Türkiye'de müzik bilimlerinin oluşumu ve müzik literatüründe paradigma değişimleri şu şekilde özetlenebilir: 1. Tarih Öncesi Dönemler: Türk müziği, toplum ve uygarlığın gelişmesiyle ilkel müziklere ve halk müziklerine dönüşmüştür. 2. İslamiyet Öncesi Dönemler: Altaylılar döneminde neolitik evre ile "hayvancı-çobancı müzik kültürü" olmuş, Hunlar döneminde "göçebe imparatorluk müzik kültürü" niteliği kazanmıştır. 3. Selçuklular Dönemi: Türk müziği, makamsal müziğin özelliklerini kullanmaya başlamış ve temel yapılanmasını oluşturmuştur. 4. 17. Yüzyıl ve Sonrası: Türk müziği, gelişiminin en üst seviyesine ulaşmış, Ali Ufki ve Dimitri Kantemiroğlu gibi müzik adamları yüzlerce müzik eserini notaya almışlardır. 5. Cumhuriyet Dönemi: Atatürk'ün önderliğinde, müzik eğitimi ve teorisinde batılı anlayışla modern düzenlemeler yapılmış, Musiki Muallim Mektebi açılmış ve yurt dışına öğrenciler gönderilmiştir. 6. 20. Yüzyıl ve Sonrası: Eşit bölünüm temeline dayalı 12 eşit aralıklı ses sistemi kullanılmaya başlanmış, "dörtlüsel uyum dizgesi" ortaya konulmuş ve çokseslilik benimsenmiştir. Paradigma değişimleri ise müzik teorisinde farklı yaklaşımların ortaya çıkmasıyla gerçekleşmiştir: - Eski Yunan Dönemi: Müzik teorisi, müzik-matematik ilişkisi doğrultusunda geliştirilmiş, çalgıların tel oranları araştırılmıştır. - Osmanlı Dönemi: Teorik çalışmalar, astroloji ve müzik arasındaki ilişkiyi kısmen reddederek sistematik hale gelmiştir. - 19. Yüzyıl ve Sonrası: Makamların majör ve minör tonlarla eşleştirilmesi gibi yeni yaklaşımlar benimsenmiş, nazariyat çalışmaları modern ve bilimsel bir çehre kazanmıştır.