Buradasın
Mustafa Makbule'yi bakla tarlasında yalnız bırakıp çevrede gezmeye çıkıyordu. Bir gün Mustafa gezerken bir kaval sesi duydu. Bu kavalı kimin çaldığını merak edip kaval sesinin geldiği tarafa doğru yürüdü. Biraz gidince baktı ilerideki bir ağacın altında on yaşlarında bir çoban kaval çalıyor, etrafında da koyunlar otluyordu. Mustafa bu çocuğun kavalıyla yarattığı sihirli dünyasını bozmak istemedi. "Varsın çalsın garip" diye düşündü. "Ben de o kaval çalmayı bırakıncaya kadar burada oturur, beklerim." Aradan yarım saat geçti. Çocuk, türküler, oyun havaları çaldıktan sonra kavalını ağaca yasladı ve azık torbasını açıp yanında getirdiği yiyecekleri yemeye başladı. Mustafa oturduğu yerden kalktı, çocuğun yanına doğru yürümeye başladı. Karşıdan birisinin gelmekte olduğunu otların hışırtısından duyan çocuk başını kaldırdı. Geleni tanımıyordu. "Acaba kim ki?" diye düşündü. Mustafa çocuğun yanına gelince gülümseyerek: "Merhaba arkadaş, afiyet olsun" dedi. "Benim adım Mustafa. İzin verirsen yanına oturmak istiyorum." Çoban çocuk: "Tabii gel gel, buyur şöyle" dedi. Mustafa oturunca çoban çocuk kavalına üflemeye devam etti. Mustafa kaval sesini çok sevmişti. Çoban çocuğa: "Arkadaş, kaval çalmak ne kadar güzel bir şey. Ben de kaval çalmasını çok isterim. Bana kaval çalar mısın?" dedi. Çoban çocuk Mustafa'nın yüzüne baktı ve gülümsedi. Sonra kavalını Mustafa'ya uzattı. Mustafa kavalı eline alınca kavaldan çıkan seslere şaşırdı. Kavaldan öyle güzel sesler çıkıyordu ki Mustafa kavala hayran kaldı. Çoban çocuk kavalı Mustafa'dan aldı ve çalmaya devam etti. Çoban çocuğun kavalı çalması bitince Mustafa: "Arkadaşım, kaval çalman çok güzel. Sen kaval çalınca ben de çok mutlu oluyorum. Kaval çaldığın zaman bana da kaval çalmanı çok isterim." dedi. Çoban çocuk gülümseyerek Mustafa'ya baktı ve: "Mustafa, kavalımı sana hediye ediyorum. Ne zaman istersen kavalımı çalabilirsin." dedi. Mustafa çok sevindi. Çoban çocukla vedalaşıp oradan ayrıldı. Mustafa eve dönünce kaval çalmaya başladı. Kavalı çok iyi çalıyordu. Mustafa'yı dinleyenler kaval sesinden çok etkileniyorlardı. Mustafa kavalla öyle güzel oynuyordu ki herkes Mustafa'nın kaval çalmasına hayran kalıyordu. Mustafa kavali çok seviyordu. Kavalla oynamaktan çok zevk alıyordu. Mustafa kavalle oynarken çok mutlu oluyordu. Mustafa kavalli oynarken kendini çok özgür hissediyordu. Mustafa kavallı oynarken sanki başka bir dünyaya gidiyordu. Mustafa kavalliyle oynarken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordu. Mustafa kavallyle oynarken çok eğleniyordu. Mustafa kavalyle oynarken kendini çok huzurlu hissediyordu.
Yazeka
Arama sonuçlarına göre oluşturuldu
Atatürk'ün Çocukluğu - 4 adlı öyküde, Mustafa'nın çoban Ali ile tanışması ve ona okuma-yazma öğretmesi anlatılmaktadır 12.
Özeti:
Bir gün Mustafa, gezerken bir kaval sesi duyar ve sesin geldiği yere gider 13. Orada on yaşlarında bir çoban ve koyunlarını görür 13. Mustafa, çocuğun kaval çalmasını bozmak istemez ve bir süre bekler 1. Çocuk türküler çaldıktan sonra kavalını ağaca yaslar ve yemek yer 1. Mustafa da yanına oturur ve yemeklerini birlikte yerler 1.
Mustafa, çobana kaval çalmayı kendi kendine mi öğrendiğini sorar 13. Çoban, köylük yerde böyle işlerin öğretilmediğini, dedesini ve babasını kaval çalarken dinleyerek öğrendiğini söyler 13.
5 kaynaktan alınan bilgiyle göre: