İlk çağlarda mutluluk anlayışı, erdemli ve bilinçli bir yaşam sürmekle ilişkilendirilmiştir. Bu dönemde öne çıkan filozoflar, farklı tanımlar sunmuşlardır: - Aristoteles: Mutluluğu "eudaimonia" olarak adlandırmış, bu kavramı erdemli ve iyi bir yaşam tarzının doğal sonucu olarak görmüştür. - Epikuros: Mutluluğun merkezine "haz" kavramını koymuş, ancak bu hazzı abartılı zevklerin peşinde koşmak yerine, huzurlu ve basit bir yaşam sürmekle elde edilebileceğini savunmuştur. Ayrıca, Orta Çağ düşünürleri mutluluğu Tanrı ile olan bağda aramışlar, gerçek mutluluğun yalnızca ilahi bir birlikle mümkün olduğunu öne sürmüşlerdir.