SözlükAnlamı

Takım kelimesinin Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğüne göre 13 farklı anlamı vardır. Bunlardan bazıları: Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman. Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk. Görev bakımından birbirini tamamlayan kimselerin topluluğu, grup, ekip, trup. Birbirini tamamlayan şeylerin tümü. Sigara ağızlığı. Takım elbise. Hayvanlarda yemek borusu, akciğer ve karaciğere genel olarak verilen ad. Aşağılayıcı ve küçümseyici anlamda topluluk. Bölüğü oluşturan birliklerden her biri. Canlıların bölümlendirilmesinde familya ile sınıf arasında yer alan, yakın benzerlikler gösteren organizmaların oluşturduğu birlik. Bir filmin çevriminde görüntüleri alma, aydınlatma, ses alma gibi belli başlı çalışmaları yapmak için gerekli en küçük teknikçiler topluluğu. Bir oyunda sahaya çıkan belli kuruluşlara bağlı oyuncular topluluğundan her biri. Birlikte oynayan, kazanmak için birlikte çalışan sporcu topluluğu.

Büyükanne, bir kişinin annenin annesi veya babanın annesi olan kadındır. Büyükbaba ise bir kişinin annenin babası veya babanın babası olan erkektir.

Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğüne göre tiyatronun üç anlamı vardır: 1. Dram, komedi, vodvil vb. edebiyat türlerinin oynandığı yer. 2. Bu türleri, izleyiciler önünde sahnede oynayan grup. 3. Sahnelenmek için yazılmış oyunların tümü. Tiyatro kelimesi, İtalyanca "teatro" kelimesinden gelmektedir ve "görme yeri" anlamına gelir.

Bir insana vebal almak, o kişinin söz ve davranışları nedeniyle bir başkasına zarar vermesi, mağdur etmesi ve bu durumun sorumluluğunu, günahını üzerine almak anlamına gelir. Arapça kökenli "vebal" kelimesi, Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre "günah" anlamına gelmektedir. Örnek cümleler: "Bu işin vebali var diye annesi defalarca oğlunu uyardı." "Bilerek kalp kırmak da büyük vebaldir." "İftira etmenin ne büyük vebal olduğunu bilmeden herkese iftira etmeyi sürdürüyordu." "Üniversite okuyup da ne yapacaksın, diplomalı işsizler kervanına mı katılacaksın diyerek, bir kişinin kadersel seçimini etkilediğimizde de bir vebâl alırız."

"Lapa lapa kelebek yağması" ifadesi, Charles Darwin'in "Beagle Yolculuğu" adlı kitabından bir alıntıdır ve Darwin'in Patagonya, Tierra del Fuego ve Macellan Boğazı'ndaki deneyimlerini, bu bölgelerin doğasına, canlılarına ve yerlilerine dair gözlemlerini anlatır. Bu ifade, aynı zamanda rüya tabirlerinde de yer alır. Rüyada lapa lapa kelebek yağdığını görmek, huzur, bereket ve yeni başlangıçların habercisi olarak yorumlanır. Ancak, bu ifadenin gerçek bir anlamı veya bilimsel bir açıklaması yoktur.

"Kendi düşen ağlamaz" atasözü, kişinin kendi hatası veya dikkatsizliği yüzünden başına gelen olumsuz durumlara katlanması gerektiğini ifade eder. Atasözünün diğer anlamları şunlardır: Başına buyrukluk: Bir işe kalkışmadan önce çevresindeki kişilerin fikrini sormayan, hep kendi bildiğini okuyan kişiler sonunda pişman olurlar. Sorumluluk: Akıl ve irade sahibi olan insan, kendi yanlışlarından dolayı çıkmaza girdiğinde ya da kötü şeyler yaşadığında, suçu başkasına atmaya hakkı yoktur. Örnek cümle: "Şikayet etmeye hakkım yok ki, kendi düşen ağlamaz".

"La Edri: İyilik yapar gibi görünme" ifadesi, gerçek bir iyilik yaparken göstermelik davranışlardan kaçınmayı ifade eder. Bu söz, insanların yardım etme eylemlerini sadece takdir kazanmak veya dikkat çekmek amacıyla yapmamaları gerektiğini vurgular.

"Mahkeme kadıya mülk değil" atasözü, bir makamda oturan kişilerin, o makamın sahibi olmadıkları ve bir gün o makamı terk etmek zorunda kalabilecekleri anlamına gelir. Bu atasözü ayrıca şu şekilde de açıklanabilir: Kamu makamları: Kimse, kamuya ait bir makamda ömrünün sonuna kadar kalamaz; gün gelir, yerine başkası getirilir. Kibir: Güçlü makamlara gelen kişiler, etrafındakilere böbürlenmemeli ve bir gün o makamı terk edeceklerini bilmelidir.

Sargı kelimesinin sözlük anlamları şunlardır: Esnek bir maddeden yapılmış uzun, dar ve ince şerit. Bir elektrik makinesinde veya aracında aynı devreyi oluşturan iletkenlerin tümü. Vücudun bir bölümünü yerinde veya baskı altında tutmak amacıyla uygun biçimde sarılmış şerit, bandaj.

"Bülbül âhından zarar irimesün diyü asar şahid-i gül gonca bâzubendini bâzûsına" ifadesi, Mesîhî'nin bir gazelinden bir beyittir. Beytin anlamı şu şekilde açıklanabilir: Gül, bülbülün ahının zarar vermemesi için, bir muska olan goncayı koluna takar. Şâhid, güzel veya tanık anlamına gelir.

Kaynana kelimesi, kocaya veya kadına göre birbirlerinin annesi, kayınvalide, hanımanne anlamına gelir.

"Lafla peynir gemisi yürümez" atasözü, yalnız konuşarak, yaparım ederim diyerek bir yere varılamayacağını ve hiçbir işin gerçekleştirilemeyeceğini ifade eder.

Tarlada "batak" ifadesi, üzerine basıldığında çöken çamurlaşmış toprak anlamına gelir.

Zabit kelimesi iki farklı anlamda kullanılabilir: 1. Askerlik terimi: Rütbesi teğmenden binbaşıya kadar olan askerlere denir. 2. Genel kullanım: Tuttuğunu koparan, dediğini yaptıran, kendinden emin kimse.

İşaret parmağını sallayarak konuşan kişiye "tehditkar" veya "otoriter" bir tavır sergilediği için "parmak sallayıcı" denilebilir.

"Kabahat" kelimesinin sözlük anlamları şunlardır: 1. Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet. 2. Hafif hapis, para cezası veya meslek ve sanattan alıkonulma ile cezalandırılan suç.

"Bu masada kadehler kalkmaz" ifadesi, birlikteliklerini simgelemek için içki kaplarını masadan kaldırmanın geleneksel bir eylem olan kadeh kaldırmanın yapılmayacağı anlamına gelebilir.

"Çalım atmak" deyimi üç farklı anlamda kullanılabilir: 1. Futbol terimi olarak: Bir oyuncunun topu elinden veya ayağından kaçırmadan karşısındaki oyuncuları kıvrak hareketlerle geçmesi. 2. Kandırmak anlamında: Birini aldatmak veya yanıltmak. 3. Başkasının hakkını ele geçirmek anlamında: Bir fırsattan yararlanarak bir başkasının hakkı olan bir şeyi almak.

"Sıcakkanlı" deyiminin sözlük anlamı, cana yakın, sevimli kimselerdir.

"Her çiçekten bal alırsın" deyimi, çapkınlık yapan insanları ifade etmek için kullanılır.