Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Yunus Çevik tarafından sunulan "Ya Keşke Yapmasaydın" programında, Diyarbakır'dan gelen görme engelli kitapçı Süleyman Acar'ın hayat öyküsünü anlatan bir içeriktir. Süleyman Acar, 25 Kasım 1988'de doğan, sekiz çocuklu bir ailenin en küçük oğlu olarak dünyaya gelmiş, doğuştan görme engellisi bir kişidir.
- Video, Süleyman'ın çocukluğundan başlayarak, annesinin vefatı, radyo ile edindiği eğitim, epilepsi sara hastalığıyla mücadelesi, Diyarbakır'daki görme engelliler bağımsız hareket kursuna girmesi ve 2007'den itibaren Diyarbakır'da kitap satıcılığı yapması sürecini kronolojik olarak anlatmaktadır. Süleyman'ın yaşadığı zorluklar, Fırat Yıldız ve Yılmaz Doğan Hoca gibi destekçileri ve "Yeniden Azim Kitap ve Gönül Köşkü" adlı kitapçısının kuruluşu detaylı şekilde aktarılmaktadır.
- Videoda ayrıca Süleyman'ın annesi için yazdığı ve seslendirdiği "Aralık'ta Alev Aldım, Haziranda Dondum Anne" adlı ağıt şarkısı da yer almaktadır. Program, engelli bireylerin toplumda nasıl karşılandığı, ailelerinin onlara nasıl yaklaşması gerektiği ve şükürün önemi üzerine dersler vererek sona ermektedir.
- 00:27Giriş ve Hikaye Tanıtımı
- Videoda Doğu Hikayesi adlı programdan Diyarbakır'dan gelen, görme engelli bir kişinin hayat hikayesi paylaşılıyor.
- Anlatıcı, engellere rağmen yılmadan okuma yolunda ilerleyen, acılar yaşamış ancak pes etmemiş bir başarı hikayesi sunuyor.
- Hikaye, güneydoğuda yaşam mücadelesi vererek kendi ayakları üzerinde durmak için ağır bedeller ödeyen bir görme engellinin ibretlik hikayesidir.
- 01:48Süleyman Acar'ın Kişisel Bilgileri
- Anlatıcı Süleyman Acar, doğuştan görme engellisi olup 25 Kasım 1988 tarihinde Diyarbakır'da doğmuş, sekiz çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu.
- 2011 yılından itibaren kulaklarındaki duyma yetkisini kaybetmiş ve işitme cihazı kullanıyor.
- Dört yaşında Türkçe söylemeye başlamış ve çocukluğunda radyo ile oynamış, şimdiye kadar en az yüz radyo sahibi olmuş.
- 02:38Eğitim Süreci
- Diyarbakır'da görme engelliler okulu olmadığı ve sekiz yaşında epilepsi sara hastalığına yakalandığı için şehir dışına okumaya gidemez.
- Annesi, ona radyo vererek "radyo artık okulun ve öğretmenin olacak" demiş ve Süleyman o günden beri radyo ile eğitim almaya başlamış.
- TRT radyo programları, TGT radyo tiyatroları ve özellikle Mehmet Mert ve Seçkin Başkan'ın yazdığı radyo tiyatroları ona çok şey kazandırmış.
- 05:48Radyo ile Yaşam
- Süleyman, radyo tiyatroları sayesinde hayal kurmayı, mutlu olmayı, ağlamayı ve gülmeyi öğrenmiş.
- Ramazan aylarında Teker Efendi'nin radyo programlarını dinler, iftar vakti İrfan Atasoy ve Mustafa Toksöz'ün radyo sesleri ona yakın gelir.
- Diyarbakır'dan yayın yapan Dicle'nin Sesi, Radyo Diyarbakır, Can Radyo ve Doğan 21 FM gibi yerel radyo kanallarını da dinlemiş.
- 07:17Tedavi Süreci
- Annesinin vefatından iki yıl önce ilaç tedavisi olumlu sonuç vermiş ve epilepsi sara hastalığı iyileşmiş.
- Hastalığa yakalandığı ilk altı-yedi ayda annesi onu hocalara, şeyhlere götürmüş, hamur çaputta bağlamış, kağıda ayetler okutmuş ve muska gibi boynuna takmış.
- Elmas annesi ve dayısı Hasan'ın da aynı hastalığından dolayı Elazığ'daki nörologa gittiği için annesi de Süleyman'ı oraya götürmüş ve depakin isimli bir hap yazmışlar.
- 09:21İyileşme
- Annesinin migreni için gittiği Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi'ndeki Ahmet Hançer adlı nörologa da Süleyman'ı götürmüşler.
- Doktor film çekip inceleyip şurup yazmış ve önceki ilacı da devam ettirmiş.
- Şurup kullanmaya başladığında ilk günden itibaren bayılmaları ve nöbetleri kesilmiş, dayısı Hasan da iyileşmiş ve 2018 yılında yeni bebeği olmuş.
- 10:14Annemin Son Günleri
- Annesi hem migren hem de tansiyon hastalığından muzdaripti ve ay içerisinde şiddetli baş ağrıları yaşıyordu.
- 7 Mart 2003'te annesi sabah namazına kalktığında baş ağrısı nedeniyle babasına "hakkını helal et" dedi.
- Annesi ağrıları dayanılmaz hale geldiğinde, abisi onu hastaneye götürmek için tehdit ettiğinde, annesi "bu kapıdan çıkarsam bir daha geri dönmeyeceğimi biliyorum" dedi ve "La ilahe illallah, Muhammeden resulullah" diye tekrarladı.
- 13:11Hastanede Olaylar
- Anneleri hastanede abisi onu doğrulttuğunda "Annem" diye bağırdıktan sonra komaya girdi ve devlet hastanesinden fakülte hastanesine sevk edildi.
- Fatma ablası her şeyden habersiz geldiğinde annesinin beyin kanaması geçirdiğini öğrendi.
- Anneleri artık bitkisel hayata girmişti ve nöbetleşe gelen kızları onun başında duruyordu.
- 15:00Annenin Vefatı
- 31 Mart sabahı anneleri ruhunu Hakka teslim etti.
- Konuşmacı o zamana kadar annesinin iyileşip eve döneceğini düşünüyordu çünkü daha önce de hastaneye yatmış ve ameliyat geçirmiş, her seferinde iyileşip geri gelmişti.
- Annelerinin ölüm haberini aldıktan sonra tüm aile hastane morgunun önüne gitti.
- 15:50Cenaze Süreci
- Fatma ablası annesinin cenazesine "Ana, kapıda kaldım, beni içeri al" diyerek ağlıyor ve arabanın kapısına vuruyordu.
- Cenaze arabası Şefik Efendi Camii'ne geldi ve cenazeyi yıkamaya götürdüler.
- Konuşmacı annesinin cenazesinin yanına giremedi çünkü yıkayan kadınlar onu bırakmadılar.
- 18:42Mezarlık ve Son Anlar
- Mezarlığa vardıklarında, o güne kadar hava tam açmamışken, o gün güneş öyle açmıştı ki mart ayı gibi değil haziran gibi görünüyordu.
- Konuşmacı annesinin tabutunun yanına giderek kapağı hafifçe aralayıp elini içeri uzattı ve annesinin eline dokundu.
- Anneleri toprağa verildi ve aile, annesinin ölümüyle beraber gelen ayrılığın acısını içtiler.
- 19:53Sabahat Akkiraz ve Türküsü
- Konuşmacı, annesinin vefatından bir yıl önce Emrah'ın oynadığı "KAR" isimli dizinin müziklerini Ali Otcam'ın yaptığı bir dönemden bahsediyor.
- Sabahat Akkiraz'ın "Ses Verin Sesime Dağlar" isimli türküsünü dinlediklerinde annesi gözyaşlarına boğulur, çünkü dört çocuğu da ölmüştü.
- Konuşmacı ve annesi, Sabahat Akkiraz'ı Flash TV'de yayınlanan "Türkü Bacı" programında dinlerken sanatçının adını öğrenemediler.
- 21:14Kasetin Bulunması
- Annesi hastaneye yatırıldığında, komşularından Kamuran Teyze'nin evine davet edilmiş ve orada Sabahat Akkiraz'ın türküsü dinleniyordu.
- Kamuran Teyze'nin kızı Zeynep, sanatçının adının Sabahat Akkiraz olduğunu ve kasetin adının "Konserler" olduğunu söyledi.
- Konuşmacı, annesinin eve döneceğini düşünerek kaseti aldırdı, ancak annesi bir daha eve dönmeyecek oldu.
- 22:44Evdeki Hayat
- Konuşmacı 2010 yılına kadar görme engelli olarak evde hapis hayatıyla geçirdi.
- Ailesi, özellikle abisi ve babası, görme engelli olmasının kabullenilmesini istemedi ve dışarıda görüldüğünde eve tekme tokat döverek yollardı.
- 2007 yılına kadar babasının dayatmalarıyla geçti ömrü.
- 23:38Fırat Yıldız ve Yılmaz Doğan
- Fırat Yıldız, konuşmacıyı Yılmaz Doğan hocasıyla tanıştırdı.
- Yılmaz Doğan, konuşmacı için manevi bir abi ve bazen babalık yaparak yardım eden biriydi.
- Fırat ve Yılmaz, konuşmacıyı gizlice görüştürdüler ve zaman zaman evlerinin yakınında buluştu.
- 24:51Bağımsız Hareket Kursu
- 2010 yılında Diyarbakır'da görme engelliler için bağımsız hareket ve baston kullanma kursu açıldı.
- Fırat, konuşmacıya kurs hakkında bilgi verdi ve Yılmaz Doğan'ın babasını ikna etmesi için yardım istendi.
- Yılmaz Doğan'ın konuşması sonucunda babası ikna olup konuşmacıyı kursa yolladı.
- 25:54Dış Dünyaya Çıkış
- Kurs sırasında dış dünyayla tanıştı ve topluma karıştı.
- Babası sorduğunda kurs dediği halde, gerçekte dışarıda gezerek doğa ile buluşuyordu.
- Kurs bittiğinde babasına söylemeden yaklaşık bir yıl daha dışarıda gezdi.
- 26:22Sonuç
- Bir gün eve geç kaldığında babası kurs yerini aradı ve gerçeği öğrendi.
- Babası, dışarıya evin önünden bir yere ayrılmamak şartıyla çıkmasına izin verdi.
- Konuşmacı, Diyarbakır'da kitap satıcılığı yapıyor ve dış dünyayla tanışmanın tadını çıkarmaya devam ediyor.
- 26:53Zorlu Bir Çocukluk
- Konuşmacı, evden çıkmaması yasak olduğu zamanlarda radyo ve sesli kitaplar dinleyerek kendini yetiştirmeye çalıştığını belirtiyor.
- Babasından ve abisinden dayak yediğini, bu dayaklarla günlerce yattığını anlatıyor.
- Abisi tarafından evden çıkmaması ve insanlarla konuşmaması yasaklandığını, bu yasaklara karşı koyarak kendini koruduğunu ve babasını dövdüğünü ifade ediyor.
- 28:34Dostluk ve Destek
- Yılmaz Hoca'nın kendisine hiçbir zaman desteklerini esirgemediğini, en zor anlarda yanında olduğunu belirtiyor.
- Yılmaz Hoca'nın eşi olan yenge hanımın, yıllardır kendisini ve Fırat'ı gerçek bir abla ve bazen anne sıcaklığıyla kucakladığını anlatıyor.
- Yılmaz Hoca ile dostluğunun en sağlam duvarlarından birinin yenge hanımın varlığı olduğunu, yenge hanımın çayın olmazsa olmaz olan şekeri olduğunu söylüyor.
- 29:36Eğitim ve Kendini Geliştirme
- Bağımsız hareket kursundan sonra azimli kitapçıkları, telefonundaki sesli ekran okuyucu programı sayesinde yazış bilmeyi öğrendiğini ve iletişim ve ulaşım gücünü artırdığını belirtiyor.
- İlk, orta ve liseyi dışarıdan bitirdiğini, 5 Aralık 2014 tarihinden beri Diyarbakır'da kitap satıcılığı yaptığını söylüyor.
- Milyonlarca sesli kitap ve TRT'de yayınlanan radyo tiyatroları ile kendini yetiştirdiğini, bunların en büyük öğretmenlerinin olduğunu ifade ediyor.
- 30:36Eğitim Deneyimleri
- 3 Eylül 2015 ve 4 Şubat 2016 tarihleri arasında Ankara Yeni Mahalle'deki görme engelliler rehabilitasyon merkezinde temel eğitimi aldığını belirtiyor.
- 21 Eylül 2016 ve 9 Şubat 2017 tarihleri arasında aynı rehabilitasyon merkezinde bilgisayar eğitimi aldığını söylüyor.
- Eğitimlerinin sırasında kitapçılık işini Ankara'ya taşıdığını, hafta içi saat 18'e kadar, hafta sonları sabah saatlerinden akşam 18'e kadar Ankara'da kitap satmaya devam ettiğini anlatıyor.
- 31:23Diyarbakır'da Seyyar Kitapçılık
- 20 Mayıs 2017'de BBC Türkçe kanalında yayınlanan röportajdan sonra, "Engelli olabiliriz ama hayatın içindeyiz" başlıklı haberden sonra kitaplarım Diyarbakır Dağ Kapı Meydanı'nda satmaya başladım.
- İki aydan fazla sürdükten sonra, Temmuz 2017'de Dağ Kapı Meydanı'nda yaşanan üzücü bir hadise nedeniyle oradan ayrılmak zorunda kaldım.
- Yenişehir Ofis Semtinde bulunan Sanat Sokağı'nda satış yapabileceğimi öğrendim ve kitaplarımı bir gazete üzerine yayarak satmaya başladım.
- 32:32Zabıta Amirliği'nden Yardım
- Zabıta Amirliği'ne gidip kendimi tanıttım ve satış izni istedim, Zabıta Amirliği İbrahim Bey bana kitaplarımı üzerinde satabilirim diye camdan oluşan alçak ve 80 santimetre uzunluğunda bir sehpa verdi.
- Zabıta Amirliği İbrahim Bey, Yayla Kafe sahibi Metin Bey ile görüştü ve tezgahı akşamları evime giderken kafeye bırakabilmem için izin verdi.
- Belediyelere kayyum atanmaları ile beraber zabıta amirleri ve zabıtalar da gidip yerine yenileri geldiler.
- 33:25Zabıta ile Karşılaşma
- Yeni gelen zabıtalar bana musallat oldu, kitap satamazsın, yasak dediler ve başımdaki bir gramiti yediler.
- Yenişehir Belediyesi Zabıta Amirliği'ne gittim, amirlerinden fırça yiyince zabıtalar susup ağlayıp bebeler gibi seslerini kestiler.
- Bir süre sonra zabıtalar tekrar zıplamaya başladılar ve bu defa bana zor kullanmaya kadar ilerlettiler.
- 34:09Korkuluk Yok Merdiven
- Birilerinin yardımıyla zabıta amirliğine giderken, beni ilk seferde götüren kişi zabıta amirlerin içine kadar götürüp bıraktı.
- Bu defa götüren zabıta amirliğini merdivenlerin önünde bırakan kişi, merdivenin etrafının açık olduğunu ve korkuluk olmadığını söylemeyi akıl edemedi.
- Merdivenin bütün basamaklarını çıktıktan sonra bastonu ve el yordamıyla girişi ararken yukarıdan düşüp sağ kolumu kırdım.
- 34:42Hastanede ve Zabıta Amirinin Yardımı
- Benim bağırmalarıma içeridekiler kapının önüne koştular, beni kucaklayıp kaldırdılar, içeri götürüp su içirip yüzümü yıkadılar.
- O dönemin zabıta amiri Cemal Bey beni ambulansa bindirip hastaneye gönderdi ve cep numarasını verip en ufak bir ihtiyacım olursa haber etmemi istedi.
- Hastaneye varınca acil servis doktoru bir şey yok dedi, ancak ben sabaha kadar kolun ağrısına dayanamayınca ertesi gün özel bir hastanenin ortopedi profesörü Serdar Necmioğlu'na baktırdım.
- 35:21Kırık Kol ve Zabıta Amirinin Yanıtları
- Profesör kırık teşhisi koyarak kolumu yarım alçıya aldı ve doktor kolun bir ay alçıda kalması gerektiğini söyledi.
- İki gün sonra Cemal Amir beni telefonla arayıp durumu sordu ve zabıtaların beni ambulansa bindirip hastaneye gönderdiğim söylentisini söyledi.
- Ben hem alçılu kolumun hem de doktorun yazdığı raporun fotoğrafını çektirip Cemal Bey'e yolladım.
- 36:33Zilan Hoca ve Belediye Başkanı
- Kolum alçıdan çıktıktan sonra ilk aklıma geleni Zilan Hoca adında bir müzik hocası ve birkaç engelli arkadaşımı yanıma alıp Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ne gittim.
- Belediye Başkanı'na sanat sokağında kitap satıcılığı yapıyorum, kışın çok soğuk oluyor ve yağmurdan kitaplarım zarar görüyor diyerek kulübe yaptırmasını rica ettim.
- Başkan "sana 300 lirayı ben aydan aya versem de evinden hiç çıkmasan olmaz mı?" diye sorunca ben belediye başkanına çok kızdım.
- 38:16Belediye Başkanı ile Görüşme
- Başkanın yanından ayrılmadan önce kendisine "Benim maddi durumum pek iyi değil ama ben yine de bulup buluşturup size bin lira versem de siz benim karşıma bir daha çıkmazsanız olmaz mı?" diye sorup çıktım.
- Arkadaşlarım koro halinde başkana "Türk'ü" söylüyorlardı, türküsü bitince başkan benim gönlümü almaya çalışacak ya bana dönüp "Ben seni istemeden kırdım, seni özür diliyorum ama sen de bir türk'ü söylersen çok mutlu olacağım" dedi.
- Başkanın ricasını kabul ettim ve "Nesimi'den Rızkımı Veren Hüdadır Kula Minnet Eylemem" isimli türküyü söyledim.
- 39:49Belediye ile Görüşmeler
- Türkü olayından sonra ses seda olmadığı için annemden rica ettim ve annem de oğlum yavrum dedi.
- Aynı gün içinde annem eski müdürü Rıfat Bey de alıp belediyeye gitti ve görüşmelerde bulundu.
- 6 Şubat 2018 tarihinde Büyükşehir Belediye Başkanı ve Büyükşehir Belediye Daire Başkanı tarafından benim için Sanat Sokağındaki Ofis Camisi'nin yanına pimapenden beyaz bir kulübe kurduruldu.
- 40:30Zilan Annem ve Depremler
- 6 Şubat 5 sene sonra Zilan annem ve oyuncu kocası Çağdaş Çankaya'ya ölüm günü oldu.
- Zilan annem 2022 yılında oyuncu Çağdaş Çankaya ile evlenerek eşiyle birlikte İstanbul'a yerleşmişti.
- Ara Çağdaş Hocayla gelip birkaç gün bazen de birkaç hafta kalırlardı.
- 41:08Şiir ve Müzik
- Zillan, Tigris'in yarım kalan şarkılarını hem binbir emek vererek yetiştirdiği o pırıl pırıl öğrencileri hem de ben sürdüreceğiz.
- Onun bıraktığı yerden rahmetli Zilo'ya anısına yazdığım şiirimi "Pazarcık Depremi" ansızın geldi başlıklı şiirimi yazdım.
- Şiirimi Malatyalı Halk Ozanımız Ali Gün'e yolladım, üstadımızda sağ olsun şiiri hem besteledi hem de çalıp söyledi.
- 42:35Azim Kitap Kulübesi
- Kulübe önce elektrik çektirdim, daha sonra da bir marangozla anlaşıp kitaplar için çok şık bir raf yaptırdım.
- Kulübemin adını 14.02.2018 tarihinden itibaren "Azim Kitap Kulübesi" koydum.
- Azim Kitap Kulübesinde 12.12.2018 tarihinden 12.12.202
- 43:48Kulübenin Yıkılacağı Haberi
- Süleyman Bey, Sanat Sokağının güvenlik amiriyi tarafından kulübesinin yarın sabah yıkılacağı haberiyle şaşkına döndü.
- Kaymakam Bey ile görüşen Ahmet Ay Hoca, Süleyman Bey'e "Ben o kardeşimi Allah'ın izniyle mağdur etmeyeceğim" diyerek destek olmaya çalıştı.
- Yarım saat içinde araç gönderilen Süleyman Bey, kulübedeki kitaplarını taşımak zorunda kaldı ve ardından hastalandı.
- 45:04Kaymakam Bey ile Görüşme
- Şubat ortalarında Süleyman Bey, Kaymakam Bey'i ziyaret etmek için randevu aldı ve kulübe konusunu sordu.
- Kaymakam Bey, Süleyman Bey'e "Sen bize emanetsin, emanete hıyanetten Allah'a sığınırım" diyerek destek oldu.
- Kaymakam Bey, tadilatın bir buçuk iki aya kadar biteceğini söyleyerek Süleyman Bey'e şahsi cep numarasını verdi.
- 46:33Yeni Kulübenin Kuruluşu
- 22 Nisan'da Sanat Sokağı'nda kulübenin yerini belirlediler ve 8 Haziran 2021 günü yeni kulübesi kuruldu.
- Kaymakam Sayın Beşikçi tarafından yapıldığı rüyalarımda bile görülmemiş kadar güzel bir yer oldu.
- 28 Haziran 2021 günü Kaymakam Sayın Murat Beşikçi ve Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa Temel'in katılımıyla açılış kurdelesini el ele kestiler.
- 48:02Şükür ve Teşekkür
- Süleyman Bey, asıl verenin Yaradandır, ancak vesile olanlara da teşekkür etmeyi bilmenin önemini vurguladı.
- Kaymakam Bey ve Mustafa Temel Başkan'a her gece dua ederek teşekkür ettiğini belirtti.
- Evlatları ve işleri için günaha bulaşmamalarını, var olan günahları affolunmasını ve cennette ebedi bir hayat sürmelerini dilediğini söyledi.
- 49:37Günümüzdeki Durumu
- Süleyman Bey, Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesi Ofis semtinde bulunan Sanat Sokağı'nda "Kitapçı Süleyman Acar" olarak çalışmaya devam ediyor.
- Halk müziği solistliği yapmakla birlikte acizane şiir yazmaya çalışıyor ve "Hiç Kimse Yalnız Değildir Oğlum" isimli kitabının yazımına devam ediyor.
- Engelli olmak ve doğuda engelli olmanın zorluklarını dile getirirken, yaşadığım her olumsuz hadiseden olumlu dersler çıkarıp azmimi ve direncimi arttırdığımı belirtti.
- 51:00Ağıt Çalışması
- 2020 yılında rahmetli annesine bir ağıt yaktığını ve ağıtın kendisi için en başarılı çalışması olduğunu belirtti.
- Ağıt seslendirirken yer yer ağladığını, tansiyonunun hop ettiğini ve nefes alamaz duruma geldiğini anlattı.
- Ağıtın "Aralık'ta Alev Aldım, Haziranda Dondum Anne" adıyla YouTube'da yayınlanacağını ve klibinin çekildiğini duyurdu.
- 53:42Klipteki Detaylar
- Klipteki söz ve müzik Azimli Kitapçı Süleyman Acar'a ait, bağlamalar Kahin Yeşim Nefesli, sazlar Murat Savaş, aranjör Ömer İçener ve klip yönetmeni Erkan Cengiz'e ait.
- Klipte Diyarbakır'da bulunan On Gözlü Köprü, Dicle Nehri kenarı, Ben Sen Gazi Köşkü, Hevsel Bahçeleri, Yeniden Azim Kitap ve Gönül Köşkü ile rahmetli annesinin mezarı çekim yapıldı.
- Süleyman Bey, izleyicilerden yorum ve eleştiri alarak kendisine doğru yön bulmaları için katkı sağlayabileceklerini belirtti.
- 54:29Azimli Kitapçı Süleyman Hikayesi
- Sunucu, görme engelli bir kardeş olan Süleyman'ın hikayesini paylaşmak istiyor çünkü onun azmi ve çabası örnek teşkil ediyor.
- Süleyman, görme engelli olmasına rağmen liseyi açıktan bitirmiş ve şimdi kitap çıkarmak için çaba gösteriyor.
- Sunucu, Süleyman'ın iletişim bilgisini ve YouTube kanalını paylaşıyor, izleyicilerden ona destek olmalarını istiyor.
- 56:48Engellilere Yönelik Düşünceler
- Sunucu, engellilere karşı doğru yaklaşımın önemini vurguluyor ve engellilerin de insan olduğunu, onları yargılamamak gerektiğini belirtiyor.
- Bazı ailelerin engelli çocuklarını eğitime göndermek istemediğini, etrafındaki insanların baskısı ve korkuları nedeniyle çocuklarına baskı yaptığını anlatıyor.
- Sunucu, engelli çocuklara destek olmanın önemini vurguluyor ve izleyicilerden engelli kardeşlerine sevgi göstermelerini istiyor.
- 59:58Şükredenlerin Önemi
- Sunucu, görme engelli Süleyman'ın okumak için verdiği mücadeleleri takdir ediyor ve ona "Süleyman gibi" diyerek övüyor.
- Kur'an-ı Kerim'de geçen ayetlerden alınan örneklerle şükredenlerin önemini vurguluyor.
- Her gün şükreden ve namazdan bağımsız olarak secde eden sunucu, şükredenlerin hem insanları mutlu ettiğini hem de Allah'ın rızasını kazandığını belirtiyor.
- 1:02:55Video Kapanışı
- Sunucu, azimli kitapçı Süleyman'a teşekkür ederek mektubunu tamamlıyor.
- İzleyicilerden videolarına beğeni ve yorum yapmalarını, sosyal medyada paylaşmalarını istiyor.
- Sunucu, izleyicilerden gelen teşekkürler ve süper sticker hediyelerini görünce mutlu olduğunu, ancak bunların zorunlu olmadığını belirtiyor.