• Buradasın

    Hakikat, Post-Truth ve Modernite Üzerine Felsefi Bir Sohbet

    youtube.com/watch?v=YIxt7OpKyYA

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, bir sunucu ve konuk Yalın Alpay arasında geçen, felsefe ve akademik bir sohbet formatındadır. Yalın Alpay, ekonomi, siyaset, felsefe ve sanat alanlarında yazan ödüllü bir yazar ve Avangart YouTube kanalının sahibidir.
    • Sohbet, "hakikat" ve "post-truth" kavramlarının tarihsel gelişimini, epistemolojik boyutlarını ve toplumsal etkilerini ele almaktadır. Video, internet öncesi ve sonrası kitle iletişim sistemlerinin karşılaştırmasıyla başlayıp, modernite ve postmodernite arasındaki temel farkları, bilimselliğin tarihsel gelişimini ve sonuçlarını incelemektedir. Konuşmacılar, Kant'ın felsefesi, Descartes'ın kuşkuculuğu, matematiksel ve mantıksal temsillerin gerçekliği nasıl temsil ettiği gibi konuları tartışmaktadır.
    • Sohbette ayrıca paradigmaların nasıl kendilerini över, sorunlarını göstermez ve zaman içinde nasıl değiştiği, bilimselliğin ırkçılığa yol açması, İkinci Dünya Savaşı sonrası postmodernitenin hızlanması ve popülizmin riskleri gibi konular da ele alınmaktadır. Konuşmacılar, gerçekliğin tanımı olmasına rağmen var olup olmadığı bilinmediği ve kavramların işlevsel olduğu ancak güçlü olana hizmet ettiği fikrini paylaşmaktadır.
    Post-Truth Kavramı ve Konuk Tanıtımı
    • Dünyayı olduğu gibi değil, yorumladığımız gibi görüyoruz ve bu durum felsefenin ve bilimin beyhude bir çaba olduğuna dair bir yere getiriyor.
    • Konuk Yalın Alpay, ekonomi, siyaset, felsefe ve sanat gibi alanlarda yazan ödüllü bir yazar ve Avangart isimli bir YouTube kanalı sahibi.
    • Konuşmacı, Yalın Alpay'ın "Yalanın Siyaseti" ve "Yapıt Söküm" kitaplarını ele alarak hakikat meselesini tartışmak istiyor.
    03:37Post-Truth Kavramının Doğuşu
    • Yalın Alpay, 2017'de yazdığı kitapta post-truth kavramını ele almış ve bu kavram zamanla kendisine yapışmış durumda.
    • Post-truth bir dönem olarak görülüyor ve henüz kapanmamış durumda, ne zaman kapanacağına dair bir bildirge vermiyor.
    • Post-truth siyasi bir kavram olup, popülizmle birlikte demokrasinin negatif evrimleşmesiyle ortaya çıkmış.
    05:02Demokrasi ve Popülizm
    • Temsili demokrasi, seçmeni kendisine en çok benzeyen kişiyi meclise göndermeye yöneltiyordu, ancak II. Dünya Savaşı öncesinde bu eğilim bunalıma girmiş.
    • II. Dünya Savaşı sonrasında demokrasi, bağımsız kuruluşlar kurarak (Merkez Bankası, Dünya Bankası, IMF, yargı gibi) teknokratların politika üretmesine elverişli bir ortam sağlamış.
    • Popülistler iktidara gelir gelmez "bize yeni bir anayasa lazım" diyerek mevcut anayasaya uymamalarının meşrulaştırıcısı olarak kullanılıyor.
    09:28Türkiye'de Post-Truth
    • Post-truth'u ortaya çıkaran şey internetin kendisiydi ve interneti öncelikli olarak kullanan ülkeler diğerlerine göre daha hızlı popülist hale gelmiş.
    • Türkiye bu konuda öncülerden biriydi çünkü genç nüfusu çok fazlaydı ve teknolojiye entegre yüksekti.
    • Gençlerin ekonomik durumları iyi olmadığı için gerçek hayatı deneyimlemek yerine sosyal medyada varlıklarını duyurma konusunda daha isteklilerdi.
    10:31Kitle İletişim Sisteminin Yapısı
    • Kitle iletişim araçları için okullar kurulmuş, editörler ve sahipleri var, ancak bu koltuklara sahip olmak için çok fazla eğitim, tecrübe ve bilgi gerekiyor.
    • Seçkinlerin oluşturduğu sistem rasyonalitenin dışında haberler yapsa da, bunların meşrulaştırılmasını mutlaka rasyonalite aracılığıyla yapıyordu.
    • Yalan haberler de rasyonalite aracılığıyla meşrulaştırılırdı, çünkü burjuvazinin ürettiği homo economicus tasarımı olan insana göre insanın bir özü yoktur.
    11:52Homo Economicus ve Rasyonalite
    • Homo economicus kendi maddi dünyasının çıkarları için yaşayan, materyalist bir bakış açısıyla dünyayı gören ve maddi varlığını arttırdığı zaman mutlu olacağına inanan bir varlıktır.
    • Dünyaya bu açıdan bakan homo economicus, her şeyi rasyonel görmeye alışmıştır çünkü maddi dünya irrasyonel hareket etmez.
    • Seçkinlerin kitle iletişim araçlarıyla doğru veya yanlış, çarpıtılmış veya hileli olsun bütün haber akışları eğitim görmüş, editoryal bir denetimden geçmiş, çok az sandalyeye sahip olan birkaç kuruluşun çalışanları tarafından merkezden çevreye doğru yayılan haberler ve iletişimler olarak gerçekleşiyordu.
    13:04Pasif Veri Alış ve Anti-Seçkinler
    • Televizyon izlerken televizyona geri bildirimde bulunamaz, kitap okurken yazara geri bildirimde bulunamaz, bu durumda okuyucu veya izleyici pasif bir veri alışına sahiptir.
    • Anti-seçkinler başkasının kurduğu dünya tasarımını yaşar, bu durumda seçkinler yüksek, anti-seçkinler düşük bir dünya tasarımı içindedir.
    • İnternet, sosyal medya ve internet gazeteleri sayesinde iş bulamayan veya mesleki okullarda okumamış kişiler de gazete kurabildiler.
    14:48İnternet Gazetelerinin Özellikleri
    • İnternet gazeteleri seçkin bir geçmişten, eğitimden, editoryal durumdan geçmedikleri için, dünyayı normal günlük yaşamlarında nasıl dillendirip yorumluyorlarsa, gazete haberlerinde de zorunlu olarak bu şekilde kendilerini ve yorumlarını dışa vurdular.
    • Bu gazeteler genellikle olayların rasyonel yerlerine değil, sansasyonel yerlerine, dedikodu versiyonlarına veya clickbait (dikkat çekmesi için) uydurulmuş haberler şeklinde inşa edilmiş, rasyonalite ile hiçbir ilintisi olmayan ve derinliği olmayan metinler sunuyorlardı.
    • Bu evrim popülizmi tetikledi çünkü seçkinlerin yazdığı yazıları okuyan, çektiği programları izleyen kişiler bu konuşmaların ya da yazıların çoğunu anlamlandıramıyorlardı.
    17:27Okuyucu Kral Hale Geldi
    • İnternet gazetelerinde hangi haberin veya videonun daha çok izlendiği internetin ve bilgisayarın bize sağladığı olanaklar sayesinde öğrenilebilir bir şey haline geldi.
    • Bu kapitalist alım-satım ilişkisi içerdiği için daha çok dolaşıma sokulabilecek haberlerin daha çok okunan olanlardan geçtiği anlaşıldı ve en çok okunan haber tarzı genelleşti.
    • Okuyucu kral hale geldi çünkü rasyonalitenin çerçevesini izlemez, çünkü toplumlarda seçkinler az, vasatlar çoktur ve bu nedenle bir seçim kararı genellikle en çok okunan haber tarzı tarafından belirlenir.
    19:44Piyasa Ekonomisinin Etkileri
    • Serbest piyasa içine bırakıldığında, orijinal ve zorlayıcı olanların değil, yenilik içerenlerin değil, daha kolay anlaşılabilen ve rahatlatıcı olanların tercih edildiği görülüyor.
    • Yenilik her zaman bir zorlama getirir çünkü eskinin ölçütleriyle değerlendirilemeyen şey yenidir ve yeni ölçütlerle değerlendiren birisiyle karşılaştığınızda, onu sınamak için katılımcı olarak sürece dahil olmanız gerekir.
    • Piyasa ekonomisinin dinamikleri seçkin olanı silip süpürür, seçkin olan az sayıda kişiye hitap eder biçimde kalır ve kitle iletişim aracı artık patron okuyucuysa, okur kendi istediği versiyonu isteyecektir.
    22:05İnternet Sonrası Dünyada Psikolojik Kırılma
    • İnternet sonrası dünyada geniş kitleler psikolojik olarak büyük bir kırılma yaşadı ve bu kırılma geniş kitlelerin psikolojisi için verimli oldu.
    • Bu kırılma, dünyanın genelini anlamlandırma, siyaset kurma, ekonomi, temel bilimler ve mühendislikte yeni fikirler geliştirme anlamında ters bir verimlilik yarattı.
    • Psikolojimizi yasaklı maddeler de iyi tutar, ancak bu maddelerin kullanımından sonra geniş zamanımız kitler ve diş çürüğü gibi hep daha kötüye gider.
    23:05Anti-Seçkin Yaklaşım
    • Toplumun en geniş kitlesine sahip olanlar, kendi söylediklerini dolaşıma sokabilen ve kendi gibi düşünenler, sosyal medyada kendi düşüncelerinin doğru olduğuna dair izlenim yarattı.
    • Anti-seçkin yaklaşım, seçkinleri yalancılar olarak nitelendirir ve onların süslü laflarla egemenlik kurduğunu iddia eder.
    • Anti-seçkinler, seçkinlerin düşüncelerini "laf salatası" olarak nitelendirir ve bu laf salatasının kendilerini kandırmak ve baskılamak için kullanıldığını düşünürler.
    24:32Dil ve Sözcük Hazinesi
    • Günümüzde doğruluğun ne olduğunu dil felsefesi belirliyor ve dünyayı olduğu gibi değil, yorumladığımız gibi görüyoruz.
    • Dünyayı inşa ettiğimiz bir mekan olarak görürüz ve bu yapıda kavramlara ve kavramları oluşturan sözcüklere ihtiyaç duyarız.
    • Bir soyutlama anca dil aracılığıyla ifade edilebilir, örneğin "post-truth" gibi kavramlar sözcük olarak paketlenmeden anlamlandırılamaz.
    26:03Kavramların Önemi
    • Kavramlar, dilsel olarak inşa edilen düşünceleri transfer etmek için zorunlu olarak kısa bir hikaye (papağan hikayesi) olarak paketlemek zorunda kalırız.
    • Dil bir fotoğraf ya da resim değil, tek bir hamlede görülebilen bir şey değil, zorunlu olarak bir sıralaması vardır.
    • Kavramsal olarak paketlemezsek ve her seferinde ayrıntılı anlatırsak, iletişimimizi sakatlar ve karşı taraf dinlemeyi tercih etmez.
    28:58Sözcük Hazinesinin Değişimi
    • İnternet öncesindeki dünyada geniş kitlelerin sözcük hazineleri çok azdı, günde yaklaşık 200 kelimeyle konuşuyorlardı.
    • Seçkinler ise günde yaklaşık 4000 kelimeyle konuşuyordu, bu da dünyayı betimlemek için yeterli bir kelime sayısı değildi.
    • İnternetle beraber popülist akım başladı ve geniş kitlelerin sözcük dağarcığı 600'lere çıkınca, eskiz çizmek mümkün oldu ve bu gerçeklik hissi verdi.
    30:59Post-Truth ve Hakikat
    • Post-truth, hakikatin yok edilmesi değil, öneminin kalmamasıdır.
    • Modernite hakikate ulaşmayı arzuluyordu, ancak hakikate erişme meselesi "benim inandığım şeyin hakikat olmasıyla" yer değiştirdi.
    • Hakikat zorunlu olarak sosyal hakikattir, ancak ilk defa kitleye bırakıldı bu tercih.
    32:14Ses Eşiği ve Post-Truth Meselesi
    • İnsanlar çok tiz ve çok bas sesleri duymaz, sadece minicik bir ses aralığını algılarlar ve duymadıkları sesler için "yok" hükmünde olurlar.
    • Post-truth meselesi sadece siyasi eleştiri değil, epistemolojik bir meseledir ve bu konuda felsefi bir tartışma yapılabilir.
    • Dünya, gerçekliğin kendisinde olduğu şeyden değil, ona ilişkin bir tasarımdan bahsedilmelidir.
    33:44Objektiflik ve Subjektiflik
    • Objektiflik aslında kaynaşmış subjektifliktir; nesnel bilginin amaçlanmasından bahsedilirken, öznenin damgası göz ardı edilir.
    • Gerçekliğin kendisini gerçeklikte olduğu haliyle aramak yanlış bir bakış açısıdır, çünkü nesne, onu damgalayan öznenin damgasını taşır.
    • Kant'ın felsefesinde şeyin kendisiyle nesneyi birbirinden ayırdıktan sonra postmodernizm kaçınılmaz görünür.
    35:41Postmodernizm ve Hakikat
    • Post-truth bir sonuç olup, üzerine yaslandığı nedenlerden biri postmodernizmdir.
    • Hakikat, öznenin dünyayla kurduğu ve ortaya koyduğu bilginin değerine dair bir şeydir.
    • Hakikatin tanımını doğru bir şekilde ele almak, bilgimizin geçerliliğini sınamak mümkün hale gelir.
    37:00Doğruluk ve Görelilik
    • Postmodernizm ile gerçekliğin kendisinde olduğu haliyle kavranılmasının imkansız olduğunu söylemek, mutlaklık ve görelilik arasında bir yerlerde doğruluk olduğunu gösterir.
    • Umberto Eco'nun yorum ve aşırı yorum meselesinde, sanatçı istemeden bir çerçeve sunar ve bu çerçeve yorumun doğruluğunu sınar.
    • Gerçekliğin kendisini algılayamasa bile, ona ilişkin ortaya koyulan bilgiler gerçekliğin kendisi tarafından sınanır ve "kesinlik" mutlakiyet olmasa da "kesinlikle yanlış" veya "daha doğru" denilen şeyler vardır.
    39:07Kant'ın Fenomenler ve Numenler Dünyası
    • Kant'ın fenomenler ve numenler dünyasını ikiye ayırması, dünyanın ele geçirilebilir olmasına bir posta koyuyor.
    • Beden imtiyazlı felsefelerde (örneğin Nietzsche'nin felsefesi) beden ön planda olup, perspektivizmin bedenin dünyadaki konumu ve verinin farklı tınlaması gibi meseleler var.
    • Arus ortaya çıktığında, herkesin mantıksal işletim sistemini kullandığı için ulaşabileceği bir yer haline geliyor.
    40:06Matematik ve Mantık İşletim Sistemi
    • Matematik örneğinde olduğu gibi, yanlış yapabiliriz ama yanlış yaptığımızı anlayıp orijinale dönebiliriz.
    • Matematik sadece bizim işletim sistemimiz olduğunu gösterir ve hepimizde aynı işletim sistemi vardır.
    • Hepimiz bir konuda aynı kanıya varabiliyorsak, bu onun gerçekten gerçek olduğunu göstermez, sadece ortak mutabakata varabiliyoruz ve bunun için kişisel deneyime gereksinim duymuyoruz.
    40:54Sayıların Felsefi Sorgulaması
    • Goethe'nin bir mektubunda, "iki kere iki dört etmez" ifadesinin sadece şimdilik kısaltılması olduğu belirtiliyor.
    • İki diye bir şeyin olmama ihtimali zihnimde büyümeye başlıyor.
    • Sıfır bir şeyin yokluğudur, bir bir şeyin varlığıdır, iki ise sorunludur çünkü bir şeyden iki tane olabilir mi?
    42:04İnsan ve Sayılar Arasındaki İlişki
    • İki insan konuşurken, bu yaklaşım insanları insan kategorisinde indirgemiştir.
    • Cinsiyetlerimiz, yaşlarımız, boylarımız, düşüncelerimiz, geçmişimiz, biyolojimiz, DNA'mız ve yaşadığımız dünya bambaşka olduğundan, insan olarak iki şeklinde indirgenmek haksızlık ve gerçekliğe isabetsiz bir yaklaşım.
    • Düşünme pratiğimiz mantık ve matematik olduğu için dünyada haritasız kalacağımızdan, dünyanın kendisini göstermeyen haritayı matematiksel temsil etmeye çalışırız.
    42:43Temsil Krizi ve Gerçeklik
    • Matematikle veya mantıklı temsil etmeye çalışırken temsil kriz üretir çünkü her zaman yanlıştır.
    • Bir sandalyeyi düşünün, farklı malzemelerden oluşsa bile, hepsi birdir çünkü işletim sistemimizin kapasitesizliğinin sonucu olarak bir isabetsiz girişimdir.
    • İnsan olmak dünyayı algılamak için yetersiz olmak anlamına geldiği için sürekli bir kriz içindeyiz.
    44:04İstanbul Örneği ve Gerçeklik Algısı
    • İstanbul'dan söz ettiğimizde, herkes yanlış İstanbul temsilleri ile doludur.
    • İstanbul'un gerçeği, Mimaroba'dan Tuzla'ya kadar olan alandaki bütün beton çatlakları, çimenler, kediler, otomobiller, sahiller, salyangoz izleri ve kütüphanedeki kitaplara kadar her şeydir.
    • Zihnimiz gerçekliği dışarıdaki herhangi bir varlığı içine alma kapasitesine sahip değil, bu nedenle İstanbul için sadece üç-dört tane silik referans noktasından başka bir şey değildir.
    45:36Kent Algısı ve Sosyal Hakikat
    • Kent amorftur, bizler için başka başka semtler ve aralarındaki yollar olmadan referans noktaları şeklindedir.
    • Kent darmadağınık, başkası için anlam taşımayan, farklı imajlardan oluşturulmuş, teyellenmiş, sıkı bir dikime uğramamış, her an çözülebilecek bir hayaller bileşimidir.
    • Matematik ve mantık zorunlu olarak böyledir, hepimizin böyle düşünmesi onu gerçek kılmaz, sadece türümüzün bu şekilde işletim sistemine sahip olduğunu gösterir.
    46:22Sosyal Hakikat ve Bilim
    • Sosyal hakikatin inşası matematik ve mantık sayesinde mümkündür.
    • Bilimsellik (pozitivizm) kendisini başarı kazandıkça şaşmayan, dünyanın bütün gerçeklerini anlayabilecek, yeterince vakit geçtiğinde dünyanın gizlilerini tek tek çözdüğünde bütünüyle anlaşılabilir bir dünyaya ulaşacağını vaat eden bir düşünüştü.
    • Bu düşünüş gerçekleşmedi ve gerçekleşmediğini bilim kendisine o zamanlar gösterdi.
    47:22Paradigmaların Özellikleri
    • Bir paradigma kendisini över, sorunlarını göstermez ve en güçlü yanlarını ön plana çıkarır.
    • Pop Star yarışması örneğinde, jüri üyeleri müzikaliteden çıkıp hayat dersi vermeye odaklandılar ve tek bir konuda bilirkişi olarak ilan edildiklerinde, diğer konularda da kendilerini iktidar sahibi olarak algıladılar.
    • Her paradigma, kendisinden önceki paradigmanın poz yapma konumunun sarsılmasıyla birlikte çıkan ufak tefek hataların yavaş yavaş birilerinin gözüne çarpmasıyla, o dönemin dünya tasarımı yanlışmış hissinin zihinlerde uyanmasıyla beraber yeni bir dünya tasarımına atılır.
    54:45Paradigmaların Değişimi
    • Güneş örneğinde, ortaçağ'daki güneşle günümüzdeki güneş fiziksel olarak aynı olsa da, paradigmalar değiştiği için aynı değildir.
    • Sosyal varlıklar olduğumuzdan ve veri alışverişini konuşarak yaptığımızdan, içine doğduğumuz coğrafyanın, kültürün, toplumun ve tarihin verilerini önyargılar olarak çekeriz ve bunları hakikat olarak algılarız.
    • Paradigmalar genellikle yavaş yavaş değişir, ancak bazen büyük bir yarılma olur; devrimler, darbeler ve travma gibi ani değişimler paradigmaları sarsabilir.
    58:16Bilim ve Paradigmalar
    • Bilim de inşa edilmiş zihinsel bir süreçtir ve modernizmin kullandığı büyük bir motordur.
    • Bilim de diğer paradigmalar gibi eleştiriye uğramaya başlar ve zamanla gücünü yitirir.
    • Postmodernizm, bilimin eleştirisine uğramasıyla güçlenir ve "post-truth" olarak bilinen bir duruma ulaşır.
    58:51Modernite ve Bilim
    • Modernite güçlü bir çıpa olarak kendinden önceki soyluları ve din adamlarını elimine edip kent soylu orta sınıfı, teknokratları ve akademisyenleri ortaya çıkarmıştır.
    • 19. yüzyıldaki değişimden önce herkesin felsefe doktoru olduğu için bugün doktora yaparken felsefe doktoru olmak gibi bir durum oluşmuştur.
    • Felsefe, inanç gibi yanlışlanamaz çünkü varsayımları maddi deneyime elverişsizdir.
    1:00:21Descartes'ın Kuşkuculuğu
    • Descartes, felsefedeki varsayımın boşa çıkmasının temsili olarak ve Batı felsefesinin kurucusu olarak önemlidir.
    • Descartes her şeyden kuşkulanmıştır: uzaktaki cisimlerin küçük görünmesi, yakındaki cisimlerin büyük görünmesi, renklerin değişmesi, rüyaların gerçekliği gibi konularda.
    • Descartes, matematikten bile kuşku etmiştir çünkü çok zeki insanların bile matematikte hata yaptığını görmüştür.
    1:03:55Hümanizm ve Modernizm
    • Descartes, hiçbir şey yoksa bile kendisinin var olduğunu, çünkü bir şeyler düşünüyor olduğunu fark etmiştir.
    • Bu durum, Tanrı merkezli dünya tasarımından insan merkezli dünya tasarımına (hümanizm) geçiş anlamına gelmiştir.
    • Modernizm, deneysellik aracılığıyla maddi gücü ve olanakları artırmayı amaçlamıştır.
    1:06:49Bilim ve Felsefe Hakkında Tartışma
    • Matematiksel gerçekliğin yanlış olduğuna dair bir görüş tartışılmıştır.
    • Felsefenin varsayımlardan ilerlediği ve yanlışlanamayacağı belirtilmiştir.
    • Felsefede de ilerleme kaydedildiği, örneğin Thales'in arkhe'nin su olduğu yanıtının artık doğru olmadığı vurgulanmıştır.
    1:08:57Felsefe ve Bilim İlişkisi
    • Bilimsel gelişmelere referans verildiğinde, felsefe deneyimlere bağlı olarak kendi kendini revize edebilir.
    • Aristoteles mantığındaki hataları bulup sistemini geliştiren Lines gibi, salt rasyonel alan içerisinde kaldığımızda da yanlış yapmamız ve o yanlışı tespit etmemiz mümkündür.
    • Gerçekliğin kendisinde ne olduğunu bilemeyebiliriz ve bilim bize kesin doğruyu veremese de kendi kendisini yanlışlayarak tasarımlarını daha doğru hale getirebiliyor.
    1:11:01Matematik ve A Priori Bilgi
    • Matematik a priori bir şeydir, dünyaya geldiğimizde dünyada bulmadığımız ya da bulup bulmadığımızdan emin olmadığımız fakat kendimizde bulunduğundan emin olduğumuz bir şeydir.
    • A priori olarak getirilen, dünyayla karşılaşmadan zihnimize yüklenmiş gibi duran bu şey, zihnimiz bunun aleyhine düşünemediği için imtiyazlı ve sınanamaz.
    • Bu imtiyazlılık, gerçeklik ve hakikat konusunda başkalarıyla anlaşabilmemizin temel taşlarını oluşturuyor.
    1:12:17Gerçeklik ve Paradigma
    • Gerçeklik, felsefenin varlıklarla ilgilendiği döneme ilişkin bir kavramdır ve Descartes epistemolojiyi merkeze getirmiştir.
    • Farklı kişiler farklı tasarımlar yapabilirler; idealist bir felsefeyle materyalist bir felsefenin varlıklara bakışı kökten farklı oluşacaktır.
    • Paradigma hangisini kucaklamışsa ortak mutabakatımız o paradigma üzerinden gidecektir ve çevremizdeki varlıkların günümüzdeki anlamıyla var olduğunu peşinen kabul ederiz.
    1:14:03Gerçekliğin Tanımı ve Varlığı
    • Gerçeklik varlığa ilişkindir ve bizim dışımızda olup var olması için bize gereksinim duymayan şeydir.
    • Gerçekliğin tanımı var ama gerçeklik var mıdır? Tanrının tanımı var ama tanrı var mı? Şüpheli ejderhanın tanımı var ama ejderha var mı?
    • Gerçeklik dediğimiz şey ona hiçbir zaman erişemediğimizi kabul ediyorsak, var olmayıp var olup olmadığını bilmediğimiz bir şeye ya inanmayı seçerek ya inanmamayı seçerek yolumuza devam edeceğimiz şeydir.
    1:14:58Bilim ve İnanç
    • "Ben bilime inanıyorum" denir, "ben bilimi biliyorum" denmez çünkü bilime anca inanılabilir.
    • Bilime inanmak için varlıklar dünyasının gerçek olduğuna dair sarsılmaz bir inancı gerektirdiği için deneyler anlamlı olacaktır.
    • Materyalizme inanırsak, maddi dünyanın varlığına inanırız ve zihnimizin bu maddi dünyanın varlığını temsil edebildiğimize inanırız.
    1:17:02Epistemoloji ve Gerçeklik
    • Descartes kişiyi buldu, dünyayı bulamadı; dünyadan yola çıkarak tasarım yapıyoruz ama tasarım aracımız bizim.
    • Hepimiz aynı duvara bakıp bambaşka şeyler görebiliriz, bunun saçılmasını engelleyen şey sosyal hakikattir.
    • Modernizm gerçekliğin tanımını yapan dönemdir, ondan önceki gerçeklik Tanrı'ya bağlıydı ve Tanrı'nın keyfi kederdi.
    1:18:10Aydınlanma ve Bilimsellik
    • Aydınlanma direkt Tanrı'yı yok saymaz, paradigmayı yavaş yavaş esnetir.
    • Aydınlanma, Tanrı'nın var fakat yaratıp burayı terk etmiş bir mühendis olduğunu, tıkır tıkır işleyen bir sistem kurduğunu savunur.
    • Öngörülebilir bir dünya oluşunca yatırım yapabilir ve kendimizi planlayabiliriz.
    1:18:57Modernite ve Varlık-Zaman İlişkisi
    • Tarımsal ve sınai üretimde deneyler aracılığıyla verimliliği arttıracak ürünlerde mühendislik ve temel bilimler gelişiyor.
    • Moderniteyle beraber varlık zamanın içine bırakılıyor, çünkü ön göremediğimiz için içinde bulunduğumuz şey bize değişmiyor gibi geliyor.
    • Modernite, saatlerin ortaya çıkması, saat dilimlerinin oluşması ve ülkelerin aynı saat dilimlerini kullanması gibi planlanabilir bir dünya ortaya çıkarıyor.
    1:19:55Kent ve Doğa İlişkisi
    • Kırsalda tanrısal tasarım vardır (çayırlar, meralar, göller), kentte ise tanrı'nın tasarladığı bir şeyle karşılaşmazsınız, sadece insanlarla karşılaşırsınız.
    • Kent seküler olur çünkü tanrısal göstergeler kiliseler ve camiler dışında yok gibidir.
    • Doğaya baktığınızda her yerde tanrısallık görürsünüz.
    1:20:28Epistemoloji ve Hakikat Kavramı
    • Epistemoloji, kentli bir düşünce olarak Descartes'ın burjuva görüşünü merkeze alıp, önemli olan dünyaya ilişkin bilginin kendisi olduğunu savunur.
    • Hakikat, doğruluk veya gerçeklik, dışımızdaki dünyanın bize ihtiyacı olmadan var olduğu tanımıdır.
    • Materyalist bilimsel düşünce, gerçekliğin kesin olduğunu iddia eder ve bilime anca inanabiliriz.
    1:21:26Modernite ve Postmodernite
    • Modernizmde gerçeklik kesin var ve epistemolojik bağlamda tam doğru şekilde zihnimize atılabilir.
    • Postmodernite'de gerçeklik erişilebilecek bir yer olmadığı için, insanın zihni faaliyetinin yetersizliği yüzünden doğru bir düşünce üretilemeyecektir.
    • Hakikat, gerçeğe bağımlıdır ve gerçeğin zihnimizdeki doğru temsil edilmesine hakikat denir.
    1:22:19Strawman Argümanı
    • Bir düşünce egemen olduğunda kusursuz egemen ve geriye kalan her şeyi çöp gibi gösterir.
    • Tartışmalarda genellikle kazanma çabası vardır ve bu çabada strawman argümanı sıkça kullanılır.
    • Strawman argümanı, karşı tarafın gerçek tezine cevap verilmez, o tezin bir karikatürünü resmedilir ve bu kolay rakibe dönmüş karikatüre saldırılır.
    1:24:06Postmodernite ve Felsefe
    • Postmodernite, felsefecilerin zihinlerinden tasarlayarak ürettikleri ve dünya böyle olmalıdır dedikleri bir felsefi sistem değil, sistemsiz bir betimleme türüdür.
    • Postmodern filozoflar kendilerini postmodern olarak tanımlamak istemezler çünkü tezleri postmodern ama bunlar olması gereken dünya tasarımı olarak değil, gördükleri ve dönüşen yeni dünyanın betimlemesi olarak yapıyorlar.
    • Modernitede centilmenlerin zihninden çıkan bir yeni dünya tasarımı vardı ve onun olması için bir diretme, dayatma ve baskı hareketi vardı, postmodernte ise saçılmış bir dünyanın betimlenmesi ve çevrenin merkeze ayaklanması vardır.
    1:26:36Postmodernite'de Önemli Temsiller
    • Postmodernite'de önemli temsillerden biri feminizmdir.
    • İkinci önemli temsil post-kolonyalizmdir, yani kolonileştirilmiş ve ırksal, kültürel, etnik anlamda dışlanmış kişilerin merkeze geri gelmesi.
    • Postmodernizm, beyaz Avrupalı erkek öznenin gördüğü dünya tasarımını bozuyor ve "benim de söz hakkım var" diyerek farklı bakış açılarını kabul ediyor.
    1:27:30Sosyoloji ve Sosyal Antropoloji
    • Sosyoloji, homo economicus insan tasarımına göre insanların toplu halde nasıl davrandığını anlama üzerine bir bilimdir.
    • Avrupalılar sosyolojiyi Avrupa dışında uygulamaya kalkınca sonuç alamıyorlar çünkü modernleşme gerçekleşmediği için diğer taraflardaki insan davranışları homo economicus çekirdeğine göre davranmıyor.
    • Avrupalının sosyolojinin çalışmaması sonucu sosyal antropoloji icat etmesi gerekiyor, çünkü antropoloji o zamana kadar fiziksel biyoloji gibi bir şeydi.
    1:30:01Bilimsel Yöntem ve İrkçılık
    • Bilimsel bir yöntem olarak kafatası ölçümleri yapılmaya başlanır; doliko seferler (ince uzun kafalılar), break seferler (geniş kafalılar) gibi sınıflandırmalar yapılır.
    • Bilim deneyip sonuç alıyorsa sorun etmez, ancak bu deneyler ırkçılığa yol açabilir ve nazizm bilimsel bir ideoloji olarak ortaya çıkabilir.
    • Postmodernite'nin hızlanması İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra gerçekleşir çünkü bilimsellik getirdiği sonuçlar (atom bombası, sivillerin öldürülmesi) eleştirilir.
    1:32:21Doğruluk ve Sözsel Mutabakat
    • Doğruluk sözsel olarak kurulur ve mutabakat gereklidir; kim kazanırsa sözsel mutabakatı o kurabiliyor.
    • Modernitede beyaz Avrupalı erkek bunu kurarken, İkinci Dünya Savaşı sonrasında bunu beyaz Amerikalı erkek kurmaya başlar.
    • Amerika'nın temel kurduğu bileşenlerden biri göçmen politikasıdır; orası dünyanın ırksal olarak ön plana çıkarttığı bir yer şeklinde kurgulanmamıştır.
    1:33:34Postmodernite ve Gerçeklik
    • Dünyada bir gerçeklik olup olmadığı konusu yetersiz fizikselliğimiz ve zihinselliğimiz yüzünden bize kapalıdır.
    • Varlık zamanın içine bırakıldığında sürekli başkalaşır; örneğin çay ilk yudumlandığında sıcaklığına sahipken, dört saniye sonra tekrar içildiğinde ısı değişmiştir.
    • Katrilyonlar katrilyonlar kadar sonsuz bir varlık aynı anda dünyanın içinde değişim yaşıyor ve hiçbir kavram bunlar arasındaki sürekli değişen ilişki ağını sabitleyemez.
    1:34:55Kavramlar ve Popülizm
    • Kavramlar daha doğdukları an ölür, ancak işlevsiz oldukları anlamına gelmez; onlar güçlü olana, kazanmış olana hizmet ederler.
    • Popülizm çok risklidir çünkü sözsel olarak kurulan bir iktidar ve paradigma en çok kişiyi etkilediğinde söz konusu olur.
    • Konuşmanın sonunda pragmatizm, post-koloniyalizm ve süreç metafiziği gibi farklı perspektifler ele alınır.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor