Buradasın
Türkiye'nin Milli Kurtuluş Hareketi ve İktisadi Gelişimi Üzerine Bir Anlatım
youtube.com/watch?v=CHQpbseqZ-oYapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, bir eski subay ve devlet adamının Türkiye'nin tarihi, özellikle milli kurtuluş hareketi ve iktisadi gelişimi hakkında kişisel deneyimlerini ve gözlemlerini paylaştığı bir anlatımdır. Konuşmacı, Kadro hareketiyle ilgili çalışmalar yapmış, İktisat Vekaleti'nde görev almış ve Halk Partisi'nde önemli pozisyonlar üstlenmiş bir akademisyen olarak kendini tanıtmaktadır.
- Video, Türk İnkılapı'nın ideolojik temelleri, milli kurtuluş hareketlerinin uluslararası manası ve Türkiye'nin 1930'lu yıllardan İkinci Dünya Savaşı'na kadar olan iktisadi gelişimi üzerine odaklanmaktadır. Konuşmacı, Türkiye'nin sanayileşme çabaları, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasındaki farklılıklar ve savaş sonrası siyasi durumu ele almaktadır.
- Videoda ayrıca Halk Partisi'nin altı prensibi (cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, inkılapçılık, laiklik, devletçilik), 1929-1933 dünya iktisat buhranı dönemindeki fırsatlar, sanayileşme çabalarının başarısızlıkları ve İkinci Dünya Savaşı sonrası tek partili rejimden çok partili rejime geçiş kararları gibi konular da detaylı olarak incelenmektedir.
- 00:13İnkılap ve Kadro Hareketinin Doğuşu
- Türkiye'de bir inkılap yaşanıyordu, ancak bu inkılabın ideolojisinin doktrin temeline dayandırılması ve önder bir kadronun memleket ve dünya görüşü haline getirilmesi gerekiyordu.
- Atatürk'ün dikkatini çeken bir tez, Türk inkılabının niteliğini ve ideolojisinin prensiplerini aydınlatmaya çalışıyordu.
- Konuşmacı, bu tezi işlemeye devam ederek "İnkılap ve Kadro" isimli kitabını basmış ve fikirlerini "Kadro" adlı aylık dergide yayınlamaya başlamıştı.
- 02:32Kadro Hareketinin Karşılaştığı Mücadeleler
- Kadro hareketi çeşitli isimlerle yakıştırıldı: komünist, faşist, nihilist gibi.
- Özellikle eski komünist yoldaşlar, gizli tutularak tenkit ve tehditlerle karşı çıktılar.
- İnkılap fikirleri, özellikle iktisadi davalara dayandıkça, etrafındaki dayatışlar şiddetlendi.
- 04:25İnkılap ve Halk İlişkisi
- Kadronun azlık fakat önder bir inkılapçı kütleye hitap etmesi önemli bir baskıydı.
- Halk, ideolojinin fikir sistemi olarak dışındadır, sadece basitleştirilmiş sloganları benimser.
- İnkılap halk için fakat halka rağmen bir harekettir; inkılapçı manivelayı bıraktığında, halk eski yerlerine geri döner.
- 06:27Kadro Hareketinin Milli Kurtuluş Görüşü
- Kadro hareketi, biri tarihi, diğeri jeopolitik bir temel görüşten hareket ediyordu.
- Milli kurtuluş hareketleri, çağımızın büyük bir çelişkinin eseridir; bu çelişkinin esası sanayi elinde tutan ve yarı sömürgeler arasındaki bağımlılıktır.
- Kadro, milli kurtuluş hareketlerinin komünist cephede olduğu gibi sosyalizmin yardımcı hareketleri olmadığını, başlı başına müessir ve dünya ölçüsünde manalı hareketler olduğunu savunuyordu.
- 08:02Komünist Telakkiler ve Kadro Hareketinin Farklılığı
- Komünist cephede milli kurtuluş hareketleri, emperyalizme karşı ve emperyalizmi parçalayıcı hareketler olarak himayeye layık görülür.
- Stalin'e göre milli mesele, umumi cihan inkılabı meselesinin bir parçası olup, sömürge ve yarı sömürgelerin hareketçi kabiliyetlerinden işçi inkılab uğruna istifade etmektedir.
- Kadro hareketi, milli kurtuluş hareketlerinin istiklali hakkında ileri sürülen görüşü, komünist telakkilerden ayıran yeni ve öz bir görüş olarak savunuyordu.
- 11:35Milli Kurtuluş Hareketinin İç Meseleleri
- İstiklal kazanmak milli kurtuluş hareketinin yalnız bir safhasıdır, asıl dava memleketin siyasetten ve iktisatten kalkınmasıdır.
- Memleketin gelişmesinde tekniğin ve sermayenin büyük kısmı devletin elinde tutulması, başıboş yabancı uşağı bir kapitalizmin sınıflaşmadan korunması gerekmektedir.
- Milli kurtuluş hareketinin gayesi, ferdin standartlaşması ve hürriyetin azınlığın inhisarı şekline girmesine meydan vermeden, milleti kesin sınıf farklarından koruyan bir milli düzene götürmektir.
- 12:45Devletçiliğin Kavramı
- Şüpheli ve hesaplı bir devletçiliği, hantal bir bürokrasi veya iktisadi devlet teşekkülleri aristokrasisi haline gelmeden, planlı bir gelişmeyi bir vasıta olarak görüyorduk.
- Devletçilik bir gaye değil, siyasette olduğu gibi iktisatta kendine hakim, ileri teknikli ve sınıf kavgalarına kanunların zoruyla değil sosyal yapı dolayısıyla sürüklenmeyen ahenkli bir emniyet nizamına vücut vermektir.
- Kadro, Türk İnkılabının ideolojisini araştırmaya çalışırken böyle bir devletçiliği temel bir unsur olarak ortaya atmıştı.
- 13:56Devletçiliğin Tarihsel Gelişimi
- Devletçilik resmi bir ağızda ilk defa 1930'da söylenmiş, Sivas'ta hat işletmeye açılacağı sırada başvekil tarafından mutedil bir devletçilikten bahsedilmiştir.
- 1930-1934 arasında Türkiye'de rejimin fikri ve nazari esasları üstünde araştırmalar yapılmış, Türkiye'nin 10. yıldönümüne rastlayan devre bu bakımdan dikkate değerdir.
- Halk Partisi programında ve anayasada yer alan altı prensip: cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, inkılapçılık, laiklik ve devletçilik olarak belirlenmiştir.
- 15:10Devletçiliğin Uygulanması
- Anayasaya aktarılan prensipler arasında cumhuriyetçilik gibi belli ve münakaşa götürmez temel ilke olmayan, devletçilik ve inkılapçılık gibi daha ziyade nazari ve tartışmalı unsurlar bulunmaktadır.
- Türkiye hiçbir zaman devletçi olmadı, inkılap sistemleştirilmiş bir ideolojiyi ve sınıflar arası belli bir iktisat nizamını işleyemedi.
- Kadronun müdafaa ettiği imtiyazsız, sınıfsız millet fikri, Türk ekonomisinde kilit taşlarının devlet elinde toplanarak keskin sınıf tezatlarından Türk cemiyetini korumak fikri, ziraatte, teknikte ve inşa işlerinde milli gücün devlet eliyle ve planlı seferber edilmesi suretiyle yabancı sermayelerin siyasi kontrolünü önleyen milli bir kalkınma fikri belki de yadırganacak şeylerdi.
- 17:19Dünya İktisat Buhranı ve Sanayileşme Fırsatı
- 1929-1933 Dünya İktisat Buhranı bir taraftan çöküntü teşkil ederken, diğer taraftan sanayileşmek isteyen geri memleketler için bir altın devir açmıştır.
- Sanayici memleketlerde işsiz ve müşterisiz kalan makineler sokağa dökülmüş, makinelerin fiyatları sudan ucuz, ödeme vadeleri uzun olmuştur.
- İleriyi gören sanayi işletmecileri, her buhranın ardından aşırı bir yatırım devrinin geleceğini biliyorlardı ve bu zamana kadar dayanabilmek istediler.
- 18:29Sanayileşme Fırsatının Kaybolması
- Sanayileşmek isteyen memleketlerin alıcıları Avrupa yollarına dökülmüş, Balkanlılar, Güney Amerikalılar, Hintliler, Çinliler, Mısırlılar elde bulunan yeni imal edilmiş makineleri, hatta kurulmuş fabrikaları paylaşıyorlardı.
- 19. yüzyılın başından beri sömürge ve yarı sömürgelerden Avrupa'ya hammaddelerin ve fazla kıymetlerin akışı gibi, şimdi de Avrupa'dan buralara makinelerin göçü başlamıştı.
- Türkiye'de sanayileşmek sözü ara sıra söylense bile pek inanılmayan şüpheli bir söz gibiydi, yerli malı kullanmak bir parça da alay konusu olmuştu.
- 22:10Sanayileşme ve Dünya Harbi Öncesi
- Türkiye'de sanayileşme ve sanayi planları konularında günlük neşriyat dışında geniş bir çalışma yapılamıyordu.
- 1933'te Almanya'da iktidara gelen naziler, ırk üstünlüğü ve Doğu Avrupa'nın yeniden toton şövalyeleri gibi demografik sloganlarla Alman halkını coşturuyordu.
- Hitler, Yahudi, İngiltere ve Çürümüş Fransa'ya karşı savaşa davet ediyordu, bu sırada İngiltere deniz kuvvetlerini azaltırken, Fransa iş saatlerini kısaltıyordu.
- 23:15Rusya'nın Nazizm Karşısındaki Yaklaşımları
- Nazizm'in manası ve niyetleri sadece Rusya'da anlaşılmıştı ve Rusya, Hitler'in iktidara gelişine karşı yeni bir ağır sanayi ve renkli maden sanayi planı hazırladı.
- Rus nazırları, renkli maden sanayinde hangi ülke üstünse, önündeki harpte o galip gelecektir diyordu.
- Moskova'da Hitler'i geçici bir anlaşma tuzağına düşürmek ve Batı'ya saldırmak için ağlar örülüyordu.
- 24:09Türkiye'nin Sanayileşme Sorunları
- İkinci Dünya Harbi öncesinde, Türkiye'nin hangi cepheye katılması veya harpten dışarı kalması durumunda, yollar kapanacak ve denizler tehlikeye girecekti.
- Sanayi teşvik ve üretim kayıtları sanayinin kurulmasını engelliyor, küçük tesisleri koruyan vergi kanunu ise büyük tesislerin gelişimini kısıtlıyordu.
- Küçük sanayi himaye şiarı altında gerilik, dağınıklık ve iptidailik korunuyordu, makineli sanayi ise hanlarda, kervansaraylarda ve Haliç kıyısındaki bodrumlarda kaçak iş halinde gelişiyordu.
- 25:58Ekonomik ve Tarımsal Zorluklar
- Para ve sermaye piyasasında kısır bir deflasyon politikası, iyi niyetleri köstekliyordu; para bir put haline getirilmişti.
- Tarımsal mahsul fiyatları sefalet içindeydi; 1938'de buğday fiyatları 1927'deki üçte birine düşmüştü.
- Bir dönüm topraktan iki yılda sadece 80-100 kilo buğday alınabiliyordu ve bir köylü ailesi normal olarak 50 dönüm ekili tarla üzerinde çalışabiliyordu.
- 28:34İkinci Dünya Harbi ve Türkiye
- İkinci Dünya Harbi, Türkiye'yi Atatürk'ün cesaretle tesviye ettiği bir zemin üstünde, ancak birçok aşamayı henüz aşılmamış bir yolun yolcuları olarak buldu.
- Harp, kapitalizmin ve sosyalizmin, iki farklı sosyal nizam arasındaki bir çatışmasıydı.
- Faşizm, kaba ve yapıcı olmayan bir siyasi diktatörlüğe dayanıyordu ve milletin aşırı benlik gururu ve ırk üstünlüğü davasını toplayarak olumlu hiçbir şey vaat etmiyordu.
- 30:34Harbin Sonrası ve Türkiye'nin Durumu
- Faşizmin zaferleri, milletler arasında birleştirici bir istikrar unsurundan mahrum olduğu için er geç çözülmesi mukadderdi.
- Yeni bir emperyalizm şeklinde şahlanan faşizm, harabeler ve kan izleri bırakarak silindi ve yerine kapitalizmin ve sosyalizmin karşı karşıya gelmesi bıraktı.
- İkinci Dünya Harbi devresine Türkiye, birinci Dünya Harbi başlangıcında devleti elinde tutan dar görüşlü CUP'lu bir devlet kadrosuyla girdi, ancak bu harbi militarist olmayan, harbi ve sulhün değerini bilen bir hükümetin idaresinde geçirdi.
- 33:00Türkiye'nin Harp Dönemindeki Durumu
- Türkiye, ikinci Dünya Harbi devresini bütün maddi eksiklikleri, mahrumiyetleri ve teşkilatsızlığına rağmen baştan sona bu endişe içinde geçirdi.
- Harp başlamadan kısa bir süre önce İktisat Vekaleti'nin Sanayi Teknik Heyeti Başkanlığı'na getirildi ve harp içinde de iaşe işlerinde yetkilendirildi.
- Bu mevkiler, memleketin bütün ekonomik hareketlerini esasından takip etmeyi mümkün kılıyordu ve harbe girerken, harp içinde ve harp sonu devrelerinde bütün imkanlar ve imkansızlıklarını görmek için en ehemmiyetli yerlerdi.
- 33:59Birinci Dünya Harbi Döneminde Türkiye'nin Durumu
- Konuşmacı, Birinci Dünya Harbi'nde Türkiye'nin durumunu anlatıyor; o dönemde Anadolu'da adeta hiçbir sanayi tesisinin bulunmadığı, yiyecek, giyecek, ilaç, silah gibi ihtiyaçların tamamen dışarıdan ithal edildiği bir dönemde yaşadıklarını aktarıyor.
- Harp döneminde Anadolu'da şeker yerine dut kurusu, çay yerine kekik otu kurusu kullanıldığı, bir şeker parçasının fiyatı iki kuruş gümüş paraya ulaştığı ve 1917 kışında kazanlarda ancak suyla karların altından toplanan yeşil ot ve bir avuç bulgur atılabildiği belirtiliyor.
- Devlet cihazı da perişan bir durumdaydı; Sadrazam Talat Paşa bile cepheyi ziyaret etmek için Sivas'a kadar ulaşabilmiş, ancak oradan İstanbul'a dönmek için zorlanmıştı.
- 37:48İkinci Dünya Harbi Döneminde Türkiye'nin Durumu
- İkinci Dünya Harbi'nde Türkiye'nin durumu, Birinci Dünya Harbi'ndeki imkansızlıklarla mukayese edilemezdi; Atatürk Devri yaşanmış ve bu devrin yarattığı devlete inanış fikri memleketin havasına hakim olmuştu.
- Devlet idaresi eski Osmanlı Türkiye'si ile mukayese edilemeyecek kadar güçlüydü, ancak kifayetsiz cihazlanma aşikardı ve 1930-1939 arasındaki fırsatların kaçırmış olmamız her adımda ve rakamlarla görülebiliyordu.
- Harp başlarken tarımın ve gıda maddelerinin depolanma ambarları, silolar gibi tesislerinin kifayetsiz olduğu, Türkiye'deki bütün akaryakıt depolarının kapasitesinin sadece 100 bin tondan ibaret olduğu ve bunların hepsinin sahilde olduğu belirtiliyor.
- 40:19İkinci Dünya Harbi Dönemindeki Ekonomik Sorunlar
- Zonguldak'ta kömür kuyuları birbirleriyle mücadele ediyor, birçok şirketin ayrı mülkiyeti, ayrı sahası, ayrı kuyusu, ayrı taşıt teşkilatı ve ayrı işçi kadrosu vardı.
- Nüfus başına düşen pamuk miktarı yılda 6 metre, şeker 4 kilo olarak çok düşük seviyedeydi ve iç üretimin artmasında yanlış bir iktisat politikası etkili olmuştu.
- Türkiye, Almanya'da tatbik edilen fiyat stopajı umumi prensibini tercih etmiş, para hacmini ve para fiyatını korumak için saplanmış, ancak bu politika kısır bir yol olmuştu.
- 43:13Harp Sonu Planlamaları
- Harp sonu devresinde ümit vardı ve tüm devletler harp sonu için planlar hazırlayan komisyonlar kuruyorlardı.
- Türkiye'de de kabinenin dört vekilinden teşekkül edecek bir heyete bağlı vekaletler arası bir "Harp Sonu Raporu Komisyonu" kurulmasına karar verildi ve konuşmacı bu komisyonun raportörü oldu.
- Hazırlanan rapor, Türkiye'nin yakın iktisat tarihi ile bütün iktisadi problemlerini ve imkanlarını içine alan büyük bir arşiv raporu ve harp sonunda fiili yatırım ve kalkınma meselelerini gösteren bir özet rapordan oluşuyordu.
- 44:49İktidar Yorgunluğu
- Raporların akıbeti, bir takım kabine veya kabine azaları değişiklikleri arasında maalesef parlak olamadı, bürokrasinin aç kurdu gibi onları kemirdi.
- Ortada büyük bir hastalık vardı; adı söylenmeyen ama herkes tarafından bilinen ve gittikçe artan "iktidar yorgunluğu".
- İktidar artık hastaydı, kararsızlık ve dağınıklık bu hastalığın buhranlarıydı, iktidar damarlarına zerk etmek istediği taze kanlara rağmen eski usullerin, eski otoritelerin baskısı altındaydı.
- 45:37Halk Partisi İktidarının Yorgunluğu
- Halk Partisi iktidarı artık yorgundu ve yeni bir iktidarın gelişi mukadderdi.
- Konuşmacı 1930'dan beri Halk Partiliydi ve parti genel sekreteri Esendal ile görüştüğü 1946 seçimlerinde adaydı.
- Esendal, sanayi ve sanayi medeniyetinin düşmanıydı, vertikal medeniyet olarak tanımladığı bu medeniyeti kınayarak ortaçağ loncalarını tercih ediyordu.
- 47:28İkinci Dünya Harbi Sonrası Siyasi Dönüşüm
- Yorgun iktidar, İkinci Dünya Harbi sonunda tek partili rejimden çok partili rejime geçiş kararı aldı.
- Konuşmacı, 1946'da iktidar değişseydi çok daha iyi olacağını düşünüyor.
- Harp Sonu Raporu Komisyonu'nun raporu, Türkiye'nin batı ile doğu arasındaki, demokratik sistem ile totaliter sosyalizm arasındaki çatışma hatında olduğunu belirtiyordu.
- 49:54Milli Kurtuluş Hareketleri
- İkinci Dünya Harbi sonunda Türkiye'nin jeopolitik durumu, doğu ve güneyde açılmış uçsuz bucaksız milli kurtuluş hareketleri sahalarıydı.
- Türkiye, Çin'den Siyah Afrika'ya kadar uzanan bu sahada milli kurtuluş hareketlerine aktif fikir ve rejim önderliği ulaştıramadı.
- Batı aleminin ve Türkiye'nin milli kurtuluş hareketlerini anlamadığı, bu memleketlere haksız eğilimler atfettiği ve doğum ağrılarına güçleştirdiği belirtiliyor.
- 51:19Atatürk'ün Mirası ve Milli Kurtuluş
- Türkiye, kendi kurtuluş mücadelesinin ve inkılaplarının fikir ve heyecanlarını bu ülkelere yaymasını bilmeliydi.
- Tunus, Cezayir ve Fas istiklal mücadelelerini Birleşmiş Milletler'de Fransa'nın iç meselesi sayarak Atatürk'ün ruhunu incittik.
- Atatürk'ün liderliği, bir milli kurtuluş hareketinin askeri, siyasi ve sosyal tam numunesini vermiştir ve bu tecrübeleri benzer memleketlere öğretmek Türk aydınlarının tarihi misyonu olmalıydı.