FiilKullanımı

"Dürfen" fiili, Almanca'da izin, yetki veya müsaade ifade etmek için kullanılır. Kullanım alanlarından bazıları: resmi izinler; sosyal normlar ve kurallar; ebeveyn izni; yasal haklar ve kısıtlamalar. Örnek cümleler: Darf ich hier rauchen? (Burada sigara içebilir miyim?); Du darfst heute länger aufbleiben. (Bugün daha geç yatabilirsin.); Wir dürfen das Museum kostenlos besuchen. (Müzeyi ücretsiz ziyaret edebiliriz.). Ayrıca, "dürfen" fiili cümlede her zaman ikinci pozisyonda yer alır ve ana fiil cümlenin sonunda yalın halde bulunur.

"Be" fiili, İngilizce'de çeşitli zamanlarda farklı işlevlerle kullanılır: Şimdiki zaman (Present Continuous Tense). Geniş zaman (Simple Present Tense). Planlı gelecek zaman. Geçmiş zaman (Past Tense). Ayrıca, "been", "gerund" ve "infinitive" gibi farklı hâllerde de kullanılabilir.

"Gote" kelimesi, genellikle "gout" kelimesinin eski bir yazımı olarak kullanılır ve eklemlerde şiddetli ağrı ve şişmeye neden olan bir artrit türünü ifade eder. "GOTE" kısaltması ise tiyatroda karakter hazırlığı sırasında dikkate alınması gereken dört temel unsuru (Hedef, Engel, Taktikler ve Beklenti) hatırlatmak için kullanılır. "Gote" kelimesi, modern kullanımda yaygın olarak kullanılmamaktadır ve eski veya arkaik bir terim olarak kabul edilebilir. "Gate" kelimesi ise tipik olarak bir fiziksel engeli ifade eder ve açılıp kapanabilir. Kullanım bağlamı, "gate" ve "gote" arasında seçim yaparken önemlidir.

Warn kelimesi, İngilizce'de "uyarmak", "ikaz etmek" anlamlarına gelir. Kullanım örnekleri: "I warned you that it would be cold but you still wouldn't wear a coat" (Sana havanın soğuk olacağını söylemiştim ama yine de mont giymedin). "Doctors will fail in their duty if they do not warn their patients of the dangers" (Doktorlar hastalarını tehlikelere karşı uyarmazsa görevlerinde başarısız olurlar). "The teacher warned the students about the upcoming exam" (Öğretmen öğrencileri yaklaşan sınav hakkında uyardı). İkinci hali "warned", üçüncü hali de "warned" olarak kullanılır.

Hem "mission complete" hem de "mission completed" ifadeleri gramatik olarak doğrudur. "Mission complete", bir görevin başarıyla tamamlandığını belirten bir ifadedir. "Mission completed", bir görevi tamamlama eylemini tanımlamak için kullanılan geçmiş zaman fiil ifadesidir. Özetle: - Mission complete: Görevin tamamlandığını belirtmek için kullanılır. - Mission completed: Görevin tamamlandığını ifade eden bir eylemi tanımlamak için kullanılır.

"I have a son" ve "I have got a son" ifadeleri anlam bakımından aynı olup, sahip olma durumunu ifade eder. Kullanım farklılıkları: "Have" daha çok Amerikan İngilizcesinde, "have got" ise İngiliz İngilizcesinde yaygındır. "Have got", konuşma dilinde daha fazla kullanılır. Olumsuz ve soru cümlelerinde kullanımları farklıdır; "have" ile olumsuz cümle yaparken "do not" veya "does not" yardımcı fiilleri, "have got" ile ise "have not" veya "has not" kullanılır. Örnekler: "I have a son" (Benim bir oğlum var). "I have got a son" (Benim bir oğlum var).

Kaçırmak fiili, farklı bağlamlarda çeşitli şekillerde kullanılabilir. İşte bazı örnekler: Fırsatı kaçırmak: "Bu fırsatı kaçırma, çok iyi bir iş teklifi!". Gol kaçırmak: "He missed the goal" (Golu kaçırdı). Gözlerini kaçırmak: "Gözlerini kaçırdı, bir şeyler saklıyor olmalı". Işığı kaçırmak: "Işığı kaçır!, lambayı kaçır!" (Göçmen Türkçesinde). Nesneyi elinden kaçırmak: "Bu ayrıntıyı gözden kaçırmışım". Ayrıca, "kaçırmak" fiili, "to miss" olarak İngilizce'de de kullanılır ve "özlemek" anlamında da gelir.

V-ing ve to V arasındaki temel fark, kullanım amaçlarına ve cümle içindeki işlevlerine bağlıdır: V-ing: Gerund olarak kullanılır ve genellikle bir eylemin sürecini veya geçici bir durumu ifade eder. Cümlede özne, nesne veya tamamlayıcı olarak yer alabilir. to V: Mastar olarak adlandırılır ve genellikle bir eylemi yapma niyetini veya zorunluluğunu belirtir. Cümlede özne, nesne veya tamamlayıcı olabilir. Bazı fiiller hem V-ing hem de to V ile kullanılabilir, ancak bu kullanımlarda anlam farkı olabilir.

"Anfangen" kelimesi, Almanca'da "başlamak" anlamına gelir ve çeşitli durumlarda kullanılabilir: Geçişli fiil olarak: "Ein neues Leben anfangen" (yeni bir hayata başlamak) veya "Mit der Arbeit anfangen" (işe başlamak) gibi cümlelerde kullanılır. Geçişsiz fiil olarak: "Anfangen zu" (bir şeye başlamaya) veya "Das fängt ja gut an!" (Başı böyle olursa...) gibi cümlelerde yer alır. Ayrıca, "anfangen" kelimesi, "anfänglich" (ilk önceleri, başlangıçta) ve "Anfänger" (acemi, amatör) gibi sıfat ve isimlerde de kullanılır.

Yanlış fiil kullanımı, cümlenin anlamına uygun olmayan bir fiilin seçilmesi veya fiilin yanlış bir şekilde kullanılmasıdır. Örnekler: 1. "Biz geçen hafta sinemaya gittik ve çok eğlendim" cümlesinde, çoğul özne ("biz") için çoğul yüklem ("eğlendim") kullanılmalıdır. 2. "Gözleri mavi, saçları kumraldı" cümlesinde, ek fiil olan "idi" eksik kullanılmıştır.

Gustar fiili, "be pleasing to" anlamına gelir ve İspanyolca'da "hoşlanmak" olarak kullanılır. Kullanım şekli: 1. Özne ve dolaylı tümleç: Gustar, her zaman dolaylı tümleçlerle (me, te, le, nos, os, les) kullanılır ve bu tümleçler, hoşlanan kişiyi belirtir. 2. Fiil çekimi: Gustar, cümledeki hoşlanan kişinin sayısına göre değişir; tekil için "gusta", çoğul için "gustan" kullanılır. 3. Örnek cümleler: - Tekil: Me gusta el helado (Dondurma hoşuma gider). - Çoğul: Me gustan las papas fritas (Patates kızartmasını severim). - İnfinitive: Le gusta cocinar (O, yemek yapmayı sever). Olumsuz ve soru cümleleri: Gustar, olumsuz cümlelerde "no" ile, soru cümlelerinde ise soru işareti veya "¿Qué...?" ile kullanılır.

"Make" ve "makes" arasındaki fark, kullanımlarına göre değişir: - "Make", birinci tekil şahıs (I), ikinci tekil şahıs (you), çoğul şahıslar (we, they) için kullanılır. - "Makes" ise üçüncü tekil şahıs (he, she, it) için kullanılır. Bu nedenle, cümlenin öznesine ve anlamına göre doğru fiili seçmek önemlidir.

ながら (nagara) Japonca'da iki eylemin aynı anda gerçekleştiğini ifade etmek için kullanılır. Kullanımı şu şekildedir: 1. Fiilin stem formu (masu kısmından önceki hali) ile birlikte kullanılır. 2. İkinci fiil herhangi bir formda olabilir. Örnek cümleler: - 私は本を読みながら、テレビを見ています。 (Watashi wa hon o yonde iru nagara, terebi o mite imasu.) — "Ben kitap okurken televizyon izliyorum". - 彼は話しながら、手を振っています。 (Kare wa hanashite iru nagara, te o futte imasu.) — "O konuşurken ellerini sallıyor". Not: ながら, zaman bildiren fiillerle kullanılmaz.

"Have" ve "has" fiilleri farklı bağlamlarda kullanılır: 1. Sahiplik Belirtmek İçin: "Have" ve "has" fiilleri, "sahip olmak" anlamında kullanılır ve özneye göre çekimlenir. 2. Yardımcı Fiil Olarak: "Have" ve "has", present simple yapısında yardımcı fiil olarak kullanılır. 3. Modal Verb Olarak: "Have to" ve "has to" şeklinde zorunluluk ifade eden cümlelerde kullanılır. "IBE" ise, "iyon ışın aşındırma" (ion beam etching) teknolojisinin kısaltmasıdır ve bu teknoloji, belirli malzemelerin aşındırılmasında kullanılır.

"Be" fiili, past tense (geçmiş zaman) cümlelerinde ikinci hali olan "was" veya "were" olarak kullanılır. Kullanım durumları: - Tekil öznelerde (I, he, she, it) "was" kullanılır: "I was at the school yesterday" (Dün okuldaydım). - Çoğul öznelerde (you, we, they) "were" kullanılır: "They were at the beach" (Onlar sahildeydi).

"Tell" ve "say" fiilleri, İngilizce'de benzer anlamlara sahip olsalar da farklı kullanımları vardır: - "Say", bir şeyi sözlü olarak ifade etmek veya belirtmek anlamına gelir ve genellikle doğrudan alıntıları veya ifadeleri belirtmek için kullanılır. - "Tell" ise birine bilgi, hikaye veya emir aktarmak için kullanılır ve genellikle bir nesne (kime söylendiği) ile birlikte kullanılır.

"To" ve "ing" kullanımları farklı bağlamlarda değişir: 1. "To" Kullanımı: - "To" kelimesi, fiilden önce geldiğinde mastar (infinitive) olarak kullanılır ve eylemin amacını belirtir. - "To" ayrıca edat olarak da kullanılabilir ve bir yönü veya hedefi ifade eder. 2. "Ing" Kullanımı: - "Ing" formu, fiillerin -ing eki almış hali olup, gerund olarak adlandırılır ve cümlede özne, nesne veya sıfat olarak kullanılabilir. - "Ing" formu, preposition olarak da kullanılabilir ve bir ismin amacını veya işlevini belirtir.

"Sırtını kavislemek" ifadesi, "kavislenmek" fiilinin yanlış bir kullanımı olabilir. Kavislenmek, "kavisli duruma gelmek" anlamına gelir. Dolayısıyla, "sırtını kavislemek" ifadesi, sırtının kavisli bir şekil alması anlamında kullanılabilir.