Sabahattin Ali, "Ayran" adlı hikayesini, 1938 yılında, ezen-ezilen çatışmasını ve kapitalizmle emek arasındaki çarpık ilişkiyi yansıtmak amacıyla yazmıştır. Hikayede, ailesinin geçimini sağlamakla yükümlü olan Küçük Hasan'ın, yaz-kış demeden, sırtına yüklediği kocaman güğümle iki saatlik mesafedeki istasyonda, cılız ve ihtiyar keçinin sütünden yaptığı ayranı satarak iki kardeşine ve annesine bakmaya çalışması anlatılmaktadır. Sabahattin Ali, bu hikayesiyle kapitalist dünya düzeninin, emeği ile para kazanmaya mecbur olan Küçük Hasan'a nasıl fırsat tanımadığını ve bozuk toplumsal düzenin kurbanı olmaya mahkum bıraktığını ifade eder. Ayrıca, annenin yaşadığı dram da işlenmiştir; hizmetçilik yapan anne, hayatını idame ettirebilmek ve çocuklarına bakabilmek için muhtemelen bedenini satmak durumunda kalmaktadır.