Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, 1932 doğumlu, Kafkas kökenli, Anayasa Mahkemesi başkanlığı yapmış ve Ankara Barosu başkanlığı yapmış bir hukuk uzmanının röportajını içermektedir. Konuşmacı aynı zamanda 23-28 şiir kitabı yazmış bir yazardır.
- Videoda konuşmacı, eğitim hayatını, hukuk kariyerini ve mesleki deneyimlerini anlatmaktadır. 1951 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girişinden başlayarak üniversite yıllarındaki deneyimlerini, hukuk eğitiminin önemi, mesleki disiplin ve adalet sistemi hakkındaki görüşlerini paylaşmaktadır. Ayrıca Türkiye'deki adalet sisteminin sorunları, yargı bağımsızlığı ve hukuk eğitiminin pratikle ilişkilendirilmesi gerektiği konularında eleştirilerde bulunmaktadır.
- Konuşmacı, hukuk öğrencilerinin derslere gösterdikleri ilgiyi eleştirirken, hukuk mesleğinin disiplinli bir meslek olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca üniversite sistemindeki sorunları, hukuk fakültelerinin beş yıla çıkarılmasını beğenmediğini ve öğrencilerin adliyeler, adli tıp ve mahkemeler gibi yerlere götürülmesi gerektiğini belirtmektedir. Atatürk'ün Cumhuriyet'in kuruluşundaki rolüne ve Türkiye'nin kuruluşunun bir hukuk devrimi olduğunu da vurgulayan konuşmacı, şiir yazma hobisine de değinmektedir.
- 00:34Kişisel Geçmiş ve Eğitim
- Konuşmacı, Kafkas kökenli bir ailenin çocuğu olarak 1932'nin 5 Haziran'da Tokat'ın Niksar ilçesinde doğmuş, ilkokulu Niksar'da, ortaokulu ve liseyi Sivas'ta okumuş.
- 1951'de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydolmuş ve bir yıl gecikmeyle 1956'da mezun olmuş.
- 1965-1966 yıllarında Ankara Barosu Genel Sekreteri, 1972-1974'te Ankara Barosu Başkanı, 1979'da seçilen Anayasa Mahkemesi'nde 1991-1998'de Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak görev yapmış.
- 01:32Kariyeri ve Emeklilik Sonrası Hayatı
- 1998'in 1. gününde saat 17:00'de emekli olmuş ve emeklilikten sonra Ataç Düşünce Derneği Genel Başkanı, Türk Hukuksal Birliği Başkanı ve Türk Hukuk Kurumu Başkanı olarak görev yapmış.
- 15 yıldır Ufuk Üniversitesi'nde öğretim görevliliği yapmış, ancak yorgunluk ve mütevelli üyeliği yükü nedeniyle bu yıl derslerini bırakmış.
- 02:00Hukuk Fakültesi'ne Geçiş Nedeni
- 1951 yılında Ankara'ya geldiğinde başlangıçta Tıp Fakültesi'ne kaydolmuş ve hekim olmayı istemiş.
- Kore Savaşı'ndan ve Türkiye'nin asker göndermesinden dolayı altı yıl Tıp Fakültesi'ni bitirmenin kendisini çok yaşama ulaştıracağı endişesiyle Hukuk Fakültesi'ne geçiş yapmış.
- Babasına hukuka geçtiğini söyleyince babası "Benim mesleğim dedim" demiş, ancak hoşgörü göstermiş.
- 03:06Üniversite Hayatı ve Öğrenci Dernekleri
- Fakülteye girer girmez öğrenci derneği seçimlerine ilgi göstermiş ve bir arkadaşla birlikte talebe cemiyeti seçimlerini kazanmışlar.
- Ankara Üniversitesi Talebe Birliği Kültür Kolu Başkanı, Türkiye Milli Talebe Federasyonu Yayın Komisyonu Başkanı olmuş ve "Devrim Gençliği" adlı bir dergi çıkarmış.
- Fakülte ile ilişkilerini dernek toplantılarında konuşmalar yaparak, sınıfları geziyerek ve öğrencilerle yakın ilişki kurarak geliştirmiş.
- 05:15Hocalarla İlişkileri
- Birinci sınıftan itibaren hocalarla yakın dayanışma içinde olmuş ve hocalarla ilişkilerini talebe cemiyeti seçimlerinin verdiği olanakla ve sıcak ilişkilerle geliştirmiş.
- Hukuk Tarihi dersinde Coşkun Üçok, İnkılap Tarihi dersinde Yavuz Abadan, Hukuk Felsefesi dersinde Hamide Hanım, Kamu Hukuku dersinde Muvaffak Akbay, Borçlar Hukuku dersinde Esad Asabi, Hukuk Başlangıcı dersinde Sabri Ansay gibi seçkin hocalarla karşılaşmış.
- O günlerdeki hocaların saygınlığının sadece ders anlatımındaki başarısı değil, tarafsızlığı, giyinmeleri, konuşmalarındaki temizliği, dürüstlüğü ve öğrencilere karşı davranışlarından kaynaklandığını vurgulamış.
- 07:40Öğrenci Derneklerinin Etkisi
- O yıllarda devletin çalışma düzeni ve cumhuriyetin nitelikleri konusunda hassaslık vardı, öğrenci kuruluşları etkiliydi.
- Öğrenci derneklerine devlet yardımını almada kolaylık vardı ve öğrenciler otorite dediğimiz bir ağırlık yaratmışlardı.
- Devlet yöneticileri öğrencileri karşılamaktan, dinlemekten ve isteklerini yerine getirmekten mutluluk duyuyorlardı.
- 08:34Siyasi Deneyimler
- Konuşmacı 1953'te Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları'nın ilk yönetim kurulu üyesi olmuş, 1954 seçimlerinde Halk Partisi'nin Uşak katibi, 1956 seçimlerinde Giresun'da aktif olmuş.
- 1958'den itibaren CHP baş okumuş şair ve yüksek danışma kurulu üyesi olmuş.
- Günümüzde partilerin gençlere bakışını yanlış buluyor ve öğrenci derneklerinin önemini kaybettiğini belirtiyor.
- 09:50Öğrenci Hayatı ve Dernekler
- O günlerde en büyük derdi pasolardı, yani otobüslerde öğrencilerin indirimli seyahatlerine ilişkin olanaklardı.
- O zamanlar hukuk talebesi sadece hukuk rozeti takabiliyordu, şimdi herkesin yakasında istediği rozeti takabiliyor.
- Öğrenci dernekleri yetkililere saygıyla karşılanıyor, konuşturmaları bile olmuyordu.
- 10:44Hukuk Fakültesi Ders Düzeni
- Hukuk fakültesinde bazı hocalar cübbesiyle ders verirken, bazıları cübbesiz ders veriyordu.
- Dersler elli dakika sürer, teneffüs için bir saat on dakika kullanılırdı.
- Hamide Topçuoğlu hukuk felsefesini çok güzel anlatırdı, dersin sonunda görüşü açıklayacak olanları dinlerdi.
- 12:07Dernek Faaliyetleri ve Sınavlar
- Son sınıfta "Ceride-i Kantar" dergisi çıkarılıyordu, konuşmacı hem dergi başkanı hem balo komisyonu başkanı hem de talebe cemiyeti genel kurulu başkanıydı.
- Sınavlar güçlüydu, her sınıfta altı ders vardı ve son sınıfta altı dersin iki yazılısı vardı.
- Konuşmacı 1956'nın haziran ayında hukuku bitirmiş, diploma alırken ortalama notu 40 olan konuşmacıya 42 notu verilmişti.
- 14:52Balolar ve Mezuniyet
- Balolar sene sonu ve mezuniyeti kutlamak için yapılan eğlence etkinlikleriydi.
- Balolarda hocalar da katılıyor, bazı kız öğrenciler erkek hocalarla dans ediyordu.
- Konuşmacı, balolarda kıyafetlerini ütülemek için pantolonu ıslatıp çarşafı üzerine sererek ütülenmiş gibi gösteriyordu.
- 16:23Günümüz Öğrencilerinin Ders Tutumu
- Konuşmacı, son yıllarda öğrencilerin derslere ilgi göstermediğini ve sadece üç öğrencinin dersi ilgiyle izlediğini belirtiyor.
- Eskiden ders kitapları pek bulunmadığı için not tutma alışkanlığı vardı ve bazı öğrenciler notlarını çoğaltıp diğerlerine dağıtırdı.
- Günümüz öğrencileri derslerde disiplinsiz davranıyor, cep telefonu kullanıyor ve kız-erkek arkadaşlıklarıyla ilgileniyor.
- 18:02Hukuk Eğitiminin Yetersizliği
- Konuşmacı, hukuk fakültesinde beş yıl kaldığını ve sadece bir kez kadavraya gitmelerinin olduğunu belirtiyor.
- Hukuku canlı olarak edinmek, onu yaşamak ve yaşatmanın bir nevi itici gücü olduğunu vurguluyor.
- Hukuk öğrencilerinin bile dilekçe nasıl yazılacağını bilmediğini, bu konuda yeterince eğitilmemişlerini söylüyor.
- 20:05Avukatlık Mesleğinin Gereksinimleri
- Bir avukatın nasıl giyinmesi gerektiğini, ne zaman susması gerektiğini öğretmediklerini belirtiyor.
- Avukatların, yargıçların ve savcıların en iyi olmasa bile düzgün yazıp konuşmaları gerektiğini vurguluyor.
- Hukukçuluk her şeyden önce bir terbiye ve disiplin mesleği olduğunu, ne zaman konuşacağını, ne zaman susacağını bilmeyi gerektirdiğini söylüyor.
- 21:36Başarı İçin Gerekli Nitelikler
- İnsanlık ilişkilerinin önemini yitirdiğini, insanı sevmeyi ve konuşturmayı beceremeyen birinin hukukçu olmanın hiçbir önemi olmadığını belirtiyor.
- Hukukçunun iyi bir hatip olması gerektiğini, dilekçeyi çok uzun yazmayı marifet zannedenlerin olduğunu söylüyor.
- Zamanın en iyi eğitmendir olduğunu, zamanı iyi kullanabilenlerin iyi bir hukukçu olabileceğini vurguluyor.
- 22:51Kişisel Deneyimler ve Başarı
- Konuşmacı, staj yaparken adliye koridorlarında dolaşmak yerine çalıştığını, savcılık kalemde katip gibi çalıştığını anlatıyor.
- Baro başkanı olarak 757 oy aldığını, daha kıdemli iki arkadaşının oy toplamı 500'ü bile geçmediğini belirtiyor.
- Başarısının para dağıtmadan, disiplinli bir çalışma, giyim kuşamı, konuşma ve yaklaşımlarıyla elde ettiğini vurguluyor.
- 24:41Öğretmenlik Deneyimi
- Konuşmacı, öğretmen çocuğu olarak büyüdüğünü ve beş yaşında okuma yazmayı öğrendiğini belirtiyor.
- Çocukluğunda evlerinde eski ve yeni Türkçe arasındaki farkları gösteren afişlerin asılı olduğunu anlatıyor.
- Staja başladığında nişanlı olduğu ve para kazanacak başka imkanları olmadığı için, Balkanlar'ın en büyük ortaokulunda (Cebeci Ortaokulu) öğretmenlik yapmaya başladığını söylüyor.
- 25:23Öğretmenlik Kariyeri
- Konuşmacı, Cebeci Ortaokulu'nda on yıl öğretmenlik yaparak aynı zamanda avukatlık da sürdürdüğünü belirtiyor.
- Sağlık Galerisi Yüksek Okulu'nda üç yıl, Hacettepe'de yüksek lisansda üç yıl ve kendi üniversitesinde on beş yıl hocalık yaptığını anlatıyor.
- Öğretmenliğin başkalarına yararlı olmak için en iyi yol olduğunu ve en doğrucu meslek olduğunu savunuyor.
- 26:05Üniversite Deneyimleri
- Konuşmacı, üniversitede hukukçulardan futbolcu Kemal Kaya, radyoda çalışan Şemsi Belli ve gazetecilik yapan Atilla Bartınlıoğlu gibi farklı mesleklerde çalışan kişilerle tanıştığını anlatıyor.
- Muvaffak Akbay rektörünün Atilla Bartınlıoğlu'nu bulup getirmesini istediğini ve onun "Kara Kedi" adlı bir gazete çıkardığını, Adnan Menderes ve Mualla Mukadder'in ilişkilerini anlatan haberler yayınladığını söylüyor.
- Ahmet Sadi Korur'un başbakan yardımcısı olarak otoriter bakanlara bile karşı çıktığını ve telefonu kapatarak onları susturduğunu anlatıyor.
- 27:32Sınav Deneyimi
- Konuşmacı, sınav zamanında Muvaffak Akbay'ın sözlü sınavını aldığını ve hoca tarafından "zannettiğin kadar bunak değilim" denildiğini anlatıyor.
- Ticaret dersinde Kemal Arar'ın yanında oturduğunu ve hocaların kendisine kızdığını, genel kurul başkanı olduğu için ceride-i kantar'daki sataşmalardan dolayı kızıldıklarını söylüyor.
- Muvaffak Akbay'ın kendisine yedi not verdiğini ve öğretim üyeleri kurulunun notu 40'ı 42'ye çıkarmasından sonra mezun olduğunu belirtiyor.
- 31:05Öğretim Üyeliği Hakkında Değerlendirmeler
- Konuşmacı, öğrencilerine ve üniversitelerine kendini tam vermeyen öğretim üyelerinin kitap yazıp satarak para kazandıklarını ve avukatlık yaparak görevlerini aksattıklarını eleştiriyor.
- Hukuk müşavirlerinin kendilerini üniversitelerine tam olarak vermediklerini ve bu durumun verimliliği ve etkinliği azalttığını belirtiyor.
- Türkiye'de hukuk yayınlarının etkin olduğunu ancak okuyucu kitlesinin yetersiz olduğunu, hukuk fakültelerinin öğrencilerini deneyimler içinde tutarak minyatür mahkemeler kurmaları gerektiğini savunuyor.
- 33:24Aile ve Kültürel Miras
- Konuşmacı, 1944 yılında babasının şiir yazdığını ve öğretmen olduğunu anlatıyor.
- Eniştesinin (Mahmut Nedim Günthel) Susan'ın şarkılarının bestelerinin yüzde altmışının ona ait olduğunu belirtiyor.
- Ortaokulda hocalarına karşı yazdığı "Hicviye" adlı bir şiirle bir tektir cezası aldığını ve babasının Milliyet gazetesinde memur olduğu için okuldan kovulmadığını anlatıyor.
- 34:30Şiir ve Yazarlık Kariyeri
- Konuşmacı, 1947 yılında Samsun ilçesinde rahmetli olan Bahri Ulaş ile bir duvar gazetesi çıkardığını ve Sivas Lisesi'nde bir gazete çıkardıklarını anlatıyor.
- İlk şiirinin "Yeşil Yeşil" adlı bir şiirdiğini ve bu şairin yeşil gözlü bir kız arkadaşına yazdığı, sonra eşinin de yeşil gözleri olduğu için genişlettiğini belirtiyor.
- 1951'de Ankara'da "Hakikat" gazetesinde şiir sayfası yaptığını ve 1953'te ilk kitabı "Dilek" adlı bir kitap olduğunu, şimdi 23-28 kitabının olduğunu söylüyor.
- 36:46Hukuk Mesleği ve Adalet
- Hukuk mesleğinin meslekler arasında ufku geniş olan bir meslek olduğunu, yargıçlık, savcılık, avukatlık, yöneticilik, öğretim üyeliği gibi alanlarda etkili olduğunu belirtiyor.
- Türkiye'de hukukun iyi yapılmadığını, yargı bağımsızlığının ve güvenliğinin olmadığını, yargıçların beklenen davranışlarıyla öne çıkmadığını ifade ediyor.
- Ankara Barosu'nda 1970-1974 yıllarında avukat sayısı 3500 iken şimdi 16500'e ulaştığını, disiplin soruşturmaların arttığını söylüyor.
- 38:25Avukatların Görevi ve Mesleki Örneklik
- Avukatların adalet konusunda herkese güven verecek bir bağımsızlık, temizlik, güç ve tutum göstermeleri gerektiğini, giyinişleriyle bile örnek olmaları gerektiğini vurguluyor.
- Avukatların meslek disiplininden önce özgünlükleri ve örnekliklerinin önemli olduğunu, giyinmeleri, konuşmaları, hareket tarzları ve inandıkları işleri başarmaya çalışmaları gerektiğini belirtiyor.
- Para için değil, adaletin gerçekleşmesi için görevlendiklerini söylemeleri gerektiğini, hakimlere rüşvet vermeye çalışmak gibi yanlışlıkları yapmamaları gerektiğini vurguluyor.
- 40:11Hukuk ve Adaletin Gerçeklenmesi
- Hukukun her şeyden önce bir terbiye olduğunu, hukukta sıfatın önemli olmadığını, hukukun insanlara sağladığı ışıkları temsil edecek nitelikte kişiliklere sahip olması gerektiğini belirtiyor.
- Hukukta görüş birliğinin bulunmasının kolay olmadığını, aynı suçun farklı yargıçlar tarafından farklı şekilde değerlendirilebileceğini söylüyor.
- Hukukta iyi dinlemek ve incelemek gerektiğini, dosyaların yeterli kanıtlarla donanmaması halinde hemen sonuç almak gibi başarılı görünmek çabasının marifet olmadığını, marifetin adaleti gerçekleştirmek olduğunu vurguluyor.
- 42:42Anayasa Mahkemesi Deneyimi
- Anayasa Mahkemesi'nde başlangıçta kendisine sıcak bakılmadığını, avukatlıktan geldiği için eleştirilerin az olması için özen gösterdiğini anlatıyor.
- Çalışarak başarı göstererek, kendisine haksızlık edildiğini düşündürmeye çalıştığını, zamanla alıştırıldığını belirtiyor.
- Bir anısını anlatarak, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü salonunda bir toplantıda kendisini tanımayan bir doçent hanımın, kendisini övün bir kararından bahsettiğini ve bu durumun Türkiye'de çok değerli olduğunu vurguluyor.
- 44:33Değerlendirme ve Adalet Sistemi
- Kendinizi değerlendirirken, olayın taraflarından birinin yerine koymanız gerekir, böylece daha objektif karar verebilirsiniz.
- Avukatlar yargıçların sesidir ve Türkiye'de yargı sistemi kadılıktan geçerek yargıçlık ve savcılıkla devam etmektedir.
- Son zamanlarda yargıyla çok oynandı, mahkemeler kuruldu, kaldırıldı ve adaletle oynamak ateşle oynamaktan daha kötüdür.
- 45:49Yargı ve Üniversite Durumu
- Türkiye'de yargıya güvenin giderek azaldığı, üniversite bağımsızlığının zedelendiği ve bilim adamlarının siyasi amaçlara araç durumuna düşme riski taşıdığı belirtiliyor.
- Bilim adamlarının amaçlarının bilim, ahlak, adalet, ulusal değerler ve cumhuriyetin niteliklerini korumak değil, siyasi amaçlar olduğu vurgulanıyor.
- Türkiye'de halkın umudunu güçlendirecek, iyi ışıklar yakacak bir açılım yok, her gün karşıtlık, yalan ve çıkarlar söz konusu.
- 48:06Adalet ve Hukuk Eğitimi
- Adaletin geciktirilmesi olarak algılanan durumlar, yargıçların vicdanlarını yastık kapar yatma felsefesini benimsemeleri sonucu ortaya çıkıyor.
- Hukuk eğitimi kırılma noktasında, hukuk eğitimi yaşamla olan ilişkilerini gözeterek değil, idare mekanizması öğretimi yapılıyor.
- Hukuk laboratuvarı gibi bir sistem kurulmalı, öğrencilerin mahkemede deneyim kazanması ve hukuku yaşama geçirmeleri için minyatür mahkeme kurulması gerekiyor.
- 50:37Uluslararası İlişkiler ve Atatürkçülük
- Baro başkanı olarak çeşitli ülkelerde (Fransa, Almanya, Macaristan, Bulgaristan, Hollanda) toplantılar düzenlendi ve yabancı hukukçularla temaslar kuruldu.
- Atatürkçü düşünce derneğinde, üyelerin çoğunun Atatürk'ü rozete takmak için üye olduğunu, içtenlikle Atatürk ilkelerini benimseyenlerin az olduğunu belirtiyor.
- İki senenin sonunda genel kurulda en çok oy almaya rağmen kendi isteğiyle Atatürkçü düşünce derneğinden ayrıldığını söylüyor.
- 52:57Türkiye Cumhuriyeti'nin Kuruluşu
- Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu büyük bir hukuk devrimi olarak görüyor.
- Atatürk'ün 13 Ocak 1923'te Anadolu gezisinde kendisine halife ve padişah olması önerisi yapıldığını, ancak bunu reddettiğini belirtiyor.
- Cumhuriyeti ilan etmek kolay bir şey olmadığını, hiçbir borç almadan Lozan'da kabul edilen Osmanlı borçlarını ödemeye devam ederken, limanlar, demiryolları, üniversiteler, uçak alanları, spor alanları, okullar ve hastaneler açıldığını vurguluyor.
- 55:44Hukuk Fakültelerinin Eğitim Süresi ve Zaman Kullanımı
- Konuşmacı, hukuk fakültelerinin beş yıla çıkarılmasını uygun bulmuyor ve dört yılın iyi kullanılırsa yeterli olduğunu belirtiyor.
- Zamanı iyi kullanmak, parayı iyi kullanmaktan daha önemlidir ve üniversiteler bunu düşünmüyor.
- Öğrencilerin derslerden sonra boş zamanlarını kahveler, lokantalara ve sinemalara giderken, tiyatro gibi daha faydalı aktiviteleri tercih etmeleri öneriliyor.
- 56:49Üniversite Sisteminin Sorunları
- Konuşmacı, üniversite kampüslerinde horolalı sigara içen öğrencilerin durumunu eleştiriyor.
- Yükseköğretim Kurulu'nun yükseköğretim kurumları üzerinde aydınlatıcı ve yol gösterici bir kurum olmadığına inanmıyor.
- Üniversitelerin siyasetle ilişkisi, siyasetçilerin üniversiteden bekledikleri gibi düzenleniyor ve cumhurbaşkanının rektör ataması bu durumu gösteriyor.
- 57:46Üniversite Eğitiminde Yaşam Bağlarının Eksikliği
- Üniversitelerin eğitim düzenlerinde yaşama açılış kapıları ve pencereleri olmadığını, öğrencileri sadece dersleriyle baş başa bıraktıklarını belirtiyor.
- Hukuk fakültelerinde öğrencilerin adliyeye, adli tıpa ve yüksek mahkemeye götürülmesi gerektiğini, ancak bu tür uygulamaların yapılmadığını söylüyor.
- Hukuk fakültelerinde yaşam bağlarının kopuk olduğunu, öğrencilere kitaplarla değil, yaşam deneyimleriyle eğitilmesi gerektiğini vurguluyor.