• Buradasın

    Biyoteknoloji Dersinde İmmünolojinin Temel İlkeleri

    youtube.com/watch?v=ZmOru346Ffc

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, bir eğitmen tarafından sunulan biyoteknoloji dersinde immünolojinin temel ilkeleri hakkında kapsamlı bir eğitim içeriğidir.
    • Video, bağışıklık sisteminin temel işlevlerini ve yapısını sistematik bir şekilde ele almaktadır. İlk olarak patojenlere karşı savunmanın üç temel hattı (vücudun temel bariyerleri, non-spesifik yanıt ve spesifik immün yanıt) tanıtılmakta, ardından doğal bağışıklık ve kazanılmış bağışıklık tipleri detaylı olarak incelenmektedir. Daha sonra T hücreleri, B hücreleri, Majör Doku Uyuşma Kompleksi (MHC) ve antikorlar gibi bağışıklık sisteminin temel bileşenleri açıklanmakta, son olarak komploman sistemi ve immünglobulinlerin görevleri anlatılmaktadır.
    • Videoda ayrıca ateş ve enflamasyon gibi doğal bağışıklık mekanizmaları, antijenler, lenf sistemi, CD8 ve CD4 T hücreleri, saf B hücreleri, plazma hücreleri ve hafıza B hücreleri gibi konular görsel desteklerle açıklanmaktadır. Video, bir ders serisinin bir parçası olup, bir sonraki derste immünolojinin temel ilkelerine ilişkin konunun devam edeceği belirtilmektedir.
    00:08Bağışıklık Sisteminin Temel İlkeleri
    • Biyoteknoloji dersinde immünolojinin temel ilkeleri, vücudun temel bariyerleri, bağışıklık tipleri ve komplement sistem hakkında bilgi verilecektir.
    • Bağışıklık sistemi, patojen mikroorganizmalardan, virüslerden ve kanser hücrelerinden korumak için görev başında olan kompleks bir savunma sistemidir.
    • Patojenlere karşı savunmanın üç temel hattı vardır: vücudun temel bariyerleri, non-spesifik yanıt ve spesifik hedeflere karşı sergilenen immün yanıt.
    00:56Vücudun Temel Bariyerleri
    • Vücudun temel bariyerleri arasında deri, mukozalar, gözyaşı, tükürük, zararsız bakteri popülasyonları ve idrar-ishal bulunur.
    • Gözyaşı ve tükürük enfeksiyonla mücadele eden maddelerdir.
    • Vücut yüzeyinde bulunan zararsız bakteri popülasyonları istilacı mikroorganizmalara karşı korunmada görev yapar.
    • İdrar ve ishal, toksik maddeleri ve zehirlenme durumunda patojen toksinlerini dışarıya atmak için doğal tepkilerdir.
    02:05Non-Spesifik Yanıt
    • Non-spesifik yanıtta enflamasyon ve fagosidik hücrelerin aktiviteleri görev almaktadır.
    • Beyaz kan hücreleri (nötrofiller, eozinofiller, bazofiller) ve makrofajlar enflamasyon yanıtı oluşturan hücrelerdir.
    • Pıhtılaşma proteinleri ve enfeksiyonla mücadele eden diğer protein yapıda bileşikler de non-spesifik yanıtta görev alır.
    • Lenf düğümleri içerisinde yer alan fagositik fonksiyonu olan hücreler de temel savunma hatlarından birini meydana getirir.
    03:06Spesifik Yanıt
    • Spesifik yanıtta makrofajlar, T hücreleri, B hücreleri, interlokinler ve antikorlar görev alabilir.
    • Bu yanıt, spesifik hedeflere karşı sergilenen bir savunma mekanizmasıdır.
    03:31Bağışıklık Tipleri
    • Vücudun patojenlere karşı ortaya koyduğu temel iki bağışıklık tipi vardır: doğal bağışıklık ve kazanılmış (adaptif) bağışıklık.
    • Doğal bağışıklık, mikroorganizmaları elimine etmenin hızlı bir yoludur.
    • Vücudumuz enfeksiyonlara karşı harekete geçecek ilk savunma hattında fiziksel bariyerlere sahiptir.
    • Mikroorganizmaları engellemek için kimyasallar ve moleküller sentezleyebilir.
    04:26Doğal Bağışıklıkta Kullanılan Moleküller
    • Doğal bağışıklıkta interferonlar (sitokinler) görev alır ve bağışıklık cevabını oluşturmak üzere sinyal molekülleri olarak görev yaparlar.
    • Interferonlar doğrudan virüslerin hücreleri enfekte etmesini engellemezler, ancak enfeksiyon başladığında savunma sistemini uyarmak için sinyal olarak görev yaparlar.
    • Interlokinler de sitokin sınıfı proteinlerdir ve immün sistem hücreleri ve etkileşimlerini düzenleyen hücrelerle diğer vücut hücreleri tarafından üretilir.
    • Tümör nekroz faktörleri (TNF) enflamasyon yanıtı oluşturmak için bağışıklık sisteminin içerisinde yer alan hücreleri uyaran sinyal görevi yapan proteinlerdir.
    • Laktoferrin ve transferrin, demir elementinin hücresel konsantrasyonunu azaltmak için demire bağlanabilir veya ayrılabilir.
    06:52Kompleman Sistemi
    • Kan serumunda yirmi'den fazla farklı protein içeren kompleman A ailesi, vücudu enfeksiyonlara karşı koruyucu bir işleve sahiptir.
    • Kompleman ailesine ait proteinler, yabancı moleküllerin etrafında bir kaplama oluşturarak onları işaretlemiş olurlar.
    • Bu kaplama, makrofajları uyararak yabancı molekülleri sindirmelerini sağlar.
    • Bazı kompleman proteinleri, mikroorganizmaların hücre duvarını da parçalayabilirler.
    07:58Fagositik Hücreler
    • Doğal bağışıklığın önemli unsurlarından biri fagositik hücrelerdir.
    • Fagositik hücreler, mikroorganizmalar dahil olmak üzere partikülleri sindirim vakolleri şeklinde alarak hücre içerisinde lizis'e uğratır ve dışarıya bırakır.
    • Bu işleme fagositoz adı verilir.
    • İki tip fagosit vardır: hareketsiz fagositler (kan damarlarının duvarlarında veya bağ doku boyunca yerleşmiş olan makrofajlar) ve göçebe fagositler (kan dolaşımında hareket eden nötrofil ve monositler).
    • Hareketsiz fagositler, kemik iliği tarafından üretilmiş olan makrofaj adı verilen büyük hücrelerdir.
    • Göçebe fagositler arasında nötrofil ve monositler bulunur.
    09:47Fagositik Özellikte Olmayan Hücreler
    • Doğal bağışıklığın oluşturulması sırasında görev yapan fagositik özellikte olmayan hücreler vardır: bazofiller, eozinofiller ve lenfositler.
    • Eozinofiller, parazitlere saldıran enzimler salgılayan hücrelerdir.
    • Bazofil ve mast hücreleri, histamin üretmekle görevli histamini ve küçük kan damarlarında enflamasyon üretmekle görevli unsurlardır.
    • Lenfositler, bütün immün yanıtlarda yer alan hücrelerdir ve hafıza hücrelerini tanıyan hücrelerdir.
    10:56Doğal Katil Hücreler
    • Doğal bağışıklıkta karşımıza çıkan bir başka hücre tipi doğal katil (natural killer) hücrelerdir.
    • Bu hücreler fagositik değildir, ancak değişikliğe uğramış ya da antijenik karakter kazanmış hücrenin yüzeyine yapışırlar.
    • Ürettikleri enzimlerle mikroorganizmalar tarafından enfekte edilmiş vücut hücrelerini sindirirler.
    11:59Doğal Bağışıklık ve Enflamasyon
    • Doğal bağışıklıkta moleküller ve hücrelerin uyarılması sonucunda ateş ve enflamasyon meydana gelir, bu iki durum vücudun patojenlere karşı verdiği doğal yanıttır.
    • İmmün sistemdeki hücreler enflamatuar cevap oluşturmak için prostaglandinler ve histaminler salgılar, bu maddeler immün sisteme patojen istilası altında olduğunu bildirir.
    • Enflamasyonla birlikte şişlik, kızarıklık ve bölgesel sıcaklık meydana gelir, bu durum travmatik yaralanmalarda da görülür.
    13:32Ateşin Önemi
    • Bazı enfeksiyonlar sırasında vücut ateş oluşturur, bu mikroorganizmalara karşı savunma hattı oluşturmak için sıcaklığı yükseltir.
    • Yüksek sıcaklık mikroorganizmaların enzimlerini etkisiz hale getirir ve kandaki demir konsantrasyonunu azaltarak mikroorganizmaların faaliyetlerini sınırlar.
    • Mikroorganizmalar kofaktör olarak demir kullanan enzimlere sahiptir, bu nedenle demir konsantrasyonunun azalması onların faaliyetlerini engeller.
    15:20Kazanılmış Bağışıklık
    • Kazanılmış bağışıklık, organizmalar için spesifik mikroorganizma tiplerini, kanser hücrelerini ve virüsleri yok etmede etkili bir yoldur.
    • Kazanılmış bağışıklıkta bir mikroorganizmayla karşılaşıldığında vücut savunma sistemi hafızaya alır ve zamanla gelişen bir immün cevap oluşturur.
    • Kazanılmış bağışıklıkta hedefler spesifiktir, belirli bir bileşene ya da mikroorganizmanın belirli bir kısmına özgül antikorlar üretilir.
    16:42Antijenler ve Antikorlar
    • Yabancı olarak tanımlanan her türlü bileşen veya molekül alerjen veya antijen olarak adlandırılır, bu antijenlere karşı vücudun sentezlediği moleküller antikorlardır.
    • Antijenler protein, glikoprotein, polisakkarit, DNA veya RNA olabilir ve immün sistemin bileşikleri özellikle bu antijenlerle etkileşim kurar.
    • İmmün sistemi tetikleyen kısım antijenin epitop adı verilen kısmıdır, epitop immünglobulin molekülüne oturduğu alandır.
    18:13İmmünolojik Hafıza ve Bağışıklık Tipleri
    • Kazanılmış bağışıklıkta immün sistem patojenleri ve ürettikleri ürünleri hafızaya alır, bu hafızaya immünolojik hafıza adı verilir.
    • Kazanılmış bağışıklık tipleri hücre aracılıklı bağışıklık ve antikor aracılıklı bağışıklık olmak üzere iki kategoride incelenebilir.
    • Hücre aracılıklı bağışıklık lenfositler tarafından gerçekleştirilen, spesifik bir bağışıklık yanıtıdır ve enfekte olmuş hücreleri yok eder.
    19:38Antikor Aracılıklı Bağışıklık ve Lenf Sistemi
    • Antikor aracılıklı bağışıklıkta mikroorganizmaların yüzeyindeki antijenlerin farklı antijenik etkiler için spesifik olan antikorların üretimi söz konusudur.
    • Antikor aracılıklı bağışıklıkta görev yapan hücreler B hücreleridir ve plazma hücrelerinden ayrılarak antikor üretmektedirler.
    • Lenf sistemi, bağışıklık sisteminin bağışıklık yanıtı sırasında görev yapan hücrelerin vücut boyunca dağıtıldığı, dolaştığı bir sistemdir.
    21:43Lenfositler ve Bağışıklık Hücreleri
    • Lenfositler yüzeylerinde spesifik reseptör moleküllerine sahiptirler ve bu reseptör molekülleri ile anahtar-kilit modeline uygun bir şekilde eşleşebilecek antijenik etkenleri tanıma şansına sahiptirler.
    • Bir lenfosit bir antijenle uyarılmışsa, hücre bölünmesi ve farklılaşması ortaya çıkar, lenfositin görünümü ve karakteristik özellikleri değişir ve lenfoblast adını alır.
    • Lenfositlerin bağışıklık yanıtının ortaya çıkarılmasında rol alan üç temel alt tipi vardır: T hücreleri, B hücreleri ve doğal katil hücreler (NK hücreleri).
    23:22T Hücreleri ve Alt Tipleri
    • T hücreleri hücre aracılığı bağışıklıkta görev yapan temel hücresel unsurlardandır ve CD8 (sitotoksik, öldürücü) ve CD4 (yardımcı) alt tipleri vardır.
    • CD4 hücreleri immün yanıtın gelişmesi için immün sistemi uyaran yardımcı T hücreleridir.
    • CD4 hücrelerinin alt tipleri arasında T1 yardımcı hücrelerinin hücre aracılıklı bağışıklıkta görev yapması ve T2 yardımcı hücrelerinin antikor aracılıklı bağışıklıkta görev yapması ve B hücrelerinin bölünmesini uyarması vardır.
    25:06T Hücrelerinin Antijenle Etkileşimi
    • T hücrelerinin yüzeyindeki antikor molekülü (reseptör) iki farklı glikoprotein zincirinin (alfa ve beta) bir araya gelmesiyle oluşur.
    • Bu molekülün sabit bölgesi sabit kalmak kaydıyla değişken bölgesinin değişmesi her seferinde farklı bir antijeni yakalamasına olanak sağlar.
    • Bu bölgedeki değişiklik muazzam bir çeşitlilik oluşturabilir ve farklı farklı antijenleri yakalayabilecek özellik kazandırır T hücresine.
    26:42B Hücreleri ve Türleri
    • B hücreleri kemik iliğinde gelişir ve olgunlaşır; bilinen üç tip B hücresi vardır: saf B hücreleri, plazma hücreleri ve hafıza B hücreleri.
    • Saf B hücreleri antijene henüz maruz kalmamış, farklılaşmamış B hücreleridir ve lenf düğümlerine taşınırlar.
    • Antijenle karşılaştıklarında saf B hücreleri plazma hücrelerine dönüşür, bazen de doğrudan hafıza hücrelerine dönüşürler.
    27:52Hafıza Hücreleri ve MHC Kompleksi
    • Hafıza hücreleri ölmezler, çok uzun süre yaşarlar ve organizmanın önceden maruz kaldığı yabancı antijenle tekrar etkileşmesi durumunda hızlı ve agresif bir yanıt ortaya çıkaracaktır.
    • Vücut hücresinin yüzeyinde antijenler bulunur ve bunlar vücut hücresi antijenleri veya majör doku uyuşma kompleksi proteinleri olarak isimlendirilir.
    • MHC belirteçleri yabancı istilacılara karşı savunmaya katılır, hücrenin vücudun kendisine ait bir hücreyi tanımasını ve istilacıyı ayırt etmesini sağlar.
    29:36MHC Kompleksinin Önemi
    • Vücut kendi MHC belirtisine saldıracak durumda olursa, yani kendi kendine saldırırsa bu otoimmünite durumudur ve bazı otoimmün hastalıklar ortaya çıkabilir.
    • MHC belirteçleri özellikle doku ve organ nakillerinde uyumlu olup olmamanın araştırıldığı markerlardır.
    • MHC kompleksinin doku ve organ transplantasyonlarında yüksek ölçüde uyum göstermesi beklenir, bazen uyum gösterme tam olarak gerçekleşse bile immün sistemi baskılayıcı ilaçlar kullanılır.
    31:29MHC Antijenlerinin Sınıflandırılması
    • MHC antijenleri üç sınıfa ayrılır: birinci sınıf, ikinci sınıf ve üçüncü sınıf.
    • Birinci sınıf MHC antijenleri vücuttaki pek çok hücrede bulunur.
    • İkinci sınıf MHC antijenleri makrofajlarda, B hücrelerinde, dendritik hücrelerde ve bazı T hücresi tiplerinde yer alır.
    • Üçüncü sınıf MHC antijenleri istilacıları yok eden APC'lerin (antijen presenting cells) yüzeyindeki antijenlerin epi toplarına bağlanarak onları ortadan kaldırmaya çalışan MHC'lerdir.
    32:39Antikorlar ve Yapısı
    • Antikorlar (immünoglobulinler) memeliler gibi omurgalı canlılarda lenfositler tarafından üretilen protein molekülleridir ve yabancı moleküllere bağlanmak suretiyle onları ortadan kaldırmaya çalışarak organizmayı korurlar.
    • Bir immünglobulin molekülü iki hafif zincirden ve iki ağır zincirden meydana gelir.
    • İmmünglobulin molekülü iki tane açık uca sahip olduğu için iki tane antijenle etkileşebilecek durumdadır.
    34:47Antikorların İşlevi
    • Antijen-antikor kompleksi meydana geldikten sonra immün sistem uyarılır ve antijenlerin fagositoz yoluyla dolaşımdan uzaklaştırılması sağlanır.
    • Antikorlar enfeksiyon etkenlerine bağlandıklarında onları hareketsiz hale getirirler, aglotine ederler ve fagositoz'u kolaylaştırırlar.
    • Bağışıklık sistemimizde bulunan iki önemli immünglobulin sınıfı protein (immünglobulin G ve immünglobulin M) komplomanı klasik yoldan aktive ederek immün sistemi uyarır.
    36:13Komploman Sistemi ve Görevleri
    • Komploman sistemi vücut savunmasında önemli bir faktördür.
    • Antikorlar mikroorganizmaların mukozalara tutunmasını ve yerleşmesini engeller.
    • Canlılara zarar verebilecek makro moleküllerin bağırsaktan emilimine engel olur ve antikora bağımlı hücresel sitotoksisitede rol alır.
    36:55Immünglobulinlerin Görevleri
    • Immünglobulin molekülü B lenfositlerde antijen reseptörleri olarak görev yapar.
    • Immünglobulin A sınıfı antikorlar mukoza bağışıklığında, sindirim, solunum ve genito üriner sistemlerinin iç yüzeylerini döşeyen mukozalarda patojenlere karşı koruma sağlar.
    • Immünglobulin G sınıfı antikorlar plasentadan bebeğe aktarılabilen tek immünglobulin sınıfıdır ve bebeğin henüz gelişmemiş immün sistemi gelişinceye kadar enfeksiyonlara karşı korur.
    • Bebek doğduktan sonra anne sütüyle beslendiği sürece immünglobulin G sınıfı proteinler süt yoluyla bebeğe geçerek koruma sağlar.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor