Batılılaşma

Osmanlı'da batılılaşma ile birlikte çekirdek aile tipi ortaya çıkmıştır.

Garplılaşma (Batılılaşma) terimiyle yanılan aşağıdakilerden birisi zihinsel yapıdır.

Batılılaşmayla ilgili tezler genel olarak iki ana yaklaşıma ayrılır: bütüncüler ve kısmiciler. 1. Bütüncüler: Batı'nın bütünüyle ve kayıtsız şartsız taklit edilmesi gerektiğini savunurlar. 2. Kısmiciler: Batı'nın üstünlüğüne sebep olan teknoloji ve ilmin aktarılmasıyla yetinilmesini savunurlar. Diğer bir tez ise, Garpçılık olarak adlandırılan ve toplumun biyolojik materyalizm gibi Batı'daki akımlara göre şekillendirilmesini savunan görüştür.

19. yüzyılda Türk müziğine gelen yenilikler şunlardır: 1. Batılılaşma Etkisi: Osmanlı padişahlarının ıslahatlarıyla birlikte Türk müziği, Batı müziği etkisiyle romantik döneme girmiştir. 2. Yeni Müzik Kurumları: III. Selim döneminde kurulan Muzıka-i Hümayun, Türk müziğinin modernleşmesine öncülük etmiş, ilk Türk orkestrasının temelini atmıştır. 3. Avrupa Nota Yazısı: Giuseppe Donizetti'nin etkisiyle Türk müziği, Avrupa müziğinin nota yazısıyla tanışmış, bu da makamsal sistemin tonal sisteme uyarlanmasına yol açmıştır. 4. Yeni Müzik Formları: Şarkı formu revaç görmüş, büyük formlar yerini daha küçük ve yalın formlara bırakmıştır. 5. Çalgı Çeşitliliği: Batı tarzı çalgılar olan piyano, keman ve lavta gibi enstrümanlar Osmanlı saraylarında ve çevresinde kullanılmaya başlanmıştır.

Araba Sevdası romanında Bihruz Bey, yanlış Batılılaşma ve yüzeysel alafranga yaşam tarzı nedeniyle alay konusu olur. Bihruz Bey, Fransızca öğrenerek, şık giyinerek ve gösterişli bir hayat sürerek Batı kültürüne özenir, ancak bu özentisi onu gülünç durumlara düşürür. Ayrıca, Bihruz Bey'in hayalindeki aşkı gerçek sanarak annesini bile unutması ve serveti tükendikten sonra arabasını satmak zorunda kalması, onun tutarsız ve savurgan karakterini ortaya koyar.

"Şıpsevdi" romanı, Hüseyin Rahmi Gürpınar tarafından yazılmış olup, Batılılaşma çabalarının yanlış anlaşılmasını ve bu durumun bireyler üzerindeki trajikomik sonuçlarını anlatır. Romanın ana teması: Meftun Bey'in, Fransa'da gördüğü alafranga yaşamı ailesine dayatması ve bu süreçte yaşadığı maddi ve manevi sıkıntılardır. Mesajı: Eser, kendi kültürüne ve toplumuna yabancılaşmanın ve sadece parayla mutluluğun olamayacağını vurgular.