TürkSinemaTarihi

Yeşilçam dönemi, 1950'li yıllardan 1980'lerin sonuna kadar sürmüştür. Bu dönemde, 1970'lere kadar yılda 250 ila 350 film çekilmiştir.

"Yeşilçam po" ifadesinin ne zaman çıktığına dair bilgi bulunamadı. Ancak, Yeşilçam dönemi, Türk sinemasının en parlak dönemi olarak kabul edilir ve yaklaşık 1950-1980 yılları arasında sürmüştür. Yeşilçam ismi, İstanbul'un Beyoğlu semtindeki Yeşilçam Sokağı'ndan gelmektedir; 1980 öncesi dönemde film şirketlerinin çoğunun yazıhaneleri bu sokakta bulunuyordu.

Ses dergisi, Yeşilçam'a şu şekillerde katkı sağlamıştır: Yeni yeteneklerin keşfedilmesi: Dergi, düzenlediği yarışmalarla birçok ünlü oyuncunun Yeşilçam'a adım atmasını sağlamıştır. Magazinel içerik: Magazin ve sinemanın kalbinin attığı bir platform olarak, sanatçılarının özel hayatlarına dair yayınlarla ilgiyi artırmıştır. Sanat, moda ve müzik haberleri: Sanat, moda ve müzik dünyasından haberler vererek bu alanlarda da etki yaratmıştır. Ses dergisi, 2024 yılında yeniden yayın hayatına başlayarak bu misyonunu sürdürme kararı almıştır.

Sinemacılar Dönemi, Türk sinemasında 1952-1963 yıllarını kapsar. Bu dönemde, Muhsin Ertuğrul'dan sonra Ö. Lütfi Akad, Metin Erksan, Atıf Yılmaz, Osman F. Seden ve Memduh Ün gibi yönetmenler öne çıkmıştır.

Türk sinemasında ilk ceza filmi olarak kabul edilebilecek bir yapım bulunmamaktadır. Ancak, Türk sinemasının ilk filmi olarak "Ayastefanos’taki Rus Abidesi’nin Yıkılışı" (1914) kabul edilir. 1974 yapımı "Ceza" filmi ise, başrollerini Kadir İnanır ve Hale Soygazi'nin paylaştığı, bir hapishanede geçen dram türündeki bir Türk filmidir.

Yeşilçam'ın en eski filmi, 14 Kasım 1914'te Fuat Uzkınay tarafından çekilen "Ayastefanos'taki Rus Abidesinin Yıkılışı" adlı belgeseldir.

"Sowte yeşil çam" ifadesi hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, "Yeşilçam" adlı dizi, 1960'lı yılların Yeşilçam'ını konu almaktadır. Dizi, sinema aşığı genç yapımcı Semih Ateş'in, her şeyini kaybetmesine rağmen Yeşilçam Sineması'nda küllerinden yeniden doğmasını ve aşkı bulmasını anlatmaktadır.

Yeşilçam, 1950'li yıllarda kurulmuştur. Yeşilçam terimi, Türk sinemasının altın çağı olarak bilinen ve 1950'lerden 1980'lere kadar süren dönemi ifade eder.

Yeşilçam'ın amacı, 1950'li yıllardan 1980'li yılların ortasına kadar etkili olan klasik Türk sinemasının ruhunu yansıtmaktır. Yeşilçam filmlerinin bazı amaçları: Eğlence: Yeşilçam filmleri, izleyicilere eğlence sunarak dönemin sosyal, kültürel ve politik yapısını ele alır. Duygusal etki: Filmlerde aşk, dram, komedi ve macera gibi temalar işlenerek izleyicinin duygusal dünyasına hitap edilir. Toplumsal yansıma: Geleneksel değerleri korurken modernleşme sürecini yansıtır. Sanatçıların yükselişi: Cüneyt Arkın, Kemal Sunal ve Türkan Şoray gibi isimlerin yıldızlaşmasına olanak tanır. Endüstriyel gelişim: Sinema endüstrisinin oluşmasına katkı sağlar.

Hayır, Yeşilçam ve Kırmızıçam aynı değildir. Yeşilçam, İstanbul'un Beyoğlu semtinde bulunan ve birçok film yapım şirketinin ofislerinin yer aldığı bir sokağın adıdır. Kırmızıçam ise, arama sonuçlarında herhangi bir anlamlı bilgiye ulaşılamayan, bilinmeyen bir terimdir.

Ayşe Şasa'nın Bir Ruh Macerası adlı kitabı, yazarın çocukluk yıllarından başlayarak Yeşilçam kariyerine, özel hayatındaki dönüm noktalarına ve psikolojik mücadelelerine uzanan hikayesini anlatır. Kitapta ele alınan bazı konular şunlardır: Batılı değerler karşısında yalnızlaşan ve yabancılaşan bir kız çocuğu olan yazarın arayışı; Yazarın 1980’li yıllarda şizofreni teşhisi konması ve uzun bir inziva dönemi yaşaması; Yazarın hayatının son döneminde tasavvuf ve İslam felsefesine yönelmesi. Ayrıca, TRT'nin tabii platformunda izleyiciyle buluşmaya hazırlanan Bir Ruh Macerası adlı dizi de aynı konuyu işler.

"Yeşilçam VK" ifadesinin ne zaman kurulduğuna dair bilgi bulunamadı. Ancak, Yeşilçam'ın adı, 1950'lerin başında, İstanbul'daki Yeşilçam Sokağı'nda bulunan film stüdyoları nedeniyle Türk sineması için kullanılmaya başlanmıştır. Yeşilçam dönemi genellikle 1960'lı yıllardan 1980'li yıllara kadar olan dönemi kapsar.

Burhan Özkan, Seka Film Platosu'nu 2010 yılında kurmuştur.

1990'larda Türk sineması, Yeşilçam'ın melodram ağırlıklı yapımlarından uzaklaşarak daha modern ve gerçekçi temalara yöneldi. Bazı öne çıkan filmler: Eşkıya (1996). Ağır Roman (1997). Hamam (1997). Bu dönemde Türk sineması, yurt dışında da ödüller almaya başladı ve uluslararası festivallerde yer buldu.

Türkan Şoray'ın ilk filmi, 1960 yapımı "Köyde Bir Kız Sevdim" adlı filmdir.

Yeşilçam, genellikle melodram ve toplumsal gerçekçilik temalarını işler. Melodramatik Yeşilçam filmlerinde: Kader önemli bir rol oynar; karakterler, rastlantılar sayesinde hedeflerine ulaşır veya engellerle karşılaşır. Aile merkezi bir konumdadır; ayrılıklar ve yeniden bir araya gelmeler sıkça işlenir. İyi ve kötü arasındaki mücadele, genellikle "ağa" gibi kötü karakterler ile yoksul ama onurlu kahramanlar üzerinden anlatılır. Toplumsal gerçekçilik temalı Yeşilçam filmlerinde ise: 1960'lardan itibaren toplumsal sorunlar ele alınır; kadın hakları, düşünce özgürlüğü gibi konular işlenir. Yeşilçam filmleri, aynı zamanda sözlü kültür unsurlarını (ortaoyunu, meddah, Karagöz) ve popüler edebiyat ürünlerini de yansıtır.

Eski Türk filmlerine Yeşilçam denmesinin sebebi, İstanbul'un Beyoğlu semtindeki Yeşilçam Sokağı'dır. Yeşilçam, bir nevi Türkiye'nin Hollywood'u olarak da anılır.

Kemal Sunal'ın "Korkusuz Korkak" filminde Mülayim karakterini oynamasının nedeni, güldürü unsurlarının yanı sıra, karakterin sıradan bir memurun kahraman haline dönüşmesini anlatmasıdır. Sunal, genellikle halk kahramanı rollerinde oynamış ve filmlerinde haklının haksıza, güçsüzün güçlüye karşı mücadelesini işlemiştir. Sunal'ın rol seçimi, kendi ifadesi olan "Oyunculukta başarıya giden yol, disiplinden geçer. İşimde her zaman titiz ve tertipli oldum" sözüyle de örtüşmektedir. Kemal Sunal'ın neden "Korkusuz Şabanı" oynadığına dair spesifik bir bilgi bulunamamıştır.

Türk sinemasının ilk filmi, 14 Kasım 1914'te Fuat Uzkınay tarafından çekilen "Ayastefanos'taki Rus Abidesinin Yıkılışı" adlı kısa belgesel filmdir.

"Yeşilçam" dizisi, 1960'lar Türkiye'sinde, Yeşilçam'ın altın çağında bir yapımcının ayakta kalma hikayesini anlatıyor. Dizinin senaryosunu Levent Cantek yazmış, yönetmenliğini ise Çağan Irmak üstlenmiştir.