Buradasın

Bir İş Adamının Hayat Hikayesi ve Ekonomi Görüşleri

youtube.com/watch?v=fyUy-xihk-0

Yapay zekadan makale özeti

Kısa
Ayrıntılı

Bu video, bir iş adamının kendi hayat hikayesini ve ekonomi hakkındaki görüşlerini paylaştığı kapsamlı bir röportaj formatındadır. Konuşmacı, 26 şirketin, 14 ülkede faaliyet gösteren, 8 bin çalışanı ve 1 milyar doların üzerinde ciro yapan bir holding grubun sahibidir.
Videoda konuşmacı, 1975-1985 yılları arasındaki eğitim hayatı, 1989'da Honda bayisliği açarak başladığı iş hayatını, otomotiv sektöründeki deneyimlerini, lojistik operasyonlarını, Irak'taki iş deneyimlerini ve uzay uçuşu gibi özel anılarını kronolojik olarak anlatmaktadır. Ayrıca Türkiye ekonomisi, otomotiv sektörü, tarım, eğitim ve gençlik perspektifi gibi konularda görüşlerini paylaşmaktadır.
Konuşmacı, 1991'de milletvekili adayı olmuş, 146 ülke ve 426 şehir gezmiş, doktora yapmış, uzaya ve kutuplara gitmiş biri olarak kendini tanıtmaktadır. Video boyunca Türkiye'nin ekonomik potansiyeli, yapısal dönüşüm ve kurumsal reformlar hakkında değerlendirmeler yaparken, aynı zamanda Brüksel, Amerika ve Türkiye gibi farklı ülkelerdeki yaşam deneyimlerini de karşılaştırmalı olarak aktarmaktadır.

00:36İlk Buluşma ve Türkiye Ekonomisi: İlk toplantı Ali Bey'in buluşmaları adı altında yapılmış ve çok keyifli geçmiştir.
Türkiye ekonomisinin dinamikleri kuvvetli ve genç bir nüfus bulunmakta.
Bu dönemi yapısal dönüşümle geçirmek ve fırsat olarak değerlendirmek gerekmektedir.
02:19Sektörler Arası İşbirliği: Özel sektör tarafından dernekler bu konuda mücadeleyi sürdürüyor.
Kamu tarafından proaktif, enerjik ve sonuç odaklı yaklaşımlar gösterilmektedir.
İcra kurumuna çalışan üyelerin faaliyetleri için teşekkür edilmektedir.
02:54Bölgesel Toplantılar: Geçen hafta Cuma günü Mardin'de bir buluşma yapılmış ve son derece enerji dolu bir toplantı geçmiştir.
Mardin İş Alanları Derneği Başkanı Abdülkadir Akkuş, derneklerin üyesi olarak yanlarında bulunmuştur.
Seriyi devam ettirmek için Diyarbakır ve Karadeniz'e çıkılacak toplantılar planlanmaktadır.
03:47Diyarbakır'ın Güvenliği: Konuşmacı iki hafta önce Diyarbakır'da bulunmuş ve İstanbul'a gelmemeye korkmuş.
Diyarbakır'ın çok daha güvenli olduğu, inanılmaz güzel bulvarlar, yemekler ve kafeleri olduğu belirtilmiştir.
Diyarbakır kelimesinin psikolojik olarak "bir şey gelecekmiş" hissi uyandırmasına rağmen, gerçekte tam tersi durumun söz konusu olduğu vurgulanmıştır.
04:29Geçmişteki İşbirliği: Durmuş Bey iki hafta önce aynı salonda ağırlanmıştır.
Geoler için elimizde ne varsa her zaman amade olduklarını belirtmişlerdir.
Geçmişte bir anı paylaşarak, Geoler ile lojistik sahasında işbirliği yapmaları ve bir milyon metrekare yakın depo sahibi olduklarını anlatmıştır.
05:58Kişisel Geçmiş ve İş Hayatı: Konuşmacı, 26 şirket, 14 ülke ve 8 bin çalışanı olan bir holding grubun sahibidir.
1991'de milletvekili adayı olmuş, ancak boydan dolayı seçmenler tarafından tercih edilmemiştir.
Konuşmacı, 3 üniversite bitirip master ve doktora yapmış, uzaya ve kutuplara gitmiş, 146 ülke ve 426 şehir görmüş biri olarak kendini tanımlamaktadır.
07:16İnşaat Alanı Tartışması: Konuşmacı, bir gazetede 950 bin metrekare inşaat alanı yapıldığı iddia edilmesine karşı çıkmaktadır.
Kendisinin inşaat alanını santim santim gezip gördüğünü ve hayal kurulmadan yapıldığını belirtmektedir.
İnşaat alanının gerçek büyüklüğünün 1.3 milyon metrekare olduğunu, ancak 946 metrekare olarak yanlış bildirildiğini iddia etmektedir.
08:44Gayrimenkul Sektörü Hakkında Görüşler: Konuşmacı, gayrimenkul sektöründe yer aldığını ve Türkiye'de halka açık bir şirkette olduğunu belirtmektedir.
18 milyon metrekare restation aktif olarak bulunduğunu ve 2 milyon metrekare bitmiş gayrimenkul yatırımının olduğunu ifade etmektedir.
Gayrimenkul sektöründe yatırım yapanların dünyada hiçbir ülkede kaybetmeyeceğini, çünkü gayrimenkul dünyada tek üretilmeyen şey olduğunu vurgulamaktadır.
09:14Ekonomik Krizler ve Gayrimenkul: 1993-2017 yılları arasında dünyada iki dünya savaşı ve yedi resesyon olduğunu, ayrıca 51 bölgedeki illuminatilerin ürettiği krizlerin olduğunu belirtmektedir.
Gayrimenkul sektöründe dönemler olduğunu, fiyatların düşebileceğini ancak sistemdeki değişimin olmayacağını vurgulamaktadır.
2020-2021 yıllarında stokların eriyeceğini ve gayrimenkul fiyatları tekrar yükselip ekonomisi iyi olanların devreye gireceğini öngörmektedir.
12:27Ar-Ge Projeleri Hakkında Deneyimler: Konuşmacı, 500 projeyi incelediğini ancak bunların hepsinin uydurma olduğunu iddia etmektedir.
Kosgeb'den 266.000 lira para, bir sekreter ve bir ofis almak için projelerin yapıldığını, ancak gerçek araştırma geliştirme çalışmalarının olmadığını belirtmektedir.
Bir proje örneğinde, sahillere güneş enerjisiyle çalışan duş otomatı iddiasını, bunun Hırvatistan'da zaten bulunduğunu gösteren bir sunumla karşılaştığını anlatmaktadır.
15:02Kişisel Bilgiler: Konuşmacı 1961 yılında Ankara'da doğmuş, 67 yaşında bir babanın ve 38 yaşında bir annenin 6 aylık erken doğmuş bir çocuğudur.
Engelli olarak doğup sonra normal bir hayat sürdüğünü belirtmektedir.
15:15Eğitim ve Askerlik Deneyimi: Konuşmacı, babasının Allah'tan derdettiğini ve askere gitmemek için okunacak birkaç üniversite daha okuduğunu belirtiyor.
ÖSYM sınavına girdiğini, 35-40 yaşında bir hoca tarafından destek gördüğünü ancak Hacettepe mezunu olduğunu söyleyince ilgi göstermediğini anlatıyor.
1985'te lisede ilk ticari faaliyete başladığını ve hala önyargılı davranan insanların olduğunu söylüyor.
16:21Eğitim ve Siyasi Dönüşüm: Ankara Ticareti'nin özel bir okul olduğunu, İstanbul'daki Harvard veya Galatasaray gibi bir yer olduğunu belirtiyor.
Kendisini önce solcu, sonra kapitalist, şimdi muhafazakar olarak tanımlıyor.
1975-1980'li yıllarda nezarete düştüğünü ve çok dayak yediğini, para bulmak için boya satmak zorunda kaldığını anlatıyor.
18:03Aile Hayatı ve İş Hayatı: Banka şubeleri yaptıklarını, inşaata girdiklerini ve okulla beraber bitirdiklerini, çok genç yaşta evlendiklerini ve 34 yaşında oğlu ile 3 torunu olduğunu söylüyor.
Üç erkek kardeşin de kısa boylu ve genç göründüğünü, bu yüzden insanların onları kardeş sanmasından bahsediyor.
1989'da devasa Kütahya Göz fabrikası yaptığını ve Ankara'da konut yaptıklarını anlatıyor.
19:09Honda Bayiliği Hikayesi: Anadolu Grubu'nun Honda getireceğini duyduğunu ve Ankara'da Honda bayisi olmak istediğini anlatıyor.
Arkadaşlarıyla birlikte 5 bin lira ile dükkan açtıklarını ve kayınpederlerinin ölümünden ve düğünden gelen takılardan para aldıklarını söylüyor.
Cinnah Caddesi'nde "Honda" yazısıyla dükkan açtıklarını ve 746 kişiye sıra verdiklerini, her kişiye 2500-3000 lira aldıklarını anlatıyor.
20:22İş Başarısı: Yüzde 25'ini ödenen arabalar için 746 kişinin toplam 2500-3000 lirasını aldıklarını ve bunu Yapı Kredi Gasmanpaşa şubesine aylık yüzde 12 faizle yatırdıklarını belirtiyor.
Faizle kazandıkları parayla kendilerine maaş vermeye başladıklarını söylüyor.
Arabalar geldiğinde vade olmadığı için müşteri memnuniyeti konusu olmadığı ve dükkanı boş bir halde beklediklerini anlatıyor.
21:06İstanbul'a Arabaların Taşıma Zorlukları: İstanbul'a arabaları Haydarpaşa'ya yanaşıp, camlara vaks denilen şeyler takılıyordu.
Otoban tam açılmamışken, E-5'ten giderken günde çok kaza oluyordu.
GPS ve cep telefonu yokken, gönderilen 30 şoförden sadece 5 tanesi 20 gün içinde İstanbul'a geliyordu, diğerleri yolunda kalıyordu.
21:53Amerika'ya Seyahat Deneyimi: Askerliği ertelemek için Amerika'ya giderken, doğrudan uçuş yoktu, Air France ile İstanbul-Pariş gidiyor, orada bir gece kalınıyordu.
Boeing 747 ile Amerika'ya uçuluyordu.
Fransa'da "Şanzelize" yerine "Şanzelizede" yazılması gibi garip durumlar vardı.
22:40Arabaların Taşıma Çözümü: Ankara'da bir tır gördüler ve şoförlerden bıktıklarını söyleyerek, tır aracılığıyla arabaları taşımaya başladılar.
Tır aracılığıyla arabaları taşımaya başlayınca, vurup kırık patlak olan arabaları almayı durdurdular.
İstanbul ve Türkiye'de 5000 araba ithal ediliyordu.
23:56Toyota'nın Üretim Sistemi: Toyota'nın beş ülkedeki üretimini Reysaş yapıyor, en küçük parçadan lastiğine, jantından airbag'e kadar her şeyi alıyor.
Geçen sene sadece konuşmacının ihracatı 546 milyon dolar olmuş ve her 21 saniyede bir araba çıkıyor.
Bir arabada 3746-6400 parça bulunuyor.
24:23Araba Üretiminin Zorlukları: Türkiye'nin araba üretme imkanı sıfır çünkü üretmenin mantığı yok.
Bir arabada 3740 parça varsa, tüm parçaları yan yana koyan fabrika kurmak gerekiyor.
Ülkeler arasında parça alışverişleri yapılıyor, örneğin Toyota'nın motorları BMW'den alınıyor.
25:19Otomotiv Endüstrisinin Gerçekleri: Konuşmacı 34 ülke ihracat yapıyor ve 36 ülkeden parça getiriyor.
Mercedes'lerin motoru Renault'dan geliyor, Sprinter ile Crafter aynı fabrikada üretiliyor.
Çek Cumhuriyeti'ndeki fabrikada 300 binlik kapasite var, 100 bin Toyota, 100 bin Peugeot ve 100 bin Citroen çıkarılıyor.
26:07Türkiye'de Araba Satışı ve Marka Sorunu: Türkiye'de satılan en yüksek araba 24 bin adet.
Türkiye'de bir marka üretmek için adı ne olacak sorusu var, "Osmanlı" mı "Fatih" mi gibi.
Çinliler Volvo'yu satın alırken, Hintliler Range Rover'u aldılar.
26:55Otomotiv Endüstrisinin Karlılığı: Otomotiv endüstrisi karlı bir iş değil, araba başı 2000 Euro zarar ediliyor.
Toyota Ege 7 dolar/kg, Volkswagen Tofaş Ege ise 5.2 dolar/kg değerinde.
Fabrikadan çıkan fiyatlar, örneğin Corolla'nın 5620 Euro, Egea'nın 5216 Euro olduğu halde, ek taşıt, KDV gibi değerler ekleniyor.
28:04Otomobil Endüstrisi ve İş Deneyimleri: Dünyada yıllık toplam 81 milyon araba üretiliyor, Toyota 11 milyon, Volkswagen 13 milyon, Peugeot grubu 9 milyon üretiyor.
Konuşmacı nakliyecilikten başlayıp, arabalar tuttuğu için satmaya başladığını, sonra Toyota bayisi ve ardından Skoda bayisi olduğunu anlatıyor.
1994'te kriz yaşanınca Toyota'nın elinde patlayan arabaların Orta Asya ve Suriye'ye ihraç edilmesiyle ilk ihracat deneyimini yaşadıklarını belirtiyor.
29:19İş Alanının Değişimi: Rahmetli Özdemir Sabancı'nın önerisiyle oto taşımalar yerine kuru yüke geçtiklerini, Philip Morris sigara dağıtımını yaptıklarını anlatıyor.
Türkiye'nin tek sigara dağıtım ve en büyük satıcısı olduğunu, ortalama günde Ankara'da 5 milyon TL'nin üzerinde sigara sattıklarını belirtiyor.
30:02Irak Operasyonu: 2003 yılında Amerika'dan gelen bir yazıyla Irak'a gidip lojistik hizmeti yapmaları istendiğini, "War Logistics" (Savaş Lojistik) departmanı kurduklarını anlatıyor.
Amerikalılarla yapılan anlaşmada 1,397 milyar dolar tutarında anlaşma yapıldığını, bu rakamın o dönemde çok değerli olduğunu vurguluyor.
Şubat ayında bir telefonla Irak'a gireceklerini bildirildiğini, 300 tane tır gönderdiklerini, Türkiye'de sadece 15 tır ve 600'e yakın jip bulunduğunu belirtiyor.
33:04İşin Getirdiği Kazançlar: Her gün 50 milyon dolar, 30 milyon dolar gibi büyük miktarda para geldiğini, bu durumun onları para manyağı yaptığını anlatıyor.
Amerikalılarla yapılan anlaşmada verilen rakamların, haliburton ve US Army gibi kurumlar aracılığıyla çok daha yüksek miktarda para haline geldiğini belirtiyor.
Bir Amerikalı general için eşiyle konuşarak 1500 dolar ödeyerek 3500 dolar karşılığında arabayı kiraladığını, böylece 2000 dolar kâr ettiğini anlatıyor.
34:43Para ve Gayrimenkul Alımı: Konuşmacı, Türkiye üzerinden 186.000 sefer, Kuveyt'ten 36.000 sefer iş yaptıklarını belirtiyor.
Elde ettikleri parayı gayrimenkule yatırdıklarını, gayrimenkul değerlerinin 4 liradan arttığını ifade ediyor.
Antalya'da 2022 kişi dinlediği bir etkinlikte konuşmuş, konuşmasının ardından insanların sağlığı bozulduğunu anlatıyor.
35:48Askerlik Deneyimi: Konuşmacı bedelli kısa dönem Bursa'da askerlik yaptığını, bir silah görmediklerini ve 15 günlük sürede bir şey yapmadıklarını belirtiyor.
Askerlikte "duran her şey, yürüyen her şeye selam ver" kuralını öğrendiğini anlatıyor.
Askerlikte bir astsubaya "paşam" demesinden dolayı hakaret ettiğini düşündüklerini, aslında "komutanım" demesi gerektiğini öğrendiğini söylüyor.
36:38Tank Sigortası ve Savaş Deneyimi: Bir tank kaybettiklerini, 130 ton Abraham ve Leopar 2 tankları için 90 milyon dolar sigorta aldıklarını belirtiyor.
İskenderun Limanı'ndan tankları topladıklarını ve Almanya'ya gönderdiklerini anlatıyor.
Savaşta insanlarla ilgili komik bir anısını paylaşıyor; gitarist, itici, boyacı gibi insanlar toplandığını ve 17.000 çadır kurduklarını söylüyor.
37:54Tank Kaybı ve Bulması: Tankın kaybolduğunu ve yaklaşık 8 gün aradıklarını, kimse onlara baskı yapmadığını belirtiyor.
Tankı bulduklarını, Alman genel müdürü Rudolf'un "tankı bulduk" dediğini anlatıyor.
Tank şoförünün annesinin öldüğünü, üstten helikopter giderken, konvoydan çıkıp köye gidip annesini gömdüğünü, 7 günlük mevlüt okuttuktan sonra tankı yerine götürdüğünü söylüyor.
39:21Lojistik ve Medya Deneyimleri: Sektörde lojistik olunca her sektörü biliyor olduğunu, doktora tezinin pizzanın lojistik olduğunu ispatladığını belirtiyor.
Zeynep Kamil'den Karacaahmet'e kadar her şeyin lojistikle dolu olduğunu söylüyor.
NTV CNBC'de saat 12:20 kala canlı yayına çağrıldığını, konunun kahve olduğunu öğrenmesini ve canlı yayın üfürmenin limiti olduğunu anlatıyor.
41:20Kahve Fiyatının Artışı: Dünyada kahve fiyatı 3726 olarak en yüksek emtia olarak açıklandı.
Kahve fiyatının artmasının nedeni Brezilya'da yağmurların çok yağması ve mahsulün toplanmasının gecikmesi.
Geçen sene Brezilya'da kahve toplayan kadınların Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Gıda Örgütü ve Çalışma Örgütü protestoları da fiyat artışına katkıda bulunmuş.
42:23Kahve Alım Kaynağı: Konuşmacı küçükken dedesinin Kahve Yemen'den aldığını, ancak dünya taşıma sistemleri arttığı için Uruguay, Paraguay ve Brezilya'dan aldıklarını belirtiyor.
Kahve dünyada petrolün ikinci en büyük emtia olduğu ifade ediliyor.
Kahve stoğu tutma konusunda bir buçuk konteynerden fazla tutulamadığı, nedeni nemli olması ve tadının kaçması çünkü.
43:46Kaya Se More'da Kahve Deneyimi: Konuşmacı üç sene önce Kaya Se More'ye gittiğinde Latte sipariş etmiş, ancak gelen içecek beyaz ve süt gibi bir içecek olmuş.
İtalyanca'da "latte" direkt süt anlamına geldiği, yurtdışında kahve sipariş etmek için "cafe latte" demenin gerekli olduğu belirtiliyor.
Grup, yanlış anlaşılan "latte" siparişini içmiş ve bu durum Instagram'a yüklenmiş.
46:42Uzay Yolculuğu Deneyimi: Konuşmacı "uzaya gittiğim damat" olarak İzmir'de bilinir hale gelmiş.
Kendisini "uzaya çıkılan üç katmana çıkan ilk Türk" olarak tanımlıyor.
Yaklaşık yirmi dört yıldır uçak kullanıyor ve kendi uçağını kullanıyor.
47:15Uçma Deneyimi: Konuşmacı kendi helvayı yaptırmış ve yiyenlerle uçtuğunu belirtiyor.
Her üniversite dersinde seçilen on kişiye (beş kız beş oğlan) hafta sonu uçurduğunu söylüyor.
Beş yaşın altında olan herkesin uçabileceğini, ancak risk durumunda sorun olabileceğini belirtiyor.
48:04Uçak Deneyimleri: Konuşmacı, Çanakkale'ye uçarken 100 knot rüzgar nedeniyle uçakın gitmediğini ve komşularının sağlık durumunun bozulduğunu anlatıyor.
Ekonomide ilerleyince uçak sahibi olmak kolaylaşmış, Amerika'da, Ankara, İstanbul Havacılık gibi yerlerde uçmaya başlamış.
49:03Uzay Deneyimi: Uzayda üç katmana çıkmış, dünyanın yuvarlak olduğunu görmüş ve uzayın çok sıcak, karanlık ve ses sıfır yerçekimi olduğunu belirtiyor.
Uzay elbisesinin 94 kilo ağırlığında olduğunu, 8 kişi 4 saatte giydirdiğini ve fırlatma roketinin var olduğunu söylüyor.
Santrifüj testinde 8-9G çekim hissetmiş, kısa boyluların riskli işlerde avantajlı olduğunu belirtiyor.
50:34Uzay Yolculuğu Hazırlığı: İlk uzay yolculuğu için 7 sene sürmüş, başlangıcıyla üç kere iptal olmuş: Sibirya'da, Novosibirsky'de ve Baykonur'da.
Dünya üzerinde uzaya giden üç yer olduğunu belirtiyor: Cape Canaveral, Baykonur ve Çinlilerin yeni yeri.
Sibirya'nın yemyeşil ve güzel bir yer olduğunu, Novosibirsky'nin (Yeni Sibirya) çok modern ve düzgün bir yer olduğunu anlatıyor.
51:31Uzay Tarihi ve Teknoloji: Uzay mekiklerini görenlerin şaşıracağını, uzay yolculuğunun 1955'te başladığını ve Yuri Gagarin'ın 1959'da ilk uzaya çıktığını söylüyor.
Amerikalıların 1969'da ay'a gitmiş, Rusların ay'a hiç gitmediğini, Rus teknolojisinin en yüksek olduğunu ancak hantal olduğunu belirtiyor.
Amerikalıların Discovery, Challenger ve Columbia uzay araçlarının patladığını, Rusların ise hiç kaza yaşamadığını anlatıyor.
52:16Uzay Yolculuğu Deneyimi: Türklerde "fezanot", Amerikalılarda "astronot", Ruslarda "kozmonot", Çinlilerde "taykonot" denildiğini belirtiyor.
Uzay yolculuğunda nefes sorunları yaşadığını ve korkudan dolayı biraz sıkıntı yaşadığını söylüyor.
Uzayda yörüngede 6 dakika kaldığını ve dünya etrafı dolaşarak inip geldiğini anlatıyor.
54:13Uzay Yolculuğunun Etkileri: Dünyada uzaya çıkan ilk Türk olduğunu ve sayı olarak da yüzlerin içerisinde olduğunu belirtiyor.
Uzay yolculuğunun hayatına bir şey değişmediğini, sadece beyin hücrelerinde oksijensizlikten azalma olduğunu söylüyor.
Ankara Ticaret Üniversitesi'nde okuduğunu ve her öğrenci bir spor dalında başarılı olmak için iki ders aldığını anlatıyor.
55:16Spor Deneyimleri: Konuşmacı, futbol, basketbol ve voleybol gibi sporlara girmeye çalıştığını ancak boydan dolayı her yerde reddedildiğini anlatıyor.
Ankara'nın bir başkent olduğu için altyapısı iyi olduğunu, ancak kendisinin boydan dolayı zorluklar yaşadığını belirtiyor.
Paraşüt yapımında çalıştığı şirketin binasına gittiğinde, güvenlik görevlisi onu tanıyamadığını ve nerede olduğunu sorduğunu anlatıyor.
58:41Spor Hayalleri: Konuşmacı, boks için bir sınavda yer almak istediğini ve 46-47 kilo kilosunda olduğu için sporcu bulmak zor olduğu için hemen emniyet boksa alındığını anlatıyor.
5 sene profesyonel boks yaptığını ve bolca madalya kazandığını, ancak gerçek bir başarı elde edemediğini belirtiyor.
Avrupa, Balkan, Akdeniz ve Anadolu liselerinde yarışmalarda genellikle birinci veya ikinci oldugunu söylüyor.
1:01:56İş Hayatı ve Ekonomi: Konuşmacı, is hayatındaki en büyük pişmanlığını sorgulandığında, hayal etmediği şirketlerin başarılı olduğunu, hayal ettiği şirketlerin ise başarılı olmadığını belirtiyor.
Türkiye'nin en büyük kamyoncu şirketi olduğunu, lojistik ve depo sektöründe bir numara olduğunu anlatıyor.
Tarım sektöründe Türkiye'nin en büyük üçüncü şirket olduğunu, ancak et fiyatının düşmesi nedeniyle et işini bırakacağını söylüyor.
1:03:08Teknolojik Yatırımlar: Konuşmacı, tarım sektöründe 7-8 bin hektarlık, 4 milyon metrekarelik tamamen otomatik sulama sistemi kurduğunu ve son üç senede 80-90 milyon dolar yatırımla dünyanın en modern tarım alanlarından birini oluşturduğunu anlatıyor.
Tarım alanında şoför olmayan traktörlerin kullanıldığını, her şeyin elektronik olarak çalıştığını belirtiyor.
Sokar şirketiyle ilgili sorunlar yaşadığını, şirketin binasına gittiğinde güvenlik görevlilerinin kendisini tanımamasını ve neredeyse kan isteyeceklerini anlatıyor.
1:04:25Ölçek Ekonomisi ve Tüketim: Konuşmacı, büyük ölçekli işlerdeki avantajları anlatıyor; yılda altmış milyon dolar yakıt alarak yüzde onsekiz, altı bin lastik alarak yüzde yirmiyedi indirim yapabiliyor.
Ölçek ekonomisi olarak adlandırılan bu durum, büyük miktarda satın alma yapmanın faydalarını gösteriyor.
Amerika'da çok tüketim yapılıyor; konuşmacı orada çok büyük boyutlarda dondurma, kola ve pizza gibi yiyeceklerin bulunduğunu anlatıyor.
1:05:53Türkiye'de Doğmanın Pişmanlığı: Konuşmacı, Türkiye'de doğmanın pişmanlık kaynağı olabileceğini, insanın çok acı çektiğini belirtiyor.
Brüksel'de yaşadığı bir deneyiminden bahsediyor; gece Hilton'da kalırken, kentte enerji ve canlılık eksikliğinin farkına varıyor.
Brüksel'de kredi verilmesine rağmen alım yapmayan, tüketmeyen bir toplum olduğunu gözlemliyor.
1:07:29Türkiye'nin Tüketim ve Ekonomik Yapısı: Türkiye'nin tüketen ve aynı zamanda zeki bir toplum olduğu belirtiliyor.
Japonya'nın 1993'te resesyona girdiğini ve 25 senedir aynı yerde kaldığını, Türkiye'nin ise ekonomik hareketlerinin çok daha hızlı olduğunu vurguluyor.
Türkiye'de ekonomik krizlerin hızlı yayıldığı, Ecevit'in kriz dediği anda 12 saniyede 4,5 milyar dolar para çekildiği örneği veriliyor.
1:08:02Amerika ve Türkiye'nin Karşılaştırılması: Amerika'da bazı vatandaşların eyaleti dünya zannedip, devlet başkanlığı veya senatosunu bilmedikleri belirtiliyor.
Türkiye'nin çok canlı, dinamik ve hareketli bir toplum olduğu, Trump ve Ivanka gibi liderlerin her hareketini takip ettiği vurgulanıyor.
Türkiye'nin içindeki çelişkileri anlatılıyor; mahallelerde farklı davranışlar ve polis memurlarına karşı girişkenlik örnekleri veriliyor.
1:09:0815 Temmuz Deneyimi: Konuşmacı, 15 Temmuz gazilerinden biri olduğunu ve 40 yıldır Boğaz Köprüsü'nden geçerken yolun kapatıldığını anlatıyor.
Eşi telefonda ihtilal olduğunu söyleyince, konuşmacı "ihtilal değil, PKK bomba koymuş onu arıyorlar" diye cevap vermiş.
Konuşmacı, 15 Temmuz olaylarının başında çektiği videoyu Binali Bey'e gönderdiğini ve olay sırasında saat 10 civarında yakalandığını belirtiyor.
1:10:18Türkiye'nin Toplumsal Yapısı: Türkiye'nin dinamik bir toplum olduğunu, tankın altına yatan, patatesi egzozuna sokan bir toplum olduğunu vurguluyor.
Japonlarla çalışırken, bir kişinin düşündüğü şeyi 5000 kişinin uyguladığını, Türkiye'de ise 5000 kişinin ayrı ayrı düşündüğünü belirtiyor.
Türkiye'nin bu emeği pozitife geçirmesi gerektiğini, aksi takdirde emeğin boşa gittiğini söylüyor.
1:11:06Ekonomik Krizler ve Türkiye: Türkiye'nin 30 yıllık ömründe dört yıldan fazla düzgün gittiği bir zaman olmadığını, krizlerin hep tekrarladığını belirtiyor.
Bir sene içinde %50 servetini kaybettiğini, beş senede toparlayacağını ve sonra tekrar bir krizin geleceğini söylüyor.
Türkiye'nin emeklerinin pozitife geçmediğini, bu emeğin boşa gittiğini vurguluyor.
1:12:11Türkiye'nin Kaybettiği Fırsatlar: Polonya, Doğu Bloku, Çin ve Rusya kapalıyken Türkiye'nin gelişmesi gerektiğini, ancak bu fırsatı kaçırdığını belirtiyor.
Çin'in son 15-20 sene önce Tianmen Meydanı'nda tanklarla savaşan bir ülke olduğunu, Türkiye'nin bu fırsatı Demirel, Ecevit ve Türkesh gibi politikacılarla sağ-sola bölünerek kaçırdığını söylüyor.
1:13:07Otomotiv Endüstrisi ve İhracat: Türkiye'nin ihracatının en büyük kaleminin otomotiv olduğunu, ancak Toyota'da kullanılan malın %86'ının dışarıdan getirildiğini belirtiyor.
Otomotiv sektöründe Türkiye'nin sadece taşıma parası alabildiğini, yedek parça satışından kazandığı karın çok düşük olduğunu söylüyor.
Toyota'nın 80-110 milyon araba üretmesine rağmen karının sadece 3-5 milyar dolar olduğunu, satış sonrası parça satışının daha çok kazandırdığını vurguluyor.
1:15:45Turizm Sektörü: Türkiye'nin turizm sektöründe 40 milyon ziyaretçi almasına rağmen, otellerin düşük kaliteli olduğunu belirtiyor.
Yabancı otellerin 170-200 Euro'ya kalmakta iken, Türkiye'deki en lüks otellerin 175 lira civarında olduğunu söylüyor.
Türkiye'nin turizm sektöründe 25 milyon dolara yer yapılsa bile sadece 1 lira kazandığını, otellerin yaşının 50 yaşında olduğunu belirtiyor.
1:17:03Türkiye'deki Üniversite ve Eğitim Durumu: Konuşmacı, Kocaeli'nde "Egemen Üniversitesi" adında bir üniversite kurduğunu ve arazisini aldığını, binaların bir kısmına başladığını belirtiyor.
Türkiye'de ilk beşyüz'e giren üniversiteler ODTÜ, Koç, Boğaziçi, Hacettepe ve Bilkent olarak sayılıyor.
Konuşmacı, üniversite öğrencileriyle çalışmayı çok sevdiğini ve öğrencilerinin otomotiv, üretim, lojistik ve tarım gibi alanlarda iş bulduğunu ifade ediyor.
1:18:18Tarım ve Verimlilik: Türkiye'nin tarımda çok para kazanabileceğini, çünkü tarımda sıfırdan elde edildiğini vurguluyor.
Samsun'daki Reita Rez Tarım İşletmeleri'nde üç farklı ürün (mısır, soya, tetikale) ekim yaparak verimli bir tarım uygulaması yaptıklarını anlatıyor.
Türkiye'nin çok verimli topraklara sahip olduğunu, fakat toplumun bu verimliliği kullanmadığını belirtiyor.
1:19:19Fındık Endüstrisi ve Verimlilik Sorunu: Konuşmacı, Türkiye'de 180 bin ton fındık depoladığını ve fındığın dış kabuğunun çok iyi bir alev kaynağı olduğunu söylüyor.
Fındık kabuklarını inek gübresiyle karıştırarak biyogaz ürettiğini, ancak toplumda verimlilik olmadığını belirtiyor.
Fındık fiyatının 15 lira çıktığında alan olmadığını, Ferrero'nun 60 bin ton kırılmış fındık aldığını ve bununla Nutella ürettiğini anlatıyor.
1:20:46Tarım Endüstrisinin Geleceği: Fiyat arttıkça Romanya, Moldova, Ukrayna, Çin ve Amerika gibi ülkelerin fındık endüstrisine girdiğini belirtiyor.
Amerika'da Marmara Bölgesi'nden daha büyük fındık bahçeleri olduğunu, özellikle San Francisco-Los Angeles arasında büyük tarım alanları olduğunu anlatıyor.
Türkiye'de tarlaların elli metre, bir kilometrelik veya beşyüz metre gibi küçük alanlara bölündüğünü, bu da tarımın profesyonelce yapılamamasına neden olduğunu vurguluyor.
1:22:13Eğitim ve Yeni Nesil: Konuşmacı, üniversitelerin stratejisi ve gelecek planları olmadığını, bunun nedeniyle korktuğunu belirtiyor.
Kızının Bilkent'i bitirdiğini, İŞIK Üniversitesi'nde yüksek lisans yaptığını ve sonunda şirkette çalıştığını anlatıyor.
Yeni neslin zorlukla alakası olmadığını, eskiden elektrik kesildiğinde mum yakıldığını, şimdi ise jeneratör veya su kesildiğinde marketten su siparişi verildiğini örnek vererek karşılaştırıyor.
1:23:26Ekonomik Zorluklar ve Yeni Nesil: Konuşmacı, Ankara'da büyüdüğünü, lisede okurken babasının verdiği 2,50 TL'den 1,50 TL'yi dolmuş parası olarak harcadığını ve kalan 1,00 TL'yi toplamak için yürüdüğünü anlatıyor.
Yeni neslin zorlukla alakası olmadığını, riskle alakası olmadığını, strateji ile alakası olmadığını vurguluyor.
Bu sene üniversiteye girmek için 276 bin kontenjan fazlası olduğunu belirtiyor.

Bir İş Adamının Hayat Hikayesi ve Ekonomi Görüşleri

Yapay zekadan makale özeti

Yanıtı değerlendir