• Buradasın

    Nasrettin Hoca'nın biraz da biz ölelim fıkrası nedir?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Nasrettin Hoca'nın "Biraz da Biz Ölelim" fıkrası şu şekildedir:
    Bir Ramazan akşamı komşusu Nasrettin Hoca'yı yemeğe çağırır, yemekte hoşaf ve börek vardır 4. Sofrada tek bir kaşık bulunur 4. Komşu kaşığı alır ve hoşafı yemeye başlar 4. Her kaşığında "Oh, öldüm" der 4. Nasrettin Hoca ise börekten yer 4.
    Hoca dayanamaz ve şöyle der:
    Yeter senin öldüğün, ver şu kaşığı da biraz da biz ölelim.
    Fıkranın farklı versiyonlarında şu detaylar da yer alır:
    • Nasrettin Hoca bir eve misafir olur 1. Yemekte çok nefis bir çorba vardır 1. Ev sahibinin elinde kepçe, Nasrettin Hoca'nın elinde ise ufacık bir kaşık vardır 1.
    • Ev sahibi her kaşık çorbada "Oh, öldüm" der ve kepçeyi tekrar çorbaya batırır 1. Nasrettin Hoca en sonunda dayanamaz ve adamın elinden kepçeyi alarak şöyle der:
    Yahu, ver şunu da biraz da biz ölelim!
    • Bir ahbabı Nasrettin Hoca'yı iftara davet eder 3. Sofra kurulur ve iftar aşı ortaya konur 3. Ev sahibi kepçe gibi bir kaşık alırken, Nasrettin Hoca'ya çay kaşığına yakın bir kaşık verilir 3.
    • Ev sahibi, o kocaman kaşıkla iftar aşını yemeye başlar ve her seferinde "Oh, öldüm" der 3. Nasrettin Hoca, yemek bitmese bile bu küçücük kaşıkla sahura kadar iftarı edemeyeceğini düşünür 3.
    • Sonunda dayanamayıp o kocaman kaşığı adamın elinden kaptığı gibi yemeğe dalar ve şöyle der:
    Senin öldüğün yeter, biraz da ben öleyim!
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    Nasrettin hocanın 3 tane fıkrası ve anlamı nedir?

    Nasrettin Hoca'nın üç fıkrası ve anlamları: 1. Göle Maya Çalmak Fıkrası: Fıkra: Nasreddin Hoca, gölün kıyısına gidip elindeki yoğurdu göle döker ve "Gölü mayalıyorum" der. Anlam: Bu fıkra, imkansız görünen bir şeyin bile mümkün olabileceğini ve "ya tutarsa" demeyi simgeler. 2. Parayı Veren Düdüğü Çalar Fıkrası: Fıkra: Hoca, pazarda düdük satan bir adamın önünde durup düdüklerin fiyatını sorar ve "Parayı veren düdüğü çalar" der. Anlam: Bu söz, hayatın birçok alanına uyarlanarak, bir şeyi elde etmek için çaba göstermenin gerekliliğini ifade eder. 3. Eşeğe Ters Binmek Fıkrası: Fıkra: Hoca, bir gün eşeğine ters biner ve insanlar neden böyle bindiğini sorunca, "Beni herkes tanır, eşeği de tanır. Böylece kimse eşeği yanlış yere götürüyor sanmaz" der. Anlam: Bu fıkra, görünüşün bazen gerçeği yansıtmadığını ve ön yargıların yanlış olabileceğini vurgular.

    Nasrettin Hoca'nın 4 tane fıkrası nedir?

    İşte Nasreddin Hoca'nın dört fıkrası: 1. Parayı Veren Düdüğü Çalar: Çocuklar, pazara gelen Nasreddin Hoca'nın etrafını sarmış ve düdük istemişler. Hoca, sadece para veren çocuğa düdük vermiş. 2. Ya Tutarsa: Hoca, gölün kıyısına gidip yoğurt mayası çalmış. Bir köylü bunu görüp sormuş, Hoca da "Ya tutarsa" demiş. 3. Gönlüm Buna Razı Olmadı: Eşeği ile kasabaya giden Hoca, çuvalı sırtına almış. Köylüler neden eşeğe yüklemediğini sormuşlar, Hoca da hayvanın zaten kendisini taşıdığını, çuvalı da ona taşıtmanın gönlüne razı olmadığını söylemiş. 4. Kazan Doğurdu: Hoca, komşusundan kazanı istemiş, işini bitirip geri verirken içine küçük bir tencere koymuş. Kazan sahibi tencereyi görünce sormuş, Hoca da "Müjde, kazanınız doğurdu" demiş.

    Nasrettin Hoca'nın 5 tane fıkrası nedir?

    İşte Nasrettin Hoca'nın beş fıkrası: 1. Parayı Veren Düdüğü Çalar: Nasrettin Hoca, pazarda düdük satan bir adamın önünde durur ve düdüklerin fiyatını sorar. Adam, "Parayı veren düdüğü çalar!" der. Hoca, bu sözü hayatın birçok alanına uyarlayarak meşhur eder. 2. Kazanın Doğurduğuna İnanırsan: Hoca, komşusundan kazan ödünç alır ve geri verirken içine küçük bir kazan koyar. Komşusu şaşırarak sorar: "Bu ne?" Hoca gülerek cevap verir: "Kazan doğurdu". 3. Eşeğe Ters Binen Hoca: Nasrettin Hoca, bir gün eşeğine ters biner. İnsanlar merakla neden böyle bindiğini sorunca, "Beni herkes tanır, eşeği de tanır. Böylece kimse eşeği yanlış yere götürüyor sanmaz" der. 4. Ye Kürküm Ye: Hoca, bir gün fakir kıyafetlerle bir ziyafete katılır ve ilgisiz kalır. Daha sonra yeni bir kürk giyip aynı ziyafete gider, herkes ona saygı gösterir. Hoca, kürküne bakarak "Ye kürküm ye!" der. 5. Göle Maya Çalmak: Hoca, elinde bir kap yoğurtla gölün kenarına gelir ve yoğurdu göle döker. İnsanlar, "Hoca, gölden yoğurt mu olur?" deyince, "Ya tutarsa!" der.

    Nasrettin Hoca'nın fıkraları neden komiktir?

    Nasrettin Hoca'nın fıkralarının komik olmasının birkaç nedeni vardır: Alışılmışın dışında bir karakter olması. Herkesin kendinden bir şeyler bulabilmesi. Çeşitli konuları ele alması. Sıradan olayları sıra dışı bir zekayla ele alması. Ayrıca, Nasrettin Hoca fıkralarında yer alan bazı replikler, günlük dilde kullanılan ifadeler haline gelmiştir.

    Nasrettin Hoca'nın eserleri nelerdir?

    Nasrettin Hoca'nın eserleri arasında doğrudan yazdığı bir kitap bulunmamaktadır. Ancak, onunla ilgili çeşitli eserler ve derlemeler mevcuttur. Bunlar arasında: Fıkra ve Hikaye Derlemeleri: Nasrettin Hoca'nın fıkraları ve hikayeleri çeşitli derlemelerde toplanmıştır. Örneğin, "Nasrettin Hoca Fıkraları", "Nasrettin Hoca'dan Seçme Fıkralar" gibi eserler. Saltukname: Nasrettin Hoca'nın en eski belgesi olarak kabul edilen ve bibliyografik özellikler taşıyan bir eserdir. Tiyatro Oyunu ve Film: "Nasrettin Hoca'nın Mansıbı" ilk tiyatro oyunu, "Nastradin Hoca i Hitar Petar" ise ilk filmidir. Ayrıca, Nasrettin Hoca'nın fıkraları batı dillerine de çevrilmiş ve bu dillerde hakkında çeşitli neşriyat yapılmıştır.

    Nasrettin hocanın en kısa fıkrası nedir?

    Nasrettin Hoca'nın en kısa fıkralarından biri: Ya Tutarsa Fıkrası: Nasrettin Hoca azığını heybesine koyup yola çıkmış. Öğlen vakti Akşehir Gölü kenarında, bir ağacın altında oturduğunda ekmeğini, zeytinini ve bir çanak yoğurdunu yemiş. Yoğurt çanağını gölde çalkalarken birisi sormuş: — Ne yapıyorsun Hoca? — Göle maya çalıyorum, demiş Hoca. — İlâhi Hoca, göl maya tutar mı hiç? — Ben de biliyorum tutmayacağını, ama ya tutarsa!

    Nasrettin Hoca'nın gerçek hayatı nasıldı?

    Nasrettin Hoca'nın gerçek hayatı şu şekilde özetlenebilir: Doğum ve Eğitim: 1208 yılında Eskişehir'in Hortu köyünde doğmuş, temel eğitimini köy imamlığı yapan babasından almış ve medrese öğrenimi için Sivrihisar'a gitmiştir. Köy İmamlığı: Babasının vefatından sonra Hortu'ya dönerek köy imamlığı görevini üstlenmiştir. Akşehir'e Göç: Bir süre sonra dönemin tasavvufi düşünce merkezlerinden Akşehir'e göç etmiş ve Mahmûd-ı Hayrânî'nin dervişi olmuştur. Mülki Görevler: Akşehir'de mülki görevler üstlenmiş ve çevresindeki bölgelerde kısa süreli bulunmuştur. Ölüm: 1284 yılında Akşehir'de vefat etmiş ve Nasrettin Hoca Türbesi'ne gömülmüştür. Nasrettin Hoca'nın gerçek kişiliği ve hayatı hakkında tartışmalar bulunmakla birlikte, bazı belgeler onun gerçek bir tarihi kişilik olduğunu göstermektedir.