Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Selçuk Çelik'in moderatörlüğünde düzenlenen bir felsefi sohbet programıdır. Programda psikoloji, felsefe ve sosyoloji alanlarında eğitim almış bir moderatör ve öğretim görevlisi, gazeteci, açık radyo programcısı olan Rahmi Ödül gibi konuşmacılar yer almaktadır.
- Sohbet, Döviz'in "ıssız adaları ve sakinleri" konusu etrafında başlayıp, Deleuze'ün beden anlayışı, rizom kavramı, yerleşik ve göçebelik arasındaki farklar, insanın özü, sanat, erotiklik ve bağlantı gibi felsefi kavramları ele almaktadır. Video, ada kavramı, ütopya-distopya ilişkisi ve hiyerarşi yapısı gibi temalar üzerinden ilerleyerek, toplumsal yapıların varlık üzerine örgütlenmesi ve içindeki kaos-kosmos dinamikini incelemektedir.
- Programda Nietzsche, Spinoza, Deleuze gibi düşünürlerin felsefi görüşleri, Babil toplumunun hiyerarşik yapısı, gök ve yer arasındaki ilişki, toprak-su arasındaki mücadele gibi konular tartışılmaktadır. Ayrıca Robinson Crusoe örneği üzerinden kapitalist yaşam tarzı, göçebelik kavramı ve bedenlerin ağaç metaforuyla hiyerarşik bir yapıda inşa edilmesi gibi felsefi düşünceler de ele alınmaktadır.
- 00:11Kritik Kollektif Tanıtımı
- Selçuk Çelik, psikoloji, felsefe ve sosyoloji eğitimleri alan bir moderatör olarak Kritik Kollektif'in ilk toplantısını sunuyor.
- Kritik Kollektif, edebiyat, sanat, müzik, tiyatro ve sinema alanlarını birleştiren bir düşünce kolektifi olarak ortaya çıkmıştır.
- Her ayın ilk salı günü toplanacak olan bu grup, metinleri okuma harf notasyonları yerine anlam ve mantık üzerine soruşturmalar yaparak ele alacak.
- 01:21İssız Adalar ve Sakinleri
- Toplantıda "İssız Adalar ve Sakinleri" konusu ele alınacak ve deniz düşüncesi bağlamında "nasıl yaşayabiliriz" meselesi 90 dakika boyunca tartışılacak.
- Rahmi Ödül, bir gün gazetesi yazarı, Açık Radyo programcısı ve çeşitli kitapları çeviren bir öğretim görevlisidir.
- Deleuze'nin "İssız Ada ve Diğer Metinler" kitabındaki ilk metin üzerinden hareket edilecek.
- 02:15İki Tür Ada
- Deleuze'nin metninde iki tür ada anlatılıyor: kıta adaları ve okyanus adaları.
- Kıta adaları, kıta ile bağlantısının kopup daha sonra adaya dönüşen kara parçalarıdır.
- Okyanus adaları ise okyanus dibinde karanın yükselmesiyle ortaya çıkan ve hızla ortaya çıkıp yok olan adalardır.
- 03:00Ada ve Yeniden Yaratma
- Adalar bir ayrılımı ve yeniden yaratmayı gündeme getiren yerlerdir.
- Saramago'ya göre her insan bir ıssız ada gibidir ve adayı tanımlayan şey ayrılma ve yeniden yaratmadır.
- Robinson Crusoe örneğinde, adada mülkiyet ilişkilerini yeniden yaratmak yerine, hazır olan şeyleri taşımakla meşgul olan bir kapitalist yaşam tarzı görülüyor.
- 05:03Adadan Ayrılma ve Kendini Tanımak
- Saramago'ya göre adayı tanımak için adadan ayrılmak gerekiyor, kendimizi tanımak için de kendimizden ayrılmak gerekiyor.
- Otokopi, kendi bedenimize dışarıdan bakmak ve kendimizi yabancı bir nesne olarak görmek anlamına gelir.
- Bedenlerimiz inşa edilme sürecinde ortaya çıkıyor ve bu inşaat sürecini görmek için dışarı çıkmak gerekiyor.
- 07:32Ağaç ve Rizom
- Batı'da ağaç, bedenlerimizin içine dikilmiş bir yapıdır ve bu ağaç hiyerarşik bir yapıya sahiptir.
- Ağaç, kökleri, gövdesi ve yaprakları olan bir organizmadır ve bu organizmalar Deleuze'ün savunduğu "içkin" yaşam tarzının aksine "aşkınlık"ın bir ifadesidir.
- Bedenlerimiz hiyerarşik bir yapıda inşa edilmiş ve bu yapı devlet için de bir dayanak noktası olarak kullanılmıştır.
- 10:44Beden ve Devlet İlişkisi
- Hiyerarşik beden yapısı, devletin bir organına dönüşebilir ve bu despotik yakalama anıtının bir parçası olabilir.
- 11. yüzyılda John Sais, "Devlet bir bedendir" başlıklı bir risale yazarak devleti beden benzetmesiyle açıklamıştır.
- Bu hiyerarşik beden yapısı, devletin bir parçası olarak kol, ayak, bağırsak gibi herhangi bir organa dönüşebilir.
- 12:16Beden ve Rizom Anlayışı
- Beden, en yerel mekanımızdır ve en yararlı olan ve yerel kuvvetlerle bağlantı kuran bir mekanımızdır.
- Deleuze'nin beden üzerindeki düşünceleri büyük ölçüde Nietzsche, Spinoza ve Berkson'dan alınmıştır.
- Deleuze, ayrı duran şeyleri kendi bakışıyla bir tutmuş ve içkinlik düzlemi yaratmıştır.
- 13:42Rizom Beden Anlayışı
- Rizom, botanikten alınan terimlerle konuşulur ve botanikte yeraltında büyüyen, kökü olmayan ama yan uzantılarıyla bağlantı kuran bir yapıdır.
- Rizom, dikine değil, yatay asal bir yapı olarak kurulur ve hiyerarşik yapıya zarar verir.
- Bahçıvanlar ayrık otları zararlı bitkiler sınıfına girer ve onlarla mücadele ederler.
- 15:29Bahçe ve Devlet İlişkisi
- Her devletin kendine özgü bir bahçesi vardır ve bahçeler o devletin anlayışını yansıtır.
- Barok bahçeler Fransa'nın monarşist yapısını yansıtan, aşırı budanmış ve simetrik bir bahçe tarzıdır.
- İngiliz bahçesi ise daha doğal, kendiliğinden büyüyen bir topografi üzerinde bitkilerin kendi kudretleri ölçüsünde mekanlarını oluşturduğu bir tarzdır.
- 17:19Rizom ve Kimlik
- Rizom hep aradadır, sürekli bağlantı kurar ve bu bağlantılar sonsuzdur.
- Rizomatik yapılar sürekli bağlantılarla bir oluş yaşayan yapılar olup belli bir kimliği yoktur.
- Toplumumuzda kimlik sadece bir sınıflandırma nesnesine dönüşmüştür, ancak tekillik (singularity) bu kimlikten kaçanlara verilen terimdir.
- 19:41Gökyüzü ve Yeryüzü İlişkisi
- Gökyüzü, değişmeyen, dönüşmeyen bir ortam olarak bizim için kalıcı hakikat kaynağı olmuştur.
- Kadim uygarlıklar gökyüzünü bir tür harita olarak görmüş ve gök cisimlerinin hareketine bakarak yeryüzünde kalıcı yapılar kurmuşlardır.
- Göbeklitepe'de de benzer şekilde örgütlendirilmiş bir yerleşim yerine rastlanır.
- 23:11Yerleşik ve Göçebelere Göre Toplumsal Organizasyon
- Lehi Burhan adlı bir antropologa göre yerleşik toplumlar yeryüzünde iç içe geçmiş eşmerkezli daireler şeklinde örgütlenirken, göçebeler ışınsal olarak hareket ederler.
- Yerleşik toplumlarda en içteki daire en değerli ve korunaklı yerdir; burada tahıl ambarı, dinsel merkez veya idari merkez bulunur.
- Dışarıdan gelen kaotik kuvvetler merkeze ulaşmak için engellerle karşılaşıp ulaşamaz, bu nedenle en içteki yer en korunaklıdır.
- 24:06Benlik Haritası ve Varlık
- Bu düzen bir benlik haritasıdır ve insanın nasıl bir benlik haritasının yapıldığını gösterir.
- Varlık (being), bir labirentin tam ortasına yerleştirilmiş, değişmeyen, dönüşmeyen ve göklerle ilişkili olarak inşa edilen bir yapıdır.
- Meryem'in göğe yükselişi, insan özünün değişmeyen bir öz olarak göklerle ilişkilendirilmesini gösterir.
- 25:05Sabit Öz ve Organizma
- İnsanın sabit bir özü yoktur, ancak devlet gibi bir organizma sabit bir öz üzerine kurulmuştur.
- Anarşist Kropotkin insanın özünün iyidir, fakat iktidarın yozlaştırdığını; Hopse ise insanın kötü olduğunu, ancak sözleşme sayesinde bir arada yaşayabileceklerini savunmuştur.
- Bu öz, mikroorganizma olarak insanı tanımladığı ölçüde, insanlarla birlikte kurulacak makro organizmanın dayanağını oluşturur.
- 26:33İlişkisel Öz ve Değişim
- Öz sürekli değişir, ilişkide olduğumuz ölçüde dönüştür; ortam belirleyicidir.
- İnsan var olabilmek için sürekli bağlantı kurar, bağlantı kurmayan beden cezalandırılmış bir bedendir.
- Nietzsche'ye göre her beden kuvvetler ilişkisinden yumağından oluşur ve sürekli başka bedenlerle ilişki halindeyiz.
- 28:19Bedenin Kanonlaşması ve Fark Kümeleri
- Sanat tarihinde İsa'dan önce beşinci yüzyıla kadar bedenin kanonlaşması görülür; kanonlaşmak, bedeni sayısal olarak sayısal bir mekan olarak inşa etmektir.
- İçimizde fark kümeleri vardır, bunları virtüel alan olarak adlandırırız; henüz aktüel hale gelmemiş ama gerçek olan kümelerdir.
- İktidar, bu fark kümelerini yakalayıp gösterge, para, enerjiye dönüştürmek için çaba gösterir.
- 29:16Ada ve Yumurta
- Ada, yaratma değil yeniden yaratma, başlangıç değil yeniden başlangıç için askeri koşuldur; ikinci kökendir.
- Ada bir yumurtadır; organları bulunmayan, sadece eksenler ve vektörlerle belirlenmiş, değişim dereceleri ve göçlerle yoğun bir oluş alanıdır.
- Dünya da bir yumurtadır; her birimiz de birer yumurtayız, içimizde henüz yüzeye çıkmamış farklılık alanları vardır.
- 31:39Toprak ve Su Mücadelesi
- Adalar toprakla su arasındaki bitimsiz mücadeleden ortaya çıkmıştır.
- İnsan ancak bu kavganın sonlu olduğuna ikna olunca bir adaya yerleşebilir.
- Su akışkan ve yıkıcı bir kuvvetken, toprak sağlam ve ayak üzerinde durabilen, sınırlar çizilebilen bir alan olarak görülür.
- 33:36Babil Mitosu ve Tiamat
- Babil mitosunda kaosu temsil eden Tiamat, sudan doğmuş bir ejderhadır.
- Her ejderha ve canavar, yeryüzünün kudretini çok parçalı yapısından dolayı gösterir.
- Babil'in iç içe geçmiş dairelerden oluşan formu, Dicle ve Fırat nehirlerinin yılda belli dönemlerde taşmasıyla yıkılabilirdi.
- 34:35Beden ve Olay
- Bedenler hem mekan hem de fiziksel olarak belirli formlar ve kalıpların içine kapatılır, ancak aynı zamanda su ve toprak arasındaki çatışan kuvvetlerin etkisi altında bir oluş yaşama sürecinde yer alırlar.
- Her beden bir olaydır ve hayatımızı olgular üzerinden değerlendirdiğimizde, tekrar eden olaylar içinde her biri farkı açığa çıkarır ve bir olay yaşanır.
- Bedenler çok erotiktir çünkü arzularla sürekli birbirine bağlanır ve bu arzular bedenleri başka bedenlerle ilişki kurmaya teşvik eden bir güç ve enerjidir.
- 37:13Arzular ve Devrim
- Arzular yatay hareketlerdir ve hiyerarşik yapıları çökerten devrimci bir kuvvettir.
- Foucault genellikle hazzı savunurken, Deleuze hazları kesintiye uğratıcı olarak eleştirir çünkü hazlar sürekli bir kesintiye uğratır ve akışı keser.
- Toplum haz üzerine kuruludur ve reklamlar bizi sürekli hazların peşine koşmaya kışkırtır.
- 40:03İçkinlik ve Organsız Beden
- Aşkın bir planı varken, içkinlik planı da vardır; Spinoza'dan devşirilen bu kavramda tek bir töz vardır ve her birimiz o tözün kendini ifade etme biçimidir.
- Organsız beden kavramında organlar var ancak yerleri ve işlevleri sabit değildir, sürekli hareket ederler.
- Göçebeler, yerleşiklerin aksidir ve yerleşikleri yerinden edebilirler, ancak her despotik rejim bu göçebe savaş makinesini kendi bünyesine katmayı başarıyor.
- 45:05Form ve Boşluk
- İçimizde formun altında yenilikler ve kimliklendirilmeyen kuvvetler vardır, ancak form bizim için çok belirleyici olduğu için formu hissetmek için zorlanırız.
- Form pozitif olarak algılanırken, içindeki boşluk negatif olarak tanımlanır, ancak bu boşluk henüz yüzeye çıkmamış kuvvetleri içerir ve mevcut düzeni değiştirebilir.
- Tacılıkta boşluk kaos olarak tanımlanır ancak aynı zamanda çokluğu içerir.
- 47:11İkona Tartışması ve Sanatçıların Rolü
- İkona tartışması, ikonu kırmak mı yoksa korumak mı olmalı sorunuyla ilgili bir tartışma olarak ele alınmaktadır.
- İkonu ortadan kaldırmak mistisizme, ikonu korumak ise paganizme gideceğimiz endişesi vardır.
- Hristiyan sanatı ve Rönesans sanatı, pagan tanrılarla dolu ve kanonik bedenlerin yeniden üretimiyle karakterize edilir.
- 49:52Figürel Kavramı
- Figürel, Bacon'ın kitabında tanımlanan bir kavramdır ve figürü korurken aynı zamanda duygu katan bir çizimdir.
- Figürel, kapalı harfin ya da simgenin kapalı haliyle açılmış hali arasındaki geçişi temsil eder.
- Figürel, varlığın başka bir şeye dönüştüğünü veya kuvvetlerin etkisi altında hakikaten başka bir forma girdiğini hissettirir.
- 51:46Erötizm ve Figürel Arasındaki İlişki
- Erötizm de bir geçiş aşaması olarak tanımlanır ve figürel ile benzerlik gösterir.
- Delez'in düşüncesi de çok erotiktir, sürekli bağlantı kurma ve kapalı-çıplaklık arasındaki geçişe vurgu yapar.
- Erötik olan, sürekli bağlantı kurmayı kışkırtırken, porno tamamen düşüncenin akışını keser ve bir kopuş yaşatır.
- 53:46Bağlantı Meselesi
- Delez'in önerdiği en önemli şeylerden biri sürekli bağlantı kurabilmektir.
- Aşkın planı içindeyiz ve yasaklanmış bedenlerle ilişki kurmaya çalıştığımızda bu yol kesilir.
- Bağlantı bilimine (desmoloji) ihtiyacımız var, kendi patikamızı açarak engellenmiş olan farklı bedenlerle bağlantılar kurabilmeliyiz.
- 56:24Öz Kavramı ve Değişen Anlayışlar
- Öz kavramı, psikoloji dalında sıkça kullanılan bir terim olup, herkesin bir kaynakla bağdaştırılarak aynı olduğu düşünülür.
- Post-yapısalcı düşünürlerle eleştiriye uğrayan öz anlayışında, insanın ve toplumsal cinsiyetlerin ayrı özleri olduğu savunulurdu.
- Deleöz'ün yaklaşımında inorganikle organik arasında kesin bir ayrım olmadığı, yeryüzü bir yumurta olarak düşünüldüğünde her formun ilişkisel bir ilişkisi olduğu vurgulanır.
- 58:09Toplumsal Hiyerarşi ve Öz Tanımlamalar
- İktidar, olup bitmiş varlıklardan oluşan yapıya ihtiyaç duyarak hiyerarşisini kurar ve kadının doğasını tanımlayarak toplumsal yeri ve işlevini belirler.
- Antik Yunan'da kadınlar kamusal mekandan dışlanmış, örtünmek zorunda ve oy kullanamazlardı.
- Erkekler sıcak beden olarak tanımlanırken, kadınlar belirli bir organa dönüşür ve kamusal mekanda hiç yeri olmazdı.
- 1:00:05Özün Değişen Anlayışı
- İnsanın doğası veya özü, sadece içine dönerek değil, başkalarıyla ilişki kurarak keşfedilir.
- Spinoza'ya göre her beden başka bedenlerle ilişki kurduğunda kendini tanıyabilir ve yeni kuvvetlerini keşfedebilir.
- Felsefe başlangıcında despotun gölgesinde çalışan, nasıl yaşamalı talimatları veren bir disiplin olarak ortaya çıkmıştır.
- 1:02:24Dışarıyla İlişki Kurma ve Değişim
- Nietzsche'nin göçebe düşüncesiyle dışarıyla bağlantı kurma fikri, kapalı yapı içinde tanımlı bir organa dönüşmekten kaçınmak için önemlidir.
- Samira Mahmalbaf'ın "Kara Tahta" filmi, kara tahtanın göçebeleşmesiyle yeni yetenekler keşfettiği örneğini sunar.
- Odysseus'un yolculuğu ve Truman Show filminde olduğu gibi, dışarıyla kurulan bağlantılar bizi değiştirmektedir.
- 1:06:01Adalar ve Bağlantılar
- Adalar aslında su altında bağlantısını devam ettiren dağlardır.
- İnsanlar kendilerini ıssız adamlar gibi, eski adamlar gibi veya kadınlar gibi tanımlamamalı, bağlantılarını keşfetmelidir.
- 1:06:52Ütopya ve Hiyerarşi
- Ütopyalarda vaad edilen iyi yaşam tarzına rağmen, klasik ütopyalar (More, Campanella gibi) aslında hiyerarşik bir yapıya sahiptir.
- Ütopyalar, kendilerini vaat ettikleri iyi yaşamın aksine, aslında distopya (kötü bir gelecek) yaratmaktadır.
- Adaya bakışımız ve onu olumlu/olumsuz olarak değerlendirmemiz, politik ilişkilerimizi ve tarzımızı belirler.
- 1:08:00Adalar ve Varlık
- Her ada bir dağa benzer ve su ile toprak arasındaki mücadele (akışkan ile kalıcı arasındaki mücadele)ı hatırlatır.
- Kıtasal adalar toprağın çökmesiyle oluşurken, okyanus adaları suyun altında toprağın kuvvetler bütünlüğünü gösterir.
- Biz insanlar genellikle istikrarlı ve güvenli bir varlık olarak kendimizi görürüz, ancak aslında adalar gibi her an hiçliğe düşebilir veya hiçlikten var olabiliriz.
- 1:10:02Ütopya ve Gelecek
- Ütopyalarda gelecek önceden tanımlanır ve kapatılır, bu da günümüzde de benzer bir durumla karşı karşıyayız.
- William Morris'in "News from Nowhere" adlı eseri, "hiçbir yer" ve "her zaman" kavramlarını birleştirerek şimdi ve burada olmanın önemini vurgular.
- Adalar gibi sürekli oluşum sürecindeyiz ve sürekli bağlantı kurmamız gerekiyor.
- 1:11:15Sınırlar ve Çokluk
- Sınırlar çatışmada keskinleşir ve bizi kendi sınırlarımızı tanıtmaktadır.
- Adaların sınırı kesin değil, dalgalar sayesinde muğlaklaşabilir ve değişebilir.
- İçimizde çokluk var, ancak devlet gibi tekçi bir yapı olarak örgütlenmişiz ve bu çokluğu bastırıyoruz.
- 1:15:16Hiyerarşi ve Yaratılış
- Hiyerarşi sözcüğünün ilk ortaya çıkışı teolojik olup, meleklerin göksel sıralamasını göstermek için kullanılmıştır.
- İlk şehir devletlerinde iç içe geçmiş dairelerde en merkezde iktidar bulunurdu, Babil zigguratları gibi.
- Göksel değişmezlik ve kalıcılık üzerinden yeryüzü ve bedenler aşağılanmıştır, felsefede beden ruhun mezarlığı olarak görülür.
- 1:17:29Toplumsal Beden ve Hiyerarşik Yapı
- Babil toplumsal bedeninde en tepede tanrı kral bulunur ve altında rahipler, memurlar ve sıradan hayatlar yer alır.
- Bu yapı piramidal ve hiyerarşik olup, her yıl kaos ve kozmos ritüelleri mitosunu yeniden canlandırarak içerideki düzenin bozulmamasını sağlar.
- Tanrı kral, kozmos tanrısı Marduk'un temsilcisi olarak göksel meleklere atfedilen planın yeryüzünde uygulandığı bir durum oluşturur.
- 1:18:55Organizma ve Direniş
- Toplumsal yapı bir organizma olarak görülür ve devlet de bir baş, kollar ve organlar gibi bir yapıya sahiptir.
- Nietzsche'ye göre, bir yapıyı yakalamanın zorluğu, hiçbir sınıfa girmediğimiz ve kimliklendirilemediğimiz durumda direnişin başladığı yerdir.
- Deleuz, edebiyatta nasıl kaçış çizgileri yaratıldığını anlatırken, metnin bir yaşam geçidi olduğunu ve hem varlık hem de geleceği içerdiğini vurgular.
- 1:20:23Yaşam Geçidi ve Doğa İlişkisi
- İnsanlar hem varlık olarak tanımlanan, toplumsal bedenin hiyerarşik yapısında belli işlevler ve yerler olan varlıklar hem de yaşamla kuracakları ilişkiyi keşfedebilme meselesine sahiptir.
- Yeryüzü büyük bir döl yatağıdır; yeni formlar ortaya çıkarken bazı formlar ortadan kalkar.
- İnsanlar genellikle temsiller üzerinden düşünürken, bilinçdışı aslında kaostur ve her yaratıcı sanatçı ya da şair bilinçdışıyla ilişki kurar.
- 1:23:16Panteist Bakış Açısı
- Spinoza'nın panteist bakış açısına göre, tek bir töz var; ister buna tanrı ister doğa denilsin, hepimiz bu tözün kipleriyiz.
- Deleuze, yumurtayı dünyayla benzetir; yeryüzünde henüz forma bürünmemiş farklılık kümeleri ve vektörler boyunca sürekli hareket eden kuvvetler vardır.
- Yeryüzü aynı zamanda bir virtüel alan olarak görülür; henüz yüzeye çıkmamış, kodlanmamış kuvvetleri barındırır ve formlar çıkmasına rağmen bireyleşme hiçbir zaman bitmez.
- 1:25:30Parmenides'in Hakikat Çemberi
- Parmenides'in "hakikat çemberi" adlı metninde (İsa'dan önce beş yüzyılda) iki yol vardır: hakikate giden yol ve doksalara giden yol.
- Hakikate giden yolda bir küre ile karşılaşılmakta ve bu küre değişmez, dönüşmez ve kalıcı olarak tanımlanmaktadır.
- Parmenides'e göre, beden aracılığıyla elde edilen tüm duyumsamalar sanı olarak tanımlanır ve beden ya da yeryüzü sürekli dışlanmıştır.