KelimeKullanımı

İle kelimesi, cümle içinde aşağıdaki durumlarda edat olarak kullanılır: Araç, alet, neden veya durum ilgisi kurduğunda. Birliktelik ifade ettiğinde. Zaman anlamı kattığında. İle kelimesi, cümle içinde "ve" bağlacı olarak da kullanılabilir.

Hayır, "bu da" ve "buda" aynı değildir. "Bu da" kelimesi, Türk Dil Kurumu'na göre ayrı yazılmalıdır ve doğru yazımı "bu da" şeklindedir.

Boşaltmak kelimesi, Türk Dil Kurumu'na göre beş farklı anlama gelir: 1. Boş duruma getirmek. 2. Dökmek, boca etmek. 3. Bir silahta ne kadar mermi varsa hepsini arka arkaya patlatmak. 4. Kusmak. 5. Gevşetmek, açmak.

Tabi kelimesi genellikle "bağlı" veya "ilişkili" anlamlarında kullanılır. Örnek cümleler: "Sanki bütün kamara, bütün halk, onlara tabi, onlara mahkûmdu". "İnsanlar son dönemde tabii olan ürünlere karşı ayrı bir algı içindeler". "Sıcaklar arttıkça serin yerler aramak, âdeta tabii bir ihtiyaç hâline geliyor". "Bir milletin kendi öz varlığını müdafaa etmesinden pek tabii ne olabilir ki?". Not: "Tabi" olarak yazılan cümleler yanlış olarak kabul edilir.

"Also" kelimesi cümlelerde şu şekillerde kullanılabilir: Cümlenin başında veya fiilden önce. Cümle ortasında. Soru cümlelerinde. Olumlu cümlelerde. "Also" kelimesi, ek bilgi veya ilave bir şey söylemek için kullanılır ve Türkçeye genellikle "ayrıca" veya "hem de" olarak çevrilir.

Hiç kelimesi, Türkçede çeşitli amaçlarla kullanılır: Olumsuz yargılı cümlelerde, fiilin anlamını pekiştirmek için kullanılır. Soru cümlelerinde, belirsiz bir zamanı ifade etmek için kullanılır. Bir soruya, açık bir cevap verilmek istenmediğinde, cevap cümlesinin başına getirilir. Boş, değersiz, önemsiz olan şey veya kimseyi belirtmek için kullanılır.

Kez kelimesi, bazı sayı sıfatlarıyla birlikte kullanılarak bir olayın veya olgunun her bir tekrarlanışını bildirir. Örnek cümleler: "İki kez İstanbul'a gittim". "Onu geçen yaz sadece bir kez gördüm". Kez kelimesi, cümle içerisinde zarf olarak kullanılır ve eylemin sadece bir defaya mahsus olduğunu belirtir. Yanlış kullanım: "Birkez" (yanlış), "birkez" (doğru).

Küçücük ve küçük arasındaki fark şu şekilde açıklanabilir: Küçük kelimesi, bir nesnenin ya da varlığın boyutunun küçüklüğünü belirtir. Küçücük ise aynı anlamı taşır ancak daha vurgulayıcıdır; bir tür abartı ifade eder ve küçüklüğün aşırı derecede vurgulanmasını sağlar. Örnekler: "Küçük bir ev". "Küçücük bir oyuncak buldum".

Almanca'da "von" edatı aşağıdaki durumlarda kullanılır: Bir yerden gelme. Sahiplik. Zaman ifadeleri. Kaynak belirtme. Ada ve ada grupları. Dağ. Plaj ve sahil. Deniz, ırmak, göl.

İngilizcede "so" ve "such" arasındaki temel farklar şunlardır: Kullanım yeri: "So", sıfat ve zarflardan önce kullanılır. "Such", isimlerden önce gelir. Anlam: "So", bir özelliği abartmak veya güçlendirmek için kullanılır. "Such", belirtilen sıfatın anlamını güçlendirir ve o özelliğin miktarını vurgular. Örnekler: "He runs so fast" (O, çok hızlı koşuyor). "She is such an intelligent student" (Ne kadar zeki bir öğrenci!). Ayrıca, "so" bazen bağlaç olarak da kullanılabilir.

İngilizcede "the" kelimesinin kullanıldığı bazı durumlar: Daha önce bahsedilen varlıklar: Bir nesne veya kişiden daha önce bahsedilmişse, ikinci kez bahsedilirken "the" kullanılır. Benzersiz veya tekil nesneler: Evrende sadece bir tane olan varlıklar için kullanılır. Superlative (en üstünlük) ifadeler: "The best", "the first" gibi ifadelerde "the" zorunludur. Sıra sayıları: "The first", "the second" gibi. Millet, grup veya insan isimleri: Belirli bir halk veya sosyal grup tanımlanırken kullanılır. Coğrafi yer adları: Bazı istisnalarla, örneğin "the Netherlands", "the Amazon River". Müzik aletleri: Genel anlamda bir müzik aletinden söz ederken kullanılır. Kullanılmadığı durumlar: Şehir isimleri: "The Istanbul" gibi kullanımlar yanlıştır. Özel isimler: "The Ahmet" gibi kullanımlar yanlıştır. Tekil ülke isimleri: "The Turkey" gibi kullanımlar yanlıştır.

Vesaire yerine kullanılabilecek bazı alternatifler: vb. (ve benzeri); vs. (ve saire); vd. (ve diğerleri). Ayrıca, "gibi şeyler" veya "ve benzerleri" ifadeleri de kullanılabilir.

Bir kelimesi, TDK'ye göre 13 farklı anlama gelmektedir: 1. Sayıların ilki. 2. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. 3. Aynı, benzer. 4. Beraber. 5. Bu sayı kadar olan. 6. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). 7. Tek. 8. Eş, aynı, bir boyda. 9. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. 10. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. 11. Bir kez. 12. Sadece. 13. Ancak, yalnız. Ayrıca, BIR kısaltması farklı bağlamlarda çeşitli anlamlara gelebilir, örneğin: Baculovirus IAP Yinele; Badatz Igud Rabbonim; Banque d'Information sur les Recherches.

Fark etmek kelimesi, TDK'ya göre ayrı yazılmalıdır. Doğru yazım şekli "fark etmek"tir. Örnek cümleler: "Yolda yürürken yanlış yere gittiğimi fark ettim ve geri döndüm". "Uzun zamandır görmediğim arkadaşımı kalabalıkta hemen fark etmek beni çok mutlu etti". "Senin de burada olduğunu farketmedim" (Yanlış kullanım). Yanlış yazım: "farketmek" (Yanlış).

Adeta kelimesi, genellikle benzetme ve karşılaştırma cümlelerinde kullanılır. Örnek cümleler: Dostundan gelen itirafları duyunca adeta şok oldu. Sınıftaki erkek arkadaşının saçları o kadar uzun ki adeta kız gibi. Adımları gitgide hızlandı ve köye adeta koşarak geldi. Her yerden gelen yükselen gürültü adeta kulakları sağır etti. Yaptığı çalışmaların sonucundaki başarı onu adeta bir dev haline getirdi.

Up kelimesi İngilizce'de birçok farklı anlamda kullanılabilir: Yukarı: "The elevator goes up when you press its buttons" (Asansör, düğmelerine basınca yukarı gider). Uyanık: "I've been up since 6 AM this morning" (Sabah 6'dan beri uyanığım). Tamamlanmış: "The building will be up before June" (Bina, hazirandan önce tamamlanmış olacak). İstekli: "We are up for an afternoon full of dancing and singing" (Dans ve şarkıyla dolu bir akşama hazırız). Çalışmakta: "The website is up again" (Web sitesi tekrar çalışıyor). Tükenmiş: "Time is up, please hand in your tests" (Süre doldu, lütfen sınavlarınızı teslim edin). Artırmak: "We need to up the prices this month" (Bu ay fiyatları artırmalıyız). Yükseliş: "Last up in the Bitcoin price was incredibly high" (Bitcoin fiyatındaki son artış inanılmaz yüksekti). Up kelimesi ayrıca birçok phrasal verb'de de kullanılır: Cheer up: Neşelendirmek. Break up: Ayrılmak. Give up: Vazgeçmek. Clean up: Temizlemek. Wake up: Uyanmak. Daha fazla kullanım örneği için aşağıdaki kaynaklara başvurulabilir: novakid.com.tr; lingusta.com.tr; tureng.com; etkilipratikingilizce.com.

"Bugünkü" kelimesi, bugüne özgü, bugün olan veya bugün yapılan anlamlarında kullanılır. Örnek cümleler: "Bugünkü hava gerçekten çok sıcak." "Bugünkü temsilciler toplantısına mutlaka gelmesi lazımdı, gelmedi." "Bugünkü ders programı çok ağır." "Bugünkü" kelimesinin doğru yazımı, birleşik olarak "bugünkü" şeklindedir.

Yine kelimesi, yeniden, bir daha, tekrar, gene anlamlarında kullanılır. Kullanım örnekleri: "Yine kar yağıyor." "O kadar söz verdin ama döndün dolaştın yine aynı hataları yaptın." "Sana bir daha gelmeyeceğimi söylemiştim ama yine de seni yalnız bırakmaya gönlüm razı olmadığı için dayanamadım geldim." Ayrıca, "öyle de olsa, öyle olmasına karşılık, buna rağmen, bununla birlikte" anlamlarında da kullanılabilir.

Türk Dil Kurumu'na (TDK) göre "nerede" ve "nerde" arasındaki fark şu şekildedir: Doğru yazım: "Nerede". Yanlış yazım: "Nerde". "Nerde" şeklindeki kullanım, dil bilgisi kurallarına aykırıdır.

Lütfen kelimesi, aşağıdaki durumlarda kullanılır: Nezaket sözü. İstemeden, gönülsüz bir biçimde yapılan şeyler için. Kibar bir soru sorarken. Yardım teklifini onaylamak için. Ayrıca, "lütfen" kelimesi talimat verirken genellikle kullanılmaz; bu, konuşma İngilizcesinde yalnızca bir emir verildiğinde yapılır.