Değerler

Aşırıya kaçmayan ifadesi, ölçülü, dengeli ve aşırılıktan uzak bir şekilde davranan anlamına gelir. Bu terim, farklı bağlamlarda kullanılabilir: Siyaset: Çatışma ve kutuplaşmadan kaçınan, farklı görüşlere saygı gösteren ve uzlaşma yolunu tercih eden bir yaklaşımı ifade eder. Din ve ahlak: Ahlaki davranışlarda ölçülü olmayı ifade eder. Sağlık: Dengeli bir yaşam tarzını sürdürmeyi ve aşırıya kaçmamayı ifade eder.

"Gerçek insan" ifadesi farklı bağlamlarda farklı anlamlar içerebilir. Gerçek insan ifadesi, aşağıdaki bağlamlarda kullanılabilir: Felsefi açıdan. Sanatsal açıdan. Toplumsal açıdan. Ayrıca, "Gerçek İnsan" adında, kişinin kendini keşfetmesi ve gerçek insan olması için değişim programları sunan bir kurum da bulunmaktadır.

Prensip sahibi insan, bireyin kendi yaşam tarzına uygun olarak belirlediği ilkeler ve uyulması gereken kurallara bağlı kalan kişidir. Prensip sahibi insanların bazı özellikleri: Dürüstlük. Adalet. Sorumluluk. Empati. Hoşgörü. Bağımsızlık. Saygı.

Ömür ve hayat ile ilgili bazı atasözleri: Zaman sessiz bir testeredir. Ömür biter, yol bitmez. Leyleğin ömrü laklakla geçer. Beşikle mezar arasına atılmış ömür köprüsü. Saç kıvamını bulur hamur tükenir, yaş kıvamını bulur ömür tükenir. Gurbette geçen ömür ömür değildir. Gün geçer ömür tükenir. Geçen ömür geri gelmez. Geçmiş günler, ömürden sayılmaz. Gençlikten ihtiyarlığa ömür saklamalı. Ayrıca, "Hayat bir gemidir, güneş doğarken hareket eder, arkasında hiç bir iz bırakmaz" gibi yabancı atasözleri de hayatla ilgilidir.

"Azıcık aşım, kaygısız başım" atasözü, çalışma ve birikim ile ilgili bir mesaj içermez. Bu atasözü, az çalışıp orta halli bir yaşam sürmenin, zenginlere özgü bir hayat yaşamaya çalışmaktan daha iyi olduğunu ifade eder. Atasözünün tam anlamı şu şekildedir: "Çok malda gözüm yok, azıcık aşım ağrısız başım".

Çocuk kitaplarında işlenebilecek bazı konular: Aile, yurt, ulus ve yaşama sevgisi. İyilik, güzellik, cesaret, hoşgörü, sorumluluk gibi değerler. Doğa ve hayvan sevgisi. Çalışkanlığın ve paylaşmanın önemi. Demokratik anlayış ve bağımsız düşünce. Erdemli ve uygar bir kişilik oluşturma. Çocukların ilgi ve gereksinimleriyle ilişkili konular. Mizah, güldürü ve eğlence. Çocukların yaşadıkları veya yaşayabilecekleri sorunlar ve bu sorunları çözme yolları. Diğer toplumların yaşayışlarını konu edinen olaylar. Kitaplarda işlenen konuların, çocukların gelişim özelliklerine ve anlamlandırma evrenine göre sınırlandırılması gerektiği unutulmamalıdır.

Karikatürde çalışkanlık, tembellik ve çalışkanlık gibi zıt kavramların mizahi bir dille işlenmesi ile ifade edilebilir. Örneğin, "İyimser ve Kötümser Ressam" adlı karikatürde, iki ressamın hayata bakış açıları ve çalışkanlık anlayışları farklı şekilde yansıtılmıştır. Karikatürler, toplumsal meseleleri mizahi bir şekilde yorumlamak için kullanılır ve bu bağlamda çalışkanlık gibi değerler de ele alınabilir.

"Vakitsiz öten horozun başını keserler" atasözü, her sözün vaktinde ve yerinde söylenmesi gerektiğini; zamansız ve yersiz söylenen sözlerin büyük zararlara yol açabileceğini ifade eder. Ayrıca, bu atasözü, uygun olmayan zamanda aklına geleni söyleyen kişinin cezalandırılabileceği anlamına da gelir.

Yüreği güzel insana şu şekilde hitap edilebilir: iyi kalpli; sevgi dolu; şefkatli; insancıl; yardımsever; hayırsever; düşünceli. Ayrıca, "yüreği güzel insan" için şu sözler de kullanılabilir: "Kelimeleri kalp kırmak için değil, gönül inşa etmek için kullanan yüreği güzel insanlara rast gelesiniz". "Seni çok seviyorum, yüreği güzel insan".

"Ağır taş yerinden oynamaz" atasözü, ağırbaşlı bir kişinin, kimsenin oyuncağı olmayacağı ve onu yıpratmaya kimsenin gücünün yetmeyeceği anlamına gelir. Bu atasözüne göre, tutarlı, ölçülü, ağırbaşlı ve temkinli kişiler toplumda saygın ve ayrıcalıklı bir konuma sahiptir.

"Yarası olan gocunur" atasözü, ortaya çıkan bir problemin sorumluları aranırken kusurlu olan kimsenin, kusuru ve açığı ortaya çıkacak diye telâşa düşmesi, alınması ve rahatsız olması anlamına gelir. Ayrıca, bir kişiye aslında hakaret içermeyen bir söz söylendiğinde, kişi hala alınganlık gösterip kendini ima edildiğini düşünüyorsa, bu atasözü kullanılabilir.

"Kendi çıkarını bir kenara bırakmak" ifadesi, bir konuya veya nesneye yeterince önem vermemek, onu göz ardı etmek veya dikkate almamak anlamına gelen "bir kenara bırakmak" deyimiyle açıklanabilir. Bu deyim, genellikle daha önemli görülen başka işler veya konular nedeniyle bir şeyin ihmal edilmesi durumunda kullanılır.

"Gençliğimi heba ettim" ifadesi, kişinin gençliğini, enerjisini ve potansiyelini kaybetmesi anlamına gelir. Bu terim aynı zamanda, gelecekteki umutları toza dönüştürmek olarak da yorumlanabilir.

"Gümüş Patenler" kitabının ana fikri, çalışmanın, azmin, vazgeçmemenin ve iyi kalpli olmanın her zaman kazandıracağıdır. Ayrıca, eserde sevginin ve güçlüğün ön plana çıkarıldığı da söylenebilir.

"Açlık insanı öldürmez" atasözü, İbn-i Haldun'a atfedilen "İnsanı açlık öldürmez, alıştığı tokluk öldürür" sözüyle ilişkilidir. Ayrıca, "Açlık insanı öldürmez" şeklinde bağımsız bir atasözü bulunmamakta, açlık ile ilgili çeşitli atasözleri ve deyimler kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır: Aç ölmez, gözü kararır; susuz ölmez, benzi sararır. Açın gözü ekmek teknesinde olur. Açın imanı olmaz.

Merhameti anlatan bazı kısa filmler: "Değerler Eğitimi Kısa Film - Merhamet". "Bir Merhamet Bin Vefa". "Bir Paket Merhamet". "Merhamet (Kısa Film)" (Vedat Sarıtaş).

ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum) projesinin Ocak ayı değeri "sabır"dır. ÇEDES projesi kapsamında, 2025 yılı Ocak ayında "sabır" değeri ele alınmış ve bu doğrultuda pano ve etkinlik çalışmaları yapılmıştır.

"Bağa bak, üzüm olsun, yemeye yüzün olsun" atasözü, kişinin karşılık beklediği işten istediğini alabilmek için gereken harcamaları yapması gerektiğini ifade eder. Bir bağın bağ olması için gereken bakım gösterilmelidir; üzümlerin zamanında budanması, gübrelenmesi, çapalanması ve sulanması gerekir. Bir kişi bir şeyden verim bekliyor, fayda temin etmek istiyorsa gereken çabayı göstermeli, gerekli harcamalardan kaçmamalı ve o şeye iyi bakmalıdır.

Medeni bir kadının nasıl olması gerektiğine dair farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı özellikler: Üretkenlik. Ev içi sorumluluklar. Kültürel bilgi. İnanç. Zarafet. Sadakat. Aile ilişkileri. Ayrıca, Türkiye'de medeni kanunlara göre eşlerin aile yönetiminde eşit söz sahibi olduğu ve ev işleri ile çocukların bakımında ortak sorumluluk aldıkları kabul edilmektedir.

"Her çok azdan olur" atasözü, çoğun temelinde az yattığını; önce az olanların, birikerek çoğu meydana getirdiğini ifade eder. Atasözünün tam anlamı şu şekildedir: "Çoğu elde etmek için azları biriktirmek gerekir".