TürkSinemaTarihi

Türk sinemasının en çok geliştiği dönem, 1960-1975 yılları arası olarak kabul edilmektedir.

Yeşilçam filmleri, vintage olarak kabul edilir çünkü bu filmler, Türk sinemasının altın çağını temsil eder. Bu isim, filmlerin üretildiği dönemin özelliklerine ve film şirketlerinin yazıhanelerinin İstanbul'un Beyoğlu semtindeki Yeşilçam Sokağı'nda bulunmasına dayanır.

Türk sinemasının "Yeşilçam" olarak anılmasının sebebi, İstanbul'un Beyoğlu semtindeki Yeşilçam Caddesi'dir. 1950'li yıllarda, bu caddede birçok film yapım şirketinin ofisleri bulunuyordu ve sinema endüstrisinin kalbi burada atıyordu.

Yılmaz Güney'in başrolünde olduğu ve yönetmenliğini Yılmaz Atadeniz'in yaptığı "Çirkin Kral" filmi 1966 yılında çekilmiştir.

Türk sinemasında köy filmleri, 1930'lu yıllarda çekilmeye başlanmıştır.

İlk Türk filmini Fuat Uzkınay çekmiştir. Dünyanın ilk filmini ise Auguste ve Louis Lumière kardeşler çekmiştir.

Vintage Yeşilçam ifadesi, geçmiş döneme ait, özellikle 1930-1980 yılları arasındaki Türk sinemasını ifade eder. Yeşilçam, Türk sinemasının popüler kanadını tanımlamak için kullanılan bir terimdir ve İstanbul'un Beyoğlu semtindeki aynı adı taşıyan sokaktan gelmektedir.

Yeşilçam adı, Türk sinemasının İstanbul'un Beyoğlu semtindeki Yeşilçam Caddesi'nde yoğunlaşmasından dolayı bu bölgeye verilen isimden türetilmiştir. 1950'li yıllarda, bu caddede birçok film yapım şirketinin ofisleri bulunuyordu ve sinema endüstrisinin kalbi burada atıyordu.

Türk sinemasında ilk köy filmi, Muhsin Ertuğrul'un 1934 yılında çektiği "Aysel Bataklı Damın Kızı" adlı filmdir.

Türk sinemasının başlangıcı olarak 14 Kasım 1914 tarihi kabul edilmektedir.

Yeşilçam, genellikle 1950-1980 yılları arasında Türk sinemasının altın çağında üretilen filmleri ifade eder. Yeşilçam anlatısı şu temaları içerir: - Mekân: Filmler genellikle İstanbul ve köy gibi iki farklı toplumsal çevreyi konu alır. - Karakterler: Yıldız oyuncuların kimlikleri, özellikle aşk filmlerinde finalin iyi mi kötü mü olacağına dair bir ipucu verir. - Olay örgüsü: Olaylar, neden ve sonuç ilişkisine dayalı olarak kronolojik bir akış içinde düzenlenir. Unutulmaz Yeşilçam filmlerinden bazıları şunlardır: "Hababam Sınıfı", "Selvi Boylum Al Yazmalım", "Neşeli Günler".

Tülin Tan, 1975 yılında Saklambaç Gazetesi tarafından düzenlenen Fotoroman Güzeli Yarışması'nda birinci olarak Yeşilçam'a adım atarak ün kazandı. Daha sonra 1970'li yılların erotik filmlerinde Aydemir Akbaş, Bülent Kayabaş, Kazım Kartal, Behçet Nacar, Hadi Çaman ve Zerrin Egeliler gibi dönemin usta oyuncularıyla birlikte rol alarak tanındı. 1978 yapımı Kemal Sunal'ın başrolde olduğu "İyi Aile Çocuğu" adlı filmle geniş kitlelerce tanındı. Film kariyerinin ardından şarkıcılığa başlayan Tan, dönemin ünlü gazinolarında sahneye çıktı ve "Aşk Dediğin Nedir ki?" adlı bir plak doldurdu.

Yeşilçam dönemi, 1980'lerin sonuna doğru aile sinemasının popülerliğini kaybetmeye başlamasıyla sona erdi.

Cumhuriyet döneminde film çeken bazı önemli sanatçılar şunlardır: Muhsin Ertuğrul: Türk sinemasının baş aktörü olarak kabul edilir, "Ateşten Gömlek" ve "Ankara Postası" gibi milli mücadeleyi konu alan filmleri yönetmiştir. Lütfi Akad: "Sırat Köprüsü" filmiyle Türk sinemasında ilk kez geniş perde (cinemaskop) sistemini uygulamıştır. Faruk Kenç: 1940'lı yıllarda "Taş Parçası" gibi önemli filmleri çekmiştir. Atıf Yılmaz: "Keşanlı Ali Destanı" ve "Susuz Yaz" gibi filmlerle tanınmıştır. Metin Erksan: "Karanlık Dünya" ve "Yılanların Öcü" gibi filmlerle öne çıkmıştır. Kemal Sunal: Komedi türündeki filmleriyle geniş kitlelerce sevilmiştir. Cüneyt Arkın: Aksiyon ve kahramanlık temalı filmleriyle bilinir.

Ayhan Işık, 1951 yılında Yıldız Dergisi'nin düzenlediği "Artist" yarışmasında Belgin Doruk ile birlikte birinci olarak sinemaya adım atmış ve ün kazanmıştır. Işık, özellikle Ömer Lütfi Akad'ın yönettiği "Kanun Namına" filmiyle büyük çıkış yapmış ve bu rolüyle hem halkın hem de sektörün takdirini kazanmıştır. Kariyerinin ilerleyen dönemlerinde de birçok başarılı filmde rol alarak Türk sinemasının unutulmaz jönlerinden biri olmuştur.

Yeşilçam'ın adı, Türk sinemasının üretim ve dağıtım merkezi olan İstanbul'daki Yeşilçam Caddesi'nden gelmektedir. Bu cadde, 1950'li yıllarda film şirketlerinin yazıhanelerinin bulunduğu bir bölge haline gelmiş ve Türk sinemasının simgesi olarak anılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla, Türk sineması da "Yeşilçam" olarak adlandırılmaya başlamıştır.

Türkiye'de çekilen ilk amatör film olarak kabul edilen yapım, Fuat Uzkınay tarafından 14 Kasım 1914'te çekilen "Ayastefanos'taki Rus Abidesinin Yıkılışı" adlı belgesel filmdir.

Fitaş Sineması, 1965-66 sezonunda açılmıştır.

Atilla Dorsay'ın sinema kitapları arasında bazıları şunlardır: 100 Yılın 100 Türk Filmi; 50 Unutulmaz Film ve 50 Unutulmaz Film Daha; Sinemamızda Çöküş ve Rönesans Yılları; Sinema ve Kadın; Ne Şurup-Şeker Şarkılardı Onlar; Düşen Yapraklar Geçen Yıllar; Quo Vadis İstanbul?; Bir Ömürden Seçilmiş Tablolar; Hayatımızı Değiştiren Filmler. Ayrıca, Dorsay'ın Yılmaz Güney Kitabı ve O Güzel Atlara Binip Gidenler gibi başka kitapları da bulunmaktadır.

Kemal Sunal, Türk sinemasına birçok katkı sağlamıştır: 1. Eşsiz Komedi Tarzı: Sunal, doğal bir mizah anlayışı ve olağanüstü oyunculuk yeteneğiyle sıradan insanların günlük yaşam mücadelesini mizahi bir dille ele alarak izleyicilere eğlenceli filmler sunmuştur. 2. Toplumsal Eleştiri: Filmlerinde toplumsal sorunları işleyerek, komedi unsurlarını ustalıkla kullanmıştır. Bu sayede hem güldürmüş hem de düşündürmüştür. 3. Kültürel Miras: Oynadığı karakterler ve filmleri, Türk halkının hafızasında derin izler bırakmış ve Türk kültürünün bir parçası haline gelmiştir. 4. Popülerlik: Filmleri, geniş bir izleyici kitlesi tarafından sevilerek izlenmiş ve Türk sinema tarihinde büyük bir popülariteye ulaşmıştır. 5. Eğitim: Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni bitirerek, sinema eğitiminin önemini vurgulamış ve genç nesillere örnek olmuştur.