Şiir

"Bir Gün Bu Akan Sele Dur Diyeceğim" şiiri, Ümit Yaşar Oğuzcan'a aittir.

Şitaiye, Divan edebiyatında kış mevsimini konu alan şiir türü veya kasidenin kışı anlatan bölümünün adıdır. Şitaiyelerde, kışlık giysiler, yiyecekler ve içecekler, kış hayatı, soğuktan korunma şekilleri, kış kahveleri ve kış sohbetleri gibi unsurlar zengin tasvirler halinde yer alır.

Damar şiirlerin sevilmesinin bazı nedenleri: Evrensel temalar: Aşk, hüzün, yalnızlık ve özlem gibi temalar işler. Samimiyet ve içtenlik: Derin duyguları samimi bir dille ifade eder. Okuyucu ile bağ kurma: Okuyucunun kendi duygusal deneyimlerini hatırlamasını sağlar. Ritim ve müzikalite: Kelimelerin akışı, okuyucunun ruh haline uygun bir atmosfer yaratır. Metafor ve semboller: Duygusal yoğunluğu artıran imgeler içerir. Psikolojik etki: Duygusal destek sağlar ve ruhsal rahatlama ile kendini anlama süreçlerine katkıda bulunur. Damar şiirler, özellikle gençler arasında, karmaşık ve yoğun duygularını ifade etme biçimi olarak popülerdir.

İsmet Özel, 43 yaşında iken "Erbain / Kırk Yılın Şiirleri" adlı kitabını yazmıştır. Özel, 19 Eylül 1944 tarihinde doğmuş ve kitabı 1987 yılında yayımlamıştır.

İstiklal Marşı'nın ilk kıtasının "Korkma!" diye başlamasının nedeni, Mehmet Akif Ersoy'un bu kelimeyi, Hz. Muhammed'in hicret sırasında Hz. Ebu Bekir'e söylediği "Korkma ey Ebu Bekir, Allah bizimledir!" sözünden ilham alarak yazmasıdır. Bu kelime, o dönemde ruhları kötümserlik ve kararsızlık içinde olanlara muazzam bir manevi kuvvet aşılamak amacıyla seçilmiştir.

"Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalır, iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük" dizeleri, Cemal Süreya'nın "Aşk" adlı şiirinde geçen bir ifadedir. Bu dizelerde anlatılmak istenen, ilk öpücüğün ardından ikinci bir öpücük istendiğinde üçüncü öpücüğün beklentisinin oluşmasıdır.

Murat İnce'nin "Firari Duygular" kitabı, hüzün ve mavinin ilişkisi üzerinden bir kadının yaşadığı zorlukları anlatıyor. Kitapta yer alan bazı temalar: Hüzün ve mavi: "Mavi, caddelere düşen hüzün" ve "mavisinin katledilmesi" gibi ifadelerle hüzün ve mavi arasındaki bağ vurgulanıyor. Kadın ve yalnızlık: Küçük bir kadının yalnızlığı ve yaşadığı zorluklar anlatılıyor. Ulaşılamazlık: Bir adamın kadına dokunamamasının getirdiği çaresizlik işleniyor. Kitap, 76 sayfadan oluşuyor ve Phoenix Yayınevi tarafından basılmış.

Murathan Mungan'ın "Yalnız Bir Opera" şiiri, bir ilişkinin bitişini ve bu ayrılığın ardından yaşanan duyguları anlatır. Şiirde, ilişkinin başlangıcından sonuna kadar olan süreç, "yarım kalmış arkadaşlık" metaforu üzerinden işlenir. Ayrılığın ardından, iki kişinin "akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar" gibi olduğu ve "birbirine uzanamayan boşlukta iki yalnız yıldız" gibi acı çektiği anlatılır. Şiirde, bu ayrılığın ardından gelen boşluk ve bu boşluğun zamanla nasıl bir yokluğa dönüştüğü de işlenir. Son olarak, her şeye iyi gelen zamanın aslında yaraları nasıl derinleştirdiği ve bu ayrılığın nasıl bir "intihar kadar yakın" hale geldiği ifade edilir.

"Caddelerde Rüzgar" şiiri, ayrılık acısı, özlem ve nostalji temalarını işler. Şiirde rüzgar, zamanın akışını ve geçmişe duyulan özlemi simgeler. Şarkının temel mesajları arasında şunlar yer alır: Ayrılık acısı: Geçmişte yaşanan bir ayrılığın ardından duyulan derin acı ve özlem dile getirilir. Özlem ve nostalji: Geçmişte yaşanan güzel günlere duyulan özlem ve nostalji duygusu yoğun bir şekilde hissedilir. Hatıraların gücü: Geçmişte yaşanan aşkın hatıralarının hala canlılığını koruduğu ve bu hatıraların kişiyi derinden etkilediği anlatılır.

"Yıllardır kendimi, güyâ tanırdım" dizesi, Cengiz Numanoğlu'nun "Nefsimmiş Meğer" adlı şiirinden bir bölümdür. Şiirin devamı şu şekildedir: > "Sanık ben, yargıç ben, hep aklanırdım. > Şeytanı, en büyük düşman sanırdım; > Ondan da beteri nefsimmiş meğer." Bu dizelerde, kişinin kendini uzun süre tanıyabildiğini sanması, ancak asıl düşmanın nefsi olduğunu fark etmesi anlatılmaktadır.

"Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı" şiiri, İranlı şair, filozof, matematikçi ve astronom Ömer Hayyam'a aittir.

Yahya Kemal Beyatlı'nın "Sessiz Gemi" şiirinin sonunda, gidenlerin geri dönmeyeceği ifade edilir. Şiirin konusu genel olarak ölüm olsa da, aslında şairin hayatının büyük aşkı Celile'nin Ada'dan gemi ile İstanbul'a uzaklaşması sırasında yaşadığı çaresizlik ve hüznü anlatır.

Behçet Necatigil'in "Sevgilerde" şiirinin temaları şunlardır: Aşkın değişen yüzü. Zamanın işleyişi. Özlem ve kayıp. Toplumsal ve kültürel bağlam. Ayrıca şiirde, insanların dışarı vurmaya çekindiği sevgileri ve bu nedenle duyguların nasıl körelip yok olduğu da ele alınır.

"Yerden Aldım Keseri, Vuramadım Enseri" dizeleri, Âşık Veysel'e ait bir türkünün sözleridir. Türkünün tam sözleri şu şekildedir: > Yerden aldım keseri Vuramadım enseri Bir babanın gönlünü Yapamadım serseri Aman Kurd Ali Canım Kurd Ali Oynasana Kurd Ali Karşıdaki almalar Kaça gidiyor kaça Gönderdiğin mektuplar Boşa gidiyor boşa Aman Kurd Ali Canım Kurd Ali Oynasana Kurd Ali Kurd Ali'nin saçları Pırıl pırıl parlıyor Kurd Ali'mi görenler Hıngır hıngır ağlıyor.

Ahmet Telli'nin "Sıyrılıp Gelen" şiiri, doğa ve hayatın sarsılacağı bir seher vaktinin yaklaştığını anlatır. Şiirde, seherin dağların, denizlerin ve göllerin üzerinden yaklaşmakta olduğu, bunun da bir aşkı dinlendirmek için olduğu ifade edilir. Ayrıca, "belli ki yakındır" dizesiyle doğanın ve hayatın değişeceği bir zamanın yaklaştığı vurgulanır. Şiirin tam metnine aşağıdaki kaynaklardan ulaşılabilir: sessiziz.wordpress.com; blog.ufuk.io; zeynepnazan.wordpress.com.

Cemal Süreya'nın "Bir Kış" şiiri, Sevda Sözleri adlı şiir kitabında yer almaktadır. Sevda Sözleri, Cemal Süreya'nın daha önce yayımlanan şiir kitaplarını da içeren bir eserdir ve 1990 yılında Can Yayınları tarafından yayımlanmıştır.

Faruk Nafiz Çamlıbel'in "Sanat" şiiri, Batı'ya öykünen sanat anlayışına karşı Anadolu'nun zengin kültürel mirasını ve sanatsal değerlerini yüceltir. Şiirde, iki zıt aydın tipi karşılaştırılır: Anadolu'yu tanıyan, halkına bağlı aydınlar ("biz"). Kendi kültürel değerlerine yabancılaşmış, Batı özentisi aydınlar ("sen"). Şiirde, sanatın sadece Batı'da değil, Anadolu'da da zengin bir kaynak olduğu vurgulanır. Şiirde kullanılan bazı söz sanatları: İstiare: "bahçe", "çiçek", "bizim diyarımız", "binbir bahar" gibi kelimelerde. Kinaye: "türkü" kelimesinde.

Asaf Halet Çelebi'nin "Lamelif" şiiri, ilahi aşkın bir sembolü olarak Lamelif'i kullanır ve kavuşma, aşk ve tabiat temalarını işler. Şiirde, "lamelif" kelimesi, aşkın ve sevginin gizli bir ifadesi olarak tasvir edilir. Son dizede yer alan "Lamelif'in kolları dolandı boynuma" ifadesiyle bir kavuşma sahnesi tasvir edilir. Şiir, serbest ölçü ile yazılmış olup, en çok kullanılan söz sanatlarından biri tekrirdir.

Muhammed İkbal'in meşhur şiirlerinden bazıları şunlardır: Esrar-ı Hodî (Esrar ve Rumûz, 1915). Rumûz-i Bî-hodî (1918). Peyâm-ı Maşrik (Şarktan Haber, 1924). Bâng-ı Derâ (1924). Zebûr-i Acem (1927). Cavidname (1932). Misafir (1934). The Reconstruction of Religious Thought in Islam (Lahore 1934). Bâl-ı Cibril (Cebrail'in Kanadı, 1935). Pes Çi Bâyed Kerd Ey Akvâm-ı Şark (1936). Ayrıca, Armağan-ı Hicaz adlı eseri de vefatına yakın yazdığı şiirlerden oluşur ve Farsça ile Urduca olarak yazılmıştır.

İzmir'de şiir yarışmasında ilçe birincisi olan öğrenci hakkında güncel bilgi bulunamadı. Ancak, İzmir'de şiir yarışmasında ilçe birincisi olan bazı öğrenciler şunlardır: Elif Tekin. Yasemin Gözcü.