• Buradasın

    Hulusi Behçet hastalığı neden öldü?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Hulusi Behçet, 8 Mart 1948 tarihinde geçirdiği kalp krizi neticesinde hayatını kaybetmiştir 235.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    Behçet hastalığı tehlikeli midir?

    Behçet hastalığı, tehlikeli bir hastalık olarak kabul edilir çünkü organ tutulumları az görülse de, özellikle göz, beyin, büyük damarlar, akciğer, mide-bağırsak ve kalp tutulumlarında ihmal edilirse ölüm görülebilir. Hastalığın yol açabileceği bazı ciddi komplikasyonlar: Körlük: Tedavi edilmemiş üveit, zamanla görmede azalmaya veya körlüğe neden olabilir. Felç: Sinir sistemi tutulumu, baş ağrısı, denge bozuklukları ve felce yol açabilir. İç organ hasarı: Damar tutulumu, karaciğer, kalp ve diğer iç organlarda hasara neden olabilir. Genellikle atak ve iyileşme dönemleri şeklinde yıllarca devam eden Behçet hastalığı, düzenli tedavi gerektirmektedir.

    Behçet hastalığı belirtileri nelerdir?

    Behçet hastalığının belirtileri birçok sistemi etkileyebilir ve farklı şekillerde ortaya çıkabilir. İşte en sık görülen belirtiler: Ağız ve cinsel organ yaraları. Cilt belirtileri. Göz belirtileri (üveit). Eklem tutulumu ve kas-iskelet sistemi belirtileri. Damar ve sinir sistemi tutulumu. Behçet hastalığının teşhisi için spesifik bir laboratuvar testi yoktur. Behçet hastalığı şüphesi varsa, bir doktora başvurulması önerilir.

    Hulusi Behcet'in hastalığı nedir?

    Hulusi Behçet'in hastalığı, kendi adıyla anılan Behçet Hastalığı ya da Behçet Sendromu'dur. Behçet hastalığı, vücudun farklı yerlerindeki kan damarlarının iltihabına neden olan ve nadir görülen kronik bir hastalıktır. Behçet hastalığı, adını hastalarından birinde sendromun üç ana belirtisini ilk olarak 1924 senesinde saptayan ve hastalık üzerine yaptığı araştırmayı 1936 senesinde yayınlayan Türk dermatolog ve bilim insanı Hulusi Behçet'ten almıştır. Behçet hastalığının kaynağı tam olarak bilinmemekle birlikte genel olarak Ortadoğu ve Asya bölgelerinde yaygın görülmesi nedeniyle tıp uzmanları tarafından kısmen genetik kısmen de çevresel faktörlerden kaynaklandığı düşünülmektedir.