• Buradasın

    Tutuklama ve adli kontrolde şüphe nasıl değerlendirilir?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Tutuklama ve adli kontrolde şüphe, "kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin" bulunması kriterine göre değerlendirilir 13.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesinde belirtilen tutuklama nedenlerinin varlığı halinde, şüpheli veya sanığın tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebilir 12. Bu nedenler arasında:
    • şüphelinin kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular 13;
    • şüphelinin davranışları; delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma 13.
    Uygulamada, tutuklama koşulları oluşmasa dahi adli kontrol kararı verilebilmekte, ancak bu kararlar yeterli gerekçe içermemektedir 1. Ayrıca, "ölçülülük" ilkesi de her iki tedbir için de geçerlidir; şüpheli veya sanık, birey hak ve özgürlüklerine en az müdahaleyi gerektiren yükümlülüklere tabi tutulmalıdır 12.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    B.A. tutuklama kararı ne demek?

    B.A. tutuklama kararı ifadesi, belgelerde veya kaynaklarda rastlanmayan bir terimdir. Ancak, genel olarak tutuklama kararı, şüpheli veya sanığın kaçmasını önlemek, delilleri yok etmesini engellemek ve yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla hakim veya mahkeme tarafından verilen bir koruma tedbiridir. Tutuklama kararı için gerekli şartlar şunlardır: Kuvvetli suç şüphesi: Şüpheli veya sanığın suçu işlediğine dair somut delillere dayalı kuvvetli bir şüphe bulunmalıdır. Tutuklama nedeni: Kaçma veya delilleri karartma gibi tutuklama nedenlerinden biri mevcut olmalıdır. Tutuklama kararı, soruşturma aşamasında sulh ceza hakimliği, kovuşturma aşamasında ise ceza mahkemesi tarafından verilir.

    Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan kişi neden tutuklanır?

    Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan bir kişi, yükümlülüklere uymadığı takdirde tutuklanabilir. Adli kontrol kararının ihlali, kararın hükümsüz kalmasına ve tutuklama kararı verilmesine yol açar. Uygulamada, mahkemeden adli kontrol tedbirinin devam edip etmeyeceği konusunda karar alınması gerekirken, tensip zaptı ile adli kontrolün devamına karar verilmese bile, mahkemeler talep üzerine adli kontrolün kaldırılması konusunda yeni bir karar verebilmektedir. Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan bir kişinin tutuklanıp tutuklanmayacağı, hukuki süreçlere ve somut duruma bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, bir avukattan profesyonel hukuki danışmanlık alınması önerilir.

    Adli kontrol için hangi şüphe derecesi?

    Adli kontrol için kuvvetli suç şüphesi gereklidir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 100. maddesine göre, tutuklama sebebi kabul edilen durumların varlığı halinde adli kontrol uygulanabilir. Bu durumlar şunlardır: şüphelinin kaçma riski taşıması; delilleri yok etme, gizleme ya da değiştirme ihtimali; tanıklara veya mağdurlara baskı yapma gibi suç unsurlarını etkileyebilecek davranışların olması. Adli kontrol tedbirinin uygulanabilmesi için, şüpheli ya da sanığın suç işlemiş olduğuna dair kuvvetli şüpheyi ortaya koyan somut delillere dayanılması gerekir.

    Adli kontrol ve tutuklama arasındaki fark nedir?

    Adli kontrol ve tutuklama arasındaki temel farklar şunlardır: Özgürlük durumu. Süre. Uygulama koşulları. Alternatiflik. Ayrıca, adli kontrol tedbirlerine uyulmaması halinde mahkeme doğrudan tutuklama kararı verebilir.

    Adli kontrole itiraz edilmezse ne olur?

    Adli kontrol kararına itiraz edilmezse, karar kendiliğinden yürürlüğe girer ve şüpheli veya sanığın bu tedbir altında tutulmasının gerekip gerekmediği belirli aralıklarla yeniden gözden geçirilir. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 110/4. maddesine göre, soruşturma aşamasında bu değerlendirme sulh ceza hâkimi tarafından Cumhuriyet savcısının talebiyle, kovuşturma aşamasında ise mahkemece resen yapılır. Adli kontrol kararına itiraz süresi, kararın öğrenildiği tarihten itibaren iki haftadır.

    Adli kontrolde hangi haklar kısıtlanır?

    Adli kontrolde kısıtlanan haklar, kişinin tutuklanması kadar ağır olmayan, ancak temel hak ve hürriyetlere sınırlama getiren yükümlülüklerden oluşur. Bu yükümlülükler arasında en yaygın olanlar şunlardır: Yurtdışına çıkış yasağı. İmza atma yükümlülüğü. Belirli kurum veya kişilerin çağrılarına uyma. Taşıt kullanma yasağı. Tedavi ve rehabilitasyon yükümlülüğü. Güvence bedeli (kefalet). Silah bulundurma ve taşıma yasağı. Evden çıkmama (ev hapsi). Belirli bir yerleşim yerini terk etmeme. Belirli yer veya bölgelere girmeme yasağı. Adli kontrol altında geçen süre, cezadan mahsup edilmez.

    CMK'ya göre adli kontrol altına alınan kişi ne yapmalı?

    CMK'ya göre adli kontrol altına alınan kişinin yapması gerekenler şunlardır: Yurt dışına çıkamamak. Belirli aralıklarla karakola giderek imza atmak. Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak. Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde mesleki uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak. Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde sürücü belgesini teslim etmek. Uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak. Parasal duruma göre, hâkim tarafından belirlenen bir güvence miktarını yatırmak. Silah bulundurmamak veya taşıyamamak, sahip olunan silahları adli emanete teslim etmek. Mağdurun haklarını güvence altına almak için belirli bir miktarda parayı ayni ya da şahsi teminat olarak yatırmak. Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adli kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek. Adli kontrol altına alınan kişi, yükümlülüklerini ihlal ederse mahkeme tutuklama kararı verebilir.