Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- "Türkistan Gündemi" programında sunucu, Doçent Doktor Vefa Nalbant ve Doçent Doktor Levent Kurgun ile gerçekleştirilen bu akademik sohbet, Türk dili ve tarihi üzerine odaklanmaktadır. Konuklar Pamukkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi öğretim üyeleridir.
- Video, geçmişten günümüze taşınan kelimeler ve yer adları konusunu ele almaktadır. İlk olarak Türkçenin söz varlığı kaynakları ve tarihi incelenmekte, ardından Orhun yazıtlarının önemi ve yapısı tartışılmaktadır. Daha sonra Türk dünyasındaki yer adlarının benzerlikleri, Anadolu ve Türkistan coğrafyasındaki benzerlikler ve yer adlarının isimlendirilme yöntemleri incelenmektedir.
- Programda ayrıca yer adlarının değiştirilmesinin kültürel ve dil açısından zararları, 1960'lı yıllarda yapılan yer adı değişikliklerinin etkileri ve Türk coğrafyasında ve Balkanlar'da bulunan benzer yer adları hakkında bilgiler paylaşılmaktadır. Denizli ağzındaki eski Türkçe kelimelerin varlığı ve Türk boylarıyla olan ilişkileri de detaylı şekilde ele alınmaktadır.
- 00:31Programın Tanıtımı
- Türkistan Gündemi programında geçmişten günümüze taşınan kelimeler ve yer adları konusu ele alınacak.
- Konuklar olarak Pamukkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi öğretim üyeleri Doçent Doktor Vefa Nalbant ve Doçent Doktor Levent Kurgun programda yer alıyor.
- 01:15Türkçenin Söz Varlığı Kaynakları
- Türkçenin söz varlığı kaynakları iki ana bölüme ayrılır: yazılı dönem ve karanlık dönem.
- Yazılı dönem, Orhun abideleri ile başlar ve öncesinde Yenisey yazıtları dönemi bulunur.
- Karanlık dönem, Türkçe'nin yazılı belgelerinin olmadığı dönemdir ve bu dönemde Çin ve Bizans kaynaklarında Türkçe hakkında az da olsa bilgiler bulunabilir.
- 03:59Yenisey Yazıtları Örneği
- Çin kaynaklarında 4. yüzyıla ait bir Hunca beyiti aktarılmıştır.
- Beyit "Su ılıkan hukuku tutan" (Orduyu dışarı çıkarın, komutanı tutsak edin) şeklinde olup, ek-kök düzeni bugünkü Türkçe'nin düzeniyle aynıdır.
- 05:58Yer Adlarının Önemi
- Yer adları kültür ve tarih açısından çok önemli veriler içerir ve etnonimler, boylar ve kişi adları açısından tarih bilimi için önemli kaynaklardır.
- Yer adları beşeri coğrafyaya fiziki coğrafyada katkı sağlar ve en çok dil alanında katkı sağlar.
- Yer adları toprak ile insan, insan ile insan arasındaki ilişkiyi kuvvetlendirir ve iletişimi sağlar.
- 08:19Yer Adlarının Sosyolojik Önemi
- Yer adları hayatımızda doğumdan ölüme kadar önemli bir yer tutar ve kimliklerimizden biri olarak kabul edilir.
- Köktürk, Ötüken-Uygur dönemi yazıtlarında toplam 7726 sözcük, 2210 özel at ve 233 yer adı bulunmaktadır.
- Yer adları, insan, yer, coğrafya ve tabiat arasında iç içe bir ilişki kurar.
- 10:58Orhun Yazıtlarının Önemi ve İçeriği
- Orhun yazıtlarında 6000 sözcük bulunmakta olup, bunların 893'ü madde başı sözcüklerdir.
- Bu yazıtlar bir millete hesap verme ve nutuk metnidir; siyasetçinin icraatlarını halka hesap verir şekilde anlattığı, tarihi süreçleri içine dahil ettiği metinlerdir.
- Yazıtlarda 893 madde başı sözcük olsa da, Köktürk kabilelerinde daha fazla söz varlığı vardır; örneğin "yerli kamak" fiilinin kökü olan "yar" ve "yarlık" sözcükleri o dönemde de kullanılmıştır.
- 13:11Yazıtların Yazıldığı Yer ve Özellikleri
- Yazıtlar taşa yazılmıştır ve yazıcılar belagat (retorik) kullanarak az sözle çok büyük etki yaratmayı başarmışlardır.
- Yazıtlarda çok anlamlı sözcükler, eş anlamlı sözcükler ve dilde ileri öğeler (kök olmadan diğer gövdelerin çıkmayacağı şekiller) bulunmaktadır.
- Yazıtların yazılma amaçlarından biri, yazanların adını, faaliyetlerini ve öğütlerini sonraki nesillere aktarmaktır; bu nedenle taşların bir adı "bengü taş" (ebedilik taşları) olarak da bilinmektedir.
- 15:33Türklerin Coğrafi Vatanları ve Anadolu'daki İzleri
- Bir milletin vatanının olması için toprağın insan eliyle yaşatılır hale getirilmesi, terbiye edilmesi ve coğrafya ile anlaşabilmek gerekmektedir.
- Türklerin coğrafi vatan olarak adlandırılabilecekleri alan, kuzeyden güneye Asya ve Avrupa coğrafyasında 3000 kilometre, doğudan batıya 7000 kilometrelik bir yüzölçümüdür.
- Türklerin tarih sayfalarında yer almalarından bu yana bıraktıkları izlerin sayısı çok fazladır ve bunlar çeşitli haritalardan, kaynaklardan ve yerlerden öğrenilebilmektedir.
- 17:15Anadolu'daki Oğuz Boyları ve Yer Adları
- Anadolu'da çeşitli farklı Türk boyları yaşamış olup, bugün için büyük çoğunlukla Oğuzlar gelmiştir; daha önceki dönemlerde Peçenekler, Avarlar ve Hunlar da Anadolu'ya gelmiştir.
- Kaşgarlı'nın saydığı boyların neredeyse tamamı Anadolu'da görülür, özellikle Bolu-Kastamonu civarında ve deniz yöresinde yoğunlaşmıştır.
- Anadolu'da birçok Oğuz boyu adı bulunmaktadır; örneğin Çandır Çavundur boyu Edirne Enes ilçesinde bir Çandır köyü vardır ve Çandırlar Türkmenistan'da pehlivan yetiştirmeleriyle ünlüdür.
- 20:33Oğuz Boylarının Anadolu'daki Yaygınlığı
- Eskiden 22 Oğuz boyunun adlarını Anadolu'nun çeşitli yerlerinde görmek mümkündü; örneğin Yazı boyu 14 yerleşim yeri için, Avşar 26 yerleşim yeri için, Beydili 13, Dodurga 19, Eğimi 29, Yuva adı 83 yerleşim yerinde kullanılmaktadır.
- Oğuz boyları ile ilgili adlar, göçleri esnasında yanlarına getirdikleri malzemelerden biridir ve geldikleri yere damgalarını basmışlardır.
- Orhun yazıtlarından günümüze ulaşan sözcüklerin bir kısmı gelmiş, bir kısmı gelmemiş, gelirken de bir tek yol izlememiştir; örneğin "olmak" fiili Orta Asya'daki bazı lehçelerde "bolmak" fiilinin kelime başındaki "bey" düşürülmüş halidir.
- 22:30Temel Sözcükler ve Dilin Değişimi
- Temel sözcükler akrabalık hakları, organ adları, zamirler ve sayılar gibi dillerin kendi malıdır ve başka dillerden ödünç alınmaz.
- Her bin yılda yaklaşık on altı temel sözcük değişebiliyor, bin yıllık yüz temel sözcükten sadece on altı'sı değişebiliyor.
- Türkçede "amca", "dayı", "hala" gibi akrabalık adları, "teyze", "apa", "aga" gibi kelimeler birleşik sözcükler olarak kullanılıyor.
- 23:36Türk Kültürünün Devamlılığı
- Türkmenistan, Özbekistan ve Balkanlar'da görülen kültürel özellikler, Altay coğrafyasından Türklerin yaşadığı en uç bölgeye kadar aynı şekilde devam ediyor.
- Bu ortak dil ve kültür havzası, ortak yaşam ve ortak kültür sonucu oluşan bir millet olmanın gereğidir.
- Türk Anadolu'daki yer adlarının Türkistan'daki benzerleri olduğu iddiası, malzeme aynı olmasına rağmen kullanılan mekanın farklılaşması nedeniyle doğru olmayabilir.
- 24:32Yer Adlarının İsimlendirilmesi
- Yer adlarının isimlendirilmesinde öncelikle kişinin orada olduğunu belirtmek için kendi adı kullanılır.
- Coğrafi özellikler, terimleştirmeler ve özel adlar yer adlarının isimlendirilmesinde önemli unsurlardır.
- Olaylara dayanan isimler de yer adlarının isimlendirilmesinde kullanılır; örneğin "askerin odun yaktığı tepe", "at uçan dere" gibi.
- 27:08Türk Dünyası Arasındaki Benzerlikler
- İsparta'nın Yalvaç ilçesinin adı, Türkmenistan'da hala mevcut olan Salur boyuna ait bir topluluk olan Yalvaç boyunun adından gelmektedir.
- Türkiye'de yaklaşık on dokuz-yirmi civarında Halaç köyü bulunmakta ve Türkmenistan'da da Halaç boyuyla ilgili bilgiler mevcuttur.
- İzmir Ödemiş ilçesinin adı, Türkmenistan'daki Utanmış boyuyla ilişkilendirilmektedir.
- 31:03Yer Adlarının Değişimi ve Değerlendirilmesi
- Yer adları zamanla değişebilir ve yeni anlamlar yüklenebilir, bu nedenle yer adlarıyla ilgili erkenden hüküm vermek yanlış sonuçlara götürebilir.
- Yer adları, tarih ve tarih bir ilişkisini beraber değerlendirmek gerekiyor, sadece yazılı kaynaklardan değil, sözlü kültürden de bilgi edinilmelidir.
- Yer adları, tarihsel devamlılık, kültürel devamlılık ve dilde devamlılık gibi unsurları bir arada getirir.
- 33:32Yer Adları ve Atasözleri
- Konuşmacı, Türk dili edebiyatı ve türkoloji bölümünde okuduğu bir atasözünü anlatıyor: "Yufka iken delmek kolay, ince olanı kırmak kolay. Yufka kalın olsa delmek zor. İnce yoğun olursa kırmak zormuş."
- Bu atasözü Cengiz Han'la ilgili de anlatılır ve "birlikten kuvvet doğar" atasözünün o dönemin olaylarıyla birebir taşınması konusunda hassas olunması gerektiği vurgulanıyor.
- Türkiye'de en küçük tarla sınırına bile ad verilmiş, küçük bir taşa bile "Muhtar Osman'ın irminden Ahmet Ağa'nın taşına kadar" gibi adlar verilmiş ve bugün bile küçük toprak parçaları için ölümlü kavgalar yaşanıyor.
- 35:00Yer Adları Araştırma
- Yer adları konusu ayrı bir araştırma konusu olup, sempozyumlar ve yayınlar yapılarak bir bilim dalı olarak değerlendiriliyor.
- "Balkanlar'da Türkçeye Adları Kılavuzu" isimli bir kitap var ve bu kitapta eski Türk yer adları belgelere dayanarak Kül, Tigin, Bilge Kağan, Tonik ve Uygur metinlerindeki yazılardan hareketle değerlendiriliyor.
- Türk coğrafyasında, Türkmenistan'dan Anadolu'ya kadar yaklaşık 6300 kilometre boyunca değişmeden gelen birçok yer adı bulunuyor.
- 36:52Benzer Yer Adları
- Anadolu'da ve Türkmenistan'da "Düldül izi" şeklinde adlandırılan yerler var, bu da Hz. Ali'nin atının adı Düldül'den kaynaklanıyor.
- İran'da "Allahuekber Dağı" ve Anadolu'da benzer bir dağ adı var, Türkmenistan'da da neredeyse birebir örtüşüyor.
- Türkmenistan'da "Dek Durmaz Tepesi" (Rahat Durmaz Tepesi) adında bir yer var, bu isim oradan geçen kervanların sürekli saldırıya uğraması nedeniyle verilmiş.
- 38:48Yer Adlarının Taşınması
- Atalarımız coğrafyadan buralara gelirken heybelerine yer adlarını koymuş ve bu adlar o coğrafyalardan buraya kadar gelene kadar serpilmiş.
- Amerika kıtası keşfedildiğinde hep "New" ile başlayan bölgeler var, Avrupası'ndan giderken İngilizce'de de benzer bir durum var.
- Balkanlar'dan göçen Boşnaklı vatandaşlar İstanbul'da "Yeni Posta" adında yeni bir şehir inşa etmişler.
- 39:43Denizli Ağzı ve Eski Türkçe
- Denizli ağzı, eski Türkçe kelimelerin birçoğu içinde yaşayan bir ağız olarak öne çıkıyor.
- "Ör" fiili (durmak, ayağa kalkmak, örmek, yükselmek, yukarı çıkmak) ve "Turman" fiili (ağlamak, debelenmek) gibi eski Türkçe kelimeler Denizli ağzında hala kullanılıyor.
- "Tokulamak" fiili (tokaçla vurmak, dövmek) ve "Dokumak" fiili (bir yere vurmak, aynı zamanda yazı yazmak) gibi kelimeler de Denizli ağzında hala kullanılıyor.
- 42:45Yer Adlarının Değiştirilmesi
- Yer adlarının çok hızlı değişmesi ve üzerine düşünülmeden değiştirilmesi doğru bir şey değil, değiştirilmek gerekiyorsa uzmanların yapması gerekir.
- 1960'lı yıllarda 40 bin yaradanın yaklaşık 12 bininin değiştirildiği, bu 12 bin yer adının içinde Türkçe'den, eski izlerden, eski boy adlarından kalma çok sayıda yer adının kaldırıldığı belirtiliyor.
- Yer adlarının değiştirilmesi hem dile, hem kültüre zarar veriyor, tapu senetlerine devamlılığı koparıyor ve bu bağlantıyı koparmak kolay olmayacak.