• Buradasın

    Sergüzest Samipaşazade Sezai kitap özeti nedir?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Sergüzeşt romanı, Samipaşazade Sezai tarafından 1889 yılında yazılmıştır 23. Kitap özeti şu şekildedir:
    Konusu: Romanın konusu, bir esir kızın hayatını ve çektiği acıları anlatmaktadır 1.
    Olayların Gelişimi:
    1. Kafkasya'dan kaçırılan dokuz yaşındaki Dilber, İstanbul'a getirilerek önce Mustafa Efendi'nin evine satılır 23.
    2. Mustafa Efendi'nin tayini çıkınca Dilber'i bir esirciye satar 3.
    3. Esirci, Dilber'in güzelliğini keşfedip onu besler ve Asaf Paşa'nın konağına satar 13.
    4. Asaf Paşa'nın oğlu Celal Bey, Dilber'den hoşlanır ve onun resimlerini yaparak tasvirlerini oluşturur 13.
    5. Aile büyükleri, bu evliliği uygun görmedikleri için Dilber'i gizlice başka bir esirciye sattırırlar 13.
    6. Dilber, Mısırlı bir tüccara satılarak hareme kapatılır 3.
    7. Merhametli bir haremağası, Dilber'i kaçırıp İstanbul'a götürmek ister ancak olaylar farklı gelişir ve haremağası ölür 23.
    8. Dilber, yakalanacağını ve tekrar işkenceye uğrayacağını düşünerek kendisini Nil nehrine atarak intihar eder 23.
    Ana Fikir: Eserde, kölelik ve cariyelik sistemine karşı bir eleştiri yapılmaktadır 4.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    Sami Paşazade Sezai'nin en önemli eseri nedir?

    Sami Paşazade Sezai'nin en önemli eseri, Türk edebiyatının ilk gerçekçi romanlarından biri olarak kabul edilen "Sergüzeşt" adlı romanıdır.

    Samipaşazade Sezai'nin hayatı kısaca özet?

    Samipaşazade Sezai'nin hayatı kısaca şu şekilde özetlenebilir: 1859 yılında İstanbul'da doğan Sezai, Osmanlı Devleti'nin önemli devlet adamlarından Abdurrahman Sami Paşa ile Dilarayiş Hanım'ın oğludur. Özel eğitim alarak Arapça, Farsça, Fransızca, Almanca ve İngilizce öğrendi. Yazarlığa 14 yaşında başladı ve ilk yazıları 1874'te "Kamer" gazetesinde yayımlandı. 1880'de Evkaf Nezareti Mektub-i Kalemi'nde memur olarak çalışmaya başladı. 1888'de "Sergüzeşt" adlı romanını yayımladı ve bu eser, Türk edebiyatında romantizmden realizme geçişin önemli örneklerinden biri olarak kabul edildi. 1901'de Paris'e gitti ve Meşrutiyet ilan edilene kadar Jön Türklere katıldı. Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması ve sağlığının bozulması üzerine Madrid'den İsviçre'ye geçti ve savaşın bitmesinden sonra 1921'de İstanbul'a geri döndü. 1927'de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kendisine maaş bağlandı ve 26 Nisan 1936'da İstanbul'da vefat etti.