Demolition Man (Cezalandırıcı) filmi, 1996 yılında geçen ve 2032 yılında devam eden iki farklı hikayeyi anlatıyor. 1996 yılında geçen hikaye: Psikopat suçlu Simon Phoenix, bir otobüs dolusu rehineyi kaçırır ve saklanmak için terk edilmiş bir binaya sığınır. "Yok edici Adam" lakaplı polis memuru John Spartan, şüphelileri gözaltına alırken verdiği büyük zararla tanınır ve Phoenix'i yakalamak için yetkisiz bir saldırıya girişir. Bir termal tarama, rehinelerin izine rastlanmadığını ortaya çıkarınca, Spartan binayı basar ve Phoenix ile yüzleşir. Phoenix, Spartan'ın rehineleri bildiğini ve yine de saldırdığını iddia eder. 2032 yılında geçen hikaye: 1996'da Phoenix'in kaçması için bir parole duruşması için çözülmüştür, ancak gelişmiş teknolojik becerilerini kullanarak kolayca kaçar. Phoenix, şaşırtıcı bir şekilde artık tüm modern bilgisayar ağlarına kolayca sızabildiği şehre doğru yol alır. Birkaç polis memuru gelir ve onun hacklemesini yarıda keser. Phoenix, sinirlenerek memurlara kolayca suikast düzenler. Böyle bir şiddetle daha önce karşılaşmamış olan modern polis teşkilatı şok olur ve çaresiz kalır. İki hikaye arasındaki bağlantı: İdealist bir polis memuru olan Teğmen Lenina Huxley, 20. yüzyıl kültürüne hayranlıkla, Spartan'ın kariyerini kıdemli bir memurdan öğrenir. Huxley, Phoenix'i durdurmak için en iyi şanslarının, onun eylemlerini öngörebilecek deneyime ve zihniyete sahip birini kullanmak olduğuna karar verir. Huxley, şefini Spartan'ı serbest bırakmaya ve görevine iade etmeye ikna eder. Filmin genel teması: Spartan, San Angeles'taki hayatı kısır ve baskıcı bulur çünkü ahlak dışı veya sağlıksız sayılan her türlü davranış yasa dışı ilan edilmiştir. Phoenix'in kaçmasının ardından, Spartan ve Huxley, Phoenix'i yakalamak için birlikte çalışır.