Hızlan, sözlükte "yardımını kesmek, kendi haline bırakmak" anlamına gelen bir masdardır. Genellikle nusret, tevfîk ve lutuf kelimelerinin karşıtı olarak, "Cenâb-ı Hakk'ın itaatsiz kullarını kendi haline terk etmesi" şeklinde tarif edilir. Hızlân kavramı Kur'an'da üç ayette geçmektedir. Uhud Gazvesi'nde müslümanların yenilgisinden söz eden ayetlerde, zafer ve başarı için her türlü tedbirin alınmasından sonra Allah'a tevekkül edilmesi gerektiği vurgulanır. Bir ayette mübalağa sigasıyla şeytana nispet edilerek, şeytanın dostluğuna asla güvenilmeyen (hazûl) gizli bir düşman olduğu bildirilir. Diğer bir ayette ise insan onuruna yakışmayan ve onu kula kul olma seviyesine düşüren şirkten söz edilirken, Allah'tan başkasına tapınan kimsenin kınanmış ve kendi başına terkedilmiş (mahzûl) olacağı belirtilir. Hızlân, aynı zamanda Osmanlıca bir kelime olup, "müflis olmak", "iflas etmek", "rezil olmak", "rüsvaylık" gibi anlamlara da gelir.