• Buradasın

    Kethudalık makamı kime bağlıdır?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Sadaret Kethüdası, Osmanlı Devleti'nde Sadrazam'a bağlıydı 1.
    Kethüdalık makamının diğer türleri, örneğin köy kethüdası veya şehir kethüdası, devletle temsil ettikleri grup veya kişi arasında resmi bir aracı olarak işlev görürdü 45.
    İzmir Kefere Kethüdası ise, Osmanlı taşra idari teşkilatında resmi bir makam olup, belirli bir bölgeye veya topluluğa yönelik idari işlerden sorumluydu 4.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    Sadâret kethüdalığı ne zaman kaldırıldı?

    Sadâret kethüdalığı, II. Mahmud döneminde Divan-ı Hümayun yerine Bakanlar Kurulu teşkil edilmesiyle 1835 yılında kaldırıldı.

    Kethüdalar neden önemli?

    Kethüdalar, Osmanlı İmparatorluğu'nda önemli bir rol oynamışlardır çünkü idari, mali ve hukuki işlerin yanı sıra devletin idari işlerini denetleme gibi sorumlulukları üstlenmişlerdir. Kethüdaların önemli olmasının bazı nedenleri: Halkla iletişim: Vilayet ve sancak yöneticilerinden ayrı olarak halkla da iletişim kurmuşlardır. Adalet ve güvenlik: Devletin güvenliği, adalet ve hukukun uygulanması gibi konulara öncelik vermişlerdir. Denetim: Vergi toplama süreçlerini denetlemişlerdir. Danışmanlık: Bazı devlet görevlilerine danışmanlık yapmışlardır. Günümüzde kethüdaların görevleri, devlet memurları ve yöneticilerin görev tanımlarına dahil edilmiştir.

    Sadrazam kethudası ve defterdarın görevleri nelerdir?

    Sadrazam Kethüdası ve Defterdarın Osmanlı Devleti'ndeki görevleri şu şekildedir: Sadrazam Kethüdası: 1. İçişlerinden Sorumlu: Sadrazamın bizzat yardımcısı olup, içişleri ile ilgili tüm işlerden sorumluydu. 2. Protokolde Önemli Yer: Divan-ı Hümayun üyesi olarak, protokolde nişancı ve defterdardan sonra gelirdi. 3. Sadaret'ten Gelen Belgeleri İnceleme: Sadaret'e gelen önemli belgelerin ilk incelemesini yapar ve konuya ilişkin görüş belirleyerek sadrazama sunardı. 4. Yazılı Buyruk Danışmanlığı: Sadaret'ten çıkacak her yazılı buyruk üzerinde sadrazama danışmanlık ederdi. Defterdar: 1. Hazine ve Malların Kaydı: Hazine ve malların kayıtlarını tutar, mali konularla ilgili davaları görürdü. 2. Başdefterdarın Görevleri: Dîvân-ı Hümâyun üyesi olarak, başdefterdarın vereceği kararlarda ve sunacağı hususlarda sadrazama danışarak rızasını almak mecburiyetindeydi. 3. Maaş ve Ulûfe Dağıtımı: Ulufe dağıtımında defterdarın buyrultusunu önce kethüda pençeledikten sonra, başbaki kulu bu emri vezire götürürdü.

    Kethüdalar hangi padişah döneminde kuruldu?

    Kethüdaların hangi padişah döneminde kurulduğuna dair kesin bir bilgi bulunamamıştır. Ancak, Osmanlı İmparatorluğu'nda kethüdaların, kuruluş yıllarından itibaren mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Kethüdalar, Osmanlı devlet teşkilatında XV. yüzyıldan itibaren "bazı devlet görevlilerinin işlerini yürüten yardımcı" anlamını kazanmıştır. Sadaret kethüdası, 1718'den itibaren Divan-ı Humayun üyesi olmuş ve protokolde başlangıçta nişancı ve defterdardan sonra gelirken zamanla bunların da üzerine yükselmiştir. Şehir kethüdalarının ise Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan beri mevcut bulunduğu birçok araştırmacı tarafından kabul edilmekle birlikte, bu görevin Kanûnî Sultan Süleyman döneminde başladığı da ileri sürülmektedir.

    Osmanlıda kethüdalar kimlerdir?

    Osmanlı'da kethüdalar, devlet görevlisi olarak idari, mali ve hukuki işlerin yürütülmesinde önemli rol oynamış kişilerdir. Bazı kethüda türleri: Şehir kethüdası: Şehir halkının hükûmet önündeki temsilcisi olup, devlet ile toplum arasında iletişim ve irtibatı sağlamakla görevlidir. Sadaret kethüdası: Sadrazamın işlerini yürütürdü. Köy kethüdası: Göçebe aşiretler ve gayri müslim taşra cemaatlerinin merkezî hükümetle olan münasebetlerinde aracılık ve vergi tahsili gibi görevleri üstlenirdi. Akıl kethüdası: Zihin sağlığı yerinde olmayan kişilerin hukuki işlerini takip eder, haklarını korurdu. Kethüdalar, genellikle yöneticilerin güvenini kazanan, sadık ve güvenilir kişiler arasından seçilirdi.

    Kethuda ve kâhya aynı mı?

    Evet, "kethüda" ve "kâhya" aynı kavramı ifade eder. "Kethüda", Farsça kökenli bir kelime olup, "ev sahibi, aile reisi" anlamına gelir ve zamanla "zengin kimselerin ve devlet büyüklerinin buyruğunda çalışan, onların işlerini gören görevli" anlamında kullanılmıştır.