Buradasın
Türkiye Üniversitelerinde Akademik Personel Güvencesizliği ve Neoliberal Dönüşüm
youtube.com/watch?v=MfFjlfyQR8QYapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, akademisyenlerin katıldığı bir sunum, söyleşi ve sempozyum formatında gerçekleşen bir etkinliği içermektedir. Konuşmacılar arasında Esra Sancar, Ayşe Saklan, Selda Hoca, Rıfat Hoca, Umut Hoca ve Yüksek Lisans Merkezleri'nde araştırma görevlisi olan Esra Çolak bulunmaktadır.
- Video, Türkiye üniversitelerindeki akademik personelin güvencesizliği, istihdam koşulları ve çalışma yaşam kalitesi üzerine odaklanmaktadır. Özellikle 20547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 50.D maddesiyle atanmış araştırma görevlilerinin durumu, 1980'lerden itibaren üniversitelerdeki neoliberal dönüşüm ve bu süreçte akademisyenlerin karşılaştığı zorluklar ele alınmaktadır. Sunum, akademik özgürlüğün kısıtlanması, akademisyenlerin işçileşmesi, bilimsel araştırma kalitesinin düşmesi ve akademik personelin statüsünün değişmesi gibi konuları kapsamaktadır.
- Videoda ayrıca "çalışma-yaşam kalitesi" kavramı detaylı olarak incelenmekte, Hacettepe, Bilkent ve Başkent üniversitelerindeki akademisyenlerin çalışma yaşam kalitesi karşılaştırılmaktadır. Konuşmacılar, devlet ve özel üniversitelerdeki akademik personelin karşılaştığı sorunları, atama kriterlerinin değişkenliği ve istihdam güvenliği eksikliği gibi konuları tartışmaktadır.
- Akademik Personel İstihdam Durumu
- Akademik personel, rekabet koşulları içinde her an çalışma yaşamının dışına itilme tehlikesiyle karşı karşıya ve kendisine yapılacak haksızlıklara, vasıflarının önemsiz hale getirilmesine, emeğinin sömürülmesine razı getirilme süreci yaşar.
- Konuşmacı, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 50.D maddesine göre atanmış araştırma görevlilerinin tecrübelerinden bahsedeceğini belirtiyor.
- Bu kanun maddesi, lisansüstü öğrencilerin burslardan yararlanabilecekleri gibi her defasında bir yıl için öğretim yardımcılığı kadrolarından birine atanabileceklerini ve eğitimlerini tamamlamayanların kadrolarının kesileceğini belirtiyor.
- 01:46Araştırma Yöntemi
- Çalışma, 50.D maddesi üzerinde istihdam edilmiş araştırma görevlilerinin kadro durumlarıyla eğitim kadro durumları itibariyle konumlarını ve bu durumun bilimsel faaliyetlerine ve gündelik yaşamlarına etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır.
- Veriler, yarı yapılandırılmış mülakat cetveli aracılığıyla Ankara'daki devlet üniversitelerinde 50.D kadrosunda istihdam edilmiş 24 araştırma görevlisinden (15 kadın, 9 erkek) toplanmıştır.
- Mülakatlar Temmuz ve Eylül 2014 tarihleri arasında, 45-105 dakika aralığında sürmüştür.
- 03:19Güvencesizlik ve Belirsizlik
- Araştırma görevlilerinin zamansal olarak kısa bir dönem üzerine kurulu olması, vasıflı emeğin uzun dönemli yetisini felce uğratıyor ve bu durum yapısal bir güvencesizlik ve belirsizlik yaratıyor.
- Güvencesizlik ve belirsizlik, çalışma konusunda davranış normlarına uymayanların AMÖS özel hizmet tehlikesi oluşturuyor ve bu durumu daha belirginleştiriyor.
- Uyum göstermeyenler, kendileri için yüksek maliyetlere de hazır olmak durumunda kalıyorlar.
- 07:07Çalışma Yaşamı ve Bilimsel Faaliyetler
- E-çalışma, akademik faaliyetin yürütülmesi bakımından önemli aksaklıklar doğuruyor; kadrosunu kaybedeceğini bilen bir araştırma görevlisi, bilimsel faaliyetini ağırdan almak ve eş zamanlı olarak piyasada iş arayarak bilimsel faaliyetin niteliğini düşürme gibi yollara başvuruyor.
- Çeşitli iş görüşmelerine giderek gelecekteki muhtemel kaybının önüne geçenler, bu durumun kendilerine bir yetersizlik hissi oluşturduğunu ve bilimsel faaliyetlerini olumsuz etkilediğini dile getiriyor.
- Araştırma görevlileri, elde ettikleri tecrübe istihdam piyasasında kendileri için bir sermaye oluşturmuyor; akademide hizmet etmeleri özel sektörde iş bulmalarını zorlaştırıyor.
- 10:46Kişisel Yaşam ve Sosyal Bağlantılar
- E-çalışma, araştırma görevlilerinin gündelik yaşamlarının kurgulayıcıları bakımından çeşitli sonuçlar doğuruyor ve bu sonuçların kişinin karakteri üzerinde aşındırıcı etkileri var.
- Araştırmacılar, uzun dönemli düşünme yetileri olmadığı için yatırım yapma, evlilik kararı alma gibi hayatlarının ilerleyen dönemlerini planlama konusunda zorlanıyor.
- Bu durum, araştırmacıların aileleri ve yakınlarıyla yaşadıklarını paylaşmaktan çekinmelerine ve başarısızlık hissi yaşamasına neden oluyor.
- 13:20Bilim İnsanlarının Güvencesizlik Sorunu
- Doktorasını almış Bahar, kadrosunu kaybettikten sonra evde daha çok zaman geçirmeye başlamış ve parasız kalma sürecinde davranışlarında önemli değişiklikler fark etmiş.
- Bir üniversite öğretim üyesi kadrosuna başvurmak için proje yapması istenmiş ancak finansal kaynağı olmadığı için projeyi yapamamış ve bu süreçte eşiyle ilişkisi de zarar görmüş.
- Güvencesizlik durumunda ev işleri yapmak gibi saçma durumlar yaşamak zorunda kalmış.
- 14:17Bilim İnsanı Eğitimi ve Güvencesizlik Sorunu
- Türkiye'de bilim insanı yetiştirme politikası bakımından dikkate alınması gereken önemli meselelere işaret eden veriler paylaşılmış.
- En az altı yıl süren yüksek lisans ve doktora eğitimlerinin, kadrosu kesilmesi durumunda istihdam piyasasında konumlandırabilmek için işlevsiz olduğunu göstermiş.
- Sürekli akademiden ayrılma tehdidi yaşayan bir araştırma görevlisi, bilimsel faaliyetini önemli ölçüde sekteye uğratıyor ve sağlam bir akademisyen kimliğinin oluşması için yeterli değil.
- 15:14Güvencesizliğin Bilimsel Faaliyetlere Etkisi
- Güvencesizliğin ortaya çıkardığı problemler sadece gündelik yaşamı kurgulamak ve bilimsel faaliyeti yürütmekle sınırlı değil.
- Güvenceli kadroya geçme potansiyeli ortaya çıkarsa, akademi içindeki ilişkileri de zedeleyici bir yan taşıyor.
- Rekabet ve mobil adam kayırma gibi sorunların ortaya çıkmasına yol açıyor ve bu da bilimsel faaliyetlerdeki nitelik sorununun kaynağı olabilir.
- 17:03Emeğin Görünmezliği ve Değer Sistemi
- Çalışmanın kolektif bir iş olduğu vurgulanıyor ve araştırma görevlilerinin esas işi yürüten arkadaşların isimleri belirtiliyor.
- Emeğin görünmezliği ve değer sistemi üzerine kurulması eleştiriliyor.
- Emek tartışmalarında değer sistemi ve ihtiyaçlar üzerine kurulması sakıncalı olduğu ve bu konuların yeniden düşünülmesi gerektiği belirtiliyor.
- 21:32Üniversitenin Fonksiyonu ve Asistanlık Sistemi
- Üniversitenin iki önemli fonksiyonu olduğu belirtiliyor: bilimsel bilgi üretme ve bilimsel insan yetiştirmek.
- Asistanlık sisteminin bir çıraklık sistemi olduğu ve çırakların korunması gerektiği vurgulanıyor.
- Asistanlık meslek olarak değil, bir geçiş aşaması olarak görülmesi gerektiği, ancak bu durumun toplumsal karşılığı olduğu belirtiliyor.
- 26:52Akademide Neoliberalizm ve Bilimsel Faaliyet
- Konuşmacı, akademiye neoliberalizmin sirayet etmesinin etkilerini gözlemlediğini belirtiyor.
- Weber'in 1918'de yazıp 1919'da basılan makalesinde Alman tipi üniversiteyle Amerikan tipi üniversiteyi karşılaştırmış ve Amerikan asistanının yarı nitelikli eleman olarak işe alınmasını eleştirmiştir.
- Konuşmacı, günümüzde bilimsel araştırma ve yayınların erişim ücretleri yüksek olduğu, Elsevier'in 2015 yılı itibariyle 2 milyar Euro'dan fazla bütçe olduğu ve bu durumun bilimsel araştırma ve niteliği nasıl etkilediğini sorguluyor.
- 30:01Neoliberalizm ve Gerici Anlayışın İlişkisi
- Konuşmacı, piyasacı ekonomi ve gerici (muhafazakar veya İslamcı) anlayışın 1980'lerden sonra artan bir trend olarak gözlemlendiğini ve bu iki anlayışın birlikte çalışıp çatışmaya başlayıp başlamayacağını sorguluyor.
- Akademik çalışmanın işçiliğe dönüşmeye başladığını, akademisyenlerin statüsünün düşüşünü ve bu durumun özellikle ekonomik, sosyal ve kültürel kapital açısından etkilerini eleştiriyor.
- ÖYP gibi programların açılışının ve asistanlıkların artmasıyla birlikte öğretim kadrosunun azalması, akademisyenlerin işçileşmesi ve bu durumun liberal ekonominin eğitime girmesiyle ilgili olduğunu belirtiyor.
- 47:33Akademisyenlerin Çalışma ve Yaşam Kalitesi
- Konuşmacı, doktora tez çalışmasında akademisyenlerin çalışma ve yaşam kalitesini Hacettepe Üniversitesi üzerinden, vakıf üniversitelerinin özel olamayan çalışanları olan akademisyenleri ise Bilkent ve Başkent Üniversitesi üzerinden değerlendirdiğini belirtiyor.
- Üniversitelerde piyasacı anlayışın, güvencesizleşen ve esnekleşen bir anlayışın olduğunu vurguluyor.
- Üniversitenin devletin işgücü piyasasına nitelikli eleman ihtiyacını karşılayan birimlerden biri olduğunu ve 1980'lerden itibaren neoliberal politikaların üniversitelerde uygulanmasına devletin rolü olduğunu açıklıyor.
- Üniversitenin bilimsel bilgi üretip topluma bedelsiz vermesi ve eleştirel düşünme yeteneği kazandıran öğrenciler yetiştirmesi gereken bir kurum olduğu halde, 1980'lerden itibaren Türkiye'de de bu kurumun dönüşüm geçirdiğini ifade ediyor.
- 50:58Üniversitelerin Piyasalaşması
- 1980'lerle birlikte üniversiteler artık piyasanın bir aracı haline gelmiş, eğitimin özelleştirilmesi ve eğitim karşılığında bedel alınması gerekiyor.
- Üniversitelerin piyasalaşmasını iki temel gerekçeyle rasyonelleştiriyorlar: eğitim kaynaklarının israfı ve kamu egemenliğindeki eğitim hizmetlerinin tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamaması.
- Üniversiteler piyasaya hangi somut çıktıyı üreteceğini, paydaşlarından hangi niteliklerde eleman istendiğini belirleyerek öğretim programlarını revize etmek zorunda kalıyor.
- 52:41Akademik Kapitalizm
- Üniversitelerin piyasalaşması, eğitimin özelleştirilmesi ve bilimsel bilginin bedel karşılığında sunulması, kamusal harcamaları kısma ve tüketicilerin ihtiyaçlarına cevap verme isteğinin yanı sıra kapitalist sosyal ilişkiler ağının yeniden üretilmesi olarak görülüyor.
- Üniversite sermayenin denetimi altına giriyor, üretim ilişkileri ve emek süreçlerinde köklü bir değişime yol açıyor.
- Üniversiteler akademik personeli ücretli emekçiye çevirerek, istihdam koşullarını değiştiriyor.
- 54:09İş Güvencesi ve İstihdam Biçimleri
- Bilkent ve Sabancı gibi üniversitelerde bursiyer asistan, ders asistanı (teaching assistant) pozisyonları ortaya çıkıyor.
- Devlet üniversitelerinde 50/50 uygulaması ve belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan öğretim görevlileri (50/3A) ortaya çıkıyor.
- Bu durum örgütsüzleşmeye ve sendikaların gücünü azaltan bir sonuç doğuruyor.
- 55:20Akademide Proleterleşme ve İstikrarsızlaşma
- Akademide proleterleşme, piyasada emeğini satma yeteneğine bağlı olarak ücretli işçiye indirgenme ve yöneten güçlere itaat eden bir akademik grup ortaya çıkıyor.
- İstikrarsızlaşma, üniversite içerisinde işçilerin kalıcı işsizliğin sınırında günlük, geçici ve yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda kaldığı güvencesizlik durumu ortaya çıkıyor.
- Devlet üniversitelerinde daimi kadroda çalışan doçent profesörlerle sürekli olarak kaygan bir zemin üzerinde duran araştırma görevlisi ve öğretim görevlileri arasında ayrım yapılıyor.
- 56:52Kamu Kaynaklarının Kısıtlanması
- Türkiye'de kamunun eğitime ayrılan kaynaklarının kesilmesi, kısıtlanması ve sınırlandırılması politikası uygulamaya konuldu.
- Dünya Bankası ve IMF, ülkelerin ekonomik uyum yasaları dayatırken, üniversitelere aktarılan kamusal kaynağın kısılması politikasını uygulamaya sokuyorlar.
- Bütçe kesintileri nedeniyle akademisyenlerin reel ücretlerinde düşüş meydana geldi, ancak sonradan 800 liralık bir artış yapıldı.
- 57:49Akademisyenin Dönüşümü
- Daha önce kendi öğretme zamanını ve çalışma alanını belirleyebilen akademisyen, artık piyasanın istemiş olduğu çalışma alanlarında çalışan bir akademisyen ortaya çıkıyor.
- Reel ücretleri düşen akademisyenler, ücretlerini normal seviyeye çıkarmak için projeden projeye koşan, telaşlı insan haline geliyor.
- Akademisyenler patent sağlayacak, projelerde yer alacak, şirketlerin araştırma ve danışma faaliyetlerinde yer alacak, bilimsel bilgi üretme sürecini proje ile projelendirerek yapacak bir duruma geliyor.
- 58:54Türkiye'deki Gelişmeler
- Türkiye 1998 yılında Hizmet Ticareti Genel Anlaşması'nı kabul ederek üniversitelerdeki yasalaşmayı resmen kabul etti.
- Bilkent Üniversitesi 1984 yılında kuruldu, darbe sonrasında kurulan bir üniversite olup yasal statüsüne 1992 yılında kavuştu.
- 2008 yılında TUSIAD, doçent ve profesör kadrosundakilerin daima kadroda olmalarının rehavet yarattığını ve akademisyenlik mesleğinde iş güvencesinin olmaması gerektiğini belirten bir rapor yayınladı.
- 00:33Akademisyenlerin Yeni Rolü
- Akademisyenler reel ücretlerini yükseltebilmek için ikinci öğretimlerde, yaz okullarında, üniversite kapsamında kurulan eğitim merkezlerinde dersten derse koşuyorlar.
- Akademik değerlendirme kriterleri "yayın yap ya da yok ol" prensibiyle niteliğe değil niceliğe bakıyor.
- Akademik teşvikler verilmeye başlandığında, özellikle Avrupa Birliği projeleri yüksek puan getiriyor ve her alanda piyasalaşma ortaya çıkıyor.
- 1:02:06Çalışma-Can Kalitesi Kavramı
- Çalışma-can kalitesi, 1970'lerde ortaya çıkan, kapitalist ekonomik sistemin insancıllaştırma mantığıyla üretilen bir kavramdır.
- Çalışma-can kalitesi, çalışanın sadece fiziksel koşullarını değil, sosyal olanaklarını, ücretini, iş güvencesini ve tüm çalışma koşullarını iyileştirmeyi amaçlar.
- Çalışma-can kalitesi kavramı, istihdam güvenliği, yeterli gelir, ödüllendirme, takdir, kendine saygı ve yaratıcılık gibi değişkenlerle yoğun bir ilişkide bulunur.
- 1:03:36Çalışma-Can Kalitesi Teorisi
- Virginia Üniversitesi'nden Search'in geliştirdiği teoriye göre, çalışma-can kalitesinin yedi temel ihtiyacı vardır ve bu ihtiyaçlar Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi yaklaşımından esinlenerek belirlenmiştir.
- Temel ihtiyaçlar olarak sağlık, güvenlik, ailevi ve ekonomik ihtiyaçlar (iş güvencesi ve gelir elde etme) öne çıkmaktadır.
- Bu temel ihtiyaçlar karşılanmadığında, çalışanın sosyal, saygı, kendini gerçekleştirme, bilgi ve estetik (yaratıcılık) ihtiyaçları da karşılanamaz.
- 1:04:52Örgütsel Destek ve Çalışma-Can Kalitesi
- Çalışma-can kalitesi, örgütsel destek ve koruyuculukla çok alakalıdır.
- Örgütsel koruyuculuk, üniversite yönetiminin veya çalışılan kurumun çalışanlara adil davranması ve örgüt kültürünü koruma çabasıdır.
- Örgütsel koruyuculuk, akademisyenlerin akademik özgürlüklerini savunma ve destekleme anlamına gelir.
- 1:05:59Çalışma-Can Kalitesi Araştırması
- 2009-2010 yıllarında yapılan çalışmada, Hacettepe Üniversitesi'nden 322, Bilkent ve Başkent'ten 228 akademisyen ile görüşülmüştür.
- Akademik ünvan arttıkça çalışma-can kalitesi artmaktadır çünkü yüksek ünvanda olanlara sağlanan olanaklar, ücret düzeyi ve özlük hakları daha iyi olmaktadır.
- Bilkent Üniversitesi'nde maaş gizliliği uygulanmaktadır; aynı kadroda olan kişiler birbirinin maaşını bilmezler, bu tatminsizliği önlemek ve piyasalaştırma yapmak için yapılır.
- 1:08:03Çalışma-Can Kalitesi Değişkenleri
- Vakıf üniversitelerinde (Bilkent ve Başkent) istihdam biçimine göre çalışma-can kalitesi farklılık göstermez çünkü hepsi belirli süreli iş sözleşmesine tabidir.
- Hacettepe Üniversitesi'nde ise 50/D ve araştırma görevlisi pozisyonundaki kişilerin çalışma-can kalitesi diğerlerine göre daha düşük olup, 33/A ve ÖYP'li kişilerin çalışma-can kalitesi daha yüksektir.
- Vakıf üniversitelerinde çalışma süresi arttıkça çalışma-can kalitesi artar çünkü uzun süre çalışanlar için iş güvencesi ve pazarlık gücü artar.
- 1:10:01Örgütsel Koruyuculuk Algısı
- Bilkent ve Başkent'teki akademisyenlerin %55,30'una göre üniversiteleri kendilerine karşı koruyucu ve savunucu olmaktadır.
- Hacettepe Üniversitesi'nde ise %61,80'lik bir oranda akademisyenler üniversitelerinin kendilerine karşı koruyucu ve savunucu olmadığını düşünmektedir.
- Hacettepe'de savunucu olmadığını düşünenler arasında araştırma görevlileri en fazla, ardından %21,10 oranında profesörler bulunmaktadır.
- 1:11:55Çalışma-Can Kalitesi Değerlendirme Faktörleri
- Hacettepe Üniversitesi'ndeki akademisyenler, çalışma-can kalitesini iş güvencesi, atama kriterleri, örgüt kültürü ve işten ayrılma esnekliği üzerinden değerlendirirler.
- Vakıf üniversitelerinde ise iş güvencesi, öğrenci odaklı yönetim anlayışı, örgüt kültürü, ücret, şirket zihniyeti, kararlara katılım ve özlük hakları gibi faktörler önemlidir.
- 1:13:02Araştırma Görevlilerinin Çalışma Koşulları
- İş güvencesi çalışma yaşam kalitesi için çok önemli bir değişken olup, E50D kadrosunda olanlar çalışma yaşam kalitelerinin düşük olduğunu ve örgütün kendilerine karşı koruyucu olmadığını belirtiyorlar.
- Vakıf üniversitelerinde en büyük vurgu iş güvencesiydi; örneğin Başkent Üniversitesi'nde çalışan herkes SSK'lı olup senelik sözleşme imzalıyor.
- Araştırma görevlileri diğer pozisyonlara göre daha kolay ikame edilebilir bir zeminde duruyorlar ve bu nedenle her an işten çıkarılabilecek nesne olarak değerlendiriliyorlar.
- 1:14:42Akademide Çalışma Koşulları ve Atama Kriterleri
- Piyasalaşan üniversitelerde akademisyenler telaşlı insan haline geliyor; ikinci öğretimler, yaz okulları, projeler ve danışmanlıklarla meşgul oluyorlar.
- Profesör ve doçentlerin yapması gereken işler araştırma görevlilerine veriliyor; örneğin Hacettepe Üniversitesi'nde bir araştırma görevlisi altı yıldır ücretsiz ders veriyor.
- Hacettepe Üniversitesi'nde her gelen yönetimle beraber atama kriterleri değişiyor ve aynı yönetim içinde bile iki-üç kez farklı akademik kriterler oluşturuluyor.
- 1:16:21Üniversitelerin Piyasalaşması ve Akademik Zihniyet
- Bilkent Üniversitesi'nde İhsan Doğramacı'nın ölümüyle beraber Ali Doğramacı Butüel Heyeti'nin başına geçmesiyle yönetim değişikliği yaşandı ve bu nedenle üniversitede ciddi istifalar oldu.
- Üniversitelerin piyasalaşmasının en önemli getirilerinden biri "neoliberal akademik zihin" olarak adlandırılan bir zihniyet ortaya çıkmasıdır.
- Özel üniversitelerde çalışan akademisyenler, devlet üniversitelerindeki akademisyenleri "devlet memuru mantığıyla çalışanlar" olarak tanımlıyor ve kendilerini sürekli yayın yapmak ve üretmek zorunda hisseden kişiler olarak görüyorlar.
- 1:18:26Çalışma Hakkı ve Akademideki Durum
- Çalışma hakkı sadece işe sahip olmakla sınırlı değil, iş güvencesi, yeterli ücret, istihdam güvenliği ve olumlu çalışma koşullarını da içermektedir.
- Üniversitelerde özellikle kaygan zemin üzerinde duran akademik personelin çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor.
- Yüksek lisans krizi ve araştırma görevlilerinin tecrübeleri, akademi içindeki durumu anlamak için önemli bir parçadır.
- 1:20:26Eğreti Çalışma Biçimi
- Günümüzde yaşamın her alanında iş güvencesizliği, istikrarsızlık, belirsizlik ve değişkenlik gibi kavramlarla yakın bir ilişki halindeyiz.
- Eğreti çalışma biçimi, iş güvencesizliği, istikrarsızlık, belirsizlik ve değişkenlik gibi özelliklere sahip bir çalışma şeklidir.
- Eğreti çalışanlar, keyfi işten çıkarmalara karşı korunmasız, yukarı hareketlilik fırsatları belirsiz, iş kazası ve meslek hastalığı için düzenlemelere sahip olmayan ve sendikalarda örgütlenmeler aracılığıyla ortak bir ses yükseltemeyen kişilerdir.