• Buradasın

    İslam Kültüründe Felsefe ve Din İlişkisi Akademik Sunumu

    youtube.com/watch?v=3559-WnpNFs

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, bir akademisyen tarafından sunulan İslam kültüründe felsefe ve din ilişkisi üzerine kapsamlı bir akademik sunum formatındadır. Konuşmacı, felsefenin kökenlerinden başlayarak İslam dünyasındaki gelişimini ve Türkiye'deki durumunu ele almaktadır.
    • Sunum, felsefenin Thales'ten başlayarak Yunan kültürüne, Hıristiyanlığa ve İslam'a geçişini kronolojik olarak incelemektedir. İslam dünyasında felsefenin gelişimi, Meşşailik ve İshrakilik gibi felsefi hareketler, yeni eflatuncu felsefe, Farabi ve İbn-i Sina gibi önemli filozofların görüşleri detaylı şekilde ele alınmaktadır. Ayrıca, İslam felsefesinin neden yok olup gittiği, Gazali'nin rolü ve Türkiye'de felsefe eğitiminin durumu da incelenmektedir.
    • Videoda ayrıca Atatürk dönemi, laiklik ve din eğitimi konuları da ele alınmaktadır. Atatürk'ün stratejik liderlik tarzı, toprak reformu, eğitim reformları ve Türkiye'de laikliğin gelişimi hakkında tartışmalar yer almaktadır. Konuşmacılar, Atatürk'ün modern Türkiye'nin oluşumundaki rolü ve kemalizmle İslam arasındaki ilişki gibi konuları farklı perspektiflerden incelemektedir.
    00:01İslam Kültüründe Felsefenin Krizi
    • Konuşmacı, İslam kültüründe felsefenin krizi konusunu iki büyük kitap üzerinde ele alacağını belirtiyor.
    • İslam kültüründe felsefenin varlığı kabul edilmesi önemli bir saptama olarak görülüyor, çünkü bazıları İslam kültüründe felsefenin olmadığını iddia ediyor.
    00:33Felsefenin Kökeni ve Gelişimi
    • Felsefe, Thales ile başlayan, varlığı akılsal olarak açıklama (mitos'un yerine logosu geçirme) etkinliğidir.
    • Yunan kültürü içerisinde bilimle iç içe gelişmiş bir kültür olarak görülür; ilk felsefeciler doğa filozofları, ikinci kesitte sofistler, Sokrates, Platon ve Aristoteles insan filozofları olarak anılır.
    • Aristoteles'in teorik felsefe, pratik felsefe ve yaratıcı felsefe (sanat ve zanaatları içeren) tasnifine göre, felsefe insanın tüm etkinliklerini içeren bir disiplin olarak kavramılmıştır.
    01:57Helenistik Dönemde Felsefenin Değişimi
    • Helenistik döneme gelindiğinde, İskender'in fetih hareketleriyle birlikte felsefe doğuya doğru yayılmaya başlamıştır.
    • Doğu kültürünün, sır dinlerinin ve gizemli öğretilerinin felsefeye girmesiyle köklü bir kırılma meydana gelmiştir.
    • Bu kırılmayı özellikle Stoacı filozoflar, yeni Platoncular ve yeni Pisagorcular göstermiştir.
    03:22Felsefe ve Dinin Karşılaşması
    • Felsefenin mitos-logos gerilimi üzerine yapılandırıldığı ve Yunan havzasından Atina'ya geçtiği belirtiliyor.
    • Felsefe doğuya yayılırken, sır dinleriyle karşılaştı ve mitos-logos geriliminin yerine sır din ile felsefe arasındaki yeni bir gerilim ortaya çıktı.
    • Özellikle İskenderiye'de, sır dinlerine ek olarak ilk kez Yahudi düşüncesiyle karşılaşıldı ve felsefe ile tek tanrılı din gerilimi oluştu.
    04:13İkili Bilgelik Geleneği
    • İnsanlığın başlangıcından beri iman üzerine kurulu tanrısal bilgelik geleneği ve akıl üzerine kurulu bir geleneği vardır.
    • Bu iki gelenekin köklü bir evrimi vardır; Sümerliler Mezopotamya'da bilimsel etkinlikler gerçekleştirmişlerdir.
    • Felsefenin eklemlenmesinin Yunan kültürünün ürünü olduğu, tek tanrılı dinlerin ise Mısır'da ilk kez ortaya çıktığı belirtiliyor.
    05:23Felsefe ve Dinin Karşılaşmasındaki Sonuçlar
    • Din ve felsefe karşılaşınca genellikle iki durum gerçekleşir: ya din felsefeyi yutar, ya da din ve felsefe birbirini reddeder.
    • Konuşmacı, hiçbir felsefenin bir dini yuttuğunu görmediğini, tersinin ise çok gördüğünü belirtiyor.
    • Müslümanlar ve Yahudiler ilk karşılaşılan tek tanrılı din geleneği olarak ele alınmış, ilk kez M.Ö. 2. yüzyıllarda Tevrat Grekçeye çevrilmiştir.
    06:22Yahudilik ve Yunan Felsefesi Arasındaki İlişki
    • Yunanlılar Tevrat'ı okuduklarında, Tanrı'nın güreş tuttuğu, öfkelendiği ve insanlar arasında ayrımcılık yaptığı hikayeleri kabul edemediler.
    • Yunanlıların bilmediği bir şey vardı: Yahudilerin, Tanrı ile iletişim kurduğunu düşünen ve bilgileri Tanrı'dan aldıklarını iddia eden insanları vardı.
    • Arbus ve Fil gibi Yahudiler, Yunan felsefesinin Tevrat'ı dalga geçmesine karşı tepki göstermişlerdir.
    07:44Fil'in Tezleri ve Etkileri
    • Fil, Tevrat'taki öykülerin altında felsefi hakikatler yattığını, bunların alegori ve simge olduğunu iddia etmiştir.
    • Fil'a göre Yunanlıların hakikat olarak gördüğü şey, aslında Musa'dan geliyor ve Musa daha önce yaşamıştır.
    • Bu bakış açısı İslam kültürüne de devam edecek ve Yahudilikte karşılaşılan akli ve imani geleneklerin birbirini etkilemesi sonucu ortaya çıkacaktır.
    09:48Felsefe ve Dinin İlişkisi Üzerine Sonuçlar
    • Eğer Musa'dan gelen hakikatler varsa, felsefeye tamamen karşı çıkılamaz.
    • Yunanlıların Musa'dan çaldıkları hakikatler ve kendi aklıyla buldukları hakikatler vardır.
    • Felsefede kadim hakikatleri (Tanrısal Musa'dan gelen hakikatleri) bulup, bunları Tevrat'ın yorumunda kullanmak gerekir; aksi takdirde Yunan aklının bulduğu ve bozduğu şeyleri reddetmek gerekir.
    10:28Hıristiyanlık ve Felsefe Arasındaki İlişki
    • Dini gelenek ve akli felsefi bilgelik geleneği arasındaki ilk karşılaşma, felsefenin din tarafından kısmen kabul edilebilir olduğu bir bakış açısını doğurdu.
    • İlk hıristiyanlar, felsefeden gelmiş insanlardı ve felsefi eğitim geleneğinde yetiştirilmişlerdi.
    • Hıristiyanlığın meşruluğunu açıklamak için, felsefenin tümüyle dışlanmaması gerektiğine dair bir anlayış ortaya çıktı, çünkü akli geleneği tamamen dışlarsanız, kültürlü insanlara hıristiyanlığı yaymak mümkün olmazdı.
    12:31Hıristiyanlığın Felsefeyle İlişkisi
    • İlk hıristiyanlar, Roma'da varlıklarını savunmak için savunmalar yazdılar; akıl ve bilim düşmanı değillerken, felsefenin insanın hakikate ulaştıramayacağını, ruhunun kurtulması için bir kurtarıcıya ihtiyaç olduğunu vurguladılar.
    • Hıristiyanlık genel olarak iki ana kampa bölündü: birinci kamp "saçma olduğu için inanıyoruz" anlayışını benimseyenlerdi.
    • İkinci kamp ise seçmece bir tavır benimseyenlerdi; Tanrı insanlara akıl (logos) verdiğine göre, önceden gelen insanların da bazı hakikatleri ulaşmış olabileceğini savunuyorlardı.
    15:26Felsefenin Hıristiyanlıkla Entegrasyonu
    • Evrensel logosunun herkesin aklından pay aldığına göre, Yunanlıların ortaya koyduğu şeylerde de hakikat olabilirdi ve bunlardan yararlanılabilirdi.
    • Platon'un ruhun ölümsüzlüğü ve evrenin yaratılışı gibi görüşleri Hristiyanlığa uygun olduğu için kabul edildi.
    • Hristiyanlık hiçbir zaman tamamıyla felsefenin doğruluğunu ileri sürmedi, ancak akılsal bilgelikten gelen doğruların Hristiyanlığa uyduğu sürece onları kabul etti.
    18:00Hristiyanlık ve Felsefe Arasındaki Üç Tepki
    • Batıda dinle felsefe karşılaştığında üç farklı tepki görüldü.
    • Birinci tepki, felsefeyi reddedici tutumdur.
    • İkinci tepki, felsefede bazı doğruların olduğunu ve bunların Hristiyanlıkla örtüşenlerin kabul edilmesi gerektiğidir.
    • Üçüncü tepki ise, felsefenin ve dinin farklı bilgelik türleri olduğu görüşüdür.
    18:30İslam'ın İlk Dönemleri ve Fethi
    • Hz. Muhammed 632 yılında vefat ettiğinde, Müslümanlar arasında Hz. Muhammed'in anıları, kutsal kitap olan Kur'an ve uygulamaları olan sünnet gelenekleri vardı.
    • Hz. Muhammed, Arap kabile federasyonu kurmuş ve kuzeye Suriye'ye yayılmayı düşünmüştü, ancak Usame ordusunu hazırlarken vefat etti.
    • Hz. Muhammed'in ölümü üzerine kabileler bağımsızlaşmaya çalıştı ve Ebubekir döneminde İslam'da ilk mültezimlik olayları ortaya çıktı.
    20:35Müslümanların Fethi ve İletişim
    • Müslümanlar yüzyılda Hindistan'a kadar gittiler, Akdeniz'i Arap gölü haline getirdiler ve İstanbul'u iki kez kuşattılar.
    • Müslümanların geniş coğrafyaya yayılmasında, Sasaniler ve Bizanslılar arasındaki asırlık çekişmenin sonucu olarak, genç ve dinamik Araplar üstünlük kazandı.
    • Müslümanlar fethettikleri bölgelerde, manastırlarda Aristoteles'in mantık kitabını okuyan Hristiyanlarla karşılaştılar.
    22:11İslam ve Felsefe Arasındaki Tartışmalar
    • Müslümanlarla Hristiyanlar arasında ilk tartışma özgür irade konusu üzerine gerçekleşti.
    • Hristiyanlar, Kur'an'dan yola çıkarak Müslümanlarla tartıştı ve Hz. İsa'nın Allah'ın ruhu ve kelamı olduğu konusunda mantıksal argümanlar sundu.
    • Müslümanlarla Hristiyanlar arasındaki tartışmalarda, Allah'ın ruhu ve kelamının yaratılmış mı yoksa ezeli mi olduğu gibi mantıksal sorular ortaya atıldı.
    24:45İslam Dünyasının Fethi Sonuçları
    • Müslümanların fethe yönelmesinin üç büyük sonucu oldu: kabile federasyonundan imparatorluğa geçiş, pratik ihtiyaçların artması ve farklı inanç sistemleri arasındaki tartışmalar.
    • Kur'an ve sünnette imparatorluğu yönetmek için gerekli bilgi bulunmadığı için icma, kıyas, istihsan gibi yöntemler ve Roma hukukundan öğretiler eklendi.
    • Pratik ihtiyaçlar nedeniyle Müslümanlar, fethettikleri bölgelerdeki eğitim almış insanları kullandılar.
    26:16Bilgi Çevirisi ve İslam Felsefesi
    • İlk kez Halid bin Yezit, tıpla, simya ve astroloji ile ilgili kitapları çevirmeye başladı.
    • Abbasi devleti döneminde sistematik bir çeviri yapıldı ve Beytülmeyi kuruldu.
    • 47 tercüman, çoğunluğu Nasturi, Süryani ve Sabili kökenli entelektüeller, Yunan, Hint ve Farz bilgi birikimini Arapça'ya aktardı.
    27:26İslam Felsefesinin Gelişimi
    • Pratik ihtiyaçlar ve mevali krizi nedeniyle İslam dünyasında felsefe önem kazandı.
    • Arap aklı, Kur'an ve sünnette ortaya konmuştu ve imparatorluğu ideolojik olarak korumak için Yunan felsefesi eklendi.
    • İslam felsefesinde iki hareket oluştu: Aristoteles üzerinden okuyanlar olan Meşşailik ve Fars geleneğiyle Yunan aklını buluşturan İşrakilik.
    31:39İslam Kültüründe Felsefe Kavramı
    • Araplar felsefe kavramını tam anlamıyla kabul etmediler; felsefenin üç temel dalı olan teorik, pratik ve yaratıcı bilimlerden sadece teorik ve pratik bilimleri ele aldılar.
    • Teorik felsefe fizik, matematik ve ilahiyatı; pratik felsefe ise ahlak, ev ekonomisi ve siyaseti içeriyordu.
    • İslam kültüründe felsefe, tüm bilimleri kapsayan bir kavram olarak görülüyordu ve 16. yüzyıla kadar bilim ve felsefe ayrımı yapılmıyordu.
    33:19İslam Dünyasında Felsefenin Gelişimi
    • Müslümanlar başlangıçta pratik gereksinimlerden dolayı bilimsel kitapları (tıp, astroloji, matematik) çevirme konusuna odaklandılar.
    • Mantık, farklı din mensuplarıyla tartışma yapmak için önemli bir araç olduğu için öne çıktı ve mantık ile felsefe birlikte İslam dünyasına girdi.
    • Bilim mantığa dayandığı için, mantık ile felsefe birlikte kabul edildi ve Aristoteles'in fizik ve metafizik kitapları çevrildi.
    34:27Yeni Eflatuncu Felsefe ve İslam Dünyası
    • Müslümanlar doğrudan Yunan felsefesine değil, Hristiyanlar tarafından dinlerle entegre edilmiş "yeni eflatuncu" felsefeyi öğrendiler.
    • Aristoteles'in mantık kitapları İslam dünyasında yanlış yorumlandı; retorik ve politika kitapları mantık olarak kabul edildi.
    • Yeni eflatuncu felsefede Platon ve Aristoteles'in felsefeleri birleştirilme çabası vardı, bu da İslam filozoflarına etki etti.
    36:43Sahte Eserler ve İslam Felsefesi
    • İslam dünyasına giren sahte eserler, felsefenin gelişimine katkı sağladı; örneğin "Sıra Esrar" adlı kitap Aristoteles'e nispet edildi.
    • "Mahs" ve "Kitabı Usulca" adlı kitaplar Aristoteles'e nispet edildi, ancak aslında Platon ve Proklus'un eserleriydi.
    • İslam filozofları Aristoteles'in gerçek metinlerinden değil, bu sahte eserlerden yola çıkarak felsefe oluşturdu.
    38:32Varlık Felsefesi ve Ontoloji
    • İslam felsefesinde "varlık tanrıdan sudur etmiştir" prensibi temel alındı; Tanrı bir, salt iyilik, bilgelik ve akıldır.
    • Tanrı ilk akıl (kozmik akıl) düşündü, bu akıl kendisini düşündü ve on akıl (ay küresinin aklı) düşündü.
    • Mutlak maddeden hava, toprak, su ve ateş unsurları meydana geldi; bu unsurların birleşmesiyle madde, bitki ve insan oluştu.
    40:45Varlık Hiyerarşisi ve İnsanın Konumu
    • Aristoteles'ten gelen varlık hiyerarşisinde, en altta hava, toprak, mutlak madde bulunurken, üzerinde hava, toprak, su ve ateş, onlardan oluşan bitkiler, madenler, hayvanlar ve insanlar yer alır.
    • Hiyerarşinin en üstünde ruhani varlıklar, melekler ve gezegenler bulunurken, en üstte ise Tanrı varlığı yer alır.
    • İnsan bu hiyerarşide orta bir konumda olup, aklıyla gökyüzüne, bedeniyle yeryüzüne dönüktür.
    41:36Ruh ve Beden Dualizmi
    • İnsanı açıklarken Yunan psikolojisini, Platon ve Aristoteles'i bir araya getirerek, insanı ruh ve beden dualizmi içinde ele alırlar.
    • Ruh Tanrı'dan düşmüş, beden ise süfli alemden kaynaklanır ve insan bedende hapistir.
    • Ruh hiyerarşisi içinde bitkilerin ruhu, hayvanların ruhu, insan ruhu, melekler ve Tanrı yer alır.
    42:22Ruhun Türleri ve Özellikleri
    • Ruh, Aristoteles'in deyişiyle cismin entelek kiyası, cismin yetkinliği olarak görülür ve hareket ilkesini açıklar.
    • Bitkilerde üreme, besleme ve büyüme hareketi bitkisel ruhtan kaynaklanırken, hayvanlarda görme, işitme, koklama, dokunma duyuları ve hafıza hayvansal ruhtan kaynaklanır.
    • İnsanın insansal ruhu ise akılsal yanıdır ve teorik ve pratik olarak ikiye ayrılır.
    43:16İnsanın Yetkinliği ve Ahlak
    • İnsan, besleme, büyüme ve üremesiyle bitkisel ruha, iç ve dış duyularıyla hayvani ruha, aklıyla insani ruha sahiptir.
    • İnsan eğer öfke, şehvet ve duyusal hazlara yönelirse ahlaksız olur, ancak aklıyla bu duyguları yenileyebilirse yetkin insan ortaya çıkar.
    • Gerçek bilgi duyularla değil, akılsal olarak elde edilir ve insan potansiyel halde akla sahiptir.
    44:24Etkin Akıl ve Bilgi
    • Aristoteles'in etkin akıl kavramı "Cebrail" olarak görülür ve insanın potansiyel haldeki aklını etkin hale getirmek için gerekli olan dış ülke olarak kabul edilir.
    • Duyular sadece sanıyı elde edebilir, tümellerin gerçekliğine tam götürmez, etkin akıl tarafından aydınlatılması gerekir.
    • Etkin akıl insanın aklını aydınlatıyorsa kişi filozof olur, hayal gücünü aydınlatıyorsa kişi peygamber olur.
    45:33Din ve Felsefe İlişkisi
    • Filozof daha zeki olduğu için doğrudan kavramları elde edebilir, peygamber ise bilgiyi hayal gücü düzeyine indirgeyebilir ve simgesel halinde anlatabilir.
    • Din halk düzeyinde simgelerle anlatılır, örneğin Adem-Tanrı diyalogları hitabi veya cedeli delil olarak kabul edilir.
    • Din ve felsefe aynı kaynağa bağlanır, bilgelerin dini felsefe, halkın dini ise meselelerden oluşan bir düşünce sistemi olarak görülür.
    47:00Peygamberlik ve Filozofluk
    • Filozof aynı zamanda peygamber, peygamber aynı zamanda filozof olarak görülür.
    • Farabi'ye göre, aynı etkin akıldan yararlanan bir kişi, zaman değişmesiyle yasaların değişebilir olması nedeniyle peygamberin ortaya koyduğu şeriatı değiştirebilir.
    • Farabi, dinin akılsal düzeyde olan şeyin halk düzeyine indirgenmesi olduğunu ve peygamberin hangi toplum içerisinde çıkmışsa o toplumun simgelerini kullanarak aydınlatmaya çalıştığını savunur.
    49:29İşrakilik ve Nur Felsefesi
    • Tanrı'dan çıkan ilk akıl yerine, Tanrı'dan ilk çıkan nur olarak düşünüldüğünde, işrakilik diye bir akım ortaya çıkar.
    • İşrakilik nur felsefesi Fars kültüründen gelir ve Fars bilgeliği ile mistisizm ile özdeşleştirilir.
    • İslam dünyasında bu iki hareket dinle felsefe arasında bir koşutluk kurar; din akılsal hakikatin halk düzeyine indirgenmiş halidir.
    50:45İslam Dünyasında Din Karşıtı Filozoflar
    • İslam dünyasında din karşıtı filozoflar çıktı; Ebubekir Zekeriya Razi ve İbni Ravendi bu grup içinde yer alıyor.
    • Razi, Aristoteles'i reddeden, Platon'un eleştirdiği atomculuğu savunan ve beş öncesi ilke (tanrı, zaman, mekan, nefs) sayan bir felsefi sistemi kuran filozofdu.
    • Bu filozoflar, din ve felsefenin uzlaşamayacağı ve felsefenin çalışacağı tezi üzerine felsefelerini kurmuşlardır.
    51:53Razi'nin Din Eleştirisi
    • Razi'ye göre din gerçek değildir çünkü akla uygun hakikat getirir ya akıl dışı hakikat ortaya koyar; akıl üstü hakikat akıl tarafından anlaşılamaz.
    • Razi, namaz, gusül, abdest, haçlı, şeytan taşlama gibi ibadetleri akla aykırı olarak nitelendiriyor.
    • Peygamberliğin ortaya koyduğu mucizelerin hepsinin sihir ve göz boyamacılıktan ibaret olduğunu söylüyor.
    53:23Akıl ve Din İlişkisi
    • Razi'ye göre "aklın olduğu yerde din barınamaz" çünkü din akılsalsa gerek yok, akıl üstü ise çelişkiye düşüyor.
    • Akıl, Tanrı'nın en büyük nimetidir ve insanı hayvanlardan üstün kılacak, yaşamı güzelleştirecek ve tatlılaştıracak şeydir.
    • Akıl her türden insani etkinliğin ölçütüdür ve her şeyin ölçüsüdür.
    54:46Peygamberlik Eleştirisi
    • Razi'ye göre, din kabul edilirse insanlar epistemolojik (bilişsel) ve ontolojik (varlık) açıdan birisi üstün, birisi aşağı olur.
    • Tanrı, insanların yetenek farklılığını, ilgilerinin farklılığını açıklıyor; herkesin yeteneği vardır, farkı emek verme isteğinde ve çabada bulunur.
    • Tanrı'nın bazı kimseleri peygamber olarak seçip bütün insanlardan üstün tutması, hakim ve rahim olan Tanrı'nın hikmetine yakışmaz.
    57:01Dinler Arasındaki Çelişkiler
    • Razi'ye göre, peygamberler arasında ve aynı kutsal kitapların içinde de çelişkiler vardır.
    • İsa'nın kendisini Tanrı'nın oğlu olarak nitelemesi ile Mûsa ve Muhammed'in bunu reddetmesi çelişkili.
    • Hıristiyanların İsa'nın çarmıha gerildiğini söylemesi ile Muhammed'in bunu inkar etmesi, Muhammed'in diğer kutsal kitapların tahrif edildiğini ileri sürmesi çelişkili.
    59:03Felsefe ve Din Karşılaştırması
    • Razi, felsefenin insanoglu yanılabilir bir şey olduğunu, filozofların yanılabilir varlıklar olduğunu kabul ediyor.
    • İnsanın yanılgısından insani etkinliğin gerçek olmadığı sonucu çıkmaz; insan araştırır, düşünür, tartışır ve yanlışları eleyerek doğruyu bulabilir.
    • Dinler savaşa neden olurken, felsefi eserler için insanlar birbirini öldürmez.
    1:00:19Dinin Varlığına İlişkin Açıklama
    • Razi, dinin üç unsurla açıklanabileceğini belirtiyor: taklit, sultan (baskı, iktidar) ve basit insanları etkileyen törenler.
    • Şeriat sahipleri dini önderlerinden taklitle edinirler ve ilkeleri hakkında akılsal araştırmayı ve inceleme yapmayı inkar ederler.
    1:00:54Dini Örgütlerin Yöntemleri
    • Dini örgütler araştırmacıları şiddetle sakındırır ve engeller, din konusunda araştırma yasaklayan haberleri nakleder.
    • Dini örgütler, din hakkında tartışmak ve düşünmek küfür olduğunu, kaderin tanrısal bir sırdır ve araştırılmaması gerektiğini savunur.
    • Dini örgütler, kanıt isteyenlerin kanını dökmeye yönelirler, böylece akılsal araştırmayı engellerler ve muhaliflerini öldürürler.
    1:01:55Dini Örgütlerin Üç Temel Yöntemi
    • Dini örgütlerin yaşatma yöntemleri: taklit (gelenekten öğrenme ve çocuklara din üzerinde düşünmemelerini öğretmek).
    • Ritüellerin abartılı yapılması insanlarda görkem ve şey duygusu uyandırır.
    • Sultanın inanmayanların öldürülmesi, dinin yaşamasını sağlar.
    1:02:26İslam Dünyasında Felsefi Akımlar
    • İslam dünyasında Arap aklıyla Yunan felsefesini birleştirmeye çalışan Meşai hareketi ve Fars kültürüyle Yunan aklını birleştirmeye çalışan İshraki hareket çıkmıştır.
    • Felsefeden yola çıkarak dinin sosyolojik açıdan yararsız ve insanlara savaş getirdiğini savunan akım, gelenek oluşturamamıştır.
    • Meşai hareketi Kindi, Farabi, İbni Sina, İbni Rüşd gibi düşünürlerle 12. yüzyılın sonlarına kadar varlığını sürdürmüştür.
    1:04:31İslam Dünyasında Felsefe ve Fıkıh
    • İslam dünyasında felsefe girişinden itibaren fıkıhçı ve kelamcılar "Yunan aklı ile ilgisi yoktur" diyerek tepki göstermişlerdir.
    • Bazılar "İslam kendi başına yeterli bir dindir, onu akılsal ölçütlerle değerlendiremeyiz" diyerek fıkıh ve inanç sistemi oluşturmuşlardır.
    • Hristiyan ve Yahudilerle tartışırken felsefenin ve aklın ihtiyacı olduğunu görenler Mutezile ve Eş'ari gibi akımlar oluşturmuştur.
    1:06:03Gazali'nin Felsefe ve Din İlişkisini Analizi
    • Gazali, Yunanlıların getirdiği bilgeliğin İslam'ın getirdiği imani bilgelikle örtüşmediğini analiz eden ilk kişi olmuştur.
    • Gazali, Yunanlıların evrenin öncesizliği fikrinin İslam'ın yaratma doktriniyle örtüşmediğini, ayrıca Yunanlıların tanrı anlayışının İslam'ın tanrı anlayışıyla örtüşmediğini belirtmiştir.
    • İslam dünyasının tanrı anlayışı faili muhtar, özgür iradeli bir tanrı iken, Yunan filozoflarının tanrı anlayışı hareket etmeyen ilk hareket ettirici olarak kozmik bir ilkeydi.
    1:08:09Gazali'nin Felsefi Eleştirileri
    • Gazali, Aristoteles'in hareket ettiricisinin kendi kendini bildiği için zaman ve mekan dışında olduğunu savunmasının, bu durumda tanrı'nın evreni bilmeyen bir tanrı gibi görünmesini eleştirmiştir.
    • Yunanlıların beden süfli, hapishane gibi olduğunu ve ruhun bedenden ayrılıp tanrıya gidebileceğini savunmalarının, Kur'an'ın açıkça belirttiği bedensel haşir fikriyle örtüşmediğini belirtmiştir.
    • Gazali, reddettiği kısımların dışında kalan tüm felsefeyi, İbni Sina'nın mantığını ve psikolojisini kendi sistemine entegre etmiştir.
    1:11:17İslam Dünyasında Felsefe ve Gazali
    • İslam dünyasında felsefenin kaza ile birlikte yutulduğu belirtiliyor.
    • İbn Rüşd, Farabi ve İbn Sina'nın felsefeyi bilmediğini, Aristo'yu yanlış yorumladıklarını ve Gazali'nin felsefe düşmanı yaparken kendisinin de bilmediğini söylüyor.
    • İbn Rüşd, Kur'an'da yoktan yaratma fikrinin olmadığını, filozofların Kur'an'a daha uygun şey söylediğini savunuyor.
    1:12:32İbn Rüşd'ün Gazali Hakkındaki Görüşleri
    • İbn Rüşd, Kur'an ayetlerini temin edebilir ve temin ettiğimizde tevil küfür gerektirmez diyor.
    • İcma ilkesinden yola çıkarak filozofların kafir olduğunu Gazali'nin söylemesinin kendisiyle çeliştiğini belirtiyor.
    • İbn Rüşd, felsefi dinin muhkem ve müteşabih ayetlerden oluştuğunu, dinin halk, kelamcı ve felsefici düzeyinde ifadeler barındırdığını savunuyor.
    1:13:33İbn Rüşd'ün Kur'an Yorumu Hakkındaki Yaklaşımı
    • İbn Rüşd, halkın ifadelerinin teşbih, kelamcıların ifadelerinin cedel, üst düzey insanlara seslenen ifadelerin ise burhani olduğunu belirtiyor.
    • Halkın çelişkinin olduğunu bile kavramayacağını, halka yorum yapmamak gerektiğini söylüyor.
    • Dini yorumlamanın yetkisini sadece filozoflara bırakmak gerektiğini, filozofların yorumlarını halka açmamaları gerektiğini vurguluyor.
    1:14:29İslam Felsefesinin Varlığını Sürdürememesinin Nedenleri
    • İslam dünyasında felsefe girişinden itibaren yeni Eflatuncu ve felsefi problemleri tartışacak düzeyde bir felsefe olmadığı belirtiliyor.
    • İslam dünyasında felsefe bilime dayanarak girmiş, müslümanlar felsefi sorunları tartışmaktan çok bir din gibi bir sistem olarak görmüşler.
    • Filozoflar sarayda, fıkıhçı ve kelamcılar camide bulunmuş, halk en çok onları etkilemiş.
    1:15:56Filozofların İktidarla İlişkisi
    • Filozoflar sarayda danışmanlık yaparken, sarayın bakış açısının değişmesiyle felsefenin kaderi de değişmiş.
    • İbn Rüşd gibi filozoflar, saraydan kovulup sürgüne gönderilmişler.
    • İktidar, halkı yatıştırmak için filozoflardan kaçmaya başlamış.
    1:17:51İslam Felsefesinin Epistemolojik ve Varlık Anlayışının Sakatlıkları
    • İslam felsefesinin epistemolojisinin sakat olduğu, etkin akıl yerine ruhun aydınlatılmasıyla bilgi edinilmesi gerektiği iddiası savunuluyor.
    • İslam kültürü içerisinde tasavvufla felsefe arasında fark kalmamış gibi görüldüğü belirtiliyor.
    • Varlık öğretisinde evrenin mümkün varlık olarak görülmesi, sanal ve mecazi bir dünya anlayışının egemen olduğu iddia ediliyor.
    1:19:49İslam Felsefesinin Sonrası
    • Felsefenin örgütlenmemesi ve eğitim kurumunda yer bulamaması nedeniyle yok olmasına yol açtığı belirtiliyor.
    • Medreselerin kadı yetiştirmeye odaklandığı, filozofların medrese yer bulamadığı vurgulanıyor.
    • Gazali'den itibaren danışmanların tasavvuflu ilim insanlarına dönüştüğü, filozofların toplumda iş bulamadığı ifade ediliyor.
    1:20:55Türkiye'de Felsefenin Durumu
    • Türkiye'de felsefe, dinselleştirme çabaları ve dini tarafından yutulmaya çalışılan bir süreç yaşıyor.
    • Fazlur Rahman'ın belirttiği gibi, felsefe kurumsallaşmış olsa da, üniversitelerde felsefe bölümlerinden mezun olanların %99'u iş bulamadığı için felsefe bölümlerine niteliği düşük öğrencilerin gittiği iddia ediliyor.
    • Felsefe, kapitalist bir toplumda iş imkanları açısından zorlanarak varlığını sürdürmekte.
    1:21:52Felsefenin Geleceği İçin Öneriler
    • Felsefe bölümlerinin kapatılması ve felsefenin sosyoloji, hukuk gibi alanlara entegre edilmesi öneriliyor.
    • Felsefe, yüksek lisans ve doktora programlarında hukukçu, doktor, öğretmen gibi meslek alanlarıyla iş birliği içinde eğitim verilecek.
    • Felsefe, üst düzey eğitim veren bir kurum haline getirilerek, meslek alanlarını donanımlı yapan bir alana dönüştürülecek.
    1:22:45Felsefi Bilgelik ve Dindarlık
    • Felsefi bilgelik, felsefecilerin elinden çıkıp büyük ölçüde dindarların eline geçiyor.
    • Felsefecilerin mesleklerinin ortadan kaldırılmasıyla felsefenin "boşlukta kalması" durumu yaşanıyor.
    • Felsefe yokluğu iddiasıyla iktidara gelenler, felsefi kültür geliştirmek için hiçbir faaliyet göstermiyor.
    1:24:18Bilim ve Felsefe Arasındaki İlişki
    • Türkiye'de bilimle felsefe arasında köklü bir ayrım kurulmuş, bu pozitivist gelenekten kaynaklanıyor.
    • Batı'da filozof olmak, bir alanın temel varsayımlarını tartışacak ve yeni varsayımlar önerebilecek düzeyde yetkin bir adam olmak demek.
    • Felsefi bilgelikle halkın buluşması gerekiyor, çünkü teolog felsefeyi yutmaya çalışıyor.
    1:27:08Felsefe Eğitiminin Değerlendirilmesi
    • Felsefe eğitiminin sadece felsefe tarihi okutmakla olmaması gerektiği, düşünme becerilerini geliştirmesi ve hipotez geliştirme eğitimi vermesi gerektiği vurgulanıyor.
    • Milli Eğitim Bakanlığı, felsefe tarihi dersinde kendi amacına hizmet eden filozofları seçiyor ve dini bir referans yapabilmek için idealist filozoflara prim veriyor.
    • Eğitim ideolojik bir iş olarak görülüyor ve iktidar, istediği türde insan yetiştirmek için eğitim politikasını belirliyor.
    1:29:02Atatürk Dönemi ve Diyanet
    • Atatürk dönemine bile dinciler dayanamamış, Cem ve tarikatlarla mücadele etmiş ve dini bireyselleştirmeye çalışmış.
    • Cumhuriyet hiçbir zaman dinsizlik propagandası yapmadı, laiklik ilke olarak koydu ve Diyanet'i kurumsallaştırdı.
    • Günümüzde Diyanet, Atatürk'ün düşündüğü gibi değil, siyaseti ve toplumu din adına denetleyen, fetva veren bir kurum haline geldi.
    1:30:24Türkiye'de Din Eğitimi ve Laiklik
    • Türkiye'de din eğitimi konusunda sürekli değişiklikler yapılmış: din dersi bir koyulup bir kaldırılmış, imam hatip lisesi ve ilahiyat fakültesi açılıp kapatılmış.
    • Cumhuriyetin kurucuları dinle ilgili ciddi kararlar vermiş ancak temel karar sadece "laik olmalıyız" şeklindeydi.
    • Laiklik, din-devlet ilişkisine nasıl bakılmalı (kayıtsız mı olmalı, denetlemeli mi) konusunda farklı hareketler var.
    1:31:35Atatürk Dönemi ve Devrimin Sonrası
    • Atatürk döneminde halk okulları, köy enstitüleri ve millet mektepleri açılmış ancak bu çalışmalar sürdürememiş.
    • Atatürk toprak reformu yapmaya gücü yetebilirdi, ancak bu büyük bir devrim olduğu için tek kişi veya parti bunu yapamaz.
    • Atatürk'ün erken ölümü Türkiye'nin problemi olarak görülüyor çünkü kısa sürede büyük değişiklikler yapmış.
    1:32:53Türkiye'nin Gelişimi ve Sorunları
    • Osmanlı döneminde tarikat, tekke ve zaviyeler her yerdeyken, bugün kadınlar eğitim alabiliyor ve bu değişime sabırlı olmak gerekiyor.
    • Türkiye'nin ana sorunu, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin darbelerle toplumda kesintiler yaratması ve her defasında solcuları ezmesi olarak görülüyor.
    • Dinamik bir toplum yaratmak için toplumu özgür bırakarak farklı kesimlerin diyalog kurabileceği bir ortam hazırlamak gerekiyor.
    1:35:44Devletin Rolü ve Laiklik
    • Devletin din eğitimi kaldırmaması gerekiyor, yurttaşların dini, etnik veya cinsel kimliklerine bakmaksızın vergi almalı.
    • Devlet, insanların inanç sistemine, cinsel kimliklerine, neyi yediğini, neyi içtiğini ve neye inandığını karışmamalı, aksi takdirde ceberrut devlet olur.
    • Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kurulması ilk başından beri en büyük hata olarak görülüyor ve bu durum "İslam-Türk sentezi" düşüncesinin başlangıcı oldu.
    1:38:23Modernleşme ve Dini Yaklaşım
    • Sünniliğin gerçekten modern ve modernleşmeci olduğu, Cumhuriyet havaları bakıcılığı ve batıcılığı olduğu belirtiliyor.
    • Türkiye'nin Şevket Hüseyin Aydın gibi dinsel anlamda heterojen ve cehalet içinde olduğu vurgulanıyor.
    • 1974 Köy Kanunu'nda yer alan bazı unsurlar bu yaklaşımı yansıtmaktadır.
    1:39:05Atatürk Dönemi ve İdeolojik Yarık
    • Konuşmacı, Atatürk döneminde iki önemli problem olduğunu ve bu dönemde kitlesel olarak bir yarık açmanın, belli bir düşünce konuşulamazken konuşulabilir bir ortam yaratmanın önemli olduğunu belirtiyor.
    • Atatürk'ün yanında İslam, Batı felsefesi ve eğitim bilen yetenekli kişilerin olmadığı, bu nedenle hareketin kadrosunda yeterli kişilerin bulunmadığı vurgulanıyor.
    • Mehmet Şemseddin Gün Altay'ın, Yaşar Nuri Öztürk'ün ön versiyonu olarak tanımlanması ve Atatürk'ün öznel dünyasında topluma din propaganda etmek gibi bir niyetinin olmadığı belirtiliyor.
    1:40:22Atatürk'ün Din Anlayışı ve Laiklik
    • Atatürk'ün "Bizim dinimiz akıl ve mantık dinidir" diyerek, akıl ve mantık dini ise herkesin kendi fetvalarını verebileceği bir anlayışa sahip olduğu ifade ediliyor.
    • Yaşar Nuri Öztürk'ün deist olduğu ancak bu durumunu itiraf edemediği, laikliği bile Kur'an'dan yola çıkarak yaptığının belirtilmesi eleştiriliyor.
    • Atatürk'ün "Bizim dinimiz akıl ve mantık değildir, kimseden fetva almaya gereğimiz yok" diyerek halifeye karşı hareket ettiği, ancak pragmatik bir yaklaşımla toplumun üzerindeki din adamlarının nüfuzunu kullanarak İngilizlerin çıkarılmasında fetva verildiği vurgulanıyor.
    1:42:41Atatürk'ün Stratejik Yaklaşımı
    • Atatürk'ün Nutuk'ta "Baştan niyetimizi açık etseydik hareket başarısız olurdu" diyerek stratejik bir yaklaşım sergilediği belirtiliyor.
    • Konuşmacı, Atatürk'ü büyük bir stratejist ve adım adım fikrini inşa etmeye çalışan bir lider olarak görüyor.
    • Atatürk'ün 1924'te "Devletin resmi dini İslam'dır" ifadesini sokup, 1937'de bunu kaldırması, Türk toplumunun laikliğin tartışıldığı ve Osmanlı mollalarının hala egemen olduğu bir ortamda olduğu vurgulanıyor.
    1:43:48Kemalizm ve Atatürk Hakkında Görüşler
    • Konuşmacı, Atatürk'ün etrafında İttihatçılıktan Ankara'ya gelen bir kadro olduğunu ve Türkler ve Pozitif Düşünürler'in İslam esasına karşı olduğunu belirtiyor.
    • Toprak reformu konusunda, Atatürk'ün ömrünün yetmediğini düşündüğünü ve Kemalizmin eşitlikçi bir düşünce olmadığını, burjuvazinin daha zengin olmasını ve taşradaki zenginlere dayanan bir sistem olduğunu savunuyor.
    • Milli mücadele yılları ve sonrasında köylülerin topraksızlaşırken zenginlerin daha da zenginleştiğini, Atatürk'ün çiftliklerini en son devlete mecburen verdiğini belirtiyor.
    1:45:51Kemalizm ve İslam İlişkisi
    • Kemalizmin İslam'a karşı olduğunu, kendisinin de dünyevi bir din olduğunu iddia ettiğini ve sadece kendisinin görüşlerinin doğruluğunu kabul ettiğini belirtiyor.
    • Her ideolojinin fanatik taraftarları olabileceğini, İslam'a fanatik olabileceğini, aynı şekilde Kemalizm veya Marksizm'e de fanatik olabileceğini söylüyor.
    • Türkiye'de en cahil tabakaların hem İslamcı cami cemaatler olduğunu, hem de Atatürk'çüler olduğunu, sadece ezberden hareket edip düşünmeyenleri eleştiriyor.
    1:47:48Atatürk ve Kemalizm Arasındaki Fark
    • Konuşmacı, Kemalizmle Atatürk'ü özdeşleştirmenin hatalı olduğunu, bu Max'ı özdeşleştirmeye benzediğini belirtiyor.
    • Atatürk'ün "Bilim ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir" sözünü örnek vererek somut bir adam olduğunu vurguluyor.
    • Atatürk'ün stratejilerini nesnel gerçekliklere göre kurduğunu, hipotezler geliştirdiğini ve test ederken yanıldığını düşündüğünde anında değiştirmekten korkmadığını belirtiyor.
    1:49:38Atatürk'ün Mirası
    • Atatürk'ün dogmatik bir metin bırakmadığını, "Manevi miras olarak aklı ve bilimi bırakıyorum" dediğini, aklın ve bilimin kendisiyle çelişirse yanında duracağını belirttiğini söylüyor.
    • Atatürk'ün Marksist olmayanlar için Marksizmin yöntemlerini eleştirebilirken, bir Marksist'in Marksizmin sonuçlarını eleştirmemesi gerektiğini örnek vererek düşünüyor.
    • İslam'da da Hz. Muhammed'in yöntemini alsalardı sürekli gelişirdiğini, ancak herkes sonucu dogmalaştırdığını, Atatürkçülerin de aynen sonucu dogmalaştırdığını belirtiyor.
    1:52:02Aydınların Sorunu ve Osmanlı'nın Batılaşması
    • Türk aydınların en büyük problemi yarım yamalak Batı bilgisine sahip olup Doğu'yu bilmediğini, Batının medya üzerine oluşturduğu teorileri bile bilmediğini söylüyor.
    • Atatürk'ün Türkiye'nin bir Arap ülkesi haline gelmemesinde çok önemli bir payı olduğunu belirtiyor.
    • Osmanlı'nın Selim'den beri 200 senelik bir batılaşma süreci olduğunu, en büyük padişahı ikinci Mahmud olduğunu, okulları yaygınlaştırdığını ve bu kurumların olmadan modern Türkiye'nin var olamayacağını vurguluyor.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor