TürkçeKelimeler

"Xulsuz" kelimesinin anlamı hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, "usulsüz" kelimesinin anlamı şu şekildedir: Usulsüz, yöntemsiz veya yasalara aykırı olan anlamına gelir.

Izdırar kelimesi, Arapça kökenli olup "çaresizlik" ve "mecburiyet" anlamlarına gelir. Ayrıca, fıkıh terimi olarak ızdırar hali, insanın dinin yasak ettiği bir şeyi yapmaya veya yiyip içmeye mecbur kaldığı durumu ifade eder.

Mestur kelimesi, Arapça kökenli olup "örtülü, kapalı, gizli" anlamına gelir. Ayrıca, "mestur" kelimesi şu anlamlara da gelebilir: Mestûr imam: İsmâiliyye tarihinde, gizli imam anlamında kullanılır. Mestûr râvi: Hadis terimi olarak, iki veya daha fazla güvenilir râvisi bulunan, ancak adalet durumu bilinmeyen râvi için kullanılır. Tahsîsât-ı mestûre: Devlet menfaatini ilgilendiren konularda kullanılmak üzere, gizli kalmak şartıyla devlet yetkililerine verilen para, yani örtülü ödenek. Uyûb-ı mestûre: Gizlenmiş ayıplar. Mahâsin-i mestûre: Gizli güzellikler.

Ağalar kelimesi, "ağa" kelimesinin çoğul halidir. Ağa ise, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki bazı sivil veya askeri görevlilerin adından sonra kullanılan Türkçe kökenli bir unvandır. Ayrıca, "ağalar" ifadesi, Konya'nın Ilgın ilçesine bağlı bir köy ve Bolu'nun Mengen ilçesinde bir yerleşim yeri olarak da kullanılmaktadır.

Asfalya, Yunanca kökenli bir kelime olup iki farklı anlama sahiptir: 1. Sigorta: Evlerde elektrik tesisatlarında kullanılan sigorta. 2. Sinir: Sinirlenme durumunu ifade etmek için kullanılır. Örnek kullanım: - Sigorta: "Elektrikler kesildi, asfalya mı attı acaba?". - Sinir: "Adamın asfalyasını attırmayın.".

Sakaleyn, Arapça kökenli bir kelime olup "iki değerli ve kıymetli şey" anlamına gelir. Bu terim, Kur'an-ı Kerim ve Ehli Beyt (Peygamber'in akrabaları) için kullanılır. Ayrıca, "insan ve cin" veya "dünya ve ahiret" gibi ikili anlamlarda da kullanılır.

Hakşinas, "herkesin hakkını gözeten, haktanır" anlamına gelir. Haktanır ise, "herkesin hakkını gözeten (kişi)" demektir. Bu iki kelime, aynı anlama geldiği için birbirlerinin yerine kullanılabilir.

Nesabet, Osmanlıca bir terim olup "okçuluk sanatı" anlamına gelir.

İnik kelimesi, "inmiş" veya "indirilmiş" anlamına gelir. Örnek kullanım: "Pencere perdeleri hep inikti". Ayrıca, farklı bağlamlarda şu anlamlara da gelebilir: Otomotiv: Havası inik lastik. Anatomi: Penisin inik hali. Denizcilik: Yelkenlerin inik şekilde sürüklenmesi.

Müstakil ve müstakim kelimeleri farklı anlamlara sahiptir: - Müstakil: Bağımsız, kendi kendine yeten veya diğer şeylerden bağımsız olarak var olan bir durumu veya kişiyi ifade eder. - Müstakim: Düz, doğru ve hatasız olan; namuslu, ahlâklı ve doğruluk üzere bulunan kimse anlamına gelir. Özetle, "müstakil" daha çok bağımsızlık ve fiziksel ayrılık ile ilgiliyken, "müstakim" daha çok doğruluk ve manevi yol ile ilgilidir.

Nazenin kelimesi, kullanıldığı bağlama göre farklı anlamlara gelebilir: Cilveli ve nazlı. Narin ve ince yapılı. Şımarık ve nazlı yetiştirilmiş. Nazenin kelimesi genellikle kadınlar için kullanılır.

Nezr, adak anlamına gelir ve bir isteğin yerine gelmesi veya bir korkunun giderilmesi için, farz veya vacip olan bir ibadete benzeyen ve başlı başına bir ibadet olan bir işi yapacağına dair Allah'a söz verme demektir. Nezr, mutlak ve muayyen olmak üzere iki kısma ayrılır. Nezr kelimesi ayrıca "sualde ısrar etmek" ve "az miktar, azlık" anlamlarında da kullanılır.

Teçhiz kelimesi, Arapça kökenli olup "donatma, donatım" anlamına gelir. Dini bir terim olarak ise teçhiz, vefat eden bir kişinin yıkanmasından kabre defnedilinceye kadar yapılması gereken tüm işlemleri ifade eder.

Hubb kelimesi, "sevgi, muhabbet, bağlılık, dostluk" anlamlarına gelir. Ayrıca, "bir şeyi birisine sevdirmek" anlamında da kullanılır. Kur'an'da sevgi; "hubb", "mehabbet", "vüd" ve "meveddet" kelimeleri ile ifade edilmiştir.

Maruzat, Arapça kökenli bir kelime olup "arz edilen şeyler", "sunuş" anlamına gelir. Genellikle yüksek makamlardan ya da kişilerden bir istekte bulunmak ya da bilgi talep etmek için kullanılır. Ayrıca, "maruzat" kelimesi, bir kişinin bir duruma, bir olaya, bir etkiye veya bir duruma bilerek ya da bilmeyerek maruz kalması anlamında da kullanılabilir.

Tango'da "azel" kelimesinin ne anlama geldiğine dair bilgi bulunamadı. Ancak, tango terimlerinden bazıları şunlardır: Milonga: 2/4'lük tempoda bir müzik türü veya tango dansının yapıldığı mekan. Abrazo: Tutuş, sarılma. Pasada: Erkek dansçının partnerini ayak temasıyla durdurup diğer ayağı doğru davet etmesi. Parallelo (sistema): Çiftin göğüs göğüse durduğu, erkeğin sol adımına karşılık kadının sağ adım atması veya tam tersi şekilde yürüme veya durma şekli. LapiZ (kalem): Ayağın parmaklarının ucu veya yanıyla yere küçük daireler çizerek yapılan süslemeler.

Erinç kelimesi, Türk Dil Kurumuna göre "rahatı ve huzuru yerinde, hiçbir sıkıntı ve kederi bulunmayan kişi" anlamına gelir. Ayrıca, "erinç" kelimesinin diğer anlamları şunlardır: hiçbir eksiği ve üzüntüsü olmama durumu, dirlik, rahat, huzur; güç ile ilgili, güçsel; neşeli, şen. Erinç, hem kız hem de erkek çocukları için kullanılan bir isimdir.

Cenap kelimesi, Arapça kökenli olup farklı anlamlara gelir: Saygı, şeref ve büyüklük: Bu anlamda kullanılır. Yan, yön, taraf: İlk anlamıdır. Hazret kelimesinin yerine: Allah, peygamber ve bazı tarikat büyüklerine ait isim ve sıfatların başına getirilerek "hazret" anlamına kullanılır. Ayrıca, "Cenap" ismi erkek ismi olarak kullanılmakla birlikte nadiren kız ismi olarak da tercih edilir.

Cefa, Arapçadan Türkçeye geçmiş bir kelime olup, "zorlanma", "acı çekme", "sıkıntı" ve "zorluk" anlamlarına gelir. Acziyet ise, "aciz olma durumu" anlamına gelir.

Taahhütlü kelimesi, "taahhüt edilmiş, üstlenilmiş olan" ve "alındılı" anlamlarına gelir. Bu kelime, genellikle telekomünikasyon şirketlerinde sunulan sözleşmelerde kullanılır. Ayrıca, taahhütlü mektup ve taahhütname gibi birleşik kelimeler de bulunmaktadır.