• Buradasın

    Sözlü tarihin aşamaları nelerdir?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Sözlü tarih çalışmasının aşamaları şu şekildedir:
    1. Görüşülecek kişilerin belirlenmesi 1. Bu kişilerin, araştırılan olaya bizzat tanıklık etmiş olmaları önemlidir 1.
    2. Görüşmenin zaman ve yerinin belirlenmesi 1.
    3. Görüşme 1. Röportajı gerçekleştiren kişi, öncesinde hazırladığı soruları karşı tarafa yöneltir ve aldığı yanıtlara göre başka sorular sorabilir 1. Görüşme esnasında genellikle ses kayıt cihazları veya kamera kullanılır 1.
    4. Röportajın yazıya geçirilmesi 1. Kaydedilen röportaj daha sonra tarih ansiklopedilerinde, dergilerde ya da kitaplarda yayınlanabilir 1.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    Sözlü ve yazılı anlatım süreci kaça ayrılır?

    Sözlü ve yazılı anlatım süreci genel olarak beş aşamaya ayrılır: 1. Ön yazma (hazırlık). 2. Taslak oluşturma. 3. Gözden geçirme. 4. Düzenleme. 5. Yayımlama. Ayrıca, yazılı anlatım türleri düşünce niteliği olanlar, sanatsal değeri olanlar ve yazışmalar olmak üzere üç grupta toplanabilir.

    Sözlü tarihte hangi sorular sorulur?

    Sözlü tarih çalışmalarında genellikle şu tür sorular sorulur: Kişinin bilgilerini öğrenmeye yönelik sorular: "Adınız soyadınız nedir, doğum tarihiniz nedir, nerede yaşadınız?". Belirli bir olayı araştırmaya yönelik sorular: "Bu olay yaşandığında kaç yaşındaydınız, ne tepki verdiniz, bu dönemdeki yayın organlarının durumu neydi?". Aile ve yaşam öyküsü ile ilgili sorular: "Aileniz hakkında bilgi verir misiniz, kardeşiniz var mı, varsa cinsiyeti ve yaşı nedir?". Manevi değeri olan eşyalar hakkında sorular: "Sizin için manevi değeri olan ve geçmişi hatırlatan bir eşyanız var mı?". Soruların fazla genel olması, istenilen bilgiye ulaşmayı zorlaştırabilir.

    Sözlü ve yazılı tarih arasındaki fark nedir?

    Sözlü tarih ile yazılı tarih arasındaki temel farklar şunlardır: Yazılılık: Yazılı tarih, yazı ve belgelere dayanarak tarihin sınıflandırılmasını ifade ederken, sözlü tarihte yazı veya belge yoktur; sadece birilerinin anlattıkları veya kulaktan kulağa aktarılan bilgiler bulunur. Güvenilirlik: Sözlü tarihin güvenilirliği, yazılı tarihe göre daha düşüktür çünkü anlatıcılar arasında bilgi her aktarıldığında değişebilir. Kullanım Alanı: Yazılı kaynaklar, yazının icadından sonraki dönemleri aydınlatırken, sözlü kaynaklar yazının bulunmadığı veya yaygın olmadığı dönemlerde tarih biliminin başvurduğu önemli bir veri kaynağıdır. Bilgi Türü: Yazılı tarih, genellikle olayları, kuralları ve durumları doğrudan aktarır; sözlü tarih ise daha çok kişisel deneyimlere ve anılara dayanır.

    Sözlü ve yazılı kaynaklar nelerdir tarih?

    Tarihin sözlü ve yazılı kaynakları şunlardır: 1. Yazılı Kaynaklar: arşiv belgeleri (fermanlar, antlaşmalar, mektuplar); yayınlar (kanunlar, kararnameler); hatıralar ve otobiyografiler; gazeteler ve dergiler; edebi eserler; resmi veya özel mektuplar. 2. Sözlü Kaynaklar: destanlar, hikâyeler, efsaneler, mitoslar; tarihî şiirler; atasözleri ve fıkralar. Ek olarak, tarih araştırmalarında kullanılan diğer kaynak türleri şunlardır: Kalıntılar. Çizili, sesli ve görüntülü kaynaklar. Birinci ve ikinci elden kaynaklar.

    Sözlü tarih çalışmasında nelere dikkat etmeliyiz?

    Sözlü tarih çalışmasında dikkat edilmesi gerekenler şunlardır: Görüşülecek kişinin belirlenmesi. Görüşmenin amacı ve kapsamının açıklanması. Onam alınması. Soruların hazırlanması. Dinleme. Sözün kesilmemesi. Geri bildirim. Deşifre.

    Sözlü tarih nedir kısaca?

    Sözlü tarih, tarihi yazılı belgelere ek olarak, yaşayan bireylerin belleğe dayalı anlatıları aracılığıyla yazma ve sıradan insanları, gündelik yaşamı ve öznelliği tarihin araştırma alanına dahil etme dürtüsüyle şekillenen disiplinlerarası bir çalışma alanı ve araştırma yöntemidir.

    Sözlü kültürün özellikleri nelerdir?

    Sözlü kültürün bazı özellikleri: Aktarım: Bilgi ve kültür, konuşma veya şarkı yoluyla bir nesilden diğerine aktarılır. Anılar ve bilgi birikimi: Bir grubun nesiller boyunca ortaklaşa taşıdığı anılar ve bilgi birikimidir. Duyu organları: En önemli duyu organı kulaktır. Somutluk: Bilgi, soyut olmaktan ziyade hep insan deneyimine dayalıdır. Yarışma dinamiği: Üretim genellikle yarışma dinamiğine göre gerçekleşir. Kalıplaşma: Atasözleri, deyimler, tekerlemeler gibi söz kalıpları kullanılır. Hafıza: Bilgiler, bellekte depolanır ve hatırlanmaya müsaittir. Toplumsal yapı: Kültürel mirasın aktarımında dil önemli bir rol oynar. Teknolojik eksiklik: Okuma, yazma ve bilgiyi aktarmaya yarayan teknolojiden yoksundur. Tutuculuk: Sözlü kültür, tutucu ve gelenekseldir.