• Buradasın

    Avrupa'nın krizi ve felsefesi kimin eseri?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    "Avrupa İnsanlığının Krizi ve Felsefe" eseri, Edmund Husserl tarafından kaleme alınmıştır 125.
    Kitap, 1994 yılında Afa Yayınları tarafından yayımlanmış ve çevirisi Ayça Sabuncuoğlu ile Önay Sözer tarafından yapılmıştır 1.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    Kita Avrupa felsefesi nedir?

    Kıta Avrupası felsefesi, Batı Avrupa felsefesinin önemli ve süreklilik arz eden bir kolu olarak değerlendirilir. Özellikleri: Düşüncenin toplumsal, kültürel ve tarihsel koşullarına vurgu yapar. Tarihselciliğe meyillidir. Teori ile pratiğin bütünlüğüne ve kişisel, ahlaki ve politik dönüşümlere önem verir. Meta-felsefe vurgusu vardır. Akım ve düşünürleri içerir: Alman idealizmi; Fenomenoloji; Varoluşçuluk; Yorumsama; Yapısalcılık; Postyapısalcılık; Frankfurt Okulu'nun eleştirel teorisi; Batı Marksizmi; Psikanalitik teori; Hegel, Marx, Kierkegaard, Nietzsche, Husserl, Heidegger, Sartre, Gadamer, Habermas, Derrida, Foucault, Lyotard ve Baudrillard. Terim olarak, 1970'li yıllarda Fransa ve Almanya'da yayılan fenomenoloji, varoluşçuluk, yapısalcılık ve postyapısalcılığın ortak adı olarak ortaya çıkmıştır.

    Avrupa İnsanlığının Krizi ve Felsefe ne anlatıyor?

    Edmund Husserl'in "Avrupa İnsanlığının Krizi ve Felsefe" kitabı, Avrupa kültürünün ve bilimlerinin yaşadığı krizi ele alır. Kitapta işlenen bazı konular: Krizin nedenleri: Husserl'e göre kriz, Avrupa'nın tinsel ereğinden uzaklaşması ve hayatın akılcı anlamına yabancılaşması nedeniyle ortaya çıkmıştır. Felsefenin rolü: Felsefe, Avrupa'nın temelindeki hümanist proje olarak, krizi aşmada merkezi bir konuma sahiptir. Bilimsel emperyalizm: Doğa ve insan bilimlerinin, öznellik kaynaklarını unutarak nesnel bilgiye odaklanması, krize yol açmıştır. Çözüm önerileri: Husserl, doğalcılık ve tarihselciliğin sınırlarını belirleyerek felsefeyi yeniden temellendirmeyi önerir. Husserl, felsefenin Avrupa insanlığı için evrensel bir makam olarak işlevini sürdürmesi gerektiğini savunur.