• Buradasın

    İslam Düşünce Geleneğinde Fahreddin Er-Razi

    youtube.com/watch?v=8Emt3n9ibgw

    Yapay zekadan makale özeti

    • "Sözün Özü" programında İbrahim Halil Üçer, Ömer Türker ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Eşref Faltaş, İslam düşünce geleneğinde Fahreddin Er-Razi'nin önemini tartışmaktadır.
    • Video, İslam felsefe tarihinde 13. yüzyılın "yenilenme çağı" olarak nitelendirilmesi, Razi'nin felsefi ve kelamî düşünceleri, "tahkik" yöntemi ve entelektüel coğrafyası üzerine odaklanmaktadır. Program, İslam düşüncesinin Batıya transferi iddiasının eleştirisiyle başlayıp, Razi'nin felsefi katkıları, bilimsel bilgi anlayışı ve metafizik görüşleriyle devam etmekte, son bölümde Razi hakkında dört kitap tavsiyesi sunulmaktadır.
    • Konuşmacılar, İslam dünyasının önemli entelektüel merkezlerini (Maveraünnehir, Horasan, Meraga, Anadolu) ve Razi'nin bu bölgelerle olan ilişkisini vurgularken, Razi'nin İbni Sina'nın felsefesine tepkileri, "imamı muhakkik" olarak nitelendirilmesi ve tahkik yönteminin dört temel unsuru (tahkik, tebrik, tevfik ve teşkik) hakkında detaylı bilgiler sunmaktadır.
    00:41Programın Tanıtımı
    • Sözün Özü programında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Eşref Faltaş ile İslam düşünce geleneğinin yenilenme çağında Fahreddin Er-Razi konuşulacak.
    • Fahreddin Er-Razi, İslam düşünce tarihi araştırmacıları için bilinen bir isim olmasına rağmen, Gazali, İbn-i Sina veya Mevlana gibi isimler kadar sıkça anılmayan bir düşünür.
    • Programda 13. yüzyılın en önemli isimlerinden biri olarak, İslam düşünce tarihine büyük etkisi olan Fahreddin Razi ele alınacak.
    01:23İslam Düşünce Tarihi Yazımının Sorunları
    • İslam düşünce tarihi yazımında 12. yüzyıl sonrası dönem, Oryantalist okumanın etkisiyle İslam düşüncesinin kötürümleştiği ve bilimsel üretimin zayıfladığı bir dönem olarak algılanmaktadır.
    • Bu algı nedeniyle 12. yüzyıl ve sonrasında üretilen bilimsel ve felsefi birikim, hem düşünce tarihi araştırmacılarının hem de entelektüel bakışın taşrasında kalıyor.
    • 13. yüzyıl aslında yaygın kanaatin aksine, bilimsel ve felsefi üretime yakından bakıldığında İslam düşüncesinin "altın çağ"ı olarak görülebilir.
    03:3813. Yüzyılın Karakteristik Özellikleri
    • 13. yüzyıl İslam düşünce geleneği için "yenilenme çağı" olarak tanımlanabilir.
    • Eşref Faltaş, Fahreddin Razi üzerine sadece Türkiye'de değil küresel ölçekte üretilmiş literatürün en önemli isimlerinden biri olarak tanıtılıyor.
    • 13. yüzyıla hazırlayan arka plan, Fahreddin Razi'nin temel eserlerini verdiği 12. yüzyıldan geçmektedir.
    05:0112. Yüzyılın Önemi
    • 12. yüzyıldan sonra düşüncenin kötürümleştiği veya bittiği iddiası, bu yüzyılda yaşamış büyük entellektüellerin İslam felsefe tarihinde yok sayılmasını gerektirmiştir.
    • İbn-i Sina'nın vefatından sonra (1038) çeşitli tepkiler gelişmiştir; bunlar arasında Gazali'nin tepkisi, Şehristani'nin "el-Inşaat", Ebu'l-Bereket el-Bağdadi ve İbn Rüşd'ün tepkileri bulunmaktadır.
    • Horasan dünyasında İbn-i Sina'nın öğrencisi Behmenya, Behmenya'nın öğrencisi Lev, Lev'in öğrencisi Galan gibi bir akademik devam vardır ve Harez dünyasında Mutezilenin geliştirdiği tepkiler de önemlidir.
    07:29Fahreddin Razi'nin Yeri
    • Fahreddin Razi, İbn-i Sinacılığın tepkilerinin bir zirvesi olarak okunabilir ve kelamla birlikte ele alınması bakımından önemli bir isim olarak değerlendirilebilir.
    • Razi'nin İbn-i Sina, İbn-i Galan, Mesudi ve Gazzali gibi düşünürlerle mübahase geçtiği bilinmektedir.
    • Razi'nin sufi gelenekte de güçlü ilişkileri vardır ve 13. yüzyılın tamamını belirleyen eserler olan "Metal-i Mülali", "el-Mebahisul-Meşriki" gibi kitapları bu yüzyılda yazılmıştır.
    10:24İslam Düşünce Tarihi Yazımında Doğru Anlayış
    • İslam düşüncesinin çağdaş Batı'daki bilimsel gelişmeler karşısında açıklama gücünü yitirdiği iddiası, modern dönemde ortaya çıkmıştır.
    • Bu iddia 18. yüzyıldan önce yoktur ve hem psikolojik hem de bilimsel bir ortamda oluşmuştur.
    • İslam felsefesi ile ilgili değil, genel olarak İslam düşüncesi ile ilgili bir iddiadır.
    11:51İslam Düşüncesinin Batıya Transferi Hakkındaki İddialar
    • İslam düşüncesinin batıya transferinin 12. yüzyılda bittiği iddiası, yeni araştırmalarla yanlış olduğu gösteriliyor.
    • 12. yüzyıldan sonra batıya aktarılan İslam düşüncesi telifleri sandığımızdan çok daha fazla ve 13. yüzyılda Tusiler döneminde ve Mısır'daki tedrisatta çok sayıda batıdan öğrenci geldi.
    • İslam düşüncesinin bütününe yayılan bu iddia, sadece felsefi ilimler değil, aynı zamanda din bilimleri için de ileri sürülmüş.
    13:33İddianın Zayıf Noktaları
    • İddianın zayıf noktalarından biri, Gazali sonrasındaki dönemin literatürü üzerine ciddi bir araştırmaya dayanmaması.
    • İddianın çıkış noktası temelde Gazali'nin popülerliği ve Tehafütü'l-Felasife'de filozofları eleştirisi üzerine kurulmuş.
    • Gazali, İslam düşünce geleneğinin genel gidişatında etkili olmakla birlikte ayrıntıda etkili bir adam değildir ve felsefe kitaplarında kendisine çok atıf yapılan bir adam değildir.
    14:52Gazali'nin Etkisi ve İddianın Yanlışlığı
    • Gazali'nin eleştirileri, bilimlerin yakınlaşması ve yeni bir süreçte birbirlerinden bilgi alışverişini gerçekleştirmesine sebebiyet vermiştir.
    • Tehafüt kitabı, İslam'da felsefe geleneğinin ölmesine değil, 3. yüzyıldan sonra felsefeyle önemli ölçüde zayıflayan kelamın diyaloğunu yeniden canlanmasına sebebiyet verdi.
    • Felsefe, Gazali ile birlikte değil, Razi ile birlikte İslam dünyasında öylesine yayıldı ki her mahfile girdi ve meşrulaştı.
    16:09İddianın Desteklenme Yöntemi ve Sonuçları
    • İddiyayı ileri sürenlerin desteği, Gazali sonrasında yazılan kelam eserleri (Razi ve Seyyid Şerif'in eserleri) ve İbn Arabi'nin tasavvuf eserlerine bakmasıydı.
    • Bu iki eser öbeğinde felsefenin kelam ve tasavvufun bütün meselelerine sirayet ettiği görüldü, ancak felsefenin müstakil olarak devam eden literatürünü göremediler.
    • İddianın sonucu olarak, İslam felsefesi çalışmaları Cumhuriyet tarihinde yakın zamanlara kadar Tehafüt üzerine yoğunlaşmıştır.
    19:20İddianın Siyasi Boyutu ve Tarih Yazımındaki Sorunlar
    • İddianın siyasi bir veçesi var; 12. yüzyıl aynı zamanda İslam dünyasının Selçukluların ve daha sonra Osmanlıların hakim olduğu bir dönemdir.
    • Selçukluların ve Osmanlıların büyük ölçüde felsefe, kelam ve tasavvuf alanında alimler yetiştirdikleri bilinirken, bu iddianın siyasi arka planı vardır.
    • Batı kaynaklarında İslam felsefesi tarihi 12. yüzyıla kadar gelir, sonra 16. yüzyıla sıçrar ve Osmanlı'da gelişen kısmı ihmal edilir.
    22:04İslam Felsefesi Tarihinin Yoksunluğu
    • Türkiye'de felsefe öğrencileri, felsefe tarihi kitaplarında İslam felsefesi tarihinin büyük ölçüde dışlanıp Batı felsefesi tarihine yer verildiğini görürler.
    • İslam felsefesi tarihi, 7. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar küre ölçeğinde yegane felsefi canlılığın bulunduğu coğrafyayı temsil eder ve bin yıllık bir felsefe tarihi içerir.
    • Türkiye'deki felsefe öğrencileri, Diyarbakır, Sivas, Malatya gibi topraklarda üretilmiş bilimsel ve felsefi geleneğin yoksunu ve yabancısıdır.
    23:38İslam Felsefesi Tarihinin Temel Sorunları
    • İslam felsefesi tarihlerinde, İslam felsefesinin 7-8. yüzyıl ile 12. yüzyıl arasında üretilmiş ve sonra kaybolmuş bir şey olarak gösterilir.
    • İslam dünyasında üretilen felsefe tarihlerinde Selçuklu-Osmanlı geleneği yok sayılmıştır.
    • Batıda İslam felsefesi tarihi çalışanlar genellikle meslekten felsefeci değil, filologlardır.
    25:09İslam Düşüncesi Tarihinin Gelişimi
    • 13-14. yüzyılda İslam düşüncesinde büyük teorilerden ziyade önceki teorilerin ayrıntıları işlendi, iç tutarlılıkları sorgulandı.
    • Bugün Farabi, İbn-i Sina ve Gazali'nin ana teorilerini biliyoruz, ancak 13. yüzyıldan sonraki dönemi takip etmekte güçlük çekiyoruz.
    • 13. yüzyıldan sonra yazılan eserlerin önceki dönemin ana teorileriyle irtibatlı olduğunu söylemekten başka bir şey yapamıyoruz.
    28:40Yenilenme Çağının Tanımı
    • 13. yüzyıl, 12-16. yüzyıl arası döneme "yenilenme çağı" adı verilmiştir.
    • 12. yüzyıl öncesinde eş'ari, mutezili ve İbn-i Sinacı gelenekler içerisinde üretilen felsefi birikim, 12. yüzyıl ertesinde ciddi anlamda revizyona tabi tutuluyor.
    • 13. yüzyılda Ekberilik (İbn Arabi'nin öncülük ettiği sufi metafiziği), İsrafilik (Şehabeddin Suhreverdi'nin kurduğu okul) ve yeni eş'arilik gibi yeni düşünce gelenekleri ortaya çıkmıştır.
    31:02İslam Dünyasının Merkezi Coğrafyası
    • İslam dünyasında Endülüs kadar önemli bir coğrafya Horasan, Maveraünnehir (Meraga) bölgesidir.
    • Endülüs'te yetişen önemli yazarlar bu tarafa geldikleri zaman şöhret bulmuşlardır.
    • İslam dünyasının kalbi bu coğrafyadır.
    31:35İslam Entelektüel Merkezlerinin Coğrafi Konumları
    • Maveraünnehir, Seyhun ve Ceyhun nehirleri arasında yer alan, Buhara, Semerkant ve Taşkent gibi şehirleri içeren, Hanefiliğin merkezi ve 12-13. yüzyıllarda büyük düşünürlerin ortaya çıktığı bir bölge.
    • Harezm, Razi'nin gençlik yıllarında Mutezile felsefesini öğrendiği ve halkın entelektüel yeterliliği yüksek olduğu bir bölge.
    • Horasan, Afganistan'ın kısmi sınırlarından İran sınırlarına kadar uzanan, Bel, Herat, Nişabur, Gazne ve Serahs gibi merkezleri içeren İslam entelektüelinin en büyük zirvelerinden biri.
    35:01İslam Dünyasının Diğer Önemli Merkezleri
    • Meraga, Arar Gölü'nün yanında bulunan, 12. yüzyılda İslam entelektüel geleneklerin ortak bir havuzu anlamında bir tedris merkezi.
    • Musul, Irak, Şam ve Anadolu'daki Kayseri, Malatya, Sivas, Konya, Mardin gibi bölgeler, Sühreverdi ve İbnu'l-Arabi gibi düşünürlerin etkili olduğu coğrafyalar.
    • İslam dünyasının en canlı olduğu dönemlerde (4. yüzyıldan itibaren) etkili olan merkezler: Bağdat, Maveraünnehir, Horasan ve Anadolu.
    38:00İslam Dünyasının Merkezlerinin Özellikleri
    • Maveraünnehir bölgesi, teorik bilimlerin pratik hayatla birlikte yoğun ve eş zamanlı olarak götürüldüğü, Hanefi ve Mutezili düşünceyi barındıran bir bölge.
    • Horasan, Maveraünnehir ve Meraga bölgeleri, akli ilimlerin merkezi olarak ön plana çıkmış, Razi ve İbni Sina gibi düşünürlerin Bağdat'a gitmeyi düşünmedikleri bölgeler.
    • 13. yüzyılda Moğol istilasından sonra büyük göçlerle birlikte İslam dünyasının merkezi Anadolu ve Azerbaycan'a doğru kaymıştır.
    40:55Razi'nin Coğrafi Geçmişi
    • Razi'nin doğum yeri Rey, bugün Tahran'ın doğusunda kalan ve hemen yanında Alamut bulunan bir yer.
    • Razi, Hemedan, Tebriz, Meraga, İsfahan, Nişabur, Serahs, Merve, Harezm, Buhara, Taşkent, Fergana ve Multan'a kadar geniş bir coğrafyada gezmiş.
    • Safevilerden önce İran bölgesi, günümüzde olduğu gibi Şii değil, Sünniliğin kalesi olarak biliniyordu.
    42:49İslam Coğrafyası ve İlişkiler
    • Maveraünnehr ve Horasan coğrafyası ile Rum (Anadolu) arasında siyasi sınırları aşan güçlü bir ilişki vardır.
    • Mevlana gibi Horasan erenleri Anadolu'ya gelerek bu ilişkiyi güçlendirmiştir.
    • Safevilerin Horasan bölgesinin bir kısmını işgal etmesi, İslam dünyasının başına gelen en büyük felaket olarak görülür ve Maveraünnehir, Harezm ve Anadolu arasındaki ilişkiyi koparmıştır.
    44:24Osmanlı Dönemi Coğrafyası
    • Osmanlı döneminde hakim olan düşünce coğrafyası Hindistan'dan başlayıp, Maveraünnehir, Hazar Denizi, Karadeniz, Balkanlar ve Mısır'a kadar uzanmıştır.
    • Safevilerin baskısıyla Horasan'daki Sünni alimlerin bir kısmı Hindistan'a, diğer kısmı İstanbul'a geçmiştir.
    • Anadolu'daki kurucu isimlerin büyük çoğunluğu Horasan'dan gelmiştir.
    45:53İslam Düşünce Geleneği
    • Tecrit, Osmanlı'da kelam dersinde en üst düzeyde okutulan resmi bir ders kitabıdır.
    • 13. yüzyıldan sonra Irak coğrafyası, İslam düşünce geleneğinin dışında kalmıştır.
    • Razi'nin gezdiği coğrafya, Anadolu, Tebriz, İsfahan, Rey, Nişabur, Merve ve Harezm'i kapsar.
    47:34İran Coğrafyasının Şiileşmesi
    • İran coğrafyasının Şiileşmesi, İslam dünyasının doğusuyla batısı arasındaki irtibatı koparmak yerine, bu coğrafyanın kendi içine kapanmasına sebep olmuştur.
    • İran coğrafyasının Şiileşmesi, İslam dünyasında merkez olma iddiasını kaybetmesine neden olmuştur.
    • Bugün Hindistan ve Pakistan'da, Maveraünnehir'de okutulan metinler hala aynıdır.
    49:25Razi'nin Eserleri ve Etkisi
    • Razi'nin eserlerinin tarihi neredeyse hicri 700-800 yıllarını geçmemiştir.
    • Osmanlı alimleri Razi'ye yapılan atıflar doğrudan Razi'nin eserlerine değil, Vakıf ve Makasıt üzerinden yapılmıştır.
    • Razi, Selçuklu-Osmanlı düşünce geleneğinin kurucu babası olarak kabul edilir ve akli ilimlerde Molla Fenari'nin icazetinde Razi'ye son verilmiştir.
    54:19Razi'nin Eserleri ve Önemi
    • Razi'nin bazı eserleri bilimsel neşirleri yapılmış olsa da, bir kısmının neşirleri hala yapılmamış durumdadır ve Anadolu'daki farklı yazma eser kütüphanelerinde henüz neşredilmeyi bekleyen birçok eseri bulunmaktadır.
    • Razi, "İmamı Muhakkik" (muhakkiklerin önderi) ve "İmam Müşekkiki" (eleştirel düşünür) olarak nitelendirilir.
    55:35Tahkik Yöntemi
    • Tahkik, bir düşünceye veya konuya yöneltilen güçlü eleştirilerdir; zayıf eleştiriler ise şüphe olarak adlandırılır.
    • Razi'ye göre tahkik yöntemi, bir yazım tarzı olup, desteklemek veya reddetmek için kurulu bir yöntem değil, geleneğin ortaya koyduğu düşünceleri kendi konumlarında anlatmaktır.
    • Tahkik yöntemi, meseleleri delilleriyle detaylı olarak anlatmak, eleştirileri ortaya koymak ve eleştirilerin eleştirisini yapmaktır.
    57:33Razi'nin Yazım Tarzı
    • Razi, orjinalliğini tahkikte ve tebrikte bulur; tebrik, eserlerin konu düzeninin yeniden ifade edilmesidir.
    • Razi'nin yazım tarzında dört temel kavram vardır: tahkik (eleştirel okuma tarzı), tebrik (bilimsel metinleri yeniden organize etme), tevfik (farklı felsefi geleneklerdeki benzerlikleri keşfederek yeni teoriler ortaya koyma) ve teşkik (eleştirileri ve fecilikle eleştiriyi birleştirme).
    1:00:18Tahkik Yönteminin Özellikleri
    • Razi'ye göre hakikate ulaşma noktasında gelenekle ilişkinin üç yolu vardır: gelenekleri eleştirmeden benimsemek, düşünmeden reddetmek ve eleştiri süzgecinden geçirerek değerlendirmek (tahkik).
    • Tahkik, akıllı birinin ortaya konulmuş görüşlerin haklı gerekçelerini tespit ettikten sonra onu terk etmemesi veya doğru kabul edilen bir görüşün yanlış olduğu delilleri bulunursa reddetmesi gerektiği anlamına gelir.
    • Muhakkik bir düşünürün özelliği, kendisinden önceki düşünürlere ait eserlerde ne mutlak kabul ne de mutlak red yapmak, ortaya konulan görüşlerin gerekçelerini teşhis ederek bunların hala makbul olup olmadığını tespit etmektir.
    1:01:58Tahkik Kavramı ve Razi'nin Eleştirel Yaklaşımı
    • Tahkik, herhangi bir düşünceye ulaştığı iddia edilen yöntemi izleyerek o sonuca ulaşma çabasıdır.
    • Eleştirel okuma, daha önce bu yöntemle sonuca ulaşanların nereleri es geçtiğini, nereleri yanlış anladığını ve yaptığı tespitlerin hangi eleştirilere açık olduğunu ortaya koyma ameliyesidir.
    • Razi, sadece bir eleştirel okuyucu değil, aynı zamanda İslam düşüncesinin en önemli tarihçilerinden biridir ve düşüncenin yöntemini izleyerek sonuca gitme çabasının basamaklarını ortaya koymuştur.
    1:04:17Razi'nin Felsefi Yaklaşımı
    • Tahkik yöntemi kaçınılmaz olarak kuşku gerektirir; öncekilerin söylediklerini kuşku olmazsa zaten yürümeyecek.
    • Razi'nin en önemli başarılarından biri, önceki kelam ve felsefe geleneğinde dile gelen teorileri yeniden problematize etmesidir.
    • Razi, büyük düşünürlerin ortaya koyduğu teorilerin alt problemlerini ortaya çıkarmış ve bu problemleri sonraki döneme doğru değil, geriye doğru da yükleme yapmıştır.
    1:07:51Razi'nin Eserleri ve Bilimsel Katkıları
    • Razi'nin tespit edilebilir eser sayısı altmıştan fazla olup, bunların ciltte olduğu düşünüldüğünde yüzden fazla eseri vardır.
    • Razi, kendi çağında altmışa yakın bilim tespit edip, bu bilimlerin neredeyse tamamında eser yazmıştır.
    • Razi'nin kitapları, o dönemde bilimin geldiği noktayı tespit etmemizi sağladığı için çok belirleyici bir dönüm noktasına dönüşmüştür.
    1:11:08Razi'nin Bilimsel Bilgi Teorisi
    • Razi'nin felsefi katkısını değerlendirmek için bilimsel bilgi ve geçerlilik meselesi ele alınmıştır.
    • Razi, beşeri bir akılın ilimde (metafizik dahil) cezve yakine kesinliğe ulaşması mümkün olup olmadığını tartışmıştır.
    • Razi'nin teorisi, bilimsel bilgi ve kesinlik arayışı bağlamında, bilimsel teorilerin kesinlik değeri ile ilgili değerlendirmelerde bulunmayı mümkün kılan yepyeni bir teori sunmaktadır.
    1:13:10Razi'nin Bilimsel Yaklaşımı
    • Metafizik meselelerde kesinliğe ulaşmak mümkün gözükmüyor, ancak en üst dikkate alınabilecek maksat bir eş ve ahlak olarak değerlendirilebilir.
    • Razi, bilimsel bilginin öncülleri ile ilgili olarak, evveliyat, müşahadet ve mücerrebat gibi bilgilerin mantıklı kıyasta öncüller tertip edildiğinde kesin bir sonuca ulaştıracağını belirtmiştir.
    • Razi, bilimin bazı noktalarda otoriteye dayalı bilgi üretme seviyesinde olduğunu, bazen şöhrete dayalı bilgi üretme seviyesinde olduğunu, nadir yerlerde ise bilimsel hale geldiğini ifade etmiştir.
    1:16:45Razi'nin Kuşkucu Tavrı
    • Razi, bilimsel bilgi itibariyle ulaştığı noktada, benden beşyüz yıl sonrası için bile geçerli olacak nihai teori beklemememiz gerektiğini vurgulamıştır.
    • Razi'nin "vakıf" (duraksama, karar vermemek) tavrı, delillerin eş güçlü olması durumunda karar verememe durumunu ifade eder ve bu eleştirilen yönüdür.
    • Razi, tevakkuf (duraksama) tavrını ilerleyen zamanlarda evla ve ahlak (en uygun değilim, en önce) olarak nitelendirmiştir.
    1:19:15Razi'nin Metafizik Görüşü
    • Razi, metafizik konusunda duyu verilerinin, aklın kendine özgü verilerinden daha üstün olduğunu iddia etmiştir, bu da Platoncu bir tavırdan ziyade daha Aristocu bir tavıra yakın olmak demektir.
    • Metal-ib eserinde Razi, insanı merkeze alarak bölümlendirmiştir: insanın öncesi, şimdisi ve sonrası.
    • Razi'nin şüpheci tavrı erken dönem eserlerinden itibaren var olup, sadece akla değil, aynı zamanda müşahedeye (beş duyusundan gelen şeylere) de yöneliktir.
    1:22:28Razi'nin Felsefi Önemi
    • Razi'nin bilimsel sahalar için kuşkucu tavrının geçerli olduğu ittifakla kabul edilen bir görüş olmasına rağmen, metafiziğin aklın zorunlu bilgileri üzerine inşa edildiğini söylemesi, metafizikçi filozoflar geleneğinden bir kopuşu temsil etmektedir.
    • Bu eleştirel-kuşkucu perspektif, İslam düşünce geleneği ve mevcut bilimsel geleneklerle irtibatlı olarak nasıl sahiplenip güncelleyeceğimiz hususunda ayrı bir program yapılması gerektiği düşünülmektedir.
    • Fahrettin Er-Razi'nin çalışmaları çağımız yeterince ele alınmamıştır ve Eşref Altaş'ın "Fahrettin Er-Razi'nin İbn-i Sina Yorumu ve Eleştirisi" kitabı, Razi'nin felsefi yönünü aydınlatmaktadır.
    1:24:53Fahrettin Er-Razi Hakkında Bir Derleme
    • Fahrettin Er-Razi'nin çeşitli yönleriyle tanıtılan bu kitap, konuyla ilgili bilimsel birikimi özgün makaleler yoluyla derinlemesine ele alarak kaynaklık etmeyi amaçlayan bir derlemedir.
    • Eserde Razi'nin hayatı, eserleri, İslam düşünce tarihindeki yeri ve katkıları, geçmiş, birikim ve Razi sonrası dikkate alınarak inceleniyor.
    • Kitap, Razi'nin orijinal yönüne, metodik farklılığına ve başlattığı dönüşüme işaret ederek yöneltilen eleştirilere de yer veriyor.
    1:25:49Allah'ın Fahrettin Er-Razi Kitabı
    • Kelam ve tefsir ilimlerinde büyük şöhrete sahip olan Fahrettin Er-Razi'nin kitabı İbrahim Coşkun'un çevirisiyle yayıncılık tarafından yayımlandı.
    • Razi bu eserinde Kur'an ve hadislerde Allah'ı tefsif eden ifadeleri anlama biçimini ele almakta ve bütünlük ve derinlikten yoksun olduğu gerekçesiyle eleştirmektedir.
    • Razi'ye göre, Allah'ın haberi sıfatlarını bildiren ayet ve hadislerin lafızda kalan veya literalist tarzı anlaşılması aslında gerçek anlamdan uzaklaşmaktan başka bir şey değildir.
    1:26:24Fıkıh Usulü Fahrettin Er-Razi Mektebi
    • Tuncaybaşoğlu'nun yazdığı bu kitapta Fahrettin Er-Razi mektebi ve usulleri ele alınıyor.
    • İslam Araştırmaları Merkezi tarafından sunulan çalışmayla Razi'nin usul görüşleri, El-Mahsul etrafında oluşan literatür ve Razi mektebine mensup olan yedi usulcü tanıtılıyor.
    • Mektebin usul görüşleri ve yazı üslubuyla ilgili özellikleri tespit ediliyor.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor