Anecdote

İşte bazı Osmanlı fıkraları: 1. Fatih Sultan Mehmet ve Molla: Fatih Sultan Mehmet, geceleri İstanbul'un fethini düşündüğü için uyumazken, medresede bir mollayı ders çalışırken görmesi üzerine, mollaya "Neden uyumuyorsun?" diye sorar. 2. Yavuz Sultan Selim ve Elçi: Yavuz Sultan Selim, Mısır seferi sırasında Moğol Bay adında bir elçiyi huzuruna alır ve elçinin davranışlarından dolayı onu uyuz bir eşeğe bindirip ordugahta gezdirtir. 3. Ahmet Vefik Paşa ve Uludağ'ın Karları: Ahmet Vefik Paşa, vali olduğu sırada Bursa'da ağır bir kış olunca, Uludağ'ın karlarını toplayıp satmak için buzcubaşıya emir verir. 4. Dördüncü Murat ve Kahveci: Dördüncü Murat, içki ve tütün yasağını denetlemek için gece dışarı çıkınca, pencerelerden ışık sızan bir bina görür.

Nasreddin Hoca'nın "Kedi Nerede" fıkrası şu şekildedir: Bir gün Nasreddin Hoca'nın canı et yemeği istemiş ve kasaptan iki kilo et alarak eve götürmüş. Ne var ki o gün eve hocanın hanımının misafirleri gelmiş ve kadın eti pişirip onlara ikram etmiş. Hoca, "Et nerede" diye sormuş. Hoca, "Getir şu kediyi bakalım" demiş ve teraziyi çıkartıp kediyi tartmış. Hoca, hanımına sormuş: "Peki hanım, kedi bu ise bizim et nerede? Et buysa kedi nereye gitti?".

Temel'in Köpeği fıkrasında, Temel ve köpeği Karabaş trene binerler.

Çöp evde yaşayan oyuncu olarak bahsedilen kişi, Matt Damon'dır.

Cemal Süreya, soyadındaki "Y" harfini arkadaşıyla girdiği bir iddia sonucunda kaybetmiştir. İddiaya göre, Süreya bir telefon numarası üzerine arkadaşıyla bahse girmiş ve eğer iddiayı kaybederse soyadındaki harflerden birini sileceğini söylemiş.

Fatih Terim, Suudi Arabistan Pro Ligi'nde Al Shabab takımının teknik direktörü olarak görev yaparken, son dakika golünü atan oyuncusu Abderazak Hamdallah'ın taktik anlatırken yüzüne su fırlatması nedeniyle şaşırmış ve gülerek tepki vermiştir.

Nasreddin Hoca, "biraz da ben öleyim" dedi çünkü komşusunun her kaşık hoşaf yedikten sonra "Oh, öldüm" demesine dayanamadı.

Nasrettin Hoca'nın "Tesbih" fıkrası şu şekildedir: Bir gün Hoca, yol üstü bir hana inmiş. Hoca, bu duruma şaşırmış ve hancının gözlerine bakarak sormuş: "Peki ama, demiş; ya bu tavan böyle tesbih çeke çeke aşka gelip de secdeye kapanırsa, bizim halimiz nice olacak!".

İşte kısa ve özlü birkaç Nasrettin Hoca fıkrası: 1. Parayı Veren Düdüğü Çalar: Çocuklar, Nasreddin Hoca'nın etrafını sarmış ve düdük istemişler. Hoca, parayı veren çocuğa düdüğü vermiş ve "Parayı veren düdüğü çalar" demiş. 2. Gölü Mayalıyor: Hoca, gölün kıyısına gidip yoğurt mayası gibi göle yoğurt dökmüş. Bir köylü bunu görünce, "Hoca, bu göl maya tutar mı?" diye sormuş. Hoca da "Ya tutarsa" demiş. 3. Eşeğe Ters Binmek: Hoca, bir gün yabancı bir köyde eşeğine ters binmiş. Bir köylü sormuş: "Hocam, neden eşeğe ters biniyorsunuz?" Hoca, "Eğer düz binip önünüze geçseydim, siz arkada kalacaktınız" demiş. 4. Bindiği Dalı Kesmesi: Hoca, köy meydanındaki çınar ağacının bir dalına çıkmış ve dalı kesmeye başlamış. Çevresindekiler "Aman Hoca, bindiğin dalı kesme, düşeceksin" demişler. Hoca da "Bu dalı kesenin yere düşeceğini hepiniz akıl ettiniz de, ben size dünyanızı keserseniz cehenneme düşersiniz demedim mi?" demiş.

Fatih Terim'in en komik anısı olarak, Azerbaycan'da katıldığı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nda bir futbolseverin "Icardi mi, Osimhen mi?" sorusuna verdiği "Söylemem" cevabı gösterilebilir. Bu yanıt, orada bulunanları güldürmüş ve sosyal medyada gündem olmuştur.

"Ekmek yoksa aç kalırım" diyen kişi olarak, ünlü oyuncu Priyanka Chopra gösterilebilir. Chopra, moda dünyasının önemli etkinliklerinden biri olan Met Gala'da, akşam yemeğinde ekmek bulamadığı için aç kaldığını ve otele gidince pizza sipariş ettiğini belirtmiştir.

İncili Çavuş'un en komik fıkralarından biri şu şekildedir: Padişah, İncili Çavuş'a hava durumunu sormuş ve yağmur yağmayacağını öğrenmiştir. Ancak çok geçmeden bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başlamıştır. Padişah, İncili Çavuş'a neden böyle olduğunu sorunca, Çavuş şu cevabı vermiştir: "Hava durumunu bildiren eşeğin kuyruğu olursa, elbette böyle olur efendimiz".

"Ye Kürküm Ye" fıkrası, Nasreddin Hoca'nın bir davete katılması olayı üzerine söylenmiştir. Olay şu şekildedir: Akşehir'in beyleri, Hoca'yı yemeğe davet ederler. Hoca, günlük kıyafetiyle gidince kimse tarafından hoş karşılanmaz ve önemsenmez. Hoca, yemeğe başladıklarında kürkünün kolunu sofrada sallayarak "Ye kürküm ye" demeye başlar.

Nasreddin Hoca'nın "Hanım İpe Un Sermiş" fıkrasının ana fikri, insanın bir işi yapmak istememesi durumunda binbir türlü bahane bulabileceği şeklindedir.

"Koç'ta 38 Yıl" kitabı, Cengiz Solakoğlu'nun Koç Topluluğu'nda geçirdiği 38 yıllık iş yaşamını ve bu süreçte tanık olduğu olayları anlatıyor. Kitapta ayrıca, Anadolu'nun çeşitli şehirlerindeki tüketici deneyimleri, uluslararası iş ilişkileri ve Anadolu insanının kıvrak zekâsıyla ilgili çarpıcı örnekler de yer alıyor. Ayrıca, iyi bir iş insanı olmanın yolları, tutumlu yaşam, liyakat ve sivil toplum etkinliklerine duyarlılık gibi konular da işleniyor.

Gülen Eşek Fıkrası şu şekildedir: Deli olduğu söylenen bir padişah, ferman salarak eşeğimi güldürene bin altın vereceğini duyurur. En sonunda Nam-ı Kemal gelir ve eşeğin kulağına bir şeyler fısıldar. Aylar geçmesine rağmen eşek hala gülmektedir. Bunun üzerine Nam-ı Kemal tekrar gelir ve eşekle yalnız bırakılmasını ister. Cevap şu şekildedir: İlk gelişinde eşeğe "Benimki seninkinden büyük" demiş, eşek gülmeye başlamış; ikinci gelişinde ise eşeğe göstermiş.

Nasreddin Hoca'nın eşekten düşme hikayesi şu şekildedir: Bir gün Nasreddin Hoca, pazara gitmek için eşeğine biner ve yola koyulur. Düştüğünü gören çocuklar toplu hâlde bağırmaya başlarlar: "Nasreddin Hoca eşekten düştü, Nasreddin Hoca eşekten düştü".

Nasrettin Hoca'nın ağaçtan düşen fıkrası şu şekildedir: Nasrettin Hoca, çıktığı ağaçtan düşmüş ve oflayıp puflamaya başlamış. Yanına gelenler "Azıcık sabırlı ol Hoca, ne oldu ki bu kadar nazlanırsın" demişler. Hoca, "Siz hiç ağaçtan düştünüz mü?" diye sormuş. Oradakiler bir ağızdan "Hayır" demişler. Bunun üzerine Hoca, "Öyleyse siz gidin de ağaçtan düşen birisi gelsin benim yanıma" demiş.

Atatürk ve bir köylü arasında geçen iki farklı olay bulunmaktadır: 1. Atatürk'ün Mersin ziyareti sırasında bir köylü ile arasında geçen olay şu şekildedir: Atatürk, şehirde gördüğü büyük binaları işaret ederek köylüye bunların kimin olduğunu sorar. Köylü, binaların Kirkor, Yargo ve Salomon'a ait olduğunu söyler. Atatürk, sinirlenerek köylüye bu binaları yaparken kendilerinin nerede olduğunu sorar. Köylünün cevabı ise "Biz Yemen'de, Tuna boylarında, Balkanlar'da, Arnavutluk dağlarında, Kafkaslar'da, Çanakkale'de, Sakarya'da savaşıyorduk Paşam" olur. 2. Atatürk'ün Yozgat ziyareti sırasında yaşanan olayda ise bir köylü, ineğini kaybettiğini söyleyerek Atatürk'ten yardım ister. Atatürk, köylüye yüz lira verir ve bir otomobille köyüne dönmesini teklif eder. Köylü, ineğini aramaya devam edeceğini söyleyerek teklifi reddeder. Bunun üzerine Atatürk, köylüye iki inek alabilecek kadar para daha verir.

Hasan Can Kaya'nın "meme olayı" iki farklı bağlamda değerlendirilebilir: 1. Dövme Olayı: Hasan Can Kaya'nın bir kadın hayranı, komedyenin portresini göğsüne dövme yaptırmıştır. 2. Programdaki Anlar: Hasan Can Kaya'nın sunduğu "Konuşanlar" programında, bir seyirci gittiği mesaj anısını anlatırken "Ben sevmiyorum ellenmeyi. Bana diyor ki arkadaşım çok güzel meme masajı yapıyor. Arkadaş dedim ben ellettirmem" demiştir.