Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, bir eğitmen tarafından sunulan, canlı yayın formatında akademik bir dilbilim dersidir. Eğitmen, dilbilimdeki temel kavramları detaylı şekilde anlatmaktadır.
- Video, dilbilimin çeşitli alt dallarını kapsamlı bir şekilde ele almaktadır. İlk bölümde eylem kavramları ve anlamların ilişkileri (homofon, homograf, polisemi, metonim) incelenmekte, ardından pragmatik kavramlar, konuşmanın doğası ve söz eylemleri anlatılmaktadır. Daha sonra beyin-dil ilişkisi, çocuk dil gelişimi, morfoloji, sözdizimi ve semantik konuları örneklerle açıklanmaktadır.
- Video, ÖSYM sınavlarında çıkabilecek konuları kapsamakta ve her bir kavramı günlük hayattan örneklerle desteklemektedir. Ayrıca, Chomsky'nin derin yapı ve yüzey yapı kavramları, evrensel dilbilim, principle ve parametre gibi teorik konular da detaylı şekilde ele alınmaktadır.
- Yazı Sistemleri
- Grafiksel birimler logos (kelimelere) karşılık gelerek logografik yazı sistemleri ortaya çıkmıştır.
- Rakamlar, to işareti, dolar işareti ve euro işareti gibi semboller logografik işaretlerdir.
- İnsanlar zamanla her grafiksel birimi bir hece (silible) yerine geçmesi için kullanmaya başlamış, böylece silible writing sistemleri ortaya çıkmıştır.
- 01:16Yazı Sistemlerinin Türleri
- Japonca selebic writing sistem kullanırken, Çince logografik yazı sistemi kullanır ve her karakter bir kelime yerine geçer.
- Türkçe gibi dillerde her grafiksel birim bir ses (sound) yerine geçerek alfabetik yazı sistemleri ortaya çıkmıştır.
- Arapça ve İbranice gibi Semitik dillerde sesli harfler (vowels) yoktur, sessiz alfabesi (consonantal alphabet) kullanılır ve Rebbus sistemi vardır.
- 02:43Dil Aileleri ve Dil Değişimi
- Hint-Avrupa dil ailesi, Danca, Breton, Fransızca, Yunanca, Litvanca, Lehçe, Hindu ve Kürtçe gibi dillerin tek bir dilden türemesi hipotezini içerir.
- Tarihsel dilbilim (historical linguistics), dillerin geçmişten bugüne nasıl değiştiğini ve dil ailelerini çalışır.
- Proto-language, bir dil ailesindeki dillerin geçmişte tek bir dil olduğunu ve çeşitlenmeden önceki ana dil olarak adlandırılır.
- 04:08Cognate Sözcükler ve Ses Değişimi
- Cognate, aynı dil ailesinden gelen ve aynı anlama sahip sözcüklerdir.
- İngilizce "friend" ve Almanca "freund", İngilizce "father" ve Almanca "vater", İngilizce "mother" ve Almanca "mutter" gibi sözcükler cognate sözcüklerdir.
- Diller birbirleriyle iletişim halinde bulunurken ses değişimleri gerçekleşebilir.
- 04:56Dillerin Değişimleri
- İngilizce, internet aracılığıyla çoğu dille temas halinde olup, Türkçe'ye "selfie" sözcüğünü vermiştir.
- Diller, iletişim kurmadan da değişebilirler; örneğin ses değişimi gerçekleşebilir.
- Metatis, sözcüğün ortasındaki iki ses veya hecenin yer değiştirmesi olarak görülür (örneğin "kibrit" ve "toprak").
- 05:38Ses Değişimleri
- Fons, sözcüğün arasında bir ses eklenmesidir (örneğin İngilizce'de "timer" sözcüğünün "timber" olarak değişmesi).
- Protes, sözcüğün ön bölgesine bir ses eklenmesidir (örneğin Türkçe'de "Recep-i").
- Paragok, sözcüğün son bölgesine bir ses eklenmesidir (örneğin "Hamid" sözcüğünün "Hamido" şeklinde kullanılması).
- 06:19Anlam Değişimi
- Sözcüklerin anlamı genişleyebilir veya daralabilir.
- Semantic degradation, anlamın olumlu olmasına rağmen olumsuzlaşması veya olumsuz olmasına rağmen olumlu olmamasıdır.
- Semantic elevation ise anlamın olumsuz olmasına rağmen olumlu olmamasıdır.
- 07:02Dilbilimde Zaman Kavramları
- Dakronik, iki zamanlı çalışma demektir ve bir dilin belirli bir zaman dilimindeki değişimini inceler.
- Senkronik, tek zamanlı çalışma demektir ve aynı zamanda farklı yerlerdeki dil kullanımını karşılaştırır.
- Dakronik çalışma örneği olarak Türkçe'nin 1500-1700 yılları arasındaki değişimini incelemek, senkronik çalışma örneği olarak ise 1550 yılında Anadolu'da ve Saray'da Türkçe kullanımını karşılaştırmaktır.
- 08:17Aksan ve Lehçe Farkları
- Aksan (excent) sadece telaffuz farkını gösterirken, lehçe (direct) farklılık telaffuz, vurgu ve gramer farklarını içerir.
- Aksan farkı tamamen telaffuz üzerinden giderken, lehçe farkı daha sistemli farklılıklar gösterir.
- İc Anadolu ağzı ve Doğu Karadeniz ağzı arasındaki fark, aksan farkıdır.
- 09:01Dil Haritaları
- Dilbilimciler, bir dilin nasıl değiştiğini ve hangi ağızların nerede görüldüğünü anlamak için haritalar çizerler.
- İsaagloss, tek dilsel birim üzerinden harita çizme yöntemidir (örneğin "çekirdek" ve "çiğdem" sözcükleri üzerinden).
- Direct boundry ise en az iki dilsel birimle harita çizme yöntemidir ve daha sistematik sonuçlar verir.
- 10:45Direct Continuum
- İsaagloss ve direct boundry lehçe haritası çizirken keskin geçişleri gösterirken, direct continuum sınırı belli olmayan durumları gösterir.
- Direct continuum, lehçelerin keskin bir geçişe sahip olmadığı durumlarda kullanılır.
- Örneğin "ben" sözcüğünün Erzurum-Kars bölgesinde "man" olarak kullanıldığı ve aradaki geçişin keskin olmadığı durumda direct continuum kullanılır.
- 11:24Dil Yapıları ve Kavramlar
- Bireysel dil perspektifinde bir kişi iki dili edinmişse bu duruma bilingual denir, sosyal perspektifte bir ülkede iki dili resmi olarak kabul etmişse bu duruma bilingual country denir.
- Diglossia, bir ülkede farklı amaçlar doğrultusunda iki farklı lehçe konuşulmasıdır; örneğin Osmanlı'da sarayda Osman Türkçesi, Anadolu'da Anadolu Türkçesi konuşulurdu.
- Pijin, farklı dillerin teması sonucu ortaya çıkan karma yapılı bir dil olup, bu dil bir toplumda anadil olarak edinilirse kırılaşmış olur.
- 13:47Sosyal Dilbilim Kavramları
- Sosyal lehçe, toplumsal tabakalaşma ile ortaya çıkan lehcedir; örneğin İngiltere'de işçi sınıfı ve orta sınıf konuşması vardır.
- Toplumsal değişkenler (gender, etnik köken, şehir, kültürel arka plan, yaş, ideoloji) dilsel değişkenler (prosody, kelime seçimleri) ortaya çıkarır.
- Labow'un 1972'de New York'ta yaptığı çalışmaya göre, Amerika'da gelir seviyesi yükseldikçe insanlar "r" harfini daha baskın söylerler, bu bir sosyal işaretçidir.
- 16:59Konuşma Stili ve Prestij
- Style shift, konuşmacının formal ve informal arasında geçiş yapmasıdır; örneğin yeni bir ortama girdiğimizde informal konuşmamızdan formal konuşmaya geçiş yaparız.
- Overt prestige, bir konuşmacının prestijli görülen bir lehçeye geçiş yapmasıdır; örneğin Ankara ağzından İstanbul ağzına geçiş yapmak.
- Covert prestige, bir konuşmacının prestijli görülen lehçeyi tercih etmemesi ve kendi lehçesine değer vermesidir; örneğin Ankara ağzını konuşmak.
- 18:25Konuşma Yaklaşımı ve Uzaklaştırma
- Speech accommodation, konuşmacının kendi konuşmasını karşı tarafıyla yaklaştırıp uzaklaştırmasıdır.
- Convergence, konuşmacının karşı tarafıyla konuşmasını yaklaştırmasıdır; örneğin bir gruba dahil olmak isteyen kişinin o gruba benzer şekilde konuşması.
- Divergence, konuşmacının karşı tarafıyla konuşmasını uzaklaştırmasıdır; örneğin bir gruptan uzak durmak isteyen kişinin o gruptan farklı şekilde konuşması.
- 19:21Register ve Jargon
- Register, bir durumda ve konuyla ilgili dil kullanımını ifade eder; örneğin hastanede uzun konuşmalar yerine teknik kavramlar kullanılır.
- Classroom register'da soru-cevap ve anlatımlar yapılır.
- Jargon, register'a kelime sağlayan depodur; örneğin hastane register'ı medical jargon ile donatılır.
- 20:21Slang ve Lingua Franca
- Slang, altkültürün genel kültür tarafından anlaşılmamak için geliştirdiği, kısa ve pratik kelimelerden oluşan bir dil türüdür.
- Lingua franca, uluslararası ortak dil anlamına gelir; günümüzde İngilizce bu özelliğe sahiptir.
- 20:58Dil ve Kültür İlişkisi
- Çevremizdeki gerçeklik dilimize yansır; örneğin Ortadoğu kültüründe geniş aile yapısı nedeniyle Türkçe'de birçok akrabalık sözcüğü vardır.
- Dilsel görelik (linguistic relativity) kavramı iki görüşe dayanır: güçlü ve zayıf versiyon.
- 21:38Dilsel Görelilikin İki Görüşü
- Güçlü versiyon (Sapir-Worf hipotezi): İnsanların dilleri onların düşüncelerini ve hayatlarını etkiler.
- Zayıf versiyon: İnsanların yaşadığı kültür ve çevre onların dillerini etkiler; örneğin Eskimoların dilinde kar için 40 farklı kelime vardır.
- Dilsel görelik, kültürün dili etkilediği zayıf görüş ve dilin kültürü etkilediği güçlü görüş (dilsel belirlenimcilik) olmak üzere iki savı vardır.
- 45:02Morfem Türleri
- Morfemler ikiye ayrılır: lexical (anlam içeren) ve functional (işlevsel) morfemler.
- Lexical morfemler dildeki eylemler, sıfatlar ve çoğu isim gibi anlam içerirken, functional morfemler bağlaçlar, belirteciler, öneklemler ve bazı isimler gibi cümlenin gramatik yapısını etkileyen işlevsel unsurlardır.
- Lexical morfemler açık sözcük sınıfı (open class) olarak adlandırılır çünkü dile yeni sözcükler eklenebilir, ancak functional morfemler kapalı sözcük sınıfı (closed class) olarak adlandırılır çünkü dile yeni işlevsel unsurlar eklenemez.
- 46:38İfraz ve Derivasyon
- İfraz (inflection) morfemler yapı içerisinde gramatik bir işleve hizmet eder, örneğin "she talks" cümlesinde "s" çekim eki zaman çekimini sağlar.
- Derivasyon (derivation) morfemler anlamsal katkı yapar, örneğin "göz" kelimesinden "gözlük" veya "happy" kelimesinden "unhappy" türetimindeki "un" öneki bir derivasyon morfemidir.
- Derivasyon ve ifraz arasında bir etkileşim vardır: bir köke ek eklendiğinde önce derivasyon sonra ifraz gelir çünkü önce anlamı tamamlamak amaçlanır.
- 47:42Morfem Türlerinin Karşılaştırılması
- İfraz morfemleri derivasyon morfemlerine göre daha üretken (productive) kabul edilir çünkü bir köke eklenen ifraz morfem sayısı, derivasyon morfem sayısından daha fazladır.
- Bir sözcüğün anlam kökü (root) vardır ve bu anlamın merkezidir.
- Gövde (stem) kavramı, köke derivasyon morfemleri eklenmesiyle oluşur ve ifraz morfemi gelene kadar veya sözcük tamamlanana kadar devam eder.
- 49:32Ek Türleri
- Dillerde dört tür ek (affix) görülür: prefix (sözcüğün önüne eklenen), suffix (sözcüğün sonuna eklenen), infix (sözcüğün içine eklenen) ve circumfix (sözcüğün çevresine eklenen).
- Prefix örneği "unhappy" kelimesindeki "un", suffix örneği "happiness" kelimesindeki "ness", infix örneği Arapça'da "kitap" kelimesinden türetimdeki "k-t-b" yapısıdır.
- Circumfix örneği Almanca'da "lieben" eyleminin pasif hali "ge-lie-be-n" şeklinde büründürülmesidir.
- 51:19Morfoloji Kavramları
- Morfoloji'de "morph" ve "allomorph" kavramları, fonolojideki "fon" ve "alofon" kavramlarıyla benzer mantıkta çalışır.
- Morph, bilişimde (linguistic competence) bulunan bir ses birimi veya kural bütünüdür, allomorph ise konuşurken bu morfinin farklılaşmasıdır.
- Çocuklar ve bebekler gibi kelimeler, bilişimde bulunan bir morfinin farklılaşması olarak ortaya çıkar.
- 52:28Kelime Oluşturma Yöntemleri
- Etimoloji, kelime köken bilgisi olarak, bir sözcüğün ne zaman ortaya çıktığını, hangi toplumda konuşulduğunu ve nasıl değiştiğini gösterir.
- Deviation, bir köke ek getirerek yeni bir kelime oluşturmak (örneğin "friendship" kelimesinde "friend" kök ve "ship" ek).
- Replication, bir kelimenin bir kısmı veya tamamının tekrarlanarak yeni bir kelime oluşturmak (örneğin "tertemiz" veya "bye-bye").
- 53:40Kelime Oluşturma Teknikleri
- Compounding, iki kelimeli bir araya gelerek yeni bir kelime oluşturmak (örneğin "credit card").
- Onomatopoeia, doğadaki seslerin yansımasıyla ortaya çıkan sözcüklerdir (örneğin "şırıl şırıl", "boom").
- Apophony veya Coinage, bir markanın tüm ürün yelpazesinin yerini almasıdır (örneğin "Selpak" için kağıt mendil, "Vazelin" için krem).
- 55:06Kelime Oluşturma Yöntemleri
- Eponym, bir kişiden veya şehirden gelen kelimelerdir (örneğin "kolonya" kelimesi Köln şehrinin adından, "hamburger" kelimesi Hamburg şehrinin adından gelir).
- Loan Translation, bir dilin diğer dilden kelimeyi doğrudan almadan, anlamı çevirmek (örneğin İngilizce "skyscraper" kelimesinin Türkçe'ye "gökdelen" olarak aktarılması).
- Metaforical Extension, bir kelimenin anlamını benzetme yöntemiyle başka bir anlam içinde kullanmak (örneğin "head" kelimesinin "bir organizasyonun başı" anlamında kullanılması).
- 56:27Kelime Kısaltma ve Dönüşüm Yöntemleri
- Clipping, bir kelimenin başı, ortası veya sonu kesilerek kısaltılması (örneğin "advertisement" kelimesinin "add" şeklinde kısaltılması).
- Blending, iki kelimenin içe yerleşik bir biçime sokulması (örneğin "editorial" ve "entertainment" kelimelerinin "edutainment" şeklinde birleşmesi).
- Acronym, baş harfler üzerinden kısaltma yaparak yeni bir kelime oluşturmak (örneğin "lazer", "NATO", "UNESCO").
- 57:35Kelime Dönüşüm Teknikleri
- Abbreviation, kısaltma yaparak uzun versiyonu okumak (örneğin "doctor" kelimesinin "Dr." şeklinde kısaltılması).
- Backformation, bir kelimeyi sanki bir ek çıkarmış gibi yeni bir kelime oluşturmak (örneğin "donation" kelimesinden "donate" eylemi).
- Conversion, bir kelimenin kategorisi değişerek yeni bir kelime oluşturmak (örneğin "stand-up" kelimesinin eylem olarak kullanılması).
- 59:13Multiple Processes ve Agreement
- Multiple Processes, en az iki kelime oluşturma yönteminin bir arada çalışmasıdır (örneğin "bilgisayar" kelimesinde önce derivation sonra compounding).
- Agreement, dil sistemindeki uyum kurallarıdır ve farklı türlerde gerçekleşir.
- Number ve Person Agreement, özne ve yüklem arasındaki uyum (örneğin "they produce" cümlesinde "they" üçüncü çoğul kişi olduğu için "produce" eki "s" harfi olmadan kullanılır).
- 1:01:06Agreement Türleri
- Tense Agreement, zamansal uyum (örneğin geçmişte yaşanmış bir olayı geçmiş zamanda anlatmak).
- Active ve Passive Agreement, aktif ve pasif yapı arasındaki uyum (örneğin "Ali gave Veli" cümlesinin pasif hali "Veli was given").
- Gender Agreement, cins uyumu (örneğin "she loves herself" cümlesinde "she" ve "herself" pronominin referanslarının ortak olması gerekiyor).
- 1:02:16Constituent Kavramı
- Constituent, cümle içindeki kurucu birimlerdir ve cümle oluştururken bir araya gelirler.
- Immediate Constituent, her birim tek tek ele alındığında birincil kurucular olarak adlandırılır.
- Secondary Constituent, öbek mantığıyla ele alındığında (hangi iki birimin birbirine daha yakın olduğu) ikincil kurucular olarak adlandırılır.
- 1:03:28Gramer Yaklaşım Çeşitleri
- Prescriptive gramer, ders düzeneğinin bulunduğu yerlerde (instational setting) kullanılır ve dilde hangi yapıların kullanılması gerektiğini belirler.
- Descriptive gramer, dilin olduğu gibi yaklaşıp var olan durumu normal şartlarda söyler.
- Prescriptive gramer, "olması gereken şeyi" söylerken, descriptive gramer "var olan şeyi" söyler.
- 1:04:38Generative Gramer
- Generative gramer, Chomsky'nin 1960'lar, 70'ler ve 80'lerde ortaya attığı bir gramer yaklaşımıdır.
- Bu yaklaşım, sınırlı sayıda kuraldan sınırsız sayıda yapı üretmeyi sağlar.
- Bilişimizdeki kurallarla cümle ve gramer yapıları üretiriz.
- 1:05:25Phrase Structure Rule
- Phrase structure rule, syntax'te bir yapıyı üretmemiz için sahip olduğumuz kuraldır.
- Sağdaki ok "içerir" anlamına gelir ve bu kurallar ağaç yapıları olarak gösterilebilir.
- Noun phrase, determiner ve (opsiyonel) adjective ile bir noun'dan oluşabilir.
- 1:07:40Küme Parantezi ve Ekonomi
- Küme parantezi, benzer kuralları tek bir formda yazmamıza olanak sağlar.
- Syntax, uzun uzun kurallarla yazmaktan ziyade tek bir kuralda verme ekonomisi yapar.
- Phrase structure rule'lar ağaç yapıları olarak gösterilir ve dallar ağacın hiyerarşik yapısını oluşturur.
- 1:08:43Recursion
- Recursion, phrase structure rule'ların yapı içerisinde kopyalanabilmesidir.
- Bir kural birden fazla kez kullanılabildiği için "recursion" (okuma) kavramı bu şekilde açıklanabilir.
- 1:09:51Head ve Complements
- Bir öbeğin en önemli birimi o öbeğin head'idir ve kendi sözcük sınıfını öbeğe yansıtır.
- Complement, head'in anlamını tamamlar ve bir öbeğe adını verir.
- Öbekler arası ilişkide, önemli olan öbeğe head, diğer öbek ise complement olarak adlandırılır.
- 1:11:49Derin Yap ve Yüzey Yap Kavramları
- Chomsky'ye göre dilde derin yap (deep structure) kafamızın içerisinde bulunur ve cümlenin asıl yerleşimi ve kuralların bulunduğu yerdir.
- Yüzey yap (surface structure), derin yap kurallarının farklı kombinasyonlara uyarlanarak cümlenin son halini vermesiyle oluşur.
- Dinlediğimiz cümle yüzey yapta, bilişimle çözdüğümüz yer ise derin yapta olur.
- 1:12:26Derin Yap ve Yüzey Yap Arasındaki İlişki
- Derin yapta kurallar bir araya getirilip yapı oluşturulur, sonra yüzeye çıkarılırken soru cümlesi, negatif yapı veya pasif yapı gibi değişiklikler yapılır.
- Derin yapta her zaman cümlenin temel düz (simple declarative) formu bulunur, yüzey yapta ise birimlerin yerlerinin değiştirildiği yapılar oluşur.
- Aynı yüzey yapta iki farklı derin yap oluşması durumunda yapısal ambigüite (structure ambigate) söz konusudur.
- 1:14:01Dönüşüm ve Evrensel Dil Kuramı
- Dönüşüm, cümle içerisindeki birimlerin doğal yerlerinden çıkarılıp farklı yerlere taşınmasıdır, soru yapıları dönüşümle üretilir.
- Evrensel dil kuramı, dünyadaki dillerin ortak özellikleri ve doğuştan gelen dil yetisini vurgular.
- Chomsky'ye göre dillerde "principle" (prensip) ve "parameter" (parametre) vardır; prensipler tüm dillerde ortakken, parametreler farklı dillerde bu prensiplerin farklı uygulamalarıdır.
- 1:16:04Anlam Kuramı
- Anlam kuramı felsefi bir alandır ve dilbilimde kelimenin anlamını sorgular.
- Lexical semantics kelimenin anlamına bakarken, phrasal veya sentential semantics öbek veya cümle anlamına bakar.
- Pragmatics, görünmeyen anlamları (implikasyonları) inceleyen bir disiplindir.
- 1:17:00Doğruluk Koşullu Anlam Kuramı
- Doğruluk koşullu anlam kuramında, cümleler doğrudur veya yanlıştır kategorisine göre sınıflandırılır.
- Her zaman doğru olan cümleler (örneğin "bekarlar evli değildir") analitik sentence olarak adlandırılır.
- Genel doğrularla örtüşmeyen cümleler contradiction, doğruluğu gözlemleme, sayım, hesaplama veya ölçümle ortaya çıkacak olan cümleler ise syntatic sentence olarak adlandırılır.
- 1:18:29İmplied ve Lexical Ambigüite
- Bir cümle diğerini anlam olarak kapsarsa "implied" (implies) ilişkisi vardır, örneğin "Murat güzel yüzüyor" cümlesi "Murat yüzüyor" anlamını içerir.
- Bir cümle diğerini anlam olarak kapsamazsa "does not imply" ilişkisi vardır, örneğin "Murat yüzüyor" cümlesi "Murat iyi yüzüyor" anlamını içermez.
- Lexical ambigüite, bir kelimenin birden fazla anlama sahip olması durumudur, örneğin "bank" kelimesi finansal kurum, nehir kenarı ve oturulduğu yer anlamına gelebilir.
- 1:20:06Lexical Ambiguity
- "Bank" kelimesi birden fazla anlama sahip olduğunda (nehrin kenarı veya bankacılık kurumu), cümle içinde kullanıldığında lexical ambiguity (sözcük belirsizliği) ortaya çıkarır.
- Bir sözcüğün birden fazla anlamı varsa ve cümle bağlamı (context) bu anlamları ayırt edemezse lexical ambiguity oluşur.
- 1:21:07Bütünleşimcilik İlkesi
- Bütünleşimcilik (principle of compositionality) ilkesi, bir cümlenin anlamının önce kelimelerin anlamlarından sonra bu kelimelerin bir araya gelmesiyle oluşan bütünüyle ortaya çıktığını belirtir.
- "Jack swims" cümlesinde önce "Jack" ve "swims" kelimelerinin anlamları incelenir, sonra bu kelimelerin birleşimiyle cümle anlamının ortaya çıktığı görülür.
- "Jack slices idea" cümlesinde ise "slice" kelimesi somut bir şeyi kesmek için kullanılırken "idea" soyut bir kavram olduğundan, bu cümlede bir anomali (anlamsal çelişki) oluşur.
- 1:22:23Anlamsal Özellikler
- Anlamsal özellikler (semantic features), cümle içinde sözcüklerin nasıl kullanılacağını belirleyen mantıksal kurallardır.
- "The hamburger aided the boy" cümlesinin anlamlı olmadığı, çünkü hamburgerin canlı bir özellikte olmadığı için yardım etme eylemini gerçekleştiremeyeceği anlaşılmaktadır.
- Günlük hayatta öğrendiğimiz kelimeleri (örneğin mikrofonu cansız, masayı yenilmez olarak) belirli kategorilere yerleştirmekteyiz ve bu kategoriler cümle kurulumunda kullanılır.
- 1:23:40Tematik Roller
- Bir cümlede en önemli birim eylem (yüklem)dir ve cümledeki öğelerin rollerini yüklem dağıtır.
- Eylemde fiziksel bir efor varsa, bu eforu gerçekleştiren öğe "agent" (agente) olarak adlandırılır.
- Eylemde fiziksel bir efor sonucunda etkilenen öğe "patient" olarak adlandırılır.
- Eylemin çıkış yeri "source", duyusal veya duygusal bir eylemi deneyen kişi "experiencer", eylemin gerçekleşme aracı "instrument" ve eylemin sonlanacağı yer "goal" olarak adlandırılır.
- 1:25:46Antonymy ve Anlamlı İlişkiler
- Antonymy (zıt anlamlı kelimeler) iki kategoriye ayrılır: derecelendirilebilir (gradable) ve derecelendirilemez (non-gradable) antonymy.
- Derecelendirilebilir antonymy'de (gradable) kelimeler arasında bir geçiş durumu vardır ve superlative (en) ve comparative (daha) yapılar kullanılabilmektedir.
- Derecelendirilemez antonymy'de (non-gradable) kelimeler arasında geçiş durumu yoktur, örneğin "ya bu ya o" şeklinde iki seçenek vardır.
- 1:26:54İlişkisel Antonymy ve Alt Anlamlılık
- İlişkisel antonymy (relational antonymy) tek bir doğru ilişkisi gösterir, örneğin "hasbe ve wive" gibi.
- Alt anlamlılık (hyponymy) bir genel kavramın alt kavramını gösterir, örneğin "rose" kelimesi "flower" kelimesinin alt anlamlısıdır.
- Prototip (prototype) bir anlam grubunun en temsili öğesidir, örneğin Amerika'da kuş prototip olarak "robin", Türkiye'de "serçe" veya "güvercin" gibi.
- 1:28:33Homofon ve Homograf
- Homofon (homofoon) aynı okunuşu ancak farklı yazılış ve anlamları olan kelimelerdir, örneğin "hair" (saç) ve "hare" (tavşan).
- Homograf (homograf) aynı yazılış ve okunuşu ancak farklı anlamları olan kelimelerdir, örneğin "bank" (banka) ve "bank" (kum tepesi).
- Polisemi (polisemy) merkezdeki bir anlamdan ilişkisellik bağlantısında oluşan anlamların çoğaltılmasıdır, örneğin "yüz" kelimesinin "paranın yüzü", "binanın yüzü" gibi kullanımları.
- 1:30:23Pragmatik
- Pragmatik, konuşmacının asıl neyi ifade etmek istediğini anlamaya çalışmaktır.
- Pragmatikte konuşmacının anlamı (speaker meaning) konuşmacının iletişim ortamındaki kontekste göre değişir.
- Fiziksel kontekst (physical context), dil üretiminin bulunduğu fiziksel ortamı gösterir, örneğin sınıf ortamı.
- 1:32:32Epistemik ve Dilbilimsel Kontekst
- Epistemik kontekst (epistemik context), konuşmanın bilgi değeridir, örneğin doktorlar ve hastalar arasındaki iletişimde teknik kavramlar kullanılır.
- Dilbilimsel kontekst (linguistic context), dilsel birimlerin kendi arasındaki bağlantıları gösterir, örneğin bir metinde "she" kelimesinin hangi isme referans yaptığı.
- Sosyal kontekst (social context), iletişimin geçtiği yerdeki sosyal durumu gösterir, örneğin patronla hitap ederken kullandığımız dil biçimleri.
- 1:34:45Anlamın Ortaya Çıkışı
- Bir sözcüğün anlamı kullanıldığı anda değil, belki bir saniye veya on dakika sonra ortaya çıkabilir.
- 1:35:00Anlamsal Gösterim ve Detic Expression'lar
- Anlamsal gösterim, konuşmacının merkezinde olduğu ve etrafında (sağı, solu, önünü, arkasını) zaman ve yersel durumlar olduğu bir grafik modelidir.
- "Give me that" cümlesinde "me" ve "that" gibi birimlerin anlamları hemen ortaya çıkmaz, bunlar detic expression'lar olarak adlandırılır.
- Detic expression'ların anlamları physical context (kimin, nerede, neyi) bilinmesi gereken bir yerden alır.
- 1:35:52Detic Expression Türleri
- Detic expression'lar (DX) üç ana türde incelenir: person DX (kişisel gönderimler), spatial DX (yersel gönderimler) ve temporal DX (zamansal gönderimler).
- Person DX'ler kişilere veya nesnelere gönderim yapabilir, örneğin "that chair" ifadesi.
- Spatial DX'ler yersel gönderim yapar, örneğin "oraya geleceğim" ifadesindeki "oraya" sözcüğü.
- Temporal DX'ler zamansal gönderim yapar, örneğin "the day to marrow" gibi ifadeler.
- 1:37:34Reference ve Referans Türleri
- Reference, birimler arasındaki gönderimlerdir ve nokta atışı gönderimler içerir.
- Bir birimin anlamı linguistic context'in dışında bulunuyorsa bu durum exophoric reference olarak adlandırılır.
- Bir birimin anlamı linguistic context'in içerisinde bulunuyorsa bu durum endophoric reference olarak adlandırılır.
- Endophoric reference iki şekilde ayrılır: bir birim kendisinden önce gelen birime gönderimde bulunuyorsa anaforic expression, kendisinden sonra gelen birime gönderimde bulunuyorsa kataforic expression olarak adlandırılır.
- 1:39:09Influence ve Pragmatik Kavramlar
- Pragmatik, konuşmacının göndermek istediği anlamla kontekst arasında ortak yorumlama sürecidir.
- Dinleyici, konuşmacının mesajından çıkarım yapar (inference), örneğin "Picasso'yu çok seviyorum" ifadesi Picasso'nun kişiliğini değil, sanatını sevdiğini ima eder.
- İletişim sırasında hem konuşmacı hem de dinleyici tarafından ortak bilinen ama açıkça belirtilmeyen bilgilere ön varsayımsal (presupposition) denir.
- 1:40:31Söz-Eylem Türleri
- Söz-eylem iki türlü olabilir: sabitlikler (constatives) ve performatifler.
- Sabitlikler, sadece betimleme yapan konuşmaları ifade eder (örneğin yemek tarifi), performatifler ise konuşmanın yanında bir eylem gerçekleştirir.
- Sabitlik ve performatif arasındaki ayrım tam netlik kazanmaz, çünkü bazı sabitlikler kontekst bağlı olarak performatif olabilir.
- 1:41:42Performatif Türleri
- Performatifler beş gruba ayrılır: constative (dünyadaki bir gerçekliği belirtme), directive (karşıdaki kişiyi bir şey yapmaya yönlendirme), commissive (kendimize bir taahhüt ederiz), expressive (psikolojik durumumuzu ifade ederiz) ve declaration (dünyadaki bir gerçeği değiştirir).
- "I name you husband and wife" gibi deklarasyonlar, konuşmanın gerçekleşmesiyle dünyadaki bir gerçeği değiştirir.
- Location, illocutionary ve perlocutionary kavramları bir konuşmanın doğasını gösterir; illocutionary bir konuşmanın arka planındaki amaç, perlocutionary ise konuşmanın karşıdaki kişiyi harekete geçirmesi anlamına gelir.
- 1:44:33Direkt ve İndirekt Söz-Eylem
- Direkt söz-eylem, konuşmanın kendisiyle doğrudan gerçekleşen bir eylemdir (örneğin "Can you pass me the salt?").
- İndirekt söz-eylem, konuşmanın arka planındaki bir amaçla gerçekleşir (örneğin "Can you pass me the salt?" aslında bir ricadır).
- İndirekt söz-eylem, konuşmanın yapısının altında başka bir anlamın bulunmasıyla oluşur.
- 1:45:19Grice'nin Maksimler
- Grice'nin maksimlerinden biri "quality" (doğruluğundan emin olmadığın bir şey söyleme) ve "quantity" (yeterli bilgi verme) olmak üzere dört kural vardır.
- İmplieder, konuşmada karşıdaki kişiye gönderilen ima anlamıdır; örneğin "Gel senle bir dolaşalım" ifadesi aslında "Konuyu değiştirelim" ima edebilir.
- Face politeness, günlük hayatta karşımızdaki kişiyi yaklaştırmak veya uzaklaştırmak için kullandığımız dil politikasıdır.
- 1:48:53Coherence ve Cohesion
- Discourse analizinde iki önemli kavram vardır: cohesion ve coherence.
- Cohesion, referans, substituition, elipsis, conjunction ve lexical cohesion gibi dilsel birimlerle mekanik olarak oluşturulur.
- Coherence ise bilişimimizde gerçekleşir ve metinde bütüncül bir anlamın varlığını ifade eder.
- 1:51:00Konuşma Biçimleri ve Pragmatik Kavramlar
- Discord marker, konuşmada kullanılan "this", "that", "yani" gibi belirleyicilerdir ve konuşmayı böler, konuları ayırır, konuşmayı sonlandırır veya sürdürebilir.
- Hedge (kaçınma) yapısı, doğrudan gerçekliği söylemek yerine kaçarak söylemektir ve pragmatikte quality maksimini ihlal edebilir.
- "Tam olarak emin değilim ama" gibi ifadeler, hedge yapısı olarak kullanılır ve konuşmacının doğruyu doğrudan söylemek istemediğini gösterir.
- 1:52:42Beyin ve Dil İlişkisi
- İnsanlar dünyaya geldiklerinde bütüncül beyne sahiptir, hayatın erken dönemlerinde beynin sol ve sağ diye ikiye ayrılması (laterallization) gerçekleşir.
- Localization sürecinde beynin sol ve sağ tarafına farklı özellikler yüklenir: sol tarafta dil, sayısal işlemler ve analitik zeka; sağ tarafta sentezleme, eşleştirme ve görsel-ses eşleştirmesi yer alır.
- Genie örneği, localization sürecinin çevreden uyarıcılar gelmesi için ihtiyaç duyduğu ve bu süreç gerçekleşmediğinde dil edinimin mümkün olmadığı kanıtıdır.
- 1:54:55Beynin Dille İlgili Alanları
- Nörolinguistik, beyin ve dil etkileşimini inceleyen bir disiplindir.
- Broca alanı, beynin sol bölgesindeki hasarlı hastalarda Production (üretim) sorunları gösterir.
- Wernicke bölgesi, hastalarda algı konusunda sorunlar yaratarak akıcı konuşabilen ancak anlamayan kişileri açıklar.
- 1:55:41Beynin Dille İlgili Bağlantıları
- Arcuate fasciculus, Broca ve Wernicke arasında iletişim sağlayan kanallardır.
- Motor korteks, konuşmamızı ve diğer fiziksel hareketleri düzenler.
- Afazi türleri: Broca bölgesine hasar geldiğinde agramatik afazi oluşur, Wernicke bölgesine hasar geldiğinde anomia (kelime bulma sorunu) ortaya çıkar.
- 1:58:02Beyin Fonksiyonları ve Afaziler
- Wernicke'nin diğer adı jargonofazi veya anomia'dır.
- Arcuate fasciculus, Broca ve Wernicke arasındaki bağlantıyı sağlar; bu bölgede hasar oluştuğunda, tekrar yapamama (repetition hataları) ve conduction afazi görülür.
- Conduction afazide, production hatası yapılır; örneğin "base" sözcüğü yerine "was" veya "watch" yerine "fsh" gibi.
- 1:59:23Beyin Bölünmesi ve Çapraz İşlev
- Corpus callosum, beyin sol ve sağ arasındaki bağlantıyı sağlayan bölgedir; bu bölgede hasar oluştuğunda beyindeki fonksiyonların dengesi bozulabilir.
- Beyin çapraz (kontra-lateral) çalışır; sağ el hareketi sol beyin tarafı tarafından, sol el hareketi sağ beyin tarafı tarafından yönetilir.
- Decotic listening testlerinde, sağ kulaktan gelen veri önce sola, sol kulaktan gelen veri önce sağa sonra sola gider; tek işlemi önceleyen beynin ekonomik doğası "write ear adven taşı" olarak adlandırılır.
- 2:01:22Dil Edinimi ve Evrensel Dilbilgi
- İnsanlar doğuştan gelen bir dil yetisi (universal grammar) ile gelir, çevrelerindeki konuşmaları duyunca bu yetisi aktifleşir.
- Kritik dönem, dil edinim sürecini çalıştıran dönemdir; bebekler başlangıçta dünyadaki dillerin hepsine açıktır, ancak yaş ilerledikçe anadili olarak tek bir dil ortaya çıkar.
- Bebeklerin aldıkları ilk inputlar "baby talk" veya "motherese" olarak adlandırılır ve bu süreçte tek kelime dönemi, telegraphic dönem gibi ardışık bir sırayla gelişim görülür.
- 2:02:38Bebek Dil Edinimi ve Teoriler
- Power of the stem (uyaran yetersizliği) kavramı, bebeklerin doğuştan gelen evrensel dil bilgisini kullanarak uzun ve kompleks yapılar üretmelerini açıklar.
- Chomsky rasyonalist ve doğuştancı bir yaklaşım benimserken, Skinner davranışçıdır ve uyaranların önemini vurgular.
- Bebeklerin dil edinim sürecinde overgeneralization, overextension ve underextension gibi teknik kavramlar görülür.
- 2:05:34Dil Edinim Dönemi
- Kritik dönem, dilsel gelişimin başlangıcından telegraphic dönemine kadar olan ve dilbilimsel olarak ustalaştığımız dönemdir.
- Kritik dönemden sonra dil edinimi değil, dil öğrenimi gerçekleşir.
- Dil edinimi (exposition) ve dil öğrenimi (learning) arasında bir fark vardır.
- 2:06:03Dil Edinimi ve İki Dillilik
- Dil edinimi, bilincimizin haricinde otonom bir sistemle gerçekleşirken, öğrenme sürecinde birey kendini yönetir ve niyetlerine göre yönlendirir.
- İki dillilik (bilingualizm), bir bireyin doğuştan birden fazla dil bilmek durumudur ve bu bireylere bigule denir.
- İki dillilik iki türlü gerçekleşir: sequential bilingualizm (3 yaşından önce bir dil edinip sonra başka bir dil edinmek) ve simultans bilingualizm (aynı anda birden fazla dile maruz kalınmak).
- 2:07:13Code Switching ve Code Mixing
- Code switching, iki dilli bireylerin bir kavram yerine başka bir dildeki karşılığını kullanmasıdır.
- İki dilli olmayanlar code mixing yaparken, iki dilli bireyler code switching yaparlar.
- 2:07:39Transfer ve Ara Dil
- Transfer, bir dilin kurallarını başka bir dilde kullanmaktır; başarılı olunursa pozitif transfer, başarısız olunursa negatif transferdir.
- Ara dil (inter language), sürekli yapılan negatif transferlerin sorgulanmadan kalıplaşması sonucu oluşan, L1 ve L2 arasında oluşan fosilleşmiş bir dil sistemidir.
- 2:09:19İşaret Dili ve Geture
- Geture, konuşmayı destekleyen el ve kol hareketleridir, konuşmadan sadece işaretlerle iletişim kurulduğunda ise bunlara sign denir.
- İşaret dili iki türlüdür: synd language (duymayanların kendi içinde geliştirdiği işaret dili) ve primer sign language (doğal diller olan Türk İşaret Dili, Amerikan İşaret Dili gibi).
- 2:10:46Yaz Sistemleri
- Grafik, anlam içeren en küçük grafiksel birimdir ve yazı yazarken kullanılan en küçük çizik bile bir grafik olabilir.
- İlk yazı sistemleri piktografik yazı sistemleriydi, yani her grafik bir resme eşit oluyordu.
- Zamanla insanlar somut şeylerden bahsetmekten çıkar, soyut kavramları da grafiklerle ifade etmeye başlamışlardır.