• Buradasın

    Şair Nabi'nin sakın terki edepten şiiri kime yazılmıştır?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Şair Nâbî'nin "Sakın Terk-i Edepten" şiiri, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v.) yazılmıştır 125.
    Nâbî, bu şiiri hac için gittiği Medine-i Münevvere'de, bir devlet büyüğünün ayaklarını kıbleye doğru uzatarak uyuması üzerine irticalen söylemiştir 125.

    Konuyla ilgili materyaller

    Sakın Terki Edepten şiiri ne anlatmak istiyor?

    “Sakın Terki Edepten” şiiri, Nâbî tarafından yazılmış olup, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e olan sevgi ve saygıyı anlatır. Şiirin ana teması, edebe riayet etmenin önemi ve Hz. Muhammed’in makamının kutsallığıdır. Dizelerde geçen bazı ifadeler şu şekildedir: “Burası Allah’ın sevgilisi olan Peygamber’in bulunduğu yerdir, Hak Teala’nın nazar evi, Resul-i ekremin makamıdır”. “Fazilet yönünden düşünülürse, Allah’ın arşının en üstündedir”. “Gökyüzündeki yeni ay, O’nun kapısının yüreği yaralı aşığıdır, gökyüzündeki oğlak yıldızı bile O peygamberin nurundan doğmaktadır”. Şiir, aynı zamanda Dinî Türk Müziğinde de yer almış ve birçok bestekâra ilham kaynağı olmuştur.

    Nabi neden sakın terk-i edebden demiştir?

    Nâbî, "Sakın terk-i edebden" demiştir çünkü Medine-i Münevvere'ye yaklaştıkları bir sırada, bir devlet büyüğünün ayaklarını Ravza-i Mütahhara'ya doğru uzatarak uyumasına şahit olmuştur. Naat, sabah ezanından önce Mescid-i Nebevî'nin minarelerinden okunduğunda, Nâbî, bu durumun bir rüya olduğunu düşünmüş, ancak daha sonra Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) bütün müezzinlerin rüyasına girerek bu naatı okumalarını emrettiğini öğrenmiştir.

    Sakın terki edepten kûy-ı mahbûb-ı Hudâ'dır bu ne demek?

    "Sakın terki edepten, kûy-i mahbûb-ı Hudâ'dır bu; nazargâh-ı ilâhîdir, makâm-ı Mustafâ'dır bu" dizeleri, Şair Nâbî'nin bir na'tinden (naat) bir bölümdür. Dizelerin anlamı şu şekilde açıklanabilir: "Edebi terk etmekten sakın." "Fazilet yönünden düşünülürse, Allah-ü Teâlâ’nın arşının en üstündedir." Na't, 1678 yılında, Şair Nâbî'nin devlet adamlarıyla birlikte hac yolculuğu sırasında yazılmıştır.