Batılİnançlar

Lapa lapa karın neden yağdığına dair batıl inançlar bulunamamıştır. Ancak, karın yağmasıyla ilgili bazı inanışlar şunlardır: Eskimoların kar için 50 civarında farklı kelime kullandığı iddiası önce yalanlanmış, sonra doğrulanmıştır. Glasgow Üniversitesi'nden araştırmacılar, İskoç dilinde kar ile ilgili 421 terim olduğunu iddia etmektedir. Rüyada lapa lapa kar yağdığını görmek, huzur, bereket ve yeni başlangıçların habercisi olarak yorumlanır. Karın yağmasıyla ilgili bilimsel açıklamalar arasında, su buharının atmosferin üst katmanlarına yükselip buz kristallerine dönüşmesi ve bu kristallerin birleşerek kar tanelerini oluşturması yer alır.

"Ay gün yıldız dönüp eder dilekler" ifadesi, Eroğlu Nuri'nin bir şiirinden bir dizedir. Şiirin tamamı şu şekildedir: "Sabah vakti geldi Allah'a şükür Minareye çıkıp bülbüller şakır Döne döne müezzin ezan okur Derviş Hu der döner kâfir mi olur? Ay gün yıldız dönüp eder dilekler Gece gündüz devran eder felekler Görmüş sultan Arş'ta döner melekler Derviş Hu der döner kâfir mi olur? Gerçek âşık Dost yolunda ün eyler Darb-ı tevhid ile bağrın hun eyler Değirmen daneyi döner un eyler Derviş hu der döner kâfir mi olur? Ehl-i Hak bu yolda inad eylemez Kâmil insan olan hilaf söylemez Hiçbir mahlûk yoktur devran eylemez Derviş hu der döner kâfir mi olur?". Bu dizede, yıldızların dönüp dilekler ettiği ifade, yıldız kayarken dilek tutma inancına gönderme yapıyor olabilir. Yıldız kayarken dilek tutma geleneği, antik çağlara dayanan ve farklı kültürlerde ortak bir inançtır.

Örümceklerin öldürülmemesi gerektiği birkaç nedenden kaynaklanmaktadır: Ekosistem için önemi: Örümcekler, sivrisinek ve sinek gibi hastalık taşıyabilen haşereleri yiyerek evin ekosistemini dengede tutar. Zararlıları kontrol altında tutması: Örümcekler, evdeki zararlı böceklerin çoğalmasını önler. İnsan sağlığına zararı olmaması: Çoğu örümcek türünün zehri insanlar için tehlikeli değildir ve ısırma vakaları nadirdir. Doğal yaşam ve kapalı mekan ekosisteminin parçası olması: Örümcekler, kapalı mekanlarda yaşayan önemli canlılardan biridir. Eğer bir örümcekten rahatsızlık duyuluyorsa, onu öldürmek yerine bir kavanoz ve kağıt yardımıyla yakalayıp dışarı bırakmak önerilir.

Güvercinler, batıl inançlarda çeşitli anlamlar taşır. Amerikalı psikolog Burrhus Frederic Skinner'ın deneyine göre, güvercinler, yemlerin tesadüfen kanat çırpma gibi davranışlarla aynı anda gelmesi nedeniyle, bu davranışları yemi hak etme olarak algılayıp batıl inanç geliştirebilirler. Bazı kültürlerde güvercinler: Barış ve huzur sembolüdür; beyaz güvercin görmek, huzurlu bir dönemin başlangıcına işaret edebilir. Aşk ve sadakat sembolüdür; bir güvercin pencereye konması, bir ilişkinin güçleneceğine veya yeni bir romantizme delalet edebilir. Haberci olarak kabul edilir; eve gelen güvercin, kaybedilen sevdiklerimizin ruhlarının mesajı olarak yorumlanabilir. Yeni başlangıçlar anlamına gelir; güvercin, hayatınızda yeni bir iş veya kişisel dönüşüm sürecine gireceğinizi simgeleyebilir. Batıl inançlar, bilimsel bir temele dayanmaz ve kişisel yorumlara açıktır.

Bıçağı yastığın altına koyma inancı, eski putperest Türklerden gelmektedir ve kötü ruhları, cinleri uzaklaştırmak amacıyla yapılır. Bu tür uygulamalar İslam'da hoş karşılanmaz ve batıl inanç olarak kabul edilir. Ayrıca, kabustan korunmak için de yastığın altına metal bir nesne (iğne, bıçak) konulduğuna dair inanışlar bulunmaktadır.

Kedinin olduğu evde şeytanın bulunmayacağına dair bir inanç, kedinin şeytan ve fare gibi zararlı hayvanların düşmanı olması ile ilişkilendirilir. Bu tür inançlar bilimsel bir temele dayanmamaktadır.

Agatha Christie'nin "Ve Ayna Kırıldı" (The Mirror Crack'd from Side to Side) romanı, bir cinayet ve bu cinayeti çözmeye çalışan amatör dedektif Miss Marple'ın hikayesini anlatır. Olaylar, 1950'li yıllarda İngiltere'de küçük bir kasabada kurulmuş bir film setinde geçer. Roman, insan ilişkilerinin karmaşıklığını ve insanların sırlarını saklamak için ne kadar ileri gidebileceklerini gösterir. Ayrıca, 1980 yılında, Agatha Christie'nin aynı adlı romanından uyarlanan ve aynı isimle yayımlanan bir film de bulunmaktadır.

Uğur böceğinin uğuru olduğuna dair inançlar farklı kültürlerde mevcuttur, ancak bu durumun bilimsel bir kanıtı yoktur. Bazı uğur böceği uğuru inançları: İngiltere'de uğur böceği görmek, o yıl hasadın bol olacağına işaret eder. İsveç'te uğur böceği bir genç kızın eline konursa, o kızın yakın zamanda evleneceğine inanılır. Japon kültüründe uğur böcekleri, şans ve mutluluk getirdiği düşünülür. Türk kültüründe uğur böceği, şans ve bereket sembolü olarak kabul edilir. Uğur böcekleri, bitkiler üzerindeki zararlı böcekleri yiyerek tarım alanlarında faydalı oldukları için birçok toplumda sevilir ve bu nedenle uğurlu kabul edilebilirler.

666 sayısı, farklı kültürlerde ve inanç sistemlerinde çeşitli anlamlar taşır: Hristiyanlıkta, 666 sayısı İncil'deki "Yuhanna'nın Vahyi" bölümünde "canavara ait sayı" olarak geçer ve genellikle şeytanı veya Mesih Karşıtı'nı sembolize eder. Yahudilikte, 666 sayısı Kabala inancına dayanır ve "Yahudi olmayanları" temsil eden kötü bir ruhu simgeler. Babillilerde, 666 sayısı üç ince çizgiden oluşur ve 60'lık rakam sisteminde 3661 sayısını ifade eder, ayrıca "şar" yani "kral" anlamına gelir. Eski Yunanlılar, Mısırlılar, Hindular, Babilliler ve Pagan halklar için 666 sayısı kutsaldır. Ayrıca, 666 sayısının anlamı hakkında çeşitli komplo teorileri ve yorumlar da bulunmaktadır.

Üç kere tahtaya vurma batıl inancının bazı nedenleri: Antik çağ inançları. Hristiyanlık etkisi. Oyun geleneği. Batıl inançlar, genellikle stres ve kaygı durumlarında güvence arama eğiliminden doğar.

Atatürk'ün bu sözüyle anlatmak istediği, milletin zihnini bulandıran hurafelerin ortadan kaldırılması gerektiğidir. Atatürk, bu sözleriyle şu noktalara dikkat çekmiştir: Gerici zihniyetler: "Zihniyetleri tarumar etmek zaruridir" ifadesiyle, devrim karşıtı düşünce yapılarının yok edilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Hurafeler: "Zihinlerde mevcut hurafeler tamamen kovulacaktır" diyerek, asılsız inançların zihinlerden çıkarılması gerektiğini belirtmiştir. Gerçeklerin kabulü: "Onlar çıkarılmadıkça beyne hakikat nurlarını nüfuz ettirmek imkânsızdır" sözleriyle, hurafeler ortadan kalkmadan gerçeklerin anlaşılamayacağını ifade etmiştir. Atatürk'e göre, bu hurafeler kaldırıldığında, Türkiye Cumhuriyeti halkı çağdaş ve uygar bir toplum haline gelecektir.

Karga sürüsünün neyi temsil ettiği, farklı kültürlere ve inançlara göre değişiklik göstermektedir: Yunan mitolojisinde kargalar ölümsüzlüğü temsil eder ve tanrılara eşlik eden bir arkadaş ve yoldaş olarak görülür. İslam inancında kargalar "mümin" olarak adlandırılır ve dürüstlük, bağlılık ve sadakat gibi kutsal değerleri temsil ederler. Bazı rüya tabirlerine göre, karga sürüsü görmek, rüya sahibinin etrafındaki bazı insanların rüya sahibi hakkında kötü konuştuğuna işaret eder. Genel olarak kargalar, kültürlerde sihiri, büyücülüğü ve olayları farklı açılardan görmeyi sembolize edebilir. Kargaların sürü halinde uçmasının, enerji tasarrufu sağlama ve sürü içindeki iletişimi ve uyumu teşvik etme gibi pratik nedenleri de vardır.

Kargaların kemik atması, tehlike teşkil edebilecek bir durum olarak kabul edilir. Kargaların neden kemik attıkları konusunda uzmanlar net bir açıklama getirememektedir. Kargalar, farklı kültürlerde ve mitolojilerde önemli bir rol oynar. Rüya tabirlerine göre ise, rüyasında karga saldırısı gören kişinin, sevdiklerinden ayırmak isteyen bazı düşmanlarla karşılaşabileceği yorumlanır. Rüya tabirleri bilimsel temellere dayanmaz.

Komşunun komşuya kek getirmesi, batıl inanç bağlamında genellikle uğur veya şans getirme olarak yorumlanmaz. Batıl inançlar genellikle doğaüstü veya gizemli olaylara dayanır ve bu tür günlük eylemler bu kapsamda değerlendirilmez. Ancak, bazı kültürlerde ve inanç sistemlerinde, komşuların birbirine yiyecek getirmesi, iyi niyet ve komşuluk ilişkileri ile ilişkilendirilebilir. Örneğin, Anadolu'da komşuların birbirine yiyecek getirmesi, genellikle iyi dilekler ve dayanışma anlamına gelir. Batıl inançlar, bilimsel bir temele dayanmaz ve kişisel inançlar olarak değerlendirilir.

Yılbaşında öpüşme geleneği, farklı kültürlerde çeşitli anlamlar taşır: İngiliz ve Alman inanışına göre, yeni yılın ilk dakikalarında görülen kişi, o yılın nasıl geçeceğine işaret eder. İskandinav mitolojisinde, bir tanrıça, oğlunu dirilttiği için ökse otu altında tüm canlıları öper. Antik Roma'da, ökse otunun şans ve bereket getirdiğine inanılırdı. Bu gelenekler, eğlenceli batıl inançlar olarak da değerlendirilebilir.

Küçük çocukların neden mavi giydiği, tarihsel ve kültürel faktörlere dayanmaktadır. Mavi rengin erkek çocuklarla ilişkilendirilmesinin bazı nedenleri: Sakinlik ve güç: Mavi renk, birçok kültürde sakinlik ve gücü temsil eder. Askeri ve denizle ilişkilendirme: Mavi, deniz ve gökyüzü ile ilişkilendirilir, bu da istikrar ve güven duygusu yaratır. Batıl inançlar: Bazı kültürlerde mavi rengin kötü ruhları uzaklaştırdığına inanılırdı. Geçmişte, pembe ve mavi renkleri çocuk giyimiyle ilişkilendiren anlayış defalarca değişmiş ve farklı anlamlar kazanmıştır. Günümüzde ise çocuk kıyafetlerinde renk seçimi, çocuğun kişisel gelişimi, özgüveni ve ruh halini etkileyen önemli bir unsurdur.

Gece ıslık çalmanın uğursuzluk getireceğine veya kötü ruhları çağıracağına dair inançlar, kültürel efsanelere dayanan batıl inançlardır. Bu tür inançlar, folklorik öykülerden ve mitolojik anlatılardan beslenirken, bazı toplumlarda hala canlı bir şekilde varlığını sürdürmektedir. Ancak, bu tür inançlar bilimsel bir temele dayanmamaktadır.

Baykuş, batıl inançlarda genellikle uğursuzluk ve ölüm habercisi olarak kabul edilir. Bazı kültürlerdeki baykuş inançları şu şekildedir: Eski Mısırlılar ve Hintliler için baykuş ölüm kuşudur. Çinliler baykuşu felakete alamet olarak görür ve şans kuşu Hüma'nın karşıtı olarak kabul eder. İskoçlar gündüz baykuş ötüşü duyulursa bir uğursuzluğun yaklaştığına inanır. Galliler baykuş ötüşünü ya birinin öleceği ya da bir kızın bakireliğini kaybedeceği şeklinde yorumlar. Ancak, İslam dininde baykuşlar olumlu bir sembol olarak kabul edilir ve bilgeliği, keskin görüşü ve gece görüşünü simgeler.

Çan çalmanın batıl inançlarla doğrudan bir ilişkisi bulunamamıştır. Ancak, çanların bazı inanç sistemlerinde ve kültürel bağlamlarda taşıdığı anlamlar şunlardır: Hinduizm ve Budizm'de: Tanrıların dikkatini çekmek ve duaların duyulmasını sağlamak amacıyla kullanılır. Hristiyanlıkta: Cemaati dua ve ibadet için bir araya çağırmak, tehlike durumlarında uyarı vermek, cenaze törenlerinde ruhun huzura kavuşması için dua anlamı taşımak gibi işlevleri vardır. Eski inanışlarda: Kötü ruhları uzaklaştırmak ve kötülüğe karşı koruma sağlamak amacıyla kullanılır. Ayrıca, bazı kültürlerde geceleri çan sesi duymanın iyi şans veya başarı getirdiği de düşünülür.

Maçı kazandıran totemler arasında şunlar sayılabilir: Çorapları ters giyip 45 dakika öyle izlemek. Hangi pozisyonda otururken takım iyi oynuyorsa maç sonuna kadar o pozisyonda oturmak. Tehlikeli pozisyonlar geçene kadar gözleri ve kulakları kapatmak. Penaltı atarken arkasını dönmek. Formayı alıp giymeyerek maç süresince kanepenin üstüne sermek. Çalı dışına totem yerleştirmek (League of Legends oyunu için). Bu totemlerin bilimsel bir temeli yoktur ve kişisel inançlara dayanır.