• Buradasın

    Bilinçaltı, İç Sözlere ve Doğru Konuşma Sanatı Üzerine Eğitim

    youtube.com/watch?v=gkUM6fe77N4

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, bir eğitimci tarafından sunulan ve Adem Güneş Hoca ile Emel Hanım arasında geçen röportaj formatında bir eğitim içeriğidir. Konuşmacı, bilinçaltı, iç sesler ve doğru konuşma sanatı konularında bilgi aktarmaktadır.
    • Video, çocukların yetişkinlere etkisiyle başlayıp, bilinçaltı, iç sesler ve dirençler konusuna geçmektedir. İç seslerin kökeni, bilinçaltıyla etkili iletişim kurma yöntemleri, affetmek ve bağışlamak arasındaki farklar ve doğru konuşma sanatı detaylı şekilde ele alınmaktadır.
    • Videoda ayrıca Maria Montessori'nin çocukluk dönemindeki hassasiyetlerin yetişkinlikteki etkileri, duyguların beden üzerindeki etkileri (somatizasyon) ve çocukların suçluluk duygusundan uzak yetiştirilmesi için iletişim ve konuşmayı öğrenmenin önemi vurgulanmaktadır. Konuşmacı, kitabında da ele aldığını belirten konuları örneklerle açıklamakta ve bilinçaltının bilinci nasıl yönettiğini anlatmaktadır.
    2021 Yazının Değerlendirilmesi
    • Konuşmacılar 2021 yazını COVID-19 pandemisi nedeniyle durgun geçirdiklerini belirtiyor.
    • Yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği yangınlar ve dünyanın durumu nedeniyle hüzünlü bir yaz geçildiği ifade ediliyor.
    • Konuşmacılar kışın daha iyi geçeceğini dilemek istiyor.
    01:06Suçluluk Duygusu ve Psikolojik Sağlamlık
    • Konuşmacılar, günümüzdeki karışık dünyada çocuklarımıza karşı nasıl bir dünya bıraktığımızı düşünürken kendimizi suçlu hissettiğimizi belirtiyor.
    • Bireyin yaptığı bir davranıştan dolayı suçlu hissetmesi normal bir duygudur.
    • Sürekli suçluluk duygusu veya suçluluk duygusu hassasiyeti taşıyormuş gibi hissetmek ise patolojik bir durumdur.
    03:38Patolojik Suçluluk Duygusu
    • Bir yanlış davranış sonrası hissedilen suçluluk duygusu normal bir duygudur.
    • Eğer bu duygudan sonra kendini cezalandırmak üzere bir döngüye girilirse, bu durum patolojiktir.
    • Çocuklara karşı yapılan yanlış davranıştan sonra, anne-babaların kendilerini suçlayarak kendilerini yıkmak yerine, çocuklarının duygusal desteğe ihtiyacı olduğunu unutmamaları gerekir.
    06:08Kendine Acıma ve Patolojik Durum
    • Kendine acımanın sağlıklı bir kıvamı vardır, ancak bu duyguyu "kurban psikolojisi" olarak algılamak anormaldir.
    • Zor durumda hissetmek normaldir, ancak bu durumu kendini yıkmak için kullanmak anormaldir.
    • Bireyin psikolojik sağlamlığa erişmesi veya alternatif çözümler üretmesi gerekir.
    09:16Affetme ve Psikolojik Sağlamlık
    • Affetme, psikolojik sağlamlık için gerekli olan bir durumdur.
    • Toplumda affetme genellikle "boşver, unut gitsin" gibi bir jest olarak algılanırken, aslında daha derin bir süreçtir.
    • Affetmek, içimizde oluşmuş olan öfke duygusunu bırakmak veya özgür bırakmak anlamına gelir.
    12:46Öfke ve Affetme
    • Bireyin kendi öfke duygusunu keşfetme ihtiyacı vardır, çünkü incitme durumlarında "e yeter" demesi affetmediğini gösterir.
    • Affetme, karşıdaki ile alakalı değil, bireyin kendi aldığı yarasının onarılmasıyla ilgilidir.
    • Genellikle affetme, "takma kafana, umursama, boşver" şeklinde yanlış anlaşılmaktadır.
    14:06Kin ve Nefret Duyguları
    • Kin duygusu, incinmişliğin öfkesini dışa vuramama halidir.
    • Her incinme bir öfke duygusu oluşturur ve bu öfke duygusu bireyi saldırgan hale getirir.
    • Kindarlık genellikle çocukluk evresinde oluşur ve dışarıya paylaşamadığı acı ve öfke duygusu sonucu ortaya çıkar.
    17:51Nefret Duygusu
    • Incinmişliğin öfkesini dışa vurmuşluk, nefret duygusunu oluşturur.
    • Nefret duygusu, sürekli incitilme, öfke oluşumu ve saldırganlık davranışlarının bir sonucudur.
    • "Neferet ediyorum" söylemleri, incinmişliğin öfkesini dışa vurmakla oluşan bir duygu olarak değerlendirilmelidir.
    22:50Suçlama ve Hassasiyet
    • Suçluluk duygusuna karşı hassasiyeti olan bireyler, kendini suçlu hissettiği yerlerde sürekli saldırgan ve savunucudur.
    • Birey hangi duyguya karşı hassaslaştırılmışsa, o duygunun tepkiselliği içerisindedir.
    • İbrahim Hakkı Hazretleri'nin "Zehirli ok kalbe çocuklukta saplanır, zehiri yetişkinlikte akar" sözü, duygusal problemlerin kökenini vurgulamaktadır.
    25:14Çocukların Hassasiyet Dönemleri
    • En hassas dönem eksi altı yaş dönemi olup, bu dönemde çocuğun zihinsel filtresi yoktur.
    • Yedi-oniki yaş aralığında çocukta yeni yeni filtreler oluşmaya başlar ve durumun kendisini aktarıldığı gibi değil, kendi yorumlayıcı aklının devreye girdiği ikinci hassasiyet dönemi yaşanır.
    • Oniki yaş sonrası çocuk savunucu duygularını geliştirmiş olur ve anne babalar genellikle "sözüm geçmiyor, kocaman da oldu" gibi şikayetlerle gelir.
    27:54Ergenlik Dönemindeki Hassasiyet
    • Ön ergenlik ve ergenlik döneminde çocukların fiziksel durumları ile ilgili hassasiyeti çok yüksektir.
    • Bu dönemde bedenin büyümesi oran ve orantısı farklıdır, bacaklar ve kolların büyümesi aynı oranda gerçekleşmez.
    • Burnun büyük, ağzın büyük, kulağın küçük gibi yorumlar neredeyse bütün bir ömre tesir edecek bir hassasiyet oluşturur.
    30:39Anne Babaların Dikkat Edilmesi Gerekenler
    • Anne babalar çocuklarına öteki çocuklar hakkında da yorum yaptırmamayı öğretmelidir.
    • Çocuklar bedeni ile ilgili hassasiyetlerini fark ederler ve "kalçam büyük mü, bacaklarım eğri mi" gibi sorular sorarlar.
    • Dijital çağda çocuklar kendilerini toparlayabilecek birçok şeyin içerisine girer, örneğin TikTok ve YouTube videoları seyretmeye başlarlar.
    33:11Cinsel Kimlik Karmaşası ve Duygusal Karmaşalar
    • Cinsel kimlik karmaşası aslında bir duygu karmaşasıdır ve diğer duygularda da benzer karmaşalar yaşanabilir.
    • Cinsel kimlik bireyin en güçlü duygularından biridir ve çocukluk evresinde henüz karşı taraftaki kişinin cinsiyetiyle ilgili fazla algı vardır.
    • Erkek çocuklar için en kritik evre yaklaşık beş yaşından on yaşına kadar olup, bu dönemde erkek ve kız çocukları bedensel olarak ayırt etmenin en zor olduğu evredir.
    35:28Cinsel Kimliğin Gelişimi ve Önemli Faktörler
    • Erkek ve kız cinsiyetleri hazır bulunuşluk duygularıdır, ancak daha sonradan duygusal değişiklikler ve karmaşalar yaşanabilir.
    • Erkek çocuğunun cinsel kimliğinin gelişimi için desteklenmesi değil, zarara uğratılmamış olması önceliklidir.
    • Erkek ve kız çocukları için babaya ihtiyacı vardır; sarılmaya, dokunmaya, koynuna girmeye ve babasıyla birlikte vakit geçirmeye ihtiyaçları vardır.
    38:24Cinsel Kimlik Gelişimi İçin Önemli Ortam Faktörleri
    • Erkek çocuğunun cinsel kimliğinin gelişimi için erkek figürleriyle karşılaşması ve erkek arkadaşlarıyla oynaması önemlidir.
    • Sadece kız ortamında büyüyen erkek çocukları için cinsel kimlik gelişimi açısından sorun yaratabilir.
    • Erkek çocuğunun taciz yaşamış olması ve kız çocuğunun evde şiddet görmesi cinsel kimlik karmaşasına neden olabilir.
    39:52Şiddet ve Cinsel Kimlik
    • Şiddet sadece fiziksel değil, duygusal şiddet de olabilir; örneğin bir kişinin sorusuna "bu kadar da cahil olunmaz" diyerek tepki vermek bir şiddettir.
    • Kız çocukları, babasının annesine karşı şiddetli davranışlarını görürse kadın imajının eziliyor olması onları etkiler.
    • Kız çocukları güçlenmek için, erkek çocukları ise ilişki geliştirebilmek için cinsel kimlikleriyle ilgili karmaşa yaşarlar.
    41:37İç Sesi ve İç Sezi Arasındaki Fark
    • İç ses, bireyin kendini kötü hissettiren, suçlayıcı nitelikte bir sesdir ve genellikle geçmişte oluşan kırıntıların yankılanmasıdır.
    • İç sezi ise bireyin hazır bulunuşluk olarak duygularının latif bir halde, neyi doğru neyi yanlış olduğunu kendisine sezdirmesidir ve kendini iyi hissettirici, yol gösterici niteliktedir.
    • İç sesler, bilinçaltımızın derinlerine yerleşmiş başkasına ait hislerin yankılanmasıdır ve birey kendini affetmediği sürece bu suçlayıcı iç seslerden kurtulamaz.
    49:28Bilinçaltının Beden Üzerindeki Etkileri
    • Bilinçaltımızın bizi yönettiği üçlü yapısı vardır: iç sesler, zorlantılar ve dirençler.
    • Direnç, bilinçaltının beden üzerindeki refleksidir ve bireyin kontrolü dışında gerçekleşen, duyguların beden üzerindeki tesiridir.
    • Duyguların beden üzerindeki tesirine somatizasyon denir ve bu, bize farkında olmadan yöneten bir mekanizmadır.
    53:00Duyguların Özgürlüğe Etkisi
    • Bireyler genellikle yaşamlarını özgür bir zihin ve bedenle yönettiklerini zannederler, ancak aslında duygular bedenin ve zihnin özgürlüğünü kısıtlar.
    • Bilinçaltı, duygulanım olarak da adlandırılan, buz dağının sadece üst kısmını gördüğümüz gibi, çok daha derin bir yapıdır ve tüm yaşamın hislerini barındırır.
    • İç seslerle konuşmaya başladığımızda, aslında koca bir sinir ağıyla, birbiriyle ilişkilendirilmiş ve bağı içerisinde girmiş bir yapıyla konuşmaya başladığımızı fark etmeliyiz.
    54:17Bilinç ve Bilinçaltı Arasındaki İlişki
    • Bilinçaltıyla kavga etmeye başladığımızda, birey hiçbir zaman bilinçaltına karşı galip gelmez çünkü bilinçaltı her zaman bilge niteliktedir ve bilinci yener.
    • Bilinç, bireyi temsil ederken, bilinçaltı duyguların hafızasını temsil eder ve bilinç seviyesini değiştirir.
    • Bilinçaltı, duyguların hafızası sayesinde bedenin özgürlüğünü kısıtlar ve zihnin özgürlüğünü de duygulara bağlar.
    56:34Bilinçaltıyla İletişim Kurma
    • Bilinçaltı kavga edilemez, tartışılabilir ve ikna edilemez; onunla konuşmanın özel bir usulü vardır.
    • Bilinçaltıyla konuşurken iki yetişkinin, iki bilge kişinin anlamlı bir konuşması ve anlaşmaya çalışması niteliğindedir.
    • Eğer bu konuşmanın usulünü bilemezsek, bilinçaltı bize kendimizi daha kötü hissettirir.
    58:03İç Sessizle İletişim
    • İç sesler, bireyin kendini suçlayan ve kötü hissettiren seslerdir; bunlar aslında geçmişte atılmış kurtçuklar veya dökülmüş larvalardır.
    • İç seslerin mutlaka bir sahibi vardır ve genellikle sıfır ile on iki yaş dönemi içerisinde kodlanmış ve yerleşmiştir.
    • İç sesler duygularda modellenerek oluşur ve onunla ilgili düğmeye basıldığında açığa çıkar.
    1:01:48Affetme ve Hastalık
    • İnsanlar genellikle kendilerini "değişmeyeceğini" zannettiği için öfkeli, sinirli veya kaygılı olduklarını düşünürler, ancak bu durum aslında hastalığın devamını getirir.
    • Duygusal olarak zarara uğramış olmak bir hastalıktır ve tedavi edilmeye ihtiyaç duyar.
    • Kaygı, hassasiyet ve paranoya gibi duygular ilerleyen aşamalarda psikiyatrik rahatsızlıklar da beraberinde getirebilir.
    1:03:12Affetmek ve Bağışlamak Arasındaki Fark
    • Yaşamın güvensiz olduğunu ve herkesin tehdit içerdiğini düşünen kişiler, ara formlarda kendilerini rahatlıkla toparlayabilirler.
    • Affetmek, öteki ile ilgili bir durum değil, incinmiş duygunun onarılmasıdır; affettiğinizde içindeki öfkeyi ve gerilimi bırakıp bedeninizi rahatlatabilirsiniz.
    • Affetmek, tekrar eski samimiyeti kurmak veya duruma dönüşmek anlamına gelmez; affetmek, içindeki fay hattının enerjisini bırakıp rahatlamaya çalışmaktır.
    1:04:35Affetmek ve Bağışlamak Kavramlarının Ayırılması
    • Eğer affettiğiniz kişiyle tekrar yakınlaşmak isterseniz, ona bağışlamak denir; bağışlamak, eski duruma gelmek demektir.
    • Affetmek her zaman bağışlamakla sonuçlanmayabilir; affetmek iç huzur için, bağışlamak ise dış ilişkiler için bir tercihtir.
    • Affetmezseniz, içinde koca bir fay hattı gibi incinmiş duygular taşıyabilirsiniz; affetmek iç huzur için önemlidir.
    1:06:29Peygamber Efendimiz'in Örneği
    • Peygamber Efendimiz'in amcasını şehit eden kişi, daha sonra Müslüman olup yanlışını fark edip peygamberin sohbetlerine katılmaya başlamıştır.
    • Peygamber Efendimiz, bu kişiyi affetmiş ancak bağışlamamıştır; onunla konuşabilir ancak eskisi gibi yakınlaşamaz.
    • Affetmek bireyin kendisiyle ilgili bir şeydir, rahatlama sağlar; bağışlamak ise duygusal mesafe ayarıdır ve kişinin tercihine bağlıdır.
    1:11:28Çocukları Suçluluk Duygusundan Uzak Yetiştirmek
    • Kültürü bilmek pedagojiyi bilmek için en önemli ayrıntıdır; kültür bilmeyen birinin pedagojik yorum yapabilmesi imkansızdır.
    • İnsan insana konuşmak, insan olmayı öğrenmek önemlidir; iletişim insanlar arasındaki ilişkiye ait bir kavramdır.
    • Suçluluk duygusundan uzak yetiştirmek için konuşmayı öğrenmek önemlidir; tüm pedagojik hataların kökeninde duygu aktarımı ve iletişim hatası vardır.
    1:15:41Konuşma ve İletişim Önemi
    • Tüm iletişim hatalarının kökeninde duygu aktarımı ve konuşma hatası vardır; yanlış iletişimler kaygı uyandırabilir.
    • Yalın konuşmayı öğrenmek ve pozitif iletişim kurmak önemlidir; örneğin "dişlerini fırçaladığında ağzın ferah oluyor" gibi pozitif ifadeler kullanılmalıdır.
    • Eşler arasındaki çatışmaların duygu durumları hariç olmak üzere kökeninde iletişim kusurları vardır; nasıl konuşacağımızı bilmiyor olmak çatışmalara yol açabilir.
    1:17:09Konuşma Dili ve Çocuk Terbiyesi
    • Konuşma cümleleri örnekleriyle birlikte "Pedagojik Konuşmalar" adlı bir kitap hazırlanması düşünülüyor.
    • Yanlış, incitici, kırıcı, suçlayıcı ve değersiz hissettirici konuşmalar genellikle geçmişteki duygusal etkilenmelerden kaynaklanır.
    • Çocuk terbiyesiyle ilgili bir anne babanın ilk yapması gereken şey kendini onarmak, duygularını sakinleştirmek ve önyargılarından kurtulmaktır.
    1:18:25Konuşmayı Öğrenme
    • Konuşmayı öğrenmek için önce dilimizi değiştirmeyi öğrenmeli ve sevgi dili kullanmayı denemeliyiz.
    • Danışanlar genellikle "şimdi eşimle konuşmayı becerebiliyorum" diyerek incinme ve önyargılar olmadan konuşabildiklerini ifade ediyorlar.
    • Konuşmayı öğrenmek, incitmeden ve incinmeden, karşımızdakini anlayarak iletişim kurmayı öğrenmek anlamına gelir.
    1:20:46Çocukluk ve Yetişkinlik İlişkisi
    • İbrahim Hakkı hazretlerinin sözüyle "muhteşem büyükler her zaman en güzelini söylüyorlar" ve "çocuklukta akıllı atılan o okun, zehirli okun yetişkinlikte zehrini akıtması" hatırlatılıyor.
    • Hassasiyetin kökeni çocukluk dönemine denk gelir ve yetişkinlikte bu hassasiyet üzerine yapılan davranışlar büyük tepkilere neden olur.
    • Maria Montessori'nin sözüne göre, 0-6 yaş döneminde çocuğa ne söylerseniz çocuk kendini o şekilde algılar ve bu algı ömrü boyunca kalıcı olabilir.
    1:23:51Adem Güneş'in Deneyimleri
    • Adem Güneş 52 yaşında olup çocukları ergen ve yetişkin olma yaşlarında.
    • Oğlu ona aynı renklerden giydiğini fark ettiğini söyleyerek farklı renklerde gömlek ve tişört giymesini istedi.
    • Çocukların yetişkinlere önyargılarından çıkması için büyük katkı sağladıkları ve onlardan eğitim aldıkları belirtiliyor.
    1:25:31Sakal Deneyimi
    • Yaz döneminde sakalını kestiğini ancak çocuklarının ısrarıyla sakal bırakmaya başladığını anlatıyor.
    • Çocuklarının kendisini gençleştirdiğini ve onlardan eğitim aldığını, bundan gurur duyduğunu ifade ediyor.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor