Demokrasi

Seçilme hakkı, bireylerin yerel ve merkezi karar ve yönetim organlarına aday olabilme hakkıdır. Görsel olarak bu hak, genellikle demokratik süreçlerin ve seçimlerin tasvir edildiği resimlerde ve afişlerde yer alır. Örneğin, oy kullanma kabinleri, seçmen listeleri ve seçim sonuçları gibi unsurlar bu görsellerde bulunabilir.

Demokrasi olmazsa, toplumda ve yönetimde şu olumsuz durumlar ortaya çıkar: 1. Sınırlı Hak ve Özgürlükler: İfade özgürlüğü ve toplanma hakkı gibi temel haklar kısıtlanır, eleştirel görüşler sansürlenir veya cezalandırılır. 2. Siyasi Katılım Eksikliği: Halkın temsilcilerini seçme hakkı olmaz, yönetim genellikle tek bir kişi veya dar bir elit grup tarafından kontrol edilir. 3. İnsan Hakları İhlalleri: Hukukun üstünlüğü yerine keyfi kararlarla yönetilen bir adalet sistemi olur, bireylerin hakları korunmaz. 4. Ekonomik Dengesizlikler: Ekonomik kaynaklar genellikle yönetici elitin elinde toplanır, bu da toplumsal eşitsizliği artırır ve yolsuzluğu yaygınlaştırır. 5. Toplumsal Gerilimler: Baskıcı yönetimlere karşı halkın memnuniyetsizliği, toplumsal huzursuzluklara ve iç çatışmalara yol açabilir. 6. Uluslararası İzolasyon: Baskıcı rejimler uluslararası alanda izole olur, yaptırımlara maruz kalır ve dış yardımlardan yoksun kalır.

Özgür Özel, Mersin'deki mitingde şu konuları vurguladı: 1. Sandık ve Demokrasi: Sandığın önemine dikkat çekerek, darbelere karşı durulması gerektiğini ve demokrasinin varlığının huzur ve barışı getireceğini belirtti. 2. Yolsuzluk İddiaları: İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik yolsuzluk soruşturmalarını eleştirerek, iddiaların henüz ispat edilemediğini ve baskı altında tanıklar yaratılmaya çalışıldığını iddia etti. 3. Çiftçilerin Durumu: Ülke genelinde ekonomik sıkıntıların arttığını ve çiftçilerin zor günler yaşadığını belirterek, iktidarın tarım politikalarını eleştirdi. 4. Birlik ve Beraberlik: Mersin'in birlik ve beraberliğinden bahsederek, farklı etnik kimliklerin bir arada yaşayabileceğine vurgu yaptı. 5. Erken Seçim Çağrısı: Erken seçim talebini yineledi ve "AK Parti gidecek, Cumhuriyet Halk Partisi gelecek" dedi.

Baskıcı sistem, bireylerin özgürlüklerinin kısıtlandığı ve iktidarın kötüye kullanıldığı bir yönetim biçimidir. Baskıcı sistemlerin bazı türleri: - Diktatörlük: İktidarın tek bir kişi veya küçük bir grup tarafından mutlak yetkiyle yönetilmesi. - Despotluk: Ülke yönetiminde zorbalığın ve acımasızlığın hakim olması. - Teokrasi: Din adamları sınıfının ülkeyi yönetmesi. - Oligarşi: Az sayıda kişinin veya sınıfın yönetim yetkisine sahip olması. Baskıcı sistemler, bireylerin psikolojik ve toplumsal sağlığını olumsuz etkiler, kaygı bozuklukları ve toplumsal kutuplaşmaya yol açar.

Demokrasi ve cumhuriyet arasındaki ilişki, her iki kavramın da halkın yönetime katılımını öngörmesi temelinde kurulur. Cumhuriyet, milletin egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı bir yönetim biçimidir. Demokrasi ise halkın egemenliği temeline dayanan, yani halkın devlet yönetiminde söz sahibi olduğu bir yönetim biçimidir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyeti korumak, onun "en yüksek görev" olarak gördüğü bir sorumluluktur. Atatürk bu konuda şu sözleri dile getirmiştir: "Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir". "Bugün hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet'e sahip çıkmak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır". Atatürk'e göre Cumhuriyeti korumak, aynı zamanda onun ilke ve inkılaplarına sahip çıkmak ve demokrasiyi yaşatmakla da mümkündür.

E-devlet ve e-demokrasi arasındaki temel farklar şunlardır: 1. Kapsam ve Amaç: - E-devlet, kamu hizmetlerinin internet üzerinden sunulması ve vatandaşların bu hizmetlere 7/24 erişimini sağlar. - E-demokrasi, e-devletin nihai hedefidir ve her bir vatandaşa demokratik sürece katılım için güçlendirilmiş fırsatlar sunar. 2. İşlevsellik: - E-devlet, yönetişim, katılım, şeffaflık, sosyal adalet gibi hedeflere ulaşmak için bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanır. - E-demokrasi, vatandaşlar ve devlet arasındaki bilgi akışını artırarak, politik karar alma süreçlerine vatandaşların daha fazla dahil olmasını sağlar. 3. İletişim Protokolü: - E-devlet, tek yönlü bir iletişim protokolüdür. - E-demokrasi, iki yönlü bir iletişim protokolüdür.

Toksik demokrasinin olduğu ülkelerden biri Türkiye olarak gösterilmiştir. Ayrıca, 2022 Demokrasi Raporu'na göre, Mısır, Ruanda ve Bangladeş gibi ülkeler de toksik demokrasiye sahip ülkeler arasında yer almaktadır.

Almanya hükümeti, Federal Şansölye ve bakanlardan oluşan Federal Hükûmet (Bundesregierung) tarafından yönetilir. Yönetimin bazı özellikleri: Federal Yapı: Almanya, 16 federal eyaletten oluşan bir federe devlettir. Şansölye ve Bakanlar: Şansölye, federal hükûmetin başında yer alır ve siyasetin ana hatlarını belirler. Koalisyon Hükûmeti: Almanya'da genellikle birden çok parti koalisyonu şeklinde hükûmetler kurulur. Yasama Süreci: Şansölye, basit bir güven önergesini kaybederse, bu onu görevden almaz; ancak şansölye, cumhurbaşkanından Federal Meclis'in feshedilmesini talep edebilir veya yasama olağanüstü hali ilan etmesini isteyebilir. Başkent: Federal hükûmetin merkezi Berlin'dir.

Alparslan Türkeş'in idealleri şunlardır: Maddi ve manevi kalkınma: Türk milletinin bağımsız, güçlü ve onurlu bir şekilde kalkınmasını sağlamak. Türk-İslam ülküsü: Türklük şuuru ve İslam ahlakını bir potada eriterek, modern dünyaya entegre olmuş bir millet oluşturmak. Ekonomik kalkınma: Sanayileşme, yerli üretim ve teknik eğitime öncelik vererek milletin ekonomik olarak kalkındırılması. Mesleki başarı ve topluma hizmet: Her bireyin kendi mesleğinde başarılı olması ve topluma faydalı olması. Bağımsızlık ve haklar: Türk milletinin kendi haklarını dünyaya tanıtması ve diğer Türk topluluklarının da bağımsızlığını desteklemesi. Topyekün kalkınma: Türkiye'nin tüm sorunlarından kurtulması için topyekün bir kalkınmanın gerekli olduğunu savunmak.

İnsan hakları ve demokrasi dersi kapsamında, genellikle 10 açık uçlu soru içeren yazılı sınavlar yapılmaktadır.

Fukuyamacı liberalizm, Francis Fukuyama'nın savunduğu ve liberal demokrasi anlayışının dünya genelinde kabul gören en ideal yönetim biçimi olduğunu iddia eden bir yaklaşımdır. Fukuyama'ya göre, tarih bu amaca ulaşmıştır ve sosyalizm, monarşi ve faşizm gibi diğer yönetim şekilleri karşısında liberal demokrasinin mutlak zaferi ilan edilmiştir. Bu bağlamda, Fukuyamacı liberalizm, Amerika Birleşik Devletleri'ni bu uygulamaların uygulayıcısı ve liberal ekonomik düzenin kurucusu olarak görmektedir.

Devleti halk seçer, çünkü cumhuriyet yönetiminde yönetenleri belirleyen halk oylamasıdır.

Demokratik ve komünist sosyalizm arasındaki temel farklar şunlardır: 1. Üretim Araçlarının Mülkiyeti: Komünist sosyalizmde, tüm ekonomik kaynaklar kamuya aittir ve devlet tarafından kontrol edilir. 2. Yönetim Biçimi: Komünist sosyalizm, sınıfsız ve devletsiz bir toplumu hedefler. 3. Ekonomik Sistem: Komünist sosyalizm, tamamen planlı bir ekonomiyi savunur.

Özgürlük önemlidir çünkü bu, insanların doğuştan sahip olduğu temel haklardan biridir ve demokratik toplumların vazgeçilmez bir unsurudur. Özgürlüklerin önemi şu şekilde özetlenebilir: 1. Bireysel Gelişim: Bireylerin düşüncelerini serbestçe ifade edebilmeleri, kendilerini geliştirmelerine ve potansiyellerini gerçekleştirmelerine olanak tanır. 2. Toplumsal İlerleme: Özgür bir toplum, farklı fikirlerin bir arada var olabildiği ve çeşitliliğin desteklendiği bir yapıya sahiptir, bu da toplumsal ilerlemeyi sağlar. 3. Adalet ve Eşitlik: Özgürlük, adaletin herkes için eşit fırsatlarla sağlanmasını ve yasaların adil bir şekilde uygulanmasını mümkün kılar. 4. Uluslararası İşbirliği: Uluslararası düzeyde, ülkeler arası ilişkilerde özgürlük, barış ve adalete dayalı bir dünya düzeni oluşturmak için kritik öneme sahiptir. Özgürlüklerin korunması, eğitim, demokrasi ve hukukun etkin işleyişi gibi unsurlara bağlıdır.

Yunanistan, parlamenter demokrasi ile yönetilmektedir. Temel özellikleri şunlardır: Yasama organı: Halk tarafından seçilen milletvekillerinin yer aldığı tek meclisli bir yapı olan "Vouli ton Ellinon" (Yunan Meclisi). Yürütme gücü: Başbakanın liderliğindeki kabine tarafından üstlenilir, başbakan parlamentoda çoğunluğu olan siyasi parti veya koalisyonun lideridir. Cumhurbaşkanı: Hükümetin istikrarını sağlamak ve ulusal birliği temsil etmek gibi daha çok törensel görevleri üstlenen bir pozisyondur. Seçim sistemi: Genellikle her dört yılda bir yapılan düzenli seçimler. Temel haklar ve özgürlükler: Anayasa ile korunur, bu da vatandaşların katılımını teşvik eder.

Liberal Köylü Partisi'nin amacı, köylüyü savunmak ve sınıf temeline dayanmadan köy ve köylünün sosyal sorunlarını çözmek olarak belirlenmiştir. Ayrıca, partinin diğer hedefleri arasında demokrasi alanında ilerleme, sermaye sahipleri ve işçiler arasında dostluk bağlarının kurulması ve kişisel teşebbüsün geliştirilmesi yer almaktadır.

Fransız İhtilali'nin sonuçları şunlardır: 1. Monarşinin Sonu: Fransa'da monarşi sona erdi ve cumhuriyet ilan edildi. 2. İnsan Hakları: İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi gibi temel insan hakları belgelerinin oluşturulmasına katkı sağladı. 3. Avrupa'da Yayılma: İhtilalin idealleri ve savaşları diğer Avrupa ülkelerine yayıldı, Napolyon'un hükümetleriyle birlikte Avrupa'da büyük değişikliklere neden oldu. 4. Ulusal Kimlik: Fransız ulusal kimliği güçlendi ve milliyetçilik yayıldı. 5. Demokratikleşme: Anayasal rejimlerin ve demokrasinin gelişmesine katkı sağladı. 6. Laiklik: Din ve devlet işlerinin ayrılması anlayışı devlet yönetiminde daha etkili olmaya başladı.

Prof. Dr. Emin Gürses, Demokrasi Konuşmaları adlı etkinlikte 2024 yılında bir konuşma yapmıştır.

Türkiye'de senatör bulunmamaktadır. Türk siyasi sistemi, parlamenter demokrasi modeline dayanmaktadır ve yasama organı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tek meclisli bir yapıya sahiptir.