• Buradasın

    İbn Haldun'un Mukaddime ve Asabiyet Kavramı Üzerine Akademik Ders

    youtube.com/watch?v=pp2kD1340lQ

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, bir akademik ders formatında olup, İbn Haldun'un "Mukaddime" eserinin ve özellikle "asabiyet" kavramının detaylı analizini içermektedir. Konuşmacılar arasında Ahmet Hoca, Cemil Hoca, İbrahim Hoca ve öğrenciler bulunmaktadır.
    • Video, İbn Haldun'un mukaddimenin üç temel unsuru (asabiyet, coğrafya ve nübüvvet) üzerine odaklanmakta, özellikle asabiyet kavramının toplumsal ve siyasi boyutlarını incelemektedir. Ders boyunca asabiyetin türleri, şehir ve davet (kabile) hayatları arasındaki farklar, devlet yapısı ve adalet kavramı ele alınmaktadır. Ayrıca, İbn Haldun'un teorilerinin modern siyasi süreçlerdeki uygulamaları (Trump seçim kampanyası, Brexit, Afganistan örneği) da tartışılmaktadır.
    • Dersin sonunda, bir sonraki oturumda İbn Haldun'un devlet kavramı üzerinde durulacağı belirtilmektedir. Konuşmacılar, İbn Haldun'un teorik çalışmaları ve bunların pratikteki uygulanabilirliği, asabiyet kavramının farklı dillere çevrildiğinde karşılaşılan zorluklar gibi konuları da ele almaktadır.
    00:15İbn Haldun'un Mukaddime'si Hakkında Giriş
    • Geçen hafta İbn Haldun'un hayatını, ailesini, eğitimini ve görevlerini detaylı olarak anlatmıştık.
    • Mukaddime'nin üç temel unsuru asabiyet, coğrafya ve nübüvvet olarak tanımlanmıştır.
    • Mukaddime, İbn Haldun'un yaşadığı, gezdiği ve deneyimlediği tecrübelerden ve gözlemlerden oluşmaktadır.
    01:50İbn Haldun'un Felsefi Yaklaşımı
    • İbn Haldun, filozofları özellikle teoride kalmış olmaları ve pratiğe temas etmemiş olmaları nedeniyle eleştirir.
    • Teorilerin sahaya indiğinde, insanla, doğayla ve yaşamla temas ettiğinde öneminin kalmadığını vurgular.
    • Mukaddime'de asabiyet, coğrafya ve nübüvvet olmak üzere üç temel unsuru ele alır.
    03:14Coğrafya Kavramı
    • İbn Haldun, coğrafyayı klasik iklim kavramı yerine bitki örtüsü olarak ele alır.
    • İnsanın kişiliğini ve karakterini geliştiren unsurlar arasında coğrafya'nın önemli bir yeri vardır.
    • Coğrafya, insanın bitki örtüsüyle ve hayvanlarla olan ilişkilerinden, yediği yemekten ve içtiği sudan etkilenmesiyle karakterini şekillendirir.
    05:13Coğrafya ve İnsan Karakteri İlişkisi
    • İbn Haldun, çölde yaşayan Arap kabilelerinin karakterini coğrafya etkisiyle açıklar.
    • Bu kabileler bireysel olarak yaşar, kendi güvenliklerini, yemeklerini ve savunma aletlerini kendileri sağlarlar.
    • İbn Haldun, bu insanların inatçı olmasının sebebinin bireysel yaşamaları ve deve eti tüketiminden kaynaklandığını belirtir.
    06:52Nübüvvet Kavramı
    • İbn Haldun, nübüvvet kısmında kendi döneminde ele alınmayan konuları ele alır.
    • Şiir, kahinlik ve büyücülük gibi konuları nübüvvet ele alırken ele alır.
    • İbn Haldun, teorik ve pratik arasındaki farkı vurgular; teoride söylenenin pratikte uymadığını gözlemlemiştir.
    09:14Devlet ve Din İlişkisi
    • İbn Haldun, Yunan'da yasa yapılan bir şeyken, Afrika'da yasa gökten inen ve insanlar buna uyar bir kavram olarak ele alır.
    • İbn Haldun, devlet teorisinde nübüvvet bahsinde teorik olarak bir şey olduğunu ancak pratikte bunun olmadığını gözlemlemiştir.
    • İbn Haldun'a göre devletin dine ihtiyacı yoktur çünkü farklı bölgelerde dini unsur olmadan da devletlerin teşekkül edebildiğini gözlemlemiştir.
    10:57Devlet ve Din İlişkisi
    • Devletin ihtiyacı olan tek şey adalettir ve ahlaktır, bu ondan önce söylenebilen bir şey değildir.
    • İbn Haldun'a göre devlet din ile kaim olmaz ama ancak adalet ile ayakta durabilir.
    • İbn Haldun, devlet için dinin olmazsa olmaz bir unsur olmadığını, olursa daha güzel olacağını belirtiyor.
    13:09Asabiyet Kavramı
    • Asabiyet, akrabalık anlamına gelen bir kavramdır ve bir kabilenin mensupları arasında dayanışmayı sağlayan bir tür duygu durumudur.
    • Asabiyet sadece akrabalar arasında değil, siyaset, ekonomik çıkarlar, akrabalık bağı ve din gibi farklı etkenlerle de oluşabilir.
    • Din insanları bir arada tutar ve insanların duygu durumunu dinamik hale getirebilir, bu nedenle devleti yöneten kişilerin asabiyet için bir bağ kurabilmek için dinin olmasının daha kolay olduğunu belirtiyor.
    15:34Asabiyet ve Toplumsal Bağlantılar
    • Asabiyet, insanlar arasında, toplum arasındaki bir sinerjiden, bir duygudan, aidiyet hissinin en üst noktasından veya taraftarlık bağı gibi bir şeydir.
    • Asabiyet yazılı olmayan, kendiliğinden oluşan, katmanlı bir sistemdir ve görünmeyen, pek de adı konulamayan bir toplumsal bağlılık sağlar.
    • İnsan varlığını sürdürebilmesi için her dönemde coğrafyada ihtiyaç duyduğu en önemli gereksinim, kendini güvende hissetme halidir.
    17:35Ekonomik Yaklaşım
    • İbn Haldun'un mukaddemesinde rızık dörtlü sistemi ve artık değeri temellendirilir.
    • İbn Haldun sermaye darlığı öne çıkartır ve sermaye olmadan umran (toplumsal yapı) var olamayacağını söyler.
    • İbn Haldun el emeğinin ortaya çıkmasını ve değer kazanmasını şehir yaşamında, köy veya göçebelerde olmayan bir özellik olarak belirtir.
    20:22Ibn Haldun'un İktisat Anlayışı
    • Ibn Haldun'un el emeğinden bahsederken toplumun tamamını kapsadığı, ancak o dönemde çalışmak sadece kölelerin yaptığı bir iş olduğu vurgulanıyor.
    • Ibn Haldun'un iktisat teorisi ilginçtir ve çalışmanın kıymetlendirilmesi ve şehir içindeki değeri önemlidir.
    • Asabiyetin gerekliliği konusunda, insanın kendini güvende hissetmek istediği ve bu güvende hissedince meziyetlerinin ortaya çıktığı belirtiliyor.
    22:04Toplum İçindeki Bireyler
    • Ibn Haldun, "ayrık otlar" kavramını kullanarak toplumdan kendini dışlayan bireyleri eleştiriyor; bu bireyler hem kendilerini güvensiz hale getirir hem de toplumu tedirgin eder.
    • Toplumda asabiyetin oluşmasında iki sebep vardır: akrabalık bağı ve "sebep asabiyeti".
    • Sebep asabiyeti, akrabalık bağına veya önceden tanışmış olmaya gerek duymadan ortaya çıkan bir duygudur.
    23:54Asabiyetin Özellikleri
    • Asabiyet sadece akrabalık bağından gelmez; insanlar belirli duygular etrafında toplanabilirler.
    • İnsanın güven duyması için yanındaki insanın dini, ırkı çok önemli değildir.
    • Antropolojik örneklerle asabiyet kavramı açıklanıyor; örneğin, totemi kaplumbağa olan iki kabile kıtlık döneminde paylaşım yapabiliyor.
    27:54Tuarekler ve Çatlılar Örneği
    • Tuarekler ve Çatlılar arasında kıtlık döneminde ortaklaşa bir anlayış ve paylaşım olduğu belirtiliyor.
    • Çatlılar, Tuareklerle savaşmak yerine, kıtlık döneminde birbirlerini misafir ediyor ve yiyeceklerini paylaşıyorlar.
    • Bu örnekler, ibn Haldun'un asabiyet kavramını modern antropolojik gözlemlerle desteklemektedir.
    33:55Asabiyet ve Tehlike Anları
    • Davetten adalete gelindiği andan itibaren bir kültür alışverişi olur ve bu neticesinde asabiyet kurulur.
    • Asabiyetin en kuvvetli olduğu an, tehlike anlarıdır ve asabiyetin merkezinde güven duygusu yatmaktadır.
    • Yakın dönemlerde Trump'ın seçim kampanyası ve İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden çıkış sürecinde, göçmenlerle tehdit edilerek asabiyet oluşturulmaya çalışılmıştır.
    37:05İbn Haldun'un Asabiyet Anlayışı
    • İbn Haldun, devletin karakterinin devleti yönetenlerin karakteriyle çok ilintili olduğunu belirtmektedir.
    • Tehditlerle asabiyet oluşturulabilir ve vergi toplanabilir, ancak bu zorunlulukla ve dikte ile oluşturulan asabiyet en kısa süreli ve en çabuk terk edilen asabiyettir.
    • Hakiki bir savaşta asabiyet kuvvetlenir ve insanlar birbirleri için canlarını feda edebilirler, bu kuvvetli bir asabiyet olur.
    39:14İbn Haldun'un Gereksinimler Teorisi
    • İbn Haldun, insanın gereksinimlerini üç kategoriye ayırır: zorunlu gereksinimler (zaruriyet), ihtiyaç gereksinimler ve refah gereksinimler.
    • İnsanlar büyük oranda ihtiyaçlarını gidermek için organize olur ve toplumsallaşma bu ihtiyaçları gidermek için kurulmuştur.
    • İbn Haldun'a göre şehir hayatında ihtiyaçlar gidildikçe yeni ihtiyaçlar ortaya çıkar ve insanlar asabiyeti tekrar o kıt anlarına dönmemek için oluşturabilir.
    41:58Davet ve Göçebelik Toplumları
    • Davet (köy) yaşamında, şehirdeki gibi asabiyet veya çıkara dayalı bir yapı yoktur.
    • Davette yaşayan insanları emir altına almak zordur çünkü her şeyi kendileri karşılıyorlar.
    • Refah seviyesi arttığında asabiyet duygusunda bozulma başlar.
    43:35İbn Haldun'un Tasavvuf Görüşü
    • İbn Haldun'un tıbbi tasavvuf geçmişi vardır ve tartışmalı bir risalesi bulunmaktadır.
    • Gazali'ye eleştirileri olmasına rağmen, şehir için tasavvufu bir zorunluluk olarak görüyor.
    • Refah seviyesi arttığında, toplumda asabiyet bozulması başlarken, bireylerde de kişilik bozulması başlar.
    44:44İbn Haldun'un Toplumsal Görüşü
    • İbn Haldun, kamil insanı bozulmamış, el değmemiş, duyguları törpülenmemiş biri olarak tanımlar.
    • Göçebelikten davete geçiş, adalet tecrübesi deneyimi için bir aşamadır ve bu süreçte geleneklerden vazgeçilmez.
    • İbn Haldun'a göre, insanlar göçebelikten davete geçebilir, adalet tecrübesinde bulunabilir ve tekrar davete dönebilir.
    46:16İbn Haldun'un Pratik Yaklaşımı
    • İbn Haldun'un hayatı boyunca altı-yedi farklı yerde görev almış ve sürekli hareket etmiştir.
    • İbn Haldun'a göre, insanlar zorunluluk olmadan da değişim yapabilir, fikirlerini ve yaşam stilini kolayca değiştirebilir.
    • İbn Haldun, devletlerin organik bir yapıda olduğunu ve eninde sonunda yıkılacağını düşünmektedir.
    49:17Davet ve Şehir Hayatı
    • Davette yaşamak, davette yaşayanlar için bir zorunluluktur; şehirde o hayat tarzını benimseyenler de bedava yapılmalı.
    • Mukaddime'nin büyük bir bölümü zanaat ve sanatlara ayrılmıştır, sanat yoksa uygarlık denilemez.
    • Arapların Pers İmparatorluğu'nu fethinde, kafurun tuz zannettiler ve yemeklere kattılar; bu, güçlü olabilirler ama uygar bir devlet olamazlar.
    51:16Şehir ve Refah
    • Rönesans tablolarında büyük masalarda çeşitli yemekler ve meyveler vardır, zenginler paralarını göstermek için bu şekilde davranır.
    • Bedevi, askeri yaşam standartlarından bahsediyor: derilerden yapılmış çadırlar, kamıştan ve taştan yapılmış evler, oyuk mağaralar.
    • Şehir, insanın dünyaya meyilinden doğan bir gerçekliktir; kendi askeri geçim düzeyinin üzerine çıktığında lüks ve konfor şehirde yaşamayı elde etmektedir.
    53:17Tasavvuf ve Şehir
    • Tasavvuf şehirdeki insanlar için bir zorunluluk olarak görülür; şehirde insan yok olmak istemiyorsa, geleneklerini devam ettirmek istiyorsa tasavvuf hoca onun işini görebilir.
    • Şehir insanı problemli bir varlıktır, hayal perdesi yoktur ve ağızları bozuktur.
    • Şehirde gözde görülen insanlar tüccarlardır, ancak tüccarların yaşantısında hayal perdesi yoktur ve yalanı kolayca söylerler.
    55:29Devlet ve Zenginlik
    • Tüccarlar alimleri çabuk kandırabilir ve devletin ticarete girmesine sebep olabilirler.
    • İbrahim, parayı kazanmanın en kolay yollarından birinin siyaset olduğunu, vergi toplamanın çok kolay olduğunu belirtiyor.
    • Devlet başkanındaki zenginlik durumunun göstergeleri: hediyelere bakmak, ipek giymeye başlamak; Abbasiler de böyle olmuş, Emevi hükümdarın oğlunun sünnet düğününde binlerce kişiye altın sofralar ve cariye hediye edilmiştir.
    57:32Şehir ve Bedevi Toplum Arasındaki Farklar
    • Bedeviler (köyde yaşayanlar) badiyelerde yaşamanın zorlukları nedeniyle daha cesur ve kendi ihtiyaçlarını kendi karşılayabilmektedir.
    • Şehir insanları, bedeviler için yapmacık ve yalancı görünür, bedeviler şehirde ilk etapta kendilerini koruyabilirler çünkü askerlerin silah taşıması onları dikkatli tutar.
    • Bedevi toplum çok paylaşımcı ve dayanışma gösterir, ancak şehirdeki insanlarda bu özellikler bozulmuştur.
    59:50Devlet ve Toplum İlişkisi
    • Köyde yaşayan insanlar en kıymetli insanlardır, şehirdeki insanlarda bulunan kötü özellikler onlarda yoktur.
    • Devlet, şehirdeki insanların birbirine zarar vermesini engelleyebilir, bu nedenle devlet şarttır.
    • Devlet, küçük cemiyetler ve grupları göz açtırması gerekir, aksi takdirde bu gruplar devlete sıkıntı çıkarmaya başlarlar.
    1:01:34İlmi ve Siyasi İlişkiler
    • İlmi adamlar, siyasete bulaşmadıkları ve siyasetçiler tarafından danışman alınmadıkları takdirde kıymetlidir.
    • Siyaseti konuşmakla siyaseti yapmak arasında büyük fark vardır, herkes kendi işini yapsın.
    • Devlet adamları ilim adamlarına yaklaşabilirler çünkü ilim adamları ağızlarında sihirli kelimeler vardır ve istihbarat kaynağı olarak çalışırlar.
    1:03:28İlmi Adamların Rolü
    • Akli etmeyen bir devlet adamı ilim adamına danıştığında, ilim adamı mutlaka onu yanıltacaktır.
    • İlmi adamlar modeller üzerinden düşünürler, ancak gerçek dünya modellenebilecek bir şey değildir.
    • İlmi adamların en büyük eleştiri, kafada kurdukları asla olması mümkün olmayacak teorileri ortaya atmalarıdır.
    1:05:31Eğitim ve Toplum
    • Eğitim çok önemli olup, en azından küçük yaştan itibaren yapılması gerekir.
    • Kadınların evde tutulması yerine eğitim görmeleri gerektiği vurgulanmaktadır.
    • Ibn Rüşd, geçmişten meseleyi alıp, günüyle mukayese edip ileriye bir teklifte bulunmasıyla diğer felsefecilerden ayrılır.
    1:07:02Devletin Ahlakı
    • Devletin dini olmaz, ahlakı olur ve devleti yönetenlerin ahlakı devlete sirayet eder.
    • Devletin yöneticileri ahlaklı olmalı, vergilerin zamanında ödenmesini ve halkın boyun eğmesini beklerlerse kendileri de öyle olmalılar.
    • Asabiyet (gurur) duygusu, sayı ve silah miktarı az olan bir gruba rağmen diğer gruba galip gelmesine neden olmuştur.
    1:11:30Teori ve Pratik İlişkisi
    • Konuşmacılar teori ve pratik arasındaki ilişkiyi, siyaset yapanların ve siyaset düşünürlerin ilişkisini ele alıyor.
    • Ibn Haldun'un hem tarihçi hem de pratikte aktif olan bir siyasetçinin bir arada bulunması, onun çalışmalarının kıymetli ve kalıcı değerli bir referans kaynağı haline gelmesine neden oluyor.
    • Pratik ve teori arasında ayrım yapılması gerektiği, çünkü teorisyenlerin soyutlama düzeyi çok yüksek olabilir ve bu tehlikeli olabilir.
    1:13:32Ibn Haldun'un Teorisi ve Pratik İlişkisi
    • Ibn Haldun sadece bir teorisyen değil, aynı zamanda bulunduğu bölgelerde birkaç devletin yıkılışına ve tekrar kuruluşuna sebep olan bir aktör olarak da görev almış.
    • Ibn Haldun, Farabi'nin kurduğu teoriye eleştiri yaparak, pratikte karşılığı olmayan teorilerin önemsiz olduğunu vurgulamış.
    • Ibn Haldun, asabiyet teorisini uygulamalı bir şekilde ortaya koymuş ve devlet adamlarının alimlerle halkla ilişki kuramadıklarını problem olarak görmüş.
    1:15:50Ibn Haldun'un Kişisel Özellikleri
    • Ibn Haldun kendisini boş zamanlarında ilim yapan bir siyasetçi olarak görmüş.
    • Kahire'de ders vermeye başladığında, ilmi yeteneklerinden ziyade hitabet gücüyle büyük kalabalıkları etkilemiş.
    • Yaşantısında sabit kalmayan bir adam olan Ibn Haldun, ilim meclislerinde değil, siyaset alanında aktif olarak bulunmuş.
    1:18:40Ibn Haldun'un Etkisi ve Modern Anlamında Değerlendirilmesi
    • Ibn Haldun'un teorisi, sosyolojik bir analiz ve zenginlik içeriyor ve günümüzde Afganistan, Irak, Suriye ve hatta Türkiye gibi bölgeleri anlamak için önem taşıyor.
    • Asabiye gibi kavramlar, farklı bir kültür ve zamandan bahseden için çevrilmekte zorluk yaşandığı halde, evrensel bir boyutu da taşıyor.
    • Bu kavramların tam karşılığı diğer dillerde bulunmuyor, çünkü farklı bir kültürden ve toplumdan bahsediyoruz.
    1:21:15Asabiyet Kavramı ve İbn Haldun
    • Asabiyet kavramı, İbn Haldun'un eserlerinde ilk çevrilerde milliyetçilik veya kavmiyetçilik olarak çevrilmiş, ancak Türkçe'de "taraftarlık duygusu" veya "aidiyet duygusunun en üst kısmı" olarak telakki edilebilir.
    • İbn Haldun'un "Mukaddime" okuyucuları bilir ki asabiyet tek bir şeyi ifade etmeyen bir kavramdır; ekonomik, siyasi ve dini asabiyet gibi katmanlı bir yapıya sahiptir.
    • Asabiyet kavramı evrensel bir tarafı vardır, ancak İbn Haldun'un "Mukaddime" içerisinde "şudur" diyemeyiz; ancak toplumsal asabiyet olarak taraftarlık duygusundan bahsedilebilir.
    1:24:05Afganistan ve Taliban Örneği
    • Günümüzde bir anlayışın galip geldiği ve ilahi olarak kabul edilmiş gibi görüldüğü, tartışılması zor bir durum vardır; İbn Haldun, Farabi ve İbn Bacıye gibi düşünürlerin daha geniş yorumlarda bulunduğunu ancak Batı'nın bu yorumları kullanıp Türkiye'de yeterince çalışılmadığını belirtiyor.
    • Taliban'ın teorik zeminini çürütmek zor, Afganistan'da Taliban'ın güçlü olması nedenleri üzerinde durulması gerekiyor.
    • Taliban'ın fikir anlamında dünya çapında bir yansıması yoktur; oradaki durum daha çok aşiretlerin ve bazı kesimlerin köklü bir kavramı ile ilgilidir.
    1:29:50Asabiyet ve Dikte
    • Afganistan örneği, İbn Haldun'un zorluk zamanlarındaki dikte edilen asabiyetin geçici olduğunu düşündüğünü gösteriyor.
    • Dikte edilen asabiyet, asabiyet bağları içerisinde en yumuşak bağlarla bağlanmış asabiyettir ve dikte edilen ortam geçtiğinde çözülmeye başlar.
    • Zorunlulukla yapılmış bir şeyin sürdürülebilir olmadığını tecrübe eden devletler vardır; Taliban'ın oluşturduğu asabiyet de tehdit kalmayınca çözülecektir.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor