Etnografi

Antalya'da birçok kabile bulunmaktadır. Bunlardan bazıları: Bozahmetli Yörük Aşireti: Anadolu Selçuklu döneminde Orta Asya'dan gelerek Toroslar'a yerleşen Oğuz boylarından biridir. Karakoyunlu, Akkoyunlu, Tekeli, Karakeçili, Akkeçili, Sarıkeçili gibi Yörük boyları. Ayrıca, Antalya'da yaşayan diğer kabileler arasında Ayoliyalılar, Pisidiyalılar gibi gruplar da bulunmaktadır. Bu kabileler, Antalya'nın farklı bölgelerinde göçebe, yarı göçebe veya yerleşik olarak yaşamaktadırlar.

Dinar halkının kökeni hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. Orta Asya göçleri. Antik yerleşimler. Bu nedenle, Dinar'ın yerli halkının antik dönemlere kadar uzanan bir geçmişi olabilir. Göçler ve iskân. Dinar'ın tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı ve bu nedenle çeşitli etnik kökenlere sahip bir nüfusa sahip olduğu düşünülmektedir.

Evet, Ahıska Türkleri'nin konu alındığı birkaç kitap bulunmaktadır: "Ahıska Türkleri: Tarih, Kültür ve Kimlik Mücadelesi", İfrat Seyfetoğlu (Kitap Dünyası, 2025). "Sürgünün 80. Yılında Ahıska Türkleri: Tarihi Gerçekler ve Süregelen Mücadele", Rasim Bayraktar (Astana Yayınları). "Ahıska Türkleri", Ayşegül Aydıngün ve İsmail Aydıngün (Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, 2014).

Hekimhan halkının nereden geldiğine dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, Hekimhan'ın tarih boyunca birçok medeniyetin hâkimiyeti altında kaldığı ve özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde önemli bir yerleşim yeri olduğu bilinmektedir. Hekimhan'ın adının kökeni ile ilgili bir rivayete göre, 13. yüzyılda Selçuklu Devleti döneminde, devrin ünlü doktorlarından Ebu-l Hasan El Hekim'in adını taşıyan bir han inşa edilmiş ve bu handan sonra yerleşim yerine "Hekimin Hanı" denmeye başlanmıştır. Zamanla bu ifade "Hekimhan" haline dönüşmüştür. Modern dönemde ise, 1921 yılında Hasançelebi ve Gelengeç bucaklarının birleştirilmesiyle Hekimhan'ın merkezi yapılmış ve ilçe statüsü kazanmıştır.

Bulgarlar, farklı Türk boylarından gelmektedir: Oğuz Türkleri. Kıpçak Türkleri. Ayrıca, bazı tarihçiler Bulgarların kökenini Kumanlara dayandırmaktadır.

Prizren, Osmanlı Türklerinden etkilenmiş bir şehirdir. Prizren'de Arnavut, Türk ve Sırp edebiyatına önemli katkıları olmuş birçok kişi yaşamıştır. Ancak, Prizren'in hangi Türk boyundan geldiğine dair spesifik bir bilgi bulunmamaktadır.

Hakasya, Türk kökenli bir bölgedir. Hakasya, Rusya Federasyonu'na bağlı özerk bir cumhuriyet olup, adını Türk soylu Hakas Türklerinden almaktadır. Hakas dilinin kökeni, Türk dilleri ailesinin Sayan Türkçesi koluna dayanmaktadır. Ancak, bölgede yaşayan insanların büyük çoğunluğunu Ruslar oluşturmaktadır.

Serik halkının kökeniyle ilgili birkaç farklı görüş bulunmaktadır: Serik Türk Cemaati: Bazı kaynaklara göre, Serik adı, bölgeye yerleşen "Cemaat-ı Etrak-ı Serik" (Serik Türk Cemaati)nden gelmektedir. Antik Yerleşim Zerk: Bir diğer görüşe göre ise Serik adı, antik bir yerleşim olan Zerk’ten gelmektedir. Türkistan Kökenli Serik Türkleri: Tarihçi Mustafa Oral, Serik adının, Serik kazasına yerleşen Türkistan/Serika kökenli Serik Türkleri adından geldiğini belirtmektedir. Ayrıca, Osmanlı belgelerinde "Yörükân-ı Serik" ve "Etrâk-ı Serik" kayıtlarına yer verildiği ve Serik ilçesinin, bahsedilen Serika bölgesi ile Serik Türklerinin ahfadı sayılabileceği ifade edilmektedir. Serik'te ilk yerleşim yerinin ise M.S. II. yüzyılda Bergama Krallığına bağlı olarak bugünkü Yanköy Köyü yakınlarında bulunan "SILLYON" (Koçhisar tepesinde) ve Belkıs köyünde "ASPENDOS" olarak iki yerde kurulduğu bilinmektedir.

Kafkaslar, tarih boyunca farklı milletleri bir araya getiren bir ırk grubu olarak kabul edilmiştir. Alman antropolog Johann Friedrich Blumenbach'ın sınıflandırmasına göre Kafkas ırkı, Amerikan, Malay, Etiyopya, Moğol ve Kafkas olmak üzere beş ırk grubundan biridir. Ancak, "Kafkas ırkı" olarak geçen herkesin beyaz ten rengine sahip olması mümkün değildir; tarih boyunca farklı ten renklerine sahip topluluklar da bu ırk grubunda yer almıştır. Günümüzde "Kafkas ırkı" terimi sıklıkla "beyaz ırk" veya "beyaz tenli" anlamında kullanılsa da, Kafkaslar özünde çok çeşitli ten rengine sahip toplulukları kapsar.

Terekemeler (Karapapaklar) Kazak değildir, ancak Borçalı ve Kazak boylarına ayrılırlar. Terekemeler, Kafkasya'da ve yakın bölgelerde dağınık bir şekilde yaşayan bir Türk topluluğudur. Özbekistan'ın Karakalpak Özerk Cumhuriyeti'nde yaşayan Karakalpaklar ile akrabadırlar.

Salarlar, Oğuz Türklerinin Salur boyundandır. Ünlü Fransız bilgini Paul Pelliot, Salarların menşeinin Oğuzların bir kısmını oluşturan Salarlardan geldiğini, Rus bilim adamı E. R. Tenişev ise 14. yüzyılda Türkmenler arasında yer alan “Salar” ya da “Salor” adını taşıyan bir kabilenin Salarların menşeini oluşturduğuna inanmaktadır. Kâşgarlı Mahmud, Divân-ı Lügati't-Türk'te Salarları, Oğuzların 24 boyundan biri olan Salgur olarak tanımlamıştır.

Bozova halkının kökeniyle ilgili farklı görüşler bulunmaktadır. Asurlular ve Romalılar döneminde: Bozova, Asurlular döneminde "Asuranianu", Romalılar ve Ermeniler döneminde ise "Tormenepa" olarak adlandırılmıştır. Araplar döneminde: Bölgede "Telhüvek" ismi kullanılmıştır. Türkmenler döneminde: 1389-1390 yıllarında, 1. Beyazıt'ın Anadolu'ya yerleştirdiği Türkmenler nedeniyle bölgeye "Yaylak" adı verilmiştir. Bozova'nın tarihi, M.Ö. 2000'li yıllara kadar uzanmaktadır ve bölge, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.

Asyalı ve Japon aynı değildir. Japonlar, Asya kıtasında yer alan Japonya'da yaşayan bir halktır. Asyalılar ise, Asya kıtasında yaşayan çeşitli halkları kapsayan bir terimdir ve Japonlar dışında Çinliler, Koreliler, Taylandlılar, Vietnamlılar gibi birçok farklı kültürü içerir.

Trakya halkı, adını bu bölgeye binlerce yıl önce yerleşmiş olan Antik Trak halkından almaktadır. Traklar dışında, Trakya'da yaşayan diğer topluluklar arasında Rumeli Türkleri, Pomaklar, Romanlar ve diğer Balkan toplulukları bulunmaktadır. Ayrıca, 1300'lü yıllardaki Osmanlı fetihleriyle birlikte Trakya'ya yerleştirilen Yörük boylarının soyundan gelen "Gacallar" da Trakya'nın yerli halklarından biri olarak kabul edilmektedir.

Kırgızistan'da çok sayıda Türk bulunmasının birkaç nedeni vardır: Tarihsel Göçler: Eski zamanlarda Türkiye'ye göç eden Türkistan toplulukları arasında, Moğol soykırımından kaçan bazı Kırgız ve diğer Türk toplulukları da vardı. Etnik Yapı: Kırgızistan'daki Türk halkları arasında en büyük grubu Kırgızlar oluşturur ve nüfusun yaklaşık %70'ini oluştururlar. Kültürel ve Tarihsel Bağlar: Kırgızlar ve diğer Türk boyları, dil, kültür ve gelenekler bakımından Türk kültüründen büyük ölçüde etkilenmiştir.

Altay Dağları'nda yaşayan bazı Türk boyları şunlardır: Çelkan; Kumandin; Telengit; Tele; Teleüt; Tubalar. Ayrıca, Altay-kiji, Mayma-kiji gibi farklı coğrafi bölgelere göre adlandırılan Altay Türkleri de bulunmaktadır. Altay Türkleri, güney ve kuzey olmak üzere iki gruba ayrılır.

Etnografik yaklaşım, bir kültür veya sosyal grubu bütünsel olarak derinlemesine betimlemeyi ve yorumlamayı amaçlar. Antropolojik yaklaşım ise, etnografik araştırmanın da içinde yer aldığı daha geniş bir perspektiftir. Bazı temel etnografik ilkeler: Doğal ortamda araştırma: Araştırmanın, katılımcıların günlük yaşamlarında sürdürülmesi. Grubun gözünden bakabilme: Olayları katılımcıların bakış açısıyla değerlendirebilme. Keşif: Topluluktaki bireylerin günlük yaşamlarına dahil olarak olayları tümevarımsal bir şekilde inceleme.

Bulgaristan göçmenlerinin soyu, genellikle Oğuz ve Kuman (Kıpçak) Türklerine dayanmaktadır. Göçmenlerin geldiği bazı bölgeler: Deliorman ve Dobruca: Bu bölgelerdeki Türkler, Celali İsyanları sonrası Anadolu'dan gelen Türkmen aşiretlerinin torunlarıdır. Kuzey Bulgaristan: Özellikle Tokat, Kastamonu, Sivas, Tokat ve Kırşehir kökenli Türkler yaşamaktadır. Ayrıca, Bulgaristan'daki Müslüman Pomaklar da göçmenlerin arasında yer alır; bunlar Bulgar olup Müslüman olanları ifade eder.

Manavlar, aslen kuzeybatı Anadolu'da yaşayan Hanefi Sünni Türkmenlerdir. Manav kelimesinin kökeni hakkında farklı görüşler bulunmaktadır: Türkistan bağlantısı. Ana Tanrıça'nın halkı. Manavların Türk olup olmadığına dair bir bilgi bulunamamıştır.

Çerkeslerin Çerkesya'da yaşamasının nedeni, 19. yüzyıldaki Rus-Kafkas Savaşı (1817-1864) sonrası, Rusların eline geçen Çerkes topraklarında yaşayanların büyük bölümünün Osmanlı topraklarına sürgün edilmesidir. 1864'te savaşın bitmesiyle birlikte, Çerkesler Osmanlı topraklarına göç etmek veya Rus boyunduruğu altına girmek arasında bir seçim yapmak zorunda kalmışlardır. Bugün Çerkeslerin büyük bir kısmı, tarihi Çerkesya'nın küçük bir bölümünü kaplayan Adıgey, Kabardey-Balkar ve Karaçay-Çerkes cumhuriyetlerinde yaşamaktadır.