• Buradasın

    İfade özgürlüğü konusunda devletin pozitif ve negatif yükümlülükleri bulunmaktadır kamu makamları negatif yükümlülük kapsamında Anayasa'nın 13 ve 26 maddeleri kapsamında zorunlu olmadıkça ifadenin açıklanmasını ve yayılmasını yasaklamamalı ve yaptırımlara tabi tutmamalı pozitif yükümlülük kapsamında ise ifade özgürlüğünün gerçek ve etkili korunması için gereken tedbirleri almalıdır?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Bu ifade, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Anayasa'nın ilgili maddeleriyle desteklenen, ifade özgürlüğü bağlamında devletin yükümlülüklerini özetlemektedir 145.
    Negatif yükümlülük, yetkililerin ifadenin açıklanmasını yasaklamamasını ve yaptırım uygulamamasını gerektirir 15. Pozitif yükümlülük ise ifade özgürlüğünün korunması için gerekli tedbirlerin alınmasını ve denge unsurunun sağlanmasını ifade eder 135.
    Bu bağlamda, Anayasa'nın 26. maddesi, herkesin düşünce ve kanaatlerini açıklama hakkına sahip olduğunu ve bu hürriyetin resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsadığını belirtir 14.
    AİHM'e göre, ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun temel yapı taşlarından biridir ve çoğulculuk, hoşgörü ile açık fikirliliğin temelini oluşturur 145.

    Konuyla ilgili materyaller

    Bir soruna getirilen çözümlerin hak sorumluluk ve özgürlükler temelinde olması neden önemlidir?

    Bir soruna getirilen çözümlerin hak, sorumluluk ve özgürlükler temelinde olması önemlidir çünkü: Toplumsal düzeni sağlar. Hukuka uygunluğu garanti eder. Yeni sorunlar yaratmaz. Bireysel hakları güvence altına alır.

    Anayasada temel haklar hangi maddelerde düzenlenmiştir?

    1982 Anayasası'nda temel haklar, ikinci kısımda düzenlenmiştir. Temel hakların düzenlendiği bazı maddeler: Kişinin hakları ve ödevleri (m. 17-40). Sosyal ve ekonomik hak ve ödevler (m. 41-65). Siyasi haklar ve ödevler (m. 36-42). Ayrıca, temel hak ve hürriyetlerin genel nitelikleri ve sınırlanması gibi konular da Anayasa'nın ilgili maddelerinde ele alınmıştır.

    Hak ve özgürlükleri kısıtlanan bireyler hangi anayasa maddesine dayanarak hak ve özgürlüklerini arayabilirler?

    Hak ve özgürlükleri kısıtlanan bireyler, Anayasa'nın 40. maddesine dayanarak hak ve özgürlüklerini arayabilirler. Ayrıca, bireylerin hak ve özgürlüklerini arayabilecekleri diğer anayasa maddeleri şunlardır: Madde 13: Temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla ve belirli şartlara uygun olarak sınırlanabileceğini belirtir. Madde 14: Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamayacağını düzenler. Madde 20: Özel hayatın gizliliği ve konut dokunulmazlığı gibi hakları korur. Madde 22: Haberleşme hürriyetini düzenler.

    Hak ve özgürlüklerin kısıtlanması hangi ilkeye aykırıdır?

    Hak ve özgürlüklerin kısıtlanması, ölçülülük ilkesine aykırıdır. Ölçülülük ilkesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde öngörülmüştür ve şu şekilde tanımlanır: Elverişlilik kriteri: Kullanılan aracın sınırlama amacını gerçekleştirmeye uygun olmasını ifade eder. Orantılılık ve gereklilik (zorunluluk) kriteri: Sınırlayıcı önlemin sınırlama amacına ulaşmak bakımından zorunlu olmasını işaret eder. Ayrıca, Anayasa'nın 13. maddesine göre, hak ve özgürlüklerin kısıtlanması şu ilkelere de aykırı olamaz: Kanunilik; Anayasanın sözüne ve ruhuna uygunluk; Demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk; Laik Cumhuriyetin gereklerine uygunluk.

    Hakların sınırlandırılmasında ölçülülük ilkesi nedir?

    Hakların sınırlandırılmasında ölçülülük ilkesi, temel hak ve özgürlüklerin sınırlanma amaçları ile araç arasındaki ilişkiyi yansıtan bir ilkedir. Ölçülülük ilkesi üç alt ilkeden oluşur: 1. Elverişlilik: Öngörülen müdahalenin ulaşmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olması. 2. Gereklilik: Sınırlayıcı tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması. 3. Orantılılık: Sınırlama aracı ile amaç arasında makul bir denge bulunması. Bu ilke, temel hak ve özgürlüklerin gereğinden fazla sınırlandırılmasını önler ve yasama organına rehberlik eder.

    Anayasaya uygunluk denetimi ve anayasanın bağlayıcılığı arasındaki ilişki nedir?

    Anayasaya uygunluk denetimi ve anayasanın bağlayıcılığı arasındaki ilişki, anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılık ilkeleri üzerinden açıklanabilir. Anayasanın bağlayıcılığı ilkesi, anayasa hükümlerinin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, diğer kişi ve kuruluşları bağladığını ve kanunların anayasaya aykırı olamayacağını belirtir. Anayasaya uygunluk denetimi, bu ilkeyi destekler ve yasama işlemlerinin anayasaya, dolayısıyla hukuka, adalete, hakkaniyete uygunluğunu sağlar. Bu ilişki, özellikle Amerika ve Avrupa modeli anayasa yargısı sistemlerinde farklı şekillerde uygulanır. Amerika modeli, tüm mahkemelerin anayasaya uygunluk denetimi yapmasını öngörür. Avrupa modeli, bu denetimi özel bir mahkemeye, örneğin Anayasa Mahkemesi veya Fransız Anayasa Konseyi'ne bırakır.

    Anayasa madde 14'e göre temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması ne anlama gelir?

    Anayasa madde 14'e göre temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması, bu hak ve hürriyetlerin devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaması anlamına gelir. Ayrıca, anayasa hükümlerinin, devlet veya kişiler tarafından temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını mümkün kılacak şekilde yorumlanamayacağı da ifade edilir. Bu maddelere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.