor about her nightmares? (Sophia kabusları hakkında bir doktora görüştü mü?). Ayrıca, "talked" kelimesi, past perfect tense veya present perfect tense söz konusu olduğunda da kullanılabilir. He had talked to his kids before the officer took him to the station. I’ve talked too much! Don’t be so silent, say something! (Çok fazla konuştum! Sen de bu kadar sessiz olma, bir şeyler söyle!).

"Years ago" ifadesi, geçmişte belirli bir zaman dilimini belirtmek için kullanılır. Bu ifade, aşağıdaki durumlarda kullanılabilir: Hikaye anlatımı ve geçmişte olan olayları ifade etme. Geçmişteki gerçekler veya genel doğrular hakkında konuşma. Geçmişteki durumları, duyguları veya hisleri ifade etme.

"Should have" ve "should have noticed" arasındaki fark, kullanım amaçlarına bağlıdır. "Should have", geçmişte yapılması gereken ancak yapılmayan bir eylemi ifade eder ve genellikle pişmanlık veya eleştiri içerir. "Should have noticed" ifadesi ise, belirli bir durumda fark edilmesi gereken bir şeyin yapılmadığını ima edebilir, ancak cümlenin tam anlamı bağlama bağlıdır. Özetle, "should have" genel olarak bir eylemi yapma gerekliliğini belirtirken, "should have noticed" daha spesifik bir durumda fark etme yükümlülüğünü ifade edebilir.

Öğrenilen geçmiş zaman, iki ana durumda kullanılır: 1. Geçmişte gerçekleşmiş ancak başka bir kaynaktan öğrenilmiş olaylar veya durumlar için: - Dün bir İtalyan gemisi batmış. - Bu topraklarda büyük bir Kelt ülkesi varmış. 2. Kendi kendine sonradan fark edilen veya keşfedilen durumlar için: - Neredeyse bir saat boyunca koşmuşum. - Elektrikler kesilince buzdolabındaki tüm yiyecekler bozulmuş. Ayrıca, öğrenilen geçmiş zaman, olasılık ve tahmin belirtme, geçmişte sürekli yaşanan bir olayı veya durumu ifade etme gibi durumlarda da kullanılabilir.

"Beğenildi" kelimesi, bir şeyin bir kişi veya grup tarafından olumlu bir şekilde değerlendirildiğini ifade eder. Bu terim genellikle bir eserin, performansın veya hizmetin kalitesini belirtmek için kullanılır. Ayrıca, sosyal medya platformlarında "beğenildi" ifadesi, bir paylaşımı veya içeriği olumlu şekilde onaylamak anlamına gelir.

Doğru kullanım, cümlenin anlamına bağlıdır: There was, geçmişte tekil bir nesne veya olayın varlığından söz ederken kullanılır. There were, geçmişte çoğul bir nesne veya olaydan söz ederken kullanılır. Örnekler: There was a concert in the park yesterday (Dün parkta bir konser vardı). There were many cars on the street last night (Dün gece sokakta birçok araba vardı).

İngilizce olay anlatırken şu teknikler kullanılabilir: Olayları sıralama. Zaman bağlaçları kullanma. Basit cümleler kurma. Duyguları anlatma. Görsel detaylar ekleme.

Read fiilinin ikinci hali, "read", geçmişte tek bir kez gerçekleşen eylemleri ifade etmek için kullanılır. Bu zaman, İngilizce dilinde sıkça kullanılan zamanlardan biridir ve özellikle yazılı metinlerde karşımıza çıkar. Read fiilinin ikinci halinin kullanım örnekleri: I read a book yesterday. She read the instructions carefully. They read the news in the morning. He read the letter twice. Read fiilinin ikinci hali, aynı zamanda "read" kelimesinin üçüncü hali ile de aynıdır.

"Used to" ve "didn't use to" arasındaki temel fark, kullanım amaçlarına ve cümle yapılarına dayanır: Used to: Geçmişte düzenli olarak yapılan ama artık yapılmayan alışkanlıkları, durumları ifade eder. Didn't use to: "Used to" kalıbının olumsuz halidir ve yine geçmişte yapılmayan eylemleri belirtir. Özetle: - Used to: Olumlu, geçmişte yapılan eylem. - Didn't use to: Olumsuz, geçmişte yapılmayan eylem.

Düven, harmanda ekinlerin (buğday, arpa, yulaf vb.) tanelerini sapından ayırmak için kullanılan, önüne koşulan hayvanlarla çekilen, alt yüzeyinde keskin çakmak taşları çakılı olan kızak biçiminde bir araçtır. Düvenin işlevleri: Sapla samanın ayrılması. Eskiden tarımda yaygın kullanım. Günümüzde tarımda makineleşme nedeniyle önemini yitirmiş olup, daha çok ev dekorasyonlarında kullanılmaktadır.