SabahattinAli

Sabahattin Ali'nin "Çocuklar Gibi" şiirinde anlatmak istedikleri arasında şunlar yer alır: Aşkın gücü ve çocuksu heyecanı. Yaşamın değişkenliği. İçsel yolculuk ve huzur. Sevginin önemi. Şiirde ayrıca, çocukluk döneminin masumiyeti ile yaşamın karmaşıklığı bir araya getirilir.

Sabahattin Ali'nin "Değirmen" adlı eserinde 16 hikaye olmasının nedeni, yazarın 1927 ile 1934 yılları arasında kaleme aldığı çeşitli öyküleri bir araya getirmek istemesidir. Bu öyküler, aşk, sosyal hayat, yaşam koşulları ve sistem eleştirileri gibi farklı konuları ele almaktadır.

"Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz" türküsünün sözleri anonim olarak kabul edilmektedir. Türkü, halk arasında hem Sandıkçı Şükrü’nün hem de edebiyatçı Sabahattin Ali'nin hikayesiyle ilişkilendirilse de, Sabahattin Ali'nin bu türküyü yazdığına dair kesin bir kanıt bulunmamaktadır.

Sabahattin Ali, siyasi görüşleri ve eleştirel yazıları nedeniyle birçok kez sürgün edilmiş ve tutuklanmıştır. Sürgün ve tutuklanmalarına yol açan bazı olaylar: Komünizm propagandası: Aydın'da Almanca öğretmeni olarak görev yaparken, komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla soruşturma açılmış ve bir süre Aydın Hapishanesi'nde tutuklu kalmıştır. Devlet yöneticilerini eleştirisi: Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü gibi devlet büyüklerini eleştirdiği şiirleri nedeniyle tutuklanmış ve Sinop Cezaevi'ne gönderilmiştir. Markopaşa dergisi: Siyasileri eleştirdiği Markopaşa dergisi nedeniyle çeşitli davalarla karşılaşmıştır. Bu olaylar sonucunda, hakkında açılan davaların aleyhinde seyrettiği bir dönemde Türkiye'den ayrılmak istemiş ve Bulgaristan sınırını geçerken öldürülmüştür.

Sabahattin Ali'nin "Candarma Bekir" adlı öyküsü, gerçek bir hayat hikayesine dayanarak, Çallı Halil Efe'nin başından geçen ve yüz bir yıl hapis cezasına yol açan olayları anlatır. Hikayede, Halil Efe ile Bekir arasındaki husumet ve Bekir'in Halil Efe'yi tutuklaması işlenir. Sabahattin Ali, bu öyküyle hapishane ortamında duyduğu yaşam hikayelerini ve insanların yaşadığı zorlukları dile getirmiştir.

Sabahattin Ali'nin "Ayran" adlı hikayesi, iki kardeşine ve annesine bakmak zorunda olan Küçük Hasan'ın hayat mücadelesini anlatır. Köyden istasyona giden yol, eriyen karlarla diz boyu çamurludur. Hikayede, ezen-ezilen çatışması, kapitalizm ve emek kavramları sembolize edilerek işlenir. Ayrıca, annenin hizmetçilik yaparak kazandığı paranın yetersiz olması, çocukların açlık ve soğukla olan savaşı, köylülerin Hasan'ın evinden uzak durması gibi temalar da işlenir.

Sabahattin Ali'nin "Değirmen" adlı kitabı, çingeneleri anlatan eseridir. 1935 yılında yayımlanan kitap, yazarın 1927 ile 1934 yılları arasındaki hikâyelerini içerir. Kitaba adını veren "Değirmen" adlı öyküde, bir çingenenin aşkı ve aşkı için neler yapabileceği anlatılır.

Gönül almak için okunabilecek bazı şiirler: Zeki Çelik'in "Gönül Almak Güzel Bir Şey" şiiri. Mustafa Murat Güngör'ün şiirleri. Ayrıca, edebiyatdefteri.com sitesinde "gönül almak" ifadesiyle ilgili 6 şiir bulunmaktadır.

Sabahattin Ali'nin "Ses" adlı hikayesinin ana fikri, insanların toplumda ve hayatta kaybettikleri kimlikleri ve özgürlükleri arayışıdır. Ayrıca, hikayede sessiz kalmanın haksızlıklara ortak olmak anlamına geldiği ve insanların kendilerine verilen rolleri sorgulamaları gerektiği vurgulanmaktadır.

Sabahattin Ali'nin "Çocuklar Gibi" şiiri, realizm edebi akımına aittir. Realizm, edebiyatta toplumsal yapıyı ve sistemi eleştiren bir bakış açısı sunar; bürokrasiyi, yozlaşmış düzeni ve sosyal adaletsizlikleri konu alır.

Sabahattin Ali'nin üç öykü kitabı: 1. Değirmen (1935). 2. Kağnı (1936). 3. Ses (1937). Ayrıca, 1947 yılında yayımlanan Sırça Köşk adlı kitabı da öykü içermektedir. 2016 yılında Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan "Üç Öykü: Arabalar Beş Kuruşa - Ayran - Sırça Köşk" adlı kitap ise bu üç öyküyü bir araya getirmektedir.

Sabahattin Ali'nin "İçimizdeki Şeytan" romanı, Macide ve Ömer adlı iki karakterin aşkını ve bu süreçte yaşadıkları zorlukları anlatır. Ömer, hayattan sıkılmış, kararsız ve inançsız bir karakterdir. Macide, ailesinin maddi yardımını alamayınca Ömer'in evine taşınır ve bir süre sonra evlenirler. Roman, toplumsal gündemin bireyler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanların "kapana kısılmış" halini anlatır.

Sabahattin Ali, hikaye türünde eserler veren bir yazardır. Başlıca hikaye türleri: Toplumsal gerçekçilik: Eserlerinde toplumsal sorunları ve adaletsizlikleri gerçekçi bir bakış açısıyla ele almıştır. İnsan psikolojisi: Karakterlerinin iç dünyasını, duygularını ve çatışmalarını detaylı bir şekilde işlemiştir. Sabahattin Ali'nin hikaye kitapları arasında "Değirmen" (1935), "Kağnı" (1936), "Ses" (1937), "Yeni Dünya" (1943) ve "Sırça Köşk" (1947) bulunmaktadır.

"Dışarıda deli dalgalar kirpi duvarları yalar" ifadesi, genellikle tecrit, yalnızlık ve dış dünyayla olan iletişimsizlik halini betimlemek için kullanılan metaforik bir ifadedir. Deli dalgalar, kontrol dışı, yıkıcı ve güçlü dış etkenleri veya duygusal çalkantıları temsil eder. Kirpi duvarlar, kişinin kendini korumak için ördüğü, dış dünyayla olan ilişkisini kesen savunma mekanizmalarını simgeler. Yalar, dış dünyanın bu savunma duvarlarına sürekli olarak temas ettiğini, ancak onları aşamadığını veya etkisiz hale getiremediğini ifade eder. Bu ifade, aynı zamanda Edip Akbayram'ın "Aldırma Gönül" şarkısında geçen bir şarkı sözüdür.

Sabahattin Ali'nin "Bu ölü toprakların üstünde hiçbir şey ölmek ve öldürmek kadar kolay değildir" sözü, kırsal kesimde geçen öykülerinde yer alan ve çeşitli toprak ve miras kavgaları gibi nedenlerden dolayı işlenen cinayetlere işaret ediyor olabilir. Sabahattin Ali, bu sözleriyle aynı zamanda hapishane yaşantısını ve mahkumları da ele almış olabilir; çünkü yazar, çeşitli dönemlerde farklı sebeplerden dolayı hapse girmiş ve bu deneyimlerini öykülerine yansıtmıştır. Bu sözün tam hali ve kullanıldığı bağlam, "Değirmen" adlı eserde bulunabilir. Sabahattin Ali'nin eserleri ve sözleri hakkında kesin bir yorum yapmak için yazarın tüm eserlerini incelemek gereklidir.

9789753638029, Sabahattin Ali'nin "Kürk Mantolu Madonna" kitabının ISBN numarasıdır. İlk baskısı 1943 yılında yapılan kitap, Türk edebiyatının önemli romanları arasında yer alır ve psikolojik bir anlatı olarak kabul edilir.

"Satın alınamayan şeyleri severim ben" sözü, Sabahattin Ali tarafından yazılmıştır.

"Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz" türküsünün hikayesi, Sandıkçı Şükrü adlı halk kahramanının yaşam öyküsüne dayanır. Sandıkçı Şükrü, yirminci yüzyılın başlarında Karadeniz bölgesinde yaşamış, cesareti ve adalet duygusuyla tanınan bir figürdür. Bir düğünde kardeşinin bıçakla yaralanması üzerine, kardeşini yaralayan Abdi Ağa'yı öldürmüş ve hapse girmiştir. Halktan yana tavırlarıyla sevilen Sandıkçı Şükrü, yoksul halka yardım etmiş, zenginlerden alıp fakirlere dağıtmıştır. Türkü, Sabahattin Ali tarafından bu halk kahramanının yaşam öyküsünden esinlenerek yazılmıştır. Türkü, Zülfü Livaneli ve Edip Akbayram gibi sanatçılar tarafından seslendirilmiş ve Livaneli'nin 1975 yılında yayınlanan albümüne adını vermiştir.

Hayır, "Sabahattin: Yol ve Ötesi" oyunu gerçek bir hikaye değildir; biyografik bir oyundur. Oyun, Türkiye'de bilinen ilk faili meçhul cinayet olan Sabahattin Ali cinayetinden önceki 24 saati konu almaktadır.

"Senden başkasını seven delidir" dizesi, Sabahattin Ali tarafından yazılan "Çocuklar Gibi" şiirinde yer almaktadır.