Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, bir eğitimci tarafından sunulan ve öğrencilerin de katıldığı akademik bir müzik teorisi ve tarihi dersidir. Ders boyunca müzikin temel bileşenleri, tarihsel gelişimi ve toplumsal anlamı ele alınmaktadır.
- Video, müzikin temel bileşenlerinden (makam, ezgi, aralıklar, ritim, tempo, çok seslilik) bahsederek başlamakta ve zaman içinde müzikin gelişimini incelemektedir. İlk dönemlerden başlayarak Avrupa müziğine ağırlık veren ders, 20. yüzyılda ortaya çıkan atonal müzik, serializm, minimalizm ve spektral müzik gibi akımları da kapsamaktadır. Müzikün toplumsal anlamı, dinsel bağlamı ve üretim ilişkileriyle olan bağlantısı da detaylı olarak tartışılmaktadır.
- Dersin ilerleyen bölümlerinde John Cage'in "4'33" eseri, Beethoven'ın senfonileri ve senfoni orkestrasının toplum düzeni olarak işlevi gibi konular da ele alınmaktadır. Ayrıca, müzikün insanın ölümsüzlük arayışının bir parçası olduğu ve Gılgamış Destanı örneği üzerinden incelenmektedir.
- Müzik Hakkında Düşünceler
- Konuşmacı, daha önce Poco ve Burdio hakkında konuştuğunu ve şimdi müzik üzerine konuşmayı tercih ettiğini belirtiyor.
- Müzik üzerine konuşurken, konuları tarihsel bağlamına oturtmayı ve kavramları yeniden düşünmeyi sevdiğini ifade ediyor.
- Konuşmanın temel sorusu "Müzik nedir?" olarak başlıyor ve müziğin ne olduğunu tanımlamak için birlikte düşünmeye davet ediyor.
- 02:07Müzikin Tanımı ve Özellikleri
- Müzikin doğada bulunan seslerin harmonik bir toplamı olabileceği, ancak doğada olan seslerin doğal haliyle müzik olmadığını, insan müdahalesi gerektirdiğini belirtiyor.
- Müzikin irade boyutu içerdiğini, yani bir failin (insan veya hayvan) tarafından üretilen bir eylem olduğunu vurguluyor.
- Müzikin estetik bir boyutu olduğunu, bu da iradenin bir sonucu olarak insanın anlamlandırma yeteneğinin ürünü olduğunu açıklıyor.
- 07:08Nesne ve Şey Kavramları
- "Nesne" kavramı, insan müdahalesi ile oluşturulan veya anlamlandırılan şeylerdir, "şey" ise kendiliğinden olan, insan müdahalesi olmadan var olanlardır.
- Doğadaki sesler (kuş ötüşü gibi) aslında anlam içermez, ancak insan bu seslere anlam atfeder ve böylece nesne haline getirir.
- İnsanın diğer canlılardan ayıran en temel özelliği, kendini düşünen ve diğer şeyleri nesnelere çeviren bakışı, anlamlandırma gücüdür.
- 11:18İnsanın Özü ve Ölümsüzlük Arayışı
- İnsanın kendini düşünen, kendini fark eden bir varlık olması, kendine dair bir benlik algısı sahibi olmasının nedeni gelişmiş bir sinir sistemine sahip olmasıdır.
- İnsanın var olduğunun farkına vardığında en temel hakikate ulaşır: ölümlü olduğunu fark eder ve bu farkındalık ölümsüzlüğü aramaya yöneltir.
- Sanat ve bilim, insanın ölümsüzlük arayışının en seçkin ve değerli biçimleridir, çünkü bu alanlarda üretilen eserler insanı simgesel anlamda eserle var kalmaya çalışmasını sağlar.
- 16:18Uzlaşma ve Değerler
- Toplumda uzlaşma ve değerler, kolektif bir anlayış oluşturarak toplum hayatı mümkün kılar.
- İnsanlar simge üretme yeteneğine sahiptir, bu da onları diğer canlılardan ayıran temel özelliklerinden biridir.
- Hayvanların sesleri (kuşlar dahil) müzik değildir; müzik insan tarafından üretilen, simge olarak anlaşılan bir yapıdır.
- 18:38İnsanın Farklılığı
- İnsanın en temel ayırıcı özelliği simge üretmesidir, aklı, zekası veya alet yapma becerisi değildir.
- Diğer hayvanlar iletişim kurabilirler ancak bu iletişim içgüdüsel ve bilinç düzeyine taşınmayan bir iletişimdir.
- İnsanlar simgeleri kuşaktan kuşağa aktararak kültür oluşturabilirler, bu da ölümsüzlük arayışının bir parçasıdır.
- 20:52Havacılığın Gelişimi
- İnsanlar kanatları olmamalarına rağmen 1903'ten beri uçabilmektedir ve havacılık çok kısa sürede büyük ilerlemeler kaydetmiştir.
- Kuşlar milyonlarca yıldır uçuyor olsa da uçmanın tarihini yazamazlar, uçmaya dair bir kültür veya sanat oluşturamazlar.
- İnsanlar simge üretme ve aktarma yetenekleri sayesinde, kuşlardan çok daha farklı amaçlarla ve daha yüksek seviyelerde uçabilmektedir.
- 23:29Müzik Kavramı
- Müzik kelimesi Yunanca kökenlidir ve "ilham perileri" anlamına gelir.
- Yunan mitolojisinde dokuz Musa vardır ve bunlardan biri Melpomeni, melodi kavramının kökenidir.
- Müzik, bize ilham veren ve kendi varlığımız üzerinde düşünebilmemizi sağlayan bir sanattır.
- 26:30Ses ve Müzik
- Ses, titreşimdir ve doğada sonsuz sayıda titreşim vardır.
- İnsan kulağı 20 ile 20.000 hertz arasında sesleri duyabilir, çocukların ve kadınların duyma kapasitesi erkeklerden daha yüksektir.
- Müzik, doğanın sonsuz sesleri arasından bazılarını seçerek belli bir düzen içine oturtarak elde edilen bir ses sistemidir.
- 32:49Müzik ve Doğa İlişkisi
- Doğanın tüm seslerini kullanmak yerine, çeşitli antropolojik, tarihsel ve coğrafi nedenlerle sadece bazılarını seçip, doğadaki düzeni değil, belli bir mantığa göre yeniden düzenliyoruz.
- Bir maddeye vurulduğunda veya teli çekildiğinde en uzun tınlama duyulur, piyano tuşlarına basıldığında ise titreşim başlar ve bu titreşimde sesin en yakın armonikleri (doğuşkanlar) duyulur.
- Doğada sonsuz sesler olsa da, müzik yapabilmek için bu seslerden bazılarını seçip, doğada olmayan bir düzende sıralıyoruz (örneğin do-re-mi-fa-sol-la-si-do).
- 35:58Farklı Müzik Sistemleri
- Günümüzde kullanılan ses sistemlerine ulaşmak uzun bir süreç aldı ve Batı Avrupa'da şekillenen bir sistem hakim oldu, ancak bu yeryüzündeki tek ses sistemi değil.
- Türkiye'de "Türk makam müziği" olarak adlandırılan bir sistem vardır; makam, bir dizi oluşturma mantığıdır ve içinde ezginin nasıl kurulacağına dair talimatlar da bulunur.
- Makamların bazıları "çıkıcı", bazıları "inici" olarak adlandırılır ve makam müziğinde ezgilerin yapıları belli kalıplar içerir.
- 37:34Ses Sistemlerinin Kökeni
- Makam müziğinde kullanılan diziler, eski Yunan'dan gelen modlardan türemiştir ve bu sistemler büyük uygarlıkların ortaya çıktığı dördüncü bin yıl içerisinde belirginleşmeye başlamıştır.
- Doğanın sonsuz ses frekansları içinden belli nedenlerle (coğrafya, iklim, toplumsal ilişkiler) bazıları seçilip, belli bir mantık içerisinde dizilerek ses sistemi oluşturulur.
- Batı Avrupa'da gelişen ve bugün dünyaya hakim olan müzik sisteminin resmi adı "oniki eşit aralıklı tamperemandır" olup, bir oktav aralığı oniki eşit parçaya bölünür.
- 41:14Müzik ve Gürültü Kavramları
- Bir ses sistemi inşa edildiğinde norm belirlenmiş olur ve artık ilişkiler bu normlar üzerinden oluşabilir.
- Toplum düzeni estetik düzeye taşınarak müzik haline gelir ve bir müziğin tanımlanması, müzik olmayanın da tanımlanması anlamına gelir.
- 20. yüzyılın müzik tarihi, "bu müzik değil, bu gürültü" şeklindeki skandallarla doludur çünkü kurallar üzerinde daha fazla uzlaşma olmuştur.
- 44:25Müzikün Toplumsal Anlamı
- Jack Attali'nin "Gürültüler" adlı kitabında, neye, kime, kimin neye gürültü dediği meselesi tartışılır.
- Müzik, doğada sonsuz olan seslerden bazılarını seçerek bir sistem kurmak ve bu ses sistemi bir toplum sisteminin metaforu olarak ortaya koymaktır.
- Müzik sadece estetik bir gösterge değil, aynı zamanda toplumun nasıl örgütlendiğini ve çalıştığını bize anlatan bir ideolojik mekanizmadır; bu nedenle müzik aynı zamanda politik bir alandır.
- 47:01Müzikün Politik Boyutu
- Müzik, özellikle diğer sanatlardan daha fazla politik bir tartışmanın odağında yer almıştır.
- Platon'un ideal devlet anlayışında hangi modlarla yapılan müziklerin makbul olduğu belirtilmiştir.
- Müzik doğası itibariyle politik bir şeydir, buradaki "politik" kelimesi Aristoteles'in anladığı anlamda kente, düzene, topluma ve yönetmeye dair bir şeydir.
- 48:03Müziğin Tarihsel Önemi
- İnsanlık tarihi hep müziğin ne olduğu, gürültünün ne olduğu konusundaki tartışmalarla geçmiştir.
- Bir devlet kurmak, bir siyasi yapı inşa etmek aynı zamanda müzik üzerinden kodlanan bir şeydir.
- Eski çağdan günümüze kadar müzik entelektüel insanın önemli bilgi bileşenlerinden biridir.
- 50:10Müziğin Yapısal Unsurları
- Müziğin yapısal unsurları vardır ve bunların başında ezgi (melodi) gelir.
- Ezgi öncelikle bir ifadedir çünkü birden fazla ses durağı arasındaki anlamlı ilişkiyi gösterir.
- Müziğin kendine özgü bir dil olma özelliği vardır ve tek başına bir anlamı olmayan ses frekanslarının belli bir ifade kurma amacıyla bir araya getirilmeleridir.
- 52:13Ezginin Duygusal Boyutu
- Ezgi bize duygusal gelebilir ve bunu düşündürten fiziksel bir boyutu vardır; belli frekanslar duygularımıza etki eder.
- Ayrıca üzerinde kolektif olarak uzlaştığımız bazı ilişki biçimleri vardır.
- "Na-na-na na na na na na na na na" gibi altılı majör aralık, bir ileri atılma ve duygularımızla algılamak istediğimiz bir ilişkiselliği çağrıştırır.
- 54:53Aralıkların Değişimi
- Aralıklar, bir notayla diğer notanın arasındaki mesafedir ve ezgi'yi oluşturan önemli bir unsurudur.
- Ortaçağ Avrupası ve İslam dünyasında geleneğin hakim olduğu toplumlarda ilişkiler ölçülü, iddiasız ve bireyselliği ön plana çıkarmayacak ilişkilerdi.
- Ortaya büyük sıçrayışlar olan altılı aralıklar yerine daha farklı ezgiler ve aralıklar kullanılmıştır.
- 55:48Çağdan Çağa Müziğin Değişimi
- Ortaçağ müzikleri ile Rönesans ve sonraki dönemlerin müziklerini karşılaştırdığımızda ezgilerdeki aralık mesafelerinin açıldığını, daha iddialı ilişkilerin ön plana çıktığını görürüz.
- Ortaçağda doğaya uygun yaşam ve gelenek geleneğin hakim olduğu toplumda üçlü, beşli, dörtlü gibi aralıklar tercih edilmiştir.
- Romantik Çağda ise bu aralıklar tercih edilmemiştir çünkü fazla donuk, duru ve mükemmel tınlar görülmüştür.
- 58:13Geleneksel Toplumlarda Müzik
- Geleneksel toplumlarda ezgi için kendimizi ifade etmek bir iddiamız olmaz.
- Tarım toplumlarında ve tekrar eden ezgi kalıpları görülür, örneğin Türkülerin büyük çoğunluğunda bir nakarat bölümü ve onu hazırlayan bir dörtlük vardır.
- Türkülerdeki nakarat, birlikte çalışmanın simgeselleştirilmiş halidir ve ezgi döngüseldir, sürekli ileriye gitmeye çalışmaz.
- 59:49Ritim Kavramı
- Ritim, tekrar örüntüleridir veya tekrar modelleridir.
- Hayatta ritim katarak, ölçüleri kaybetmemeye çalışırız; ritim olmadığı zaman yönümüzü tayin edemeyeceğiz.
- Ritim, toplumsal eylem tipleri gibi hayatı bir şekilde çerçevelendiren ve tekrar örüntülerini örgütleyen yapılarıdır.
- 1:03:05Ritim ve Tempo Kavramları
- "Hayatımın ritmi hızlandı" ifadesi yanlıştır, doğru ifade "hayatımın temposu hızlandı" olmalıdır.
- Ritim bir kalıptır ve değişmez, tempo ise bu kalıbı ne kadar hızlı yaşadığımızı belirler.
- Günlerin hızlı geçmesi veya yavaş geçmesi farklı tempoları, ancak ritimler değişmez.
- 1:04:02Müzikte Tempo Kavramı
- Müzik aynı zamanda bir zaman örgütlenmesi olup, zamansallık tempo meselesidir.
- Geleneksel müziklerde (Avrupa, Çin, Ortadoğu) büyük ölçüde belli tempolar vardır.
- Müzikte en temel tempo ölçüleri bir dakikada altmış vuruş civarındadır, bu da kalp atışımızın ritmiyle uyuşur.
- 1:07:03Müzikte Tempo Belirtimi
- 18. yüzyıla kadar müzikte tempo işaretleri pek yoktur, sadece İtalyanca adlandırmalar (lento, allegro) kullanılır.
- 19. yüzyılda daha nüanslı tempolar belirtilmeye başlanır.
- 20. yüzyılda besteciler tempo değerlerini kesin olarak belirtir, örneğin Gustav Mahler'in senfonilerinde orkestra şefi için paragraf boyunca talimatlar yazılır.
- 1:09:12Müzikün Temel Unsurları
- Ezgi, ritim ve tempo müzikün içinde var olan unsurlardır ve bunlar olmadan müzik olmaz.
- Bu unsurlar makam müziğinde ve halk müziğinde de bulunur.
- 13-14. yüzyıllarda önemli bir dönüşüm olan çok seslilik kavramı ortaya çıkmıştır.
- 1:11:35Çok Seslilik ve Füg
- Çok seslilik 12-13. yüzyıllardan itibaren Avrupa'da gelişmeye başlamıştır.
- Füg, bir ezgiye cevap veren başka bir ezgi ile birleşerek armonik bir doku oluşturan bir müzik türüdür.
- Füg, farklı fikirlerin uyum içinde bir arada yaşayabildiği bir düzeni gösterir ve bilimsel düşünceyi temellendirir.
- 1:16:44Armoni ve Orkestra
- Armoni, seslerin dikey uyumlarıdır ve kontrp teknikleriyle karmaşık bir orkestra dili haline gelir.
- 18-19. yüzyıllarda senfoni orkestrası, her biri farklı işlev gören çalgıların bir arada olduğu bir toplum düzeni olarak ortaya çıkmıştır.
- Besteci artık bir kompozitör olup, farklılıkları hissettirerek bütün yapıyı uyumlu bir şekilde duyurur.
- 1:19:14Müzik ve Estetik Değerlendirmeler
- Beethoven'ın senfonileri ilk dinlendiğinde "gürültü" olarak nitelendirilebilirdi, ancak çağ değiştiğinde bu müzik estetik olarak güzel olarak kabul edildi.
- Üretim ilişkileri, kültür ve ortam estetik kabullerimizi belirler; 20. yüzyılda "uyum" kavramı müzikte önemli bir yer edindi.
- Senfonilerde bir sesin esas olduğu ve diğer seslerin bu esas sesin düzenine göre ayarlandığı bir armoni sistemi vardır.
- 1:21:5520. Yüzyıl Müzik Estetiği
- 19. yüzyıl sonundan itibaren sanayi kapitalizminin yerini finans kapitalizmi aldı ve kesinlik, rasyonellik yerine akışkanlık, belirsizlik kavramları ön plana çıktı.
- Atonal müzik, tonu olmayan müzik olarak 20. yüzyılda ortaya çıktı ve bu tür ses sistemlerini besteciler demokratik bir hareket olarak gördüler.
- 1960'ların sonrası minimalizm akımı ortaya çıktı ve postmodern estetiğin bir parçası olarak "yinelemek de güzeldir" anlayışı benimsendi.
- 1:24:34Modern Müzik Akımları
- Spektral müzik, doğadaki tüm ses frekanslarını kullanmaya çalışan ve teknoloji yoğun bir müzik akımıdır.
- 20. yüzyıl hep yenilikler ve eski kuralları altüst eden arayışlarla geçti, bu nedenle "gürültü" ile "müzik" arasındaki tartışma arttı.
- Avrupa'daki ses sistemi bugün dünyada en yaygın kullanılan ses sistemi olmasına rağmen, bu topraklarda makam kavramı farklı bir müzik anlayışını temsil eder.
- 1:26:17Makam Müziği ve Avrupa Müziği
- Makam kavramı hem bir dizi belli sesler hem de ezginin nasıl seyredeceğini belirleyen bir seyir mantığıdır.
- Avrupa müziğinde bir oktav on iki eşit durağa bölünürken, makam müziğinde ise çok daha fazla aralığa bölünür ve bu aralıklar "koma" olarak adlandırılır.
- Avrupa müziğinde ses sistemi basitleşirken çok seslilik yönünde genişledi, makam müziğinde ise çok seslilik gelişmedi ancak mikrotonal aralıklar gelişti.
- 1:31:09Müzikin Tarihsel Gelişimi
- Eski uygarlıklarda ekonomik, siyasal, ideolojik ve dinsel alanlar tamamen iç içe geçmiştir.
- İlk müzikler, avlanma ritüelleri, danslar ve tiyatro ile birlikte ortaya çıktı ve dinsel hayatın simgesiydi.
- Müzik, ancak din kurumsallaştıkça ve sekülerizm ortaya çıktığında dinsel olandan koparak ayrı bir alan olarak var olmaya başladı.
- 1:34:04Müzik Tarihi ve Türleri
- Konuşmacı müzik tarihi anlatmak istemediğini, sadece müzikün toplumsal anlamını anlatabileceğini belirtiyor.
- Günün dersinde Avrupa müziğine daha çok ağırlık verildiğini, çünkü bugün dünyada egemen olan bir sistem olduğunu açıklıyor.
- Diğer müzik türleri ve makam müziği de farklı bir seansta ele alınacağını, üretim ilişkileri ile müzik biçimlerinin arasındaki bağlantıyı göstermeye çalışacaklarını belirtiyor.
- 1:35:31Ölümsüzlük ve Sanat
- Ölümsüzlük farkındalığımızın sanat faaliyetlerinde önemli bir rol oynadığını, ölümsüzlük arayışının sanatın temelinde olduğunu vurguluyor.
- Ölümsüz bir hayatın sıkıcı olabileceğini, ömrün uzaması ve ölümsüzlük arasında fark olduğunu belirtiyor.
- Gilgameş destanında ölümsüzlük arayışının ana teması olduğunu, bu destanın günümüzden beşbin yıl önce yazılmış olduğunu anlatıyor.
- 1:37:35Gilgameş Destanı ve Ölümsüzlük
- Gilgameş destanında Gilgameş'in dostu Enkidu'nun ölümünden sonra yaşadığı dehşeti, bu dehşetin aslında herkesin hissettiği kendi ölümünü görmekten kaynaklandığını açıklıyor.
- Gilgameş'in biyolojik olarak ölümsüz olamayacağını anlayınca, tapınak ve surlar yaptırdığını, ölümsüzlüğün eserle gerçekleştiğini gösteriyor.
- Sanatın ölümsüzlük güdüsüyle yapıldığını, insanın kendi eserlerini ve anılarında kalmasını istemesini vurguluyor.
- 1:41:33Müzikin Tanımı ve John Cage
- John Cage'in doğadaki her sesin bir müzik olabileceği düşüncesinden yola çıkarak "4'33" adlı bestesini yaptığını, bu bestenin asla çalınmadığını anlatıyor.
- John Cage'in amacı her şeyin müzik olabileceğini göstermek olduğunu belirtiyor.
- Müzikin hem yapanın iradesine hem de dinleyicilerin onaylamasına ihtiyaç duyduğunu, çağdaş müziğin durumunun genelde budur şeklinde sonucunu veriyor.
- 1:45:20Müzik ve Jon Cage
- Kuşun kendi kendine ötüşü doğada müzik değildir, ancak insanın onu çerçeveye sokup gösterdiği zaman müziğe dönüştüğü iddia edilebilir.
- Jon Cage'in eseri zaman çerçevesini kullanarak müziği sorguluyor ve dinleyicileri tırnak içinde dinlemeye zorluyor.
- "Dört Dakika Otuzüç Saniye" eseri bir kez yapılabildiği için tekrarlanamayan ve bir eser olarak kabul edilemeyen bir performanstır.
- 1:47:15Modern Sanat Anlayışı
- 1950'lerden sonra özellikle 1960'lı yıllarda öncü sanat, olagelme ve olup bitme kavramlarını ön plana çıkaran, kalıcı olmayan eserler üretmiştir.
- Bu anlayış, 19. yüzyıl burjuva sanat anlayışını ve klasik sanat anlayışını yerle bir etmiştir.
- Toplumsal bütünlüğün kaybolmasıyla müzikte de çoğullaşma yaşanmış, estetik düzleminde birden fazla konvansiyon ve uzlaşma zemininin yokluğu ortaya çıkmıştır.
- 1:48:50Robotlar ve Müzik
- İnsanlığın hata yapabilme ihtimali, mükemmeli arayışı ve bu arayışın sanatın temelini oluşturduğu belirtilmiştir.
- Robotların ölümsüzlük gibi kaygıları olmadığı için müzik yapamayacakları görüşü tartışılmıştır.
- Robotların planlanmış mükemmel performansları, sanatın meydan okuma ve zorluk unsurlarını ortadan kaldırabileceği düşünülmüştür.
- 1:51:22Sohbetin Sonu
- Katılımcılara teşekkür edilerek sohbetin keyifli olduğu belirtilmiştir.
- Müzik temellerine bakıldığı için, gelecekte katılımcıların yönlendirmeleriyle müzikle ilgili başka konulara girileceği söylenmiştir.